Çok değil bundan 20 yıl kadar önce, bir siyasetçi yeni bir göreve başladığında hasımları dahil diğer siyasetçilerden tebrik telefonları alır, daha hassas olanlar ellerine bir kutu çikolata alarak ziyarette bulunurlardı....
Geçti o günler...
AKP iktidar olup "Yeni Türkiye" sloganıyla ülkeyi yönetmeye çalışırken önce siyasetten başladı. Yeni bir göreve gelen siyasetçiyi tebrik mebrik unutuldu...
İYİ Parti kuruldu, Meral Akşener Genel Başkan oldu, değerli arkadaşları da birer görevi sahiplendi. Birine bile Erdoğan'dan, Yıldırım'dan, Bahçeli'den, Destici'den, tebrik telefonu geldi mi...
Sanmıyorum...
Kabalıklarından değil, korkularından İYİ Parti'yi tanıma cesareti gösteremiyorlar...
İleride inşallah tanıyacaklar....
***
Bu satırları 2017'nin Kasım ayında yazmıştım.
Devlet Bahçeli'nin Meral Akşener'e "yuvaya dön" çağrısı yaparak "Evine dönmesi doğru ve tutarlı olacaktır" demesinin ardından yukarıdaki satırları hatırladım.
Oysa FETÖ'cülükten bölücülüğe, vefasızlıktan, ihanete kadar çiçeği burnunda bir partinin genel başkanı olan Akşener için neler neler dememişlerdi ki...
Aradan geçen zaman içinde küçümsedikleri İYİ Parti'yi şimdi yanlarına çekmeye çalışıyorlar.
*
Keza Bahçeli'nin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da, "Bahçeli'nin daveti yadırgadığım bir davet değildir. Olabilecek, en makul çizgide bir davettir. Birlik, beraberliğin tesisine yönelik bir adım olabilir. Dağınıklıkta bir şey yok. HDP'yle terör örgütleriyle birlikte olmak milli ve yerli olarak düşündüğümüz İYİ Parti'ye hiç uygun düşmeyebilir. Böyle bir sıkıntının olması hasebiyle böyle bir davet gerçekleşmiş diye düşünüyorum. Ve ülke genelinde de bir bütünleşmenin gereği önemlidir diye düşünüyorum." demesi Cumhur İttifakı'ndaki oyların eriyişinin tezahürüydü.
"Oradan da hesaplaşacağız. Fakat hanımefendinin kaçacak deliği de yok. O milletvekili de değil. Onunla hemen hesaplaşacağız. Onun hesabı ağır olacak." söyleminden "milli ve yerli" söylemine gelinmesi tüm gerçeği söylüyor aslında.
Demek ki işler iyi gitmiyor.
Demek ki oylardaki eriyiş sürüyor.
Demek ki görmezden gelerek, engel olmaya çalışarak bu işler yürümüyor.
Zira ne derlerse desinler su akıyor yatağını buluyor.
Mesala ne demişlerdi hatırlayalım;
- "Bu hanımefendiye son ihtarım, bölmek ve yok etmek istediğin MHP'ye karşı sinir ve sınırları ihlal eden vandal tutumuna devam edersen sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsın. Demedi deme, büyük lafı dinle!"
- "HDP'yle kucak kucağa, FETÖ'yle arkalı önlü konuşanlar kimlerdir? İP'in başındaki vefasız, vakursuz bir şahsiyet bize laf söyleyemez. İhanetle savaşımız sonuna kadar sürecek."
- "İP'te ülkücülerin ve milliyetçilerin yeri yoktur. İP, fikirsiz, hedefsiz, MHP'den intikam almak için kurulmuş hastalıklı bir siyasi bünyedir."
-" İP'in başındaki şahsiyete karşı bir söz söylemekten ar ederim. Bu durum, kadınlara, kadınlık onuruna hürmetimden dolayıdır. Ancak, haddini hududunu bilmesi, adap ve edebini takınması hususunda da kendisini açıkça ikaz etmek isterim."
Bahçeli bu ve benzeri cümleleri sarf ederken, AKP Genel Başkanı ise;
- "Sen Erdoğan'ın ağzından kalkıp da halkına terörist ifadesini kullandığını asla ispat edemezsin. Bunun bedelini ödeyeceksin. Senin ortağın ödüyor işte, sen de ödeyeceksin. HDP ödüyor ödüyor zaten bitmiyor. Birileri cezaevinde süre dolduruyor, FETÖ'cüler dolduruyor, aynı yola sen de düşebilirsin. " diye tehdit ediyordu.
*
İşte bu sözlerin ve söylemlerin ardından şimdi İYi Parti'nin ittifakına muhtaçlar. Akşener ve İYİ Parti İttifaklar konusunda kilit bir noktaya geldi.
Zira Artıbir Araştırma Şirketi'nin Türkiye'nin Gündemi araştırmasına göre MHP baraj altı kalıyor.
Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun da aşmaları gereken bir baraj sorunu var. Keza Muharrem İnce de parti kurarsa aynı sorunu o da yaşayacak. Zira bugün seçim olsa yine Artıbir'in araştırmasına göre AK Parti, CHP, İYİ Parti ve HDP meclise giriyor. Bu tabloda AK Parti'nin MHP dışında sorunsuz ittifak yapabileceği tek partinin İyi Parti olduğunu söylemeye gerek yok. Bakmayın siz AKP'ye yakın bazı anketlerde İYİ Parti'nin baraj altı gösterilmesine…
Eğer İYİ Parti barajı geçemiyor olsa "Zillet" dedikleri İYİ Parti'nin "yerli ve milli" olduğu vurgulanmazdı. Barajı aşamayacağından emin olsalardı, küçümseyerek "İP" dedikleri parti ve genel başkanına "evine dön" çağrısı yapılmazdı.
Uzatmayalım tüm bu yaşananlar bana Yeşilçam'daki "Bir zamanlar fakir ama gururlu bir genç vardı" repliğini hatırlatıyor. Bakalım o gururlu genç bundan sonra nasıl bir yol izleyecek. İzleyeceği yol da Türkiye'nin kaderini çizecek.