BİRAZ DA ‘SİYASET’
‘Siyaset’ konusunda uzun süredir yazmamaya karar vermiştim.
Çünkü, özellikle Türkiye’deki siyasetin, tam anlamıyla ‘seyislik’, yani at bakıcılığının bir ‘türev’i olduğunu düşünürüm.
Bu görüşümü destekleyen ve bu yazıyı yazmama neden olan ‘örnek olay’ı özetleyerek, haklı mı haksız mı olduğuma siz okuyucular karar versin isterim.
Az önce, yani 2 Nisan 2022 tarih ve Avrupa saati ile 21.30 itibariyle, Halk Tv’de Dr Turhan Çömez, İngiltere’den bağlanarak şu değerlendirmeleri yaptı:
Mealen;
-şu günlerde İngiltere’de Türkiye’ye yönelik sıcak bir yaklaşım var.
-öyle ki, gerek Türkiye’deki iktidarın reflekslerini artık biliyor olmaları ve gerekse ‘Ukrayna Sorunu’ dolaysıyla karşılaşılan güçlükleri aşmak üzere, kendi çıkarları doğrultusunda, iktidara umulmadık bir ‘şans’ tanıyabilirler.
- örneğin kapısında dilenilen İngiltere elli milyar Avro gibi bir kredi açacak olur ve enerji transfer yolu olarak Türkiye’yi seçebilir.
-Türkiye’deki ‘iktidar’ ise bunu bir ‘seçim ekonomisi’ için kullanarak iktidarını bir dönem daha uzatabilir.
Ki, salt böyle olmasa da, buna benzer kimi beklenmedik ‘atak’ ya ‘destekler’ Avrupa çevrelerinden pekâlâ gelebilir.
Buna ABD çevrelerini eklemeye gerek yok, çünkü zaten onlar içiçedirler.
Şimdi, Turhan Çömez gibi deneyimli bir ‘politikacı’nın (dikkat edilirse ‘siyasetçi’ demiyorum), hem İngiltere’de yaşıyor olması ve hem de üst düzey diplomatlarla ilişki kuruyor olması dolayısıyla yaptığı işbu değerlendirmelerin yeterince ‘ilginç’ bulunması gerekmez miydi?
Ne ki, Turhan Çömez’in bu değerlendirmeleri, orada bulunan İYİ Parti’nin, yine deneyimli bir milletvekili ile CHP’nin deneyimsiz bir Genel Başkan Yardımcısı tarafından pek de ‘ilginç’ bulunmadı.
İYİ Parti’nin deneyimli milletvekili, üstelik o değerlendirmeleri ‘çürütme’yi yeğledi.
CHP’nin deneyimsiz Genel Başkan Yardımcısı ise, sözcüğün tam anlamıyla dut yemiş bülbüle döndü.
Ne diyeceğini bilemedi ve nitekim hiç bir şey diyemedi.
Şimdi ellerimi iki yana açarak, ‘ben daha ne diyeyim?’ diye yakınmaktan başka ne yapabilirim?
Umut olarak ortaya çıkan ve görünürde başkaca bir seçeneği olmayan şu ‘Muhalefet’in, hiç değilse televizyonlara daha aklı başında, daha bilgili, daha ‘vizyon sahibi’ elemanlar göndermesi gerekmez mi?
Çözümleme yetenekleri olan,
ülkeyi olduğu kadar dünyayı da izleyen,
dahası olasılıkları hesaplayabilen elemanlar demek istiyorum.
Kuşkusuz ‘iyice’ olanları vardır, ki olduklarını varsayıyorum.
Ama Turhan Çömez’in salt ‘sezgi’ye dayanarak değil ama bizzat ‘gözlem’leyerek yaptığı değerlendirmeleri, doğrusu ben ‘pek ilginç’ buldum.
Ne diyeyim, belki de benim yeterince ‘siyaset’ yapmayı bilmediğim içindir.
İyi ki de yapamıyorum diyeyim o zaman.
Çünkü bu ‘tip’ler bana ‘süzme aptal’larmış gibi görünüyorlar da ondan.
Bunları kim nereden ve nasıl topluyor, doğrusu bilemiyorum.
Ortaokulda bir edebiyat öğretmenimiz vardı: Servet Sakagil.
Kızdığı öğrenciye, ‘baban da sığırda sıpam var sanıyor’, derdi.
‘Mufalefet’ de televizyonlarda ‘propaganda elemenlarım var’ sanıyor zahir.