Bizans Oyunu İle Karşı Karşıyayız / Erdal SARIZEYBEK

Emekli Jandarma Albay - Yazar

Bizans Oyunu İle Karşı Karşıyayız / Erdal SARIZEYBEK

İletigönderen Türk-Kan » Cmt Mar 05, 2011 3:54

Bizans Oyunu İle Karşı Karşıyayız

Ana hedef; korkutmaktır, ama herkesi, herkesi korkutmak! Korkutmak, sindirmek, yıldırmak ve insanlarımızı çaresizliğe düşürmek…

İkincisi, AKP siyaseti ve onun hukukunun artık hiçbir engel tanımadığını herkese göstermektir. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Anayasa Mahkemesi de AKP siyasetinin eline geçmiştir, istediği mahkemeye istediği savcı ve hâkimi atayarak adli yargıyı kontrolü altına almış, siyasi yargı ve siyasi polis eliyle herkese kafa tutmaktadır; Türk Ordusu’na, Türk Adaleti’ne ve yargısına, işadamlarına, sendikalara, üniversitelere, sivil toplum kuruluşlarına, Anayasa’ya, kanunlara, Cumhuriyet’e kafa tutmaktadır…

Üçüncüsü, bu gözaltılarla yeni mesajlar vermektedir Milli İstihbarat Teşkilatı’na, eski başkanlarına, boşuna eski MİT’çi Kâşif Kozinoğlu’nun evini aramadılar. Bunun anlamı da şudur; MİT başkanlığı yapmış emekli komutanlar da sıradadır, yakında onlara yönelik bir operasyon yapılırsa ve MİT’in eski defterleri açılırsa, hiç şaşırmayınız.

Sonuç; AKP siyaseti Cumhuriyeti kuranlarla, Türk Tarihi ve Türk Milleti ile hesaplaşmaktadır.

AKP siyasetinin hedefinde artık “Ne Mutlu Türk’üm” diyenler vardır.

AKP siyaseti için artık Müslüman olmanın da bir önemi yoktur, “Ben Müslüman Türk’üm” diyorsanız eğer, hedeftesinizdir demektir. Hedefleri artık Türk’tür! Bakınız Samanyolu televizyonuna, boşuna her gün Hz. İsa ve Hz. Musa’yı yayımlamıyor… Anadolu Hıristiyanlaştırılıyor…

AKP artık bir siyasi akım değildir, bir siyasi projedir, ardında Bizans vardır.

Bizanslı AKP, 1071 Malazgirt Savaşı’nın rövanşını oynamaktadır.

Bizanslı AKP projesinin lideri Erdoğan, “Haçlı Seferi Başladı” diyen ABD’li Bush’un proje ortağıdır. Mısır’da, Tunus’ta, Libya’da meydana gelen olaylar, halkın figüran olduğu yeni AKP’ler yaratmak içindir, halk ihtilali için değil, halk için değil…

Bizanslı AKP Projesi nedir?

AKP projesine destek verirseniz eğer, başımıza gelecekler şudur, hiç kuşkunuz olmasın; ‘İleri Demokrasi’ adı altında her şey serbest olacaktır, çok dil, çok din, çok bayrak, çok yönetim ama her şey serbest. Eğitim serbest, ister Kürtçe, ister Ermenice, ister İbranice. Kimlik serbest, herkes doya doya etnik kimliğini serbestçe yaşasın, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i…

Ama devlet nerede? Devlet yok, her şey serbest…

Peki ya Millet nerede? Millet de yok, her şey serbest…

Okullar serbest, istediğin okulu aç, istediğin kadar fakir ve zeki çocuklarımızı topla götür, istediğin gibi yetiştir, ister Hıristiyan, ister Yahudi, ister Müslüman. İbadet serbest, istediğin kiliseyi aç, istediğin kadar papaz yetiştir, istersen dinler arası diyalog deyip her ilçeye de birer papaz gönder. Ekonomi serbest, isteyen istediğini alsın ve satsın. İthalat ihracat serbest, istediğin kadar al getir ya da istediğin kadar al götür sat. Ama devlet yok, tarih yok, kimlik yok, Türk yok, Türklük yok, Müslümanlık yok, bayrak yok, bağımsızlık yok, her şey serbest…

Her şey serbest, iyi güzel de bu serbestlik kime yarayacak?

Bizans’a, evet, bin yıl öncesi savaş yaptığımız ve yendiğimiz Bizans’a. Her şey serbest ya, isterseniz İstanbul’un adını değiştirip Konstantinopolis bile yapabilirsiniz, Ayasofya’yı bile açabilirsiniz.

Peki, bu serbestlik nereye kadar gider?

Bakın şu gelinen noktaya, bu AKP siyasetinin serbestliği nereye kadar gitti, bir görünüz; bankalarımızın yüzde yetmişi yabancılara satıldı, yani banka yabancının ama çalışanı bizim. Şirketlerimizin, Telecom gibi, çoğu yabancılara satıldı, şirketler, fabrikalar yabancının ama çalışanı bizim.

Madenler, madenlerimizin ne kadarı elimizde kaldı, bilen yok, hepsi satıldı ya da satılıyor yani madenler yabancının ama çalışanı bizim.

Okullar yabancının, devlet okulu fakir, öğretmeni aç, öğrencisi kalmamış, ama yabancılar ya da yabancının ardında olduğu güçler durmadan okul açıyor, fakir ve zeki çocuklarımızı ‘burs’ adı altında topluyor, yetiştiriyor kendi bildiği gibi. Okuldaki zihniyet yabancının ama okuyan çocuk bizim.

Bir de tarikati yani Gülen cemaatinin okullarını yanına koyun, elimizde yakında çocuk da kalmayacak kimi tarikatte, kimi yabancıda.

Bu iş nereye kadar gider?

Her şey yabancıların eline geçinceye kadar; vatan bizim toprak yabancının, bayrak bizim kaynaklar yabancının, çocuk bizim okul yabancının, çalışan bizim fabrika yabancının, balıklar bizim ama limanlar yabancının…

İşte AKP siyaseti budur, ileri demokrasi bu, işte serbestlik budur; ülkemizin kaynakları ve bu kaynaklardan doğan ekonomi yabancıların eline geçmekte ve bu süreç durmadan işletilmektedir.

Bu böyle devam ederse eğer, bu süreci durdurmaz isek eğer, yüz yıl içinde korkarız ki ‘Ben Müslüman Türk’üm’ diyen kimse kalmayacak Anadolu’da ve Anadolu Hıristiyanlaştırılacak, Bizanslaştırılacaktır…

AKP’nin barış ve kardeşlik projesi olarak anladığı bu, slogan bu, barış, kardeşlik, özgürlük, serbestlik bu, her şey serbest ama yönetim yabancıda, bağımsızlık yok, devlet yok, millet yok, kimlik yok, tarih yok, yöneteni Bizans olan sürü bir toplum, köle insanlar…

Ne yapacağız?

Demokrasi içinde bu tehlikeleri bertaraf etmek için, ne yapmanız gerektiğini siz benden daha iyi bilirsiniz ama naçizane birkaç düşüncemi yazayım:

Yıllardan beri oy verip hizmet ettiğimiz partilere gidin, il, ilçe ve merkez teşkilatlarına gidin, üye değilseniz üye olun ve onları “bu gidişatı durdurun” diye uyarın…

Yıllardan beri prim ödeyip üye olduğumuz sendikalara gidin, üye değilseniz üye olun ve onları uyarın…

Sivil toplum kuruluşlarına gidin, dernek, oda, borsa, üye değilseniz üye olun ve onları harekete geçirin…

Üniversitelere gidin, öğrencileri destekleyin ve konferanslar yoluyla onlara içine düştüğümüz tehlikeyi anlatın…

Türk Ordusu’na sahip çıkın ve Ordumuza yapılan haksızlıklar karşısında sesinizi yükseltin…

Bağımsız Türk Adaleti ve Yargı’sının bağımsız kalmış kısmına sahip çıkın ve desteklediğinizi, bağımsız yargıyı ve adaleti desteklediğini söyleyin, yazın, çizin…

Tarafsız yayın yapmayan medyayı protesto edin, yazın, çizin…

Bunları yapmak en doğal demokratik hakkımızdır, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na sahip çıkmaktır, Anayasa’dan aldığımız güç budur!

Bilmiyorsanız eğer, Anayasa’yı açıp okuyunuz, işte başlangıç hükümleri:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI (*)

Kanun No.: 2709 Kabul Tarihi: 7.11.1982

BAŞLANGIÇ (Değişik: 23/7/1995-4121/1 md.)*

Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O’nun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda;

Dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak, Türkiye Cumhuriyetinin ebedi varlığı, refahı, maddî ve manevî mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde;

Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;

Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medenî bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;

(Değişik: 3/10/2001-4709/1 md.) Hiçbir faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı;

Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;

Topluca Türk vatandaşlarının millî gurur ve iftiharlarda, millî sevinç ve kederlerde, millî varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu;

FİKİR, İNANÇ VE KARARIYLA anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere,

TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.



Erdal SARIZEYBEK, 3 Mart 2011
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Erdal SARIZEYBEK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x