Yaşamak! dedim bilmezmiş gibi Hayri amca bir iç çekti Ayşe teyzeye bir baktı. Biz neler neler gördük pes etmedik dercesine. Anlatmaya başladı usulca. Belki çok çalışırdık kazandığımızla az olandan az alır mutlu olurduk. Bulmadık der doğal beslenirmişiz.
Ayşe teyze atıldı, Biz değil yakınımız birkaç sokak ötedeki fakirin bile derdine üzülürdük diye söze başladı. Komşunun komşusuna bile bir hürmetimiz vardı. Kimse kimseyi kıskanmaz kimse kimsenin eline ayağına dolaşmazdı dedi Ayşe teyze.
Hayri amca hatırladı. Hani Rüstem’in davarları dağda kalmıştı ya köy seferber olmuştuk gece gündüz arayıp bulmuştuk. Komşumuzun davarı bile yitse dağı taşı yol ederdik eskiden, Şimdi Rüstem yitse neredeyse kimse aramaz bir çıkarım yok diye.
Ayşe teyze bir içlendi, paran olmasa bir eksiğin olsa ödünç alırdın olunca verirdin. Bir birine daha sıkı bağlanır bir birine temenna ederdin. Ne ödünç kaldı ne milletin bir birine temennası.
Köye tatile bile gelmeyen gençler geldi Hayri amcanın aklına, vatan yurt onlara şehirler olmuş üç gün gelince köye sıkıldık diye mız mızlanıp duruyorlar. Eğer bir köyde tayinleri çıksa dünya başlarına yıkılmışa dönüyor. Köy, Kasaba, İlçe yaşanmaz olmuş onlara.
Atla eşekle yol alır pazara giderdik dedi Ayşe teyze yol üstünde akşamın olduğu yerde bir eve misafir olurduk. Dost olur hatta atadan beri dostlarımız vardı. Var mı hindinin (şimdinin) gençlerinin bir ata dostu diye sordu Ayşe teyze devam etti sözüne, yolda kalan baş tacımız olurdu. Evimize alır yatak yorgan sererdik, hindinin (şimdinin) gençleri akrabası evinde kalacak olsa bir burun büküyor deme gitsin dedi Ayşe teyze.
Hayri amca sen onun tarafındasın ben bunun tarafındanım diye kimse kimseyi ayırmazdı. Herkes herkesin tarafındaydı. Karşı taraf olacaksa oda düşman gâvuru olurdu dedi. Birine cephe alınacak ise yurdumuza göz dikenler olurdu dedi.
Biz neymişiz? Ne olmuşuz? Çağ atladı dünya teknolojide ama insanlığımızı yok mu etti ne dersiniz?