Bir Sabah Suriye Harekâtıyla Uyanmak
Önce Cumhurbaşkanı Gül, ardından Başbakan Erdoğan Suriye lideri Esad’ı defterden sildi.
Allah’ın emri değil ama ABD’nin emri böyle gerektirdiğinden, “silme“ yarışı değil, Gül’ün açıklamasının zamanı ve içeriği daha çok ilgimi çekti. Önce içerik; Gül, “Suriye’deki olayları istihbarat kaynaklarından günü gününe takip ettiğini“ söyledi.
Allah Allah; askerimiz, polisimiz, korucumuz her gün keklik gibi avlanıyor, Genelkurmay Başkanı’nın odası “umuma“ açılıyor, istihbarat örgütlerimizin ruhu duymuyor... Dahası var; Silvan katliamından haberi olmuyor... Bunu ben söylemiyorum, diyen yine Cumhurbaşkanı Gül’dü.
Silvan katliamından sadece 2 gün önce, devletin güvenlik ve istihbarattan sorumlu kadrolarıyla ayrı ayrı görüşüp, “aman her zamankinden daha dikkatli olalım, her şeyi sıfırlayan vahamette bir gelişmeyle karşılaşmayalım” uyarısını yaptığını, (yani istihbarat birimlerinin kendisini değil, kendisinin onları uyardığını), yakın dostu Fehmi Koru’ya anlatmış, Koru da katliamdan birkaç gün sonra bunu yazmıştı.
Peki, ülkenin altını üstüne getiren olaylardan bîhaber “istihbarat“ örgütlerimiz, Suriye’de uçan kuştan nasıl haberdar oluyor? Cehaletime verin, “Başkomutan’ın günü gününe bilgi aldığı istihbarat örgütü hangisi?“ diye sormam bundan...
Suriye ile ilgili açıklamaların zamanlamasına gelince; Gül’ün sözleri 28-29 Ağustos günlerinde TV ve gazetelerde yer aldı. Ama Anadolu Ajansı’na yapılan açıklamanın tarihi 27 Ağustos’tu. Başbakan da Gül’ün sözleri medyaya yansıdıktan sonra Esad’ın üzerini çizdi. Tarihe niye mi bu kadar takıldım?.. ABD’nin “taşeronluğu“ iddiaları çok tartışıldı ya, şu sürecin bu tartışmalara katkısı olur diye düşündüm.
11 Ağustos’ta Başbakanlık, Obama ve Erdoğan’ın telefonla görüştüğünü, görüşmede Suriye’nin ele alındığını açıkladı.
Hemen o günlerde Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Esad’a gitti, saatlerce görüştü, Cumhurbaşkanı Gül’den de bir mektup götürdü. Gül mektubunda, “Değişimi yönlendiren lider olun“ diyordu.
Yine o günlerde Cumhurbaşkanı Gül sessiz sedasız Suudi Arabistan’a gitti. Her yere bir yığın gazeteci götüren ve genelde önemli açıklamalar yapan Gül’ün Suudi Arabistan gezisine medyasız gitmesi ilginçti. Görünürde Oxford İslâmi Araştırmalar Mütevelli Heyet toplantısına katılmıştı. Ama bu arada sadece Suudi Arabistan Kralı değil, Kuveyt Başbakan Yardımcısı, bir de Suudi Arabistan eski istihbarat şefi ile görüşmüştü. AA’nın geçtiği habere göre Gül’ün yaptığı bu görüşmelerde, Suriye, Mısır, Yemen ve Bahreyn’deki gelişmeler ele alınmıştı.
Erdoğan’ın Obama, Davutoğlu’nun Esad, Gül’ün de Suudi Arabistan görüşmelerinden sadece 2 gün sonra İsrail istihbaratına yakınlığı ile bilinen Debka isimli internet sitesinde, “Obama Erdoğan görüşmesinde, Esad için son tarih 27 Ağustos olarak belirlendi“ iddiasına yer verildi. Bundan sonrasının da “askeri müdahale“ olduğu öne sürüldü.
Bu arada İsrail’e ait heronların, dinleme cihazlarıyla birlikte Musul-Kerkük’e yerleşmeye başladığı haberleri geldi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Debka internet sitesindeki “27 Ağustos son tarih“ iddiasını yalanlamaya çalışırken, “Türkiye, Suriye’ye herhangi bir süre tanımış değildir. Bu konuda özellikle uluslararası bazı basın kuruluşlarında gündeme getirilen hususları şiddetle reddediyoruz. Biz, o görüşmede de, daha sonra da her düzeyde yaptığımız görüşmelerde operasyonların derhal durdurulması talebinde bulunduk“ dedi. Ve Davutoğlu’nun bu açıklamasından bir gün sonra ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton şunları söyledi:
“ABD’nin, Esad’a (git) demesi yeterli değil. Aynı şeyi Türkiye ve Ürdün Kralı’nın da söylemesi gerek...”
İşte söyledik!... Ne olacak şimdi?... İsrail istihbaratının “27 Ağustos“ kehâneti(!) doğrulandığına göre arkası da mı gelecek?
Yani garibim Türk Milleti’ne, Kandil’e kara harekâtı rüyaları gördürülürken, Suriye’ye harekâtla mı uyanacağız bir sabah?!..
Silivri’den kucak dolusu sevgiler...
Müyesser YILDIZ
29 Ağustos 2011
Silivri