
Dr. Noyan UMRUK
Gelin sevgili okurlar, bugün bir pazar sohbeti yapalım. Yaygın deyimle, şiir ve fıkralarla “biraz stres atalım”. Bakalım suya sabuna dokunmadan becerebilecek miyiz?
Bir bölük medyanın kendilerine özgü bir dille yansıttığına göre, Sayın Başbakan, CIA Başkanı Petraeus (Irak’ın Kuzeyinde askerimizin başına çuval geçirme operasyonunun mimarı) ile ‘teşanüş’ etmişler.
Bu “teşanüş” sözcüğü ile ilgili yaygın bir fıkra var.
Osmanlının son dönemlerinde, adamın biri, tanıdığı dul bir hanıma kapıdan uğrar ve;
"Bu hafta sonu seni ziyaret edeceğim." der.
Kadın reddetmek ister ama nezaketinden ;
"Tühhh!" der. "biraz rahatsızım, keşke bir hafta sonra olsaydı."
Adam da;
"Olsun” der “teşanüş ederiz."
Ama kadın "teşanüş" sözcüğünden hiçbir şey anlamaz. Mahallenin deneyimli bir hatununa gidip, sorar:
"Abla sen görmüş geçirmiş hanımsın, bu teşanüş ne ola ki"
Deneyimli hatun cevap verir;
"Kızım vallahi ben de anlamadım ama tecrübelerime dayanarak söylüyorum, herhalde bu işin içinde bir hinlik vardır, sen her ihtimale karşı müteyakkız (uyanık, tetikte olmak) ol, kendine mukayyet (korumak) ol."
“Katibimin setresi uzun, eteği çamur”
Osmanlı İstanbul’u Tanzimat döneminden bir başka fıkra:
Göksu deresinde gezinti yapan iki nazenine, setresi uzun bir tanzimat katibi yaklaşır ve nazeninlerden birinin huzurunda eğilip, başlar tiradına ;
"-Ey dilberi rana! Ey tesadüf-ü müstesna! O mahrem suratınızı görünce lahza-i kalpten sarsıldım... Niyetim acizane-i taciz asla değildir.. Ne mümkün. Bilakis emelim maşukunuz mertebesine vasıl olabilmektir.. Nur-u aynım( gözümün nuru) sözlerim sizi temin ve tatmin eder, maruzatımı kabul eylerseniz bendenizi, aciz kulunuzu bahtiyar edersiz; başım saadetten arş-ı ala'ya değer…"
Nazenin'in cevabı;
"-O mahcub suratınıza okkalı bir sille-i osmaniye nakşedersem, arş-ı ala bir yana sekte-i kalpten terk-i hayat eder, seng-i mezarınızı (mezar taşı) görürsüz..."
Günümüzde de "G.B.A-Genetiği Bozulmuş Aydın"lara, rahmetli Turhan Selçuk’un Abdülcanbazı gibi Osmanlı tokatı atacak böyle genç hatunlara o kadar ihtiyacımız var ki...
Ve… Tanrı dünya ve kadını yarattı
“…Kimi der ki kadın
Yeşil bir harman yerinde
Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir,
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran.
Kimi der ki çocuk doğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım, başımdır.
Yavrum, annem, karım, kızkardeşim,
Hayat arkadaşımdır.”
Sözün kısası dünyayı ve kadını Şair’in betimlediği gibi algılayabilen her yaştan gençlere de ihtiyaç büyük…
“Teşanüş”e karşı “Teyakkuz”
Gelelim yine "teşanüş mevzuuna" Osmanlıca bir sözcük olan "teşanüş"ün aslında günlük dilimizde karşılığı sohbet.
Envai çeşit “Dolmabahçe teşanüş"lerinde neler konuşulur bilmek ne mümkün! Pazara kadar değil, mezara kadar…Ya da 27 Nisan E- Muhtırası yargının gayya kuyusuna düşene kadar…
Atı alan Üsküdarı geçmeye çalışırken, anayasa hazırlık sürecinde yeni ve daha ciddi "teşanüş"lere adem ve hatunlarımızın “müteyakkız” olmalarında büyük yarar var...Aksi takdirde, mahallenin deneyimli hatunlarının “teşanüş”konusundaki nasihatlarını dinlemeyerek 12 Eylülün “Evet, Ama Yetmez”cileri ya da “Nikahımızda bile bu kadar yürekten evet dememiştik” pankartları ile dolaşıp, grevli toplu sözleşme hakkı yerine 3+3 zam önerisine duçar olup, hakem kurulunun insafına kalan Memur-Sen’cilerin durumuna düşmek hiç de hoş olmaz…
Yeni anayasa “teşanüş”leri sürecinde, adalet ve vicdanı kanatan, yargısız infaza dönüşmüş olan uzun tutuklulukların “sinik”, hayasız bir pazarlığa dönüştürülerek, 12Eylül’dekilere benzer yeni ve yavan havuçlar olarak gündeme getirilmesine de “müteyakkız” olmak gerekiyor.
Tutuklu milletvekillerinin tutuksuz yargılanması için muhalefet partilerince oluşturulan önerinin siyasi iktidarca tereddütsüz reddedilmesi sanki böyle bir zamanlamayı işaret ediyor…
Yine suya sabuna dokunduk, beceremedik galiba… Olsun, viva 19 Mayıs’lar, yaşasın tüm Türkiyeyi ve özellikle, dün müthiş bir organizasyonla, en az 200.000 her yaştan genci, bir ucu Tünel'de bir ucu Dolmahbahçe'de bir korteji, hiç bir provokasyona ve en küçük bir aksaklığa vermeden yürüterek, İstanbulu sallayan, gümü aydınlatıp, geceyi eşsiz bir şölene dönüştüren Genç Türkler… Bu güzelim, renkli ülkenin ateş böcekleri, umut kıvılcımları…Ve yazıklar olsun medyanın sağır kulakları, körleşmiş gözleri...
Dr. Noyan UMRUK, 20 Mayıs 2012
AYDINLIK Gazetesi