Bir Zamanlar,

Bir Zamanlar,

İletigönderen zafer atun » Cum Ara 03, 2021 12:23

Bir zamanlar Suriye, bir zamanlar İran, bir zamanlar Afganistan, bir zamanlar Irak ve benzerleri.
Bir zamanlar bu ülkelerde de insanlar çağdaş, mutlu ve umutluydular.
Yarın… İşte yarın bir zamanlar Türkiye diyecekler. Biz de bir zamanlar çağdaş, mutlu, umutlu idik.


Ya bugün, ne mutluluk kaldı ne de ümit. İnsanlar derin bir kaygı içerisinde, yarın ne olacağını hiç kimse bilmiyor, tahmin de edemiyor.
Ülke derin bir durgunluk (stagflasyon) ve enflasyona teslim edilmiş durumda.
Türk lirası adını sanını bilmediğiniz haritada yerini bulamayacağınız Afrika ülkelerinin bilmediğiniz para birimleri karşısında bile yerlerde sürünüyor.
Ne alırsanız alın ertesi gün aynı fiyattan alamıyorsunuz. Bu gelişmeler yakın gelecekte ülkenin bir Venezuela olmasının hiç de zor olmadığını gösteriyor.
Venezuela’da hiper enflasyonla yaşayan insanlar alışverişe bir torba dolusu para ile gidiyorlar. Yakında bizler de torba ile para taşımaya başlayacağız.
Aralık ayına girdik bu ay sanırım doğal gaza okkalı bir zam gelecek. Zaten gelmemesi de imkansız çünkü enerjide göbeğimizden dışa bağımlıyız. Enerji fiyatları da yükseliyor.
Paramız da her gün değer kaybedip rezervlerde döviz de olmayınca kaçınılmaz olarak, en son müracaat noktası olan sevgili halkımız ile kalan açığı telafi edecekler.
Bunun da Türkçe meali zam oluyor. Pardon fiyat ayarlaması.
Sene başında (5 Ocak 2021)Merkez Bankası Amerikan dolar kuru 7,40 bugünse 13,45 (2 Aralık 2021) bu Merkez bankası kuru, serbest piyasa tabi ki farklı Amerikan doları mesela döviz bürolarında 13,70 den satılıyor.
Düz bir hesap yapalım MB 5 Ocak döviz kurunu dünkü MB döviz kuruna bölelim.
13,45 / 7,40= 81,75 yani sene başında düne kadar paramız TL %82 devalüe olmuş kısaca değer kaybetmiş. Cebinizdeki 100 liranın 82 lirası buharlaşmış cebinizde 18 lira kalmış.


Türkiye çok ağır bir kriz yaşıyor. Bugünse kriz buhrana evriliyor.
İnsanların hiçbir şeye güvenleri kalmadı. Ülkede çökmeyen kurum da kalmadı.
Tüm bu gelişmeler karşısında evlerde yiyecek stokları yapılmaya başlandı (sanki stoklar bitmeyecek). Marketler senelik cirolarını birkaç ayda yapar hale geldiler. Sattıkları malları raflar boşalınca sattıkları fiyatlardan tekrar raflara koymuyorlar, belki de koyamıyorlar (bu ayrı bir tartışma konusu).
Ankara, Sincanda Halk Ekmek satış büfelerinin önünde metrelerce ekmek kuyruğu var (kendi gözlerimle gördüm). Ancak siyasilerimiz buna da bir kulp takarak aklımızla alay ediyorlar.
Kuyruktaki insanların medyatik olma amacıyla oralarda kuyruk oluşturduklarını kendilerini göstermeye çalıştıklarını söylediler. Belki bir Cast ajans sahibi oradan geçerken kalabalığı gördüğünde birilerini beğenir de onu belki meşhur eder diye mi düşünüyorlar nedir.


Dövizin bu öngörülemez yükselişi sonucunda insanlar yok canım daha da yükselemez diyerek ellerindeki dövizleri bozdurup, ardından döviz yoluna devam edince ellerindekinden de oldular. Sattıkları noktaya döviz gerilemeyince de paraları daha çok değer kaybetmesin diyerek piyasaya ucuz pahalı demeden girerek ev, araba, elektronik veya gıdaya yatırım yapmaya başladılar.
Ülkenin yarısı asgari ücretle köle düzeninde yaşıyor.
Hazinede para yok, vatandaşta da para kalmadı. Nasıl kalsın ülke vatandaşlarının % 80’i borçlu.
Kiminin ev kiminin araç kiminin kredi borcu var. 300 bin liralık evler 700 bin liraya çıktı 50-60 bin liralık araçlar 200-250 bin liraya çıktı. Elektroniğin yanına yaklaşılmıyor. Yurt dışından getirebileceğiniz cep telefonlarının vergisi bile kabalama 2,800 liraya çıktı.
Aslında bu Hiper Enflasyon değil midir?
Vatandaş elindekinin değeri ikiye, üçe, beşe katladığı için kazançlı olduğunu zannediyor.
Türkiye’de ekonomik buhranın kapısı açıldı. ABD’de 1929 ekonomik buhranında oluşan gelişmeler şablon olarak aynen oturuyor. Piyasalar tamamen çökünce, varlıkların hiçbirisi para etmeyince bir intihar dalgası ile sarsılmıştı ABD ve toparlanması seneler sürdü.
Aynı gelişmeleri seneler sonra aynı şekilde yaşıyoruz.
Bu şişik fiyatlardan aldığınız evler, arabalar vb.’ni orta vadede satmaya kalktığınızda piyasada para olmadığı için aldığınız fiyatların daha altında satılabilecek. Zararlar katmerlenecek.
İşte bir ülke böyle batar.

Vatandaş futbol takımı tutar gibi parti tutar tüm algısını kapatırsa, her gelişmeyi dış güçlere bağlarsa kaçınılmaz olan freni patlamış kamyon gibi üzerine gelip ezer geçer.
Çözüm nedir?
Sistemin partilerinden bugüne kadar akıllı uslu bir plan, proje yayınlanmadı. Varsa yoksa parlamenter sisteme geri döneceğiz. Kimse de şunu sormuyor İstanbul Adalardaki TÜGVA’ya kiralanmış iskelenin üst katını elinizde mahkemenin tahliye kararı olmasına karşın boşaltabildiniz mi?
Bunu bile becerememişken nasıl sistemi değiştirip her şeyi yeniden eski haline getireceksiniz.
Tüm bu gelişmeler oluşurken boş gözlerle seyredip iş birliği içerisinde olan sizler değil miydiniz.
Bugün ne değişti?
Kel ali gidip ali kel geldiğinde ne olabilir?
80 öncesinin enkaz devraldık edebiyatında gayrı ne yapabilirsiniz.
Tek kaynağınız gene halkınız.
Vergilerle, zamlarla kasayı doldurmaya çalışacaksınız.
Her tarafı dökülen bir evi makyajlayarak durumu idare etmeye çalışacaksınız.
Varsıl yaşayarak fakir edebiyatı yapacaksınız.
Bugün içinde olduğumuz derin ekonomik çıkmazda hangi M.vekili maaşlarımızı yarıya düşürüyoruz halkımıza hiç olmazsa böyle bir katkımız olsun dedi.
Mecliste etkisiz ve yetkisiz altı yüz vekil var. Bunlar ne işe yarar, maliyetleri nedir o ayrı bir tartışma konusu.
Son söz; Japonya dini olmayan bir ülkedir. Ancak Japonların çok katı ahlâk kuralları vardır.
Bir ülke ahlâkını yitirmişse ve din eksenli yaşamaya başlamışsa bunun sonu maalesef bellidir.
Allah yardımcınız olsun…

Zafer ATUN
03Aralık2021
zaferatun.wordpress.com
Kullanıcı küçük betizi
zafer atun
Üye
Üye
 
İletiler: 153
Kayıt: Pzr Ara 09, 2012 15:26

Şu dizine dön: Sizin Makaleleriniz

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x