Bir Programın Kaldırılmasının Düşündürdükleri!
Banu Avarın Sınırlar Arasında adlı TRTde yayınlanan başarılı bir programı vardı. Avar, geçtiğimiz yıllarda Nobel ödüllerinin dağıtımında siyasi ve emperyal güdülerin önemine dikkat çeken bir program yapmıştı. Bu program İsveçtekilerden daha çok yerli sömürge kafalıları rahatsız etmiş olacak ki, Banu Avara karşı büyük bir kampanya başlattılar. Banu Avar nasıl olur da Nobel ödüllerinin zaman zaman emperyalist/siyasi bir araç olarak kullanıldığını iddia ederdi? Derhal düğmeye basıldı: Bitirin şunu!
Sınırlar Arasında Kaldırılıyor!
Malum kesim harekete geçti ve yıkıcı bir kampanya başlatıldı. Ancak bu duruma milli ve Türkiye çıkarlarını önceleyen kesimden büyük tepkiler gelmesi üzerine Avara ve programına dokunamadılar. AB adına sansür uygulamaktan sorumlu kesim de bu durumda bir kenara çekilerek uygun zaman kollamaya başladı. Bu süreç içerisinde program onlarca sansüre uğradı, ardından TRT-2ye kaydırıldı, sonra da kaldırıldı.
Sınırlar Arasında gelişmelerin arka planını Türkiye açısından okumaya çalışan bir programdı. Bu durum gözü kapalı ABcilerin, siyon protokollerinin takipçilerinin ve yabancı kültürlerin yerli taşıyıcılarının uykusunu kaçırmaya yetiyordu.
Gerçekte Sınırlar Arasında adlı programın incelemeye aldığı son konunun Büyük Ortadoğu ve Asya Projesi olması bir çok şeyi açıklamaktadır. Bu programın yayınının engellenmesi bazıları için çok önemli görülmüştür.
Kapıkulluğu Kültür; Batıkulluğu Kariyer Olunca!
Bilindiği gibi günümüz Türkiyesinde Türkten, millilikten ve milli kültürden söz etmek zor bir iş haline gelmiştir. Bundan böyle Karamanoğluna inat dergâhta bargâhta İngilizce konuşmak ve ABci olmak zorunluluktur!
Bu ahvalde ayakta kalabilmek için herhangi bir siyasi, dini ve ekonomik çıkar grubunun adamı olmak şarttır. İç ve dış herhangi bir çıkar gruplarından birisinin adamı değilseniz, işiniz her anlamda zordur. Gevşek, ılımlı ve yumuşak başlılarla tıka basa dolu olan Türkiyede ayakta kalmanın yolu herkesle her şey olmak stratejisi uygulamaktan geçmektedir. Kapı kulluğunun kültür, batı kulluğunun kariyer haline geldiği bir yerde onur ve omur sahiplerine ihtiyaç olmaz.
Bilinmelidir ki, uşak olmanın kutsandığı yerlerde tez, iddia, ideal, değer ve hedef sahibi olanlar her zaman tehdit olarak görülür. Bu anlamda kitleden ve sürüden ayrılanların başına yalnız kurtlar değil, sürüngenler de üşüşür. Sınırlar Arasında ki programın ve yapımcısının başına gelen de
budur.
Koyun Gibi Yumuşak Başlı Olmak!
Bir çok yerde sorun koyun kadar yumuşak başlı olmak ya da olmamak sorunudur. Ülkenin ya da toplumun nereye gittiği onu gütmekten sorumlu olanların işidir. Koyun gibi eğik bir baş ile birbiri ardı sıra dizilmişleri izlemek, sistemin insanlara biçtiği temel roldür. Kişi çıkarlarını korumak istiyorsa etliye sütlüye karışmamak yetmez bir de pişmiş aşa su katmaması gerekir. Banu Avar böyle olmamış, öyle de yapmamıştır.
AB: Resmi İdeoloji!
Halbuki, AB adlı resmi ideoloji bütün yapımcılara böyle bir rol ön görmektedir. ABnin öngördüğü stratejide milli devletin yeri yoktur. Ulusal egemenlik ve bağımsızlık gibi kavramlar öncelikli olarak düşünülemez. Emperyalizm ve Genişletilmiş Büyük Orta Doğu Projesi aleyhinde yayınlar hoş karşılanmaz.
Programlarının kaldırılmamasını isteyenler dönemin yükselen değerlerinin peşine takılmak ve onları kutsamak durumundadır.
AK-TRT Sorunu!
Akşam Gazetesinin 9 Nisan tarihli manşeti AK-TRT idi. Gazete AKP iktidarına yakın gazeteci ve televizyonların başına adeta devlet kuşu konduğundan söz ediyordu. İktidar yanlısı basın organlarında çalışan isimlerin TRTye yaptığı programlarda patlama yaşandığını dile getiriyordu. Ne diyelim, her yanı Akbabaların sardığı bir yerde güvercinlerin yer bulamaması doğal değil midir? Çok açıktır ki, Banu Avarın programı da bu Akbabalardan birinin ya da bir kaçının saldırısına uğramıştır. Avardan soy isminin gereğinin yaparak, mücadelesine ve Türk halkının da bilgilendirilmesine devam etmesini bekliyoruz!
Kaynak
..