Bizden olmayan şarkıcımız, yazarımız, oyuncumuz, vs..

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

Bizden olmayan şarkıcımız, yazarımız, oyuncumuz, vs..

İletigönderen kaye » Çrş Ara 02, 2009 0:54

Bu toprakların ekmeğini yiyen, bu milletin sırtından geçinen ama her fırsatta da bu toprağın insanına sırtını dönen meşhurlarımız!!! Kimler bunlar? Şarkıcı, yazar, gazeteci, oyuncu, ressam, karikatürist, televizyoncu, radyocu, vs.. Ne yapmışlar? İfşa edelim dedik.
Katılımlarınızı bekliyoruz ve Sezen Aksu'yla başlıyoruz:

Resim

Sezen Aksu’nun babası Sami Yıldırım’ın Gülen’le ilişkisi, İzmir Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı yaptığı yıllarda başlar.

Yıldırım, 1979 yılında emekli olunca Fetullah'ın Özel Yamanlar Koleji’nin müdürü oldu. Ardından tüm okulların genel müdürü ya da başdanışmanı.

82 yaşındaki Sami Bey, Başbakan Erdoğan’ın hemşerisidir, yani Rizelidir.

Sezen Aksu, anneciğini, babacığını aramış, onlarla konuşmuş açılımı...

Anne Şehriban Hanım, “İstersen ABD’yi ara, Fethullah amcana bir sor, bilirsin o doğru karar verir” demiş önce.

Ardından da eklemişler:

“Güzel kızım sen bir gün bekle, bizi yeniden ara!”

Fethullahçılar Güneydoğu’yu çok severler...

Hele Fethullah Gülen, Tunceli’ye hayrandır. Okul açmış, ışık evlerini çoğaltmıştır.

Düşlerinde Munzur Vadisi’ni görür rivayete göre.

15 yıl önce miydi ne, 100 mü 200 mü kurbanlık koyun göndermişti Tunceli Belediyesi’ne (Başkan CHP’liydi), kesilip yoksullara dağıtılsın diye.

Her neyse geçelim bunları!

Sezen Aksu, Tunceli’ye gitti biliyorsunuz. On binler izledi Minik Serçe’yi. Kürtçe şarkı da söyledi yerel bir sanatçıyla.

Belki de Fethullah Gülen amcası “Paranın lafı mı olur” deyip, Minik Serçe’ye “Git oralara” demiştir.

Bilemem!..

Dedim ya bunlar hep rivayet!

Bilse bilse “F Tipi” bilir, benim işim değil...

Dedikoducular, Minik Serçe düşmanları durur mu hiç! Durmadan dedikodu yapıyorlar sağda solda.

Sezen’in annesi ve babası şöyle demişler dedikoduculara bakılırsa:

“Haydi kızım,Tayyip Bey’i ara, tam destek ver, ne de olsa hemşerimizdir. Fethullah amcanın da selamları var sana, hemen arasın diyor. Maddi ve ma-nevi her desteğe hazırmış Hocaefendimiz senin için.”

Ben inanmadım, düpedüz Sezen’i çekemeyenlerin sözleri bunlar.

Minik Serçe ertesi gün telefon ediyor Başbakanlık’a. Tayyip Bey’e tam destek verdiğini söylüyor.

Aksu, gayet masum eleştirileri yanıtlıyor:

“Ben yurttaş olarak aradım Başbakanımızı. Tek isteğim akan kanın durması. Sürecin karşısında duranları iki cihanda lekeli kabul ediyoruz. Bu kararı ailece aldık.”

Hikmet Çetinkaya
Cumhuriyet

***********************************************************

SEZEN AKSU ve "LEKE"

PKK konserlerinin kraliçesi olmak yetmiyor hanımefendiye belli ki, cephe genişletiyor... Eşkıya çetesine nefretle bakan, milyonlarca Türk vatandaşını “lekeli” diye niteleyecek kadar kendisini adamış durumda!..
Türklerin sırtı böyle delik deşiktir işte!..
En alttan, mahallenin kenarından alıp başına taç yaparsın, bu ülkenin binlerce sıkıntısının birinin bile yanından geçmeden en ballı hayatı yaşayacak seviyeye ulaştırırsın..
Şansına serçe, gelir tepene sıçar!..
Hale bakın hele...
Hikaye meşhurdur, muhtarın evde kalmış kızı, iyice “geçince” dikkat çekmek için gidip köy meydanındaki yalağa çişini edermiş, aynı o hesap...
Sen ne biliyorsun, ne anladın ki, daha kadayıfın altını görmeden, “Bu sürecin karşısında duranları iki cihanda da lekeli kabul ediyorum..” diyebiliyorsun?!
Ne demek “lekeli?!”
Leke ne ki!!?
Bir insanın lekesi, en basitinden ahlaka mugayir halleridir.. Toplumu hiçe sayan, toplum önündeki kişilerin dikkat çeken yönleridir leke...
Uyuşturucu komasına sık sık giren, bu yüzden hastanelere kaldırılan kişi lekelidir, misal...
Ya da, amaca ulaşmak için güç sahibi zamparaların yataklarından geçen bir yol haritası, insan üzerinde lekedir...
Yaşam biçimlerinde frapanlığı tercihlerde “leke”den bahsedilebilir...
Çocuklarının canını alan, bu ülkenin artı değerlerine saldıran bir eşkıya çetesine nefretle bakan insanların lekesi mi olurmuş bayan?!.
Kendinizi eşkıyaya, ihanet şebekesinin silahlı saldırganlarına alkışlatacaksınız diye, ülkenin en azından yarısına“lekeli” diyorsunuz da!!.

Lekeli dedikleri!..
2007 genel seçimlerinde kullanılan oy sayısı 35.049.691...
Oyların dağılımı, tepede şöyle;
Ak Parti: 16.327.291(yüzde 46,58) CHP: 7.317.808 (yüzde20,88) MHP: 5.001.869 yüzde 14,27...
Ak Parti’ye16 milyon vatandaş oy vermiş, CHP ve MHP’ye ise 13 milyon.. İktidarın üç milyon fazla seçmeni var...
2009 belediye seçimlerine bakalım..
47,837,952 seçmen var... 19,186,495’i iktidar partisine oy vermiş... 13,496,331’i CHP’yi tercih etmiş.. MHP’ye oy verenler 7,040,042 seçmen... Buna göre burada, CHP ve MHP’ye oy verenlerin toplamı daha da yüksek... Buna ek olarak DTP’nin durumu da şöyle.. Belediye seçimlerinde Apo yandaşı bu kuruluş, 2,377,615 oy almış ve yüzde 4.97’lik bir oran yakalamış..
Şimdi... Ak Parti oyları ile bu oyları toplayalım..!
Karşısına da CHP ve MHP oylarını toplayarak koyalım...
2007 seçimlerine göre, Ak Parti’ye oy verenlerin sayısı.. CHP ve MHP’ye oy verenlerden bir makas fazladır.. Aradaki küçük fark iktidara mutlak hakimiyet sağlamıştır...
Yerel seçimlerde bu makas iktidar aleyhine daralmıştır.. DTP ile birlikte sayılsa bile karşılarında önemli bir CHP ve MHP’li vatandaş tercihi vardır... Bu sonuçlardan anlaşılacak bir husus da, Kürt kökenli vatandaşların önemli bir bölümü, bütün tehdit ve zorlamalara karşın PKK yandaşı DTP’ye oy vermemiştir...
Şimdi bu tablonun en azından yansıttığını anlayalım...
CHP ve MHP, vatandaşın önüne konulan “açılım” işine temkinli yanaşıyor.. Meselenin Kürt vatandaşlar ötesine geçip, DTP üzerinden “PKK açılımına!” dönmesi endişesi yaşanıyor... Temaslar, bu kuşkuları getirirken şarkıcı Sezen hanım, ortalığa çıkıp bu endişeleri taşıyanları “lekeli” ilan edebiliyor..! Yani en azından MHP ve CHP’ye oy veren milyonlarca vatandaş lekeli!..
Sezen?!.. Festivalden çıkmış ak kaşık o!.. (Ak Parti’ye oy veren vatandaşların tümünün de bu açılımı gözü kapalı desteklediklerini, PKK muhabbetinden gıcık kapmadıklarını söyleyemeyiz..)

İzmirli “anne” feryadı!..
Sezen hanımın, PKK eşkıyasının naralarına hassas kulakları, hemşerisi İzmirli yüreği yanık anaları duysa daha iyi olacaktır... Gülsev Eyüpoğlu İrhan hanım, yıllardır evladını katleden eşkıyaların yakalanmasını bekliyor... Bu arada elinde kalem duygularını yazıyor..
Mesela, şu son gelişmelerden sonra, “Akan kan dursun” diyenlere!..
“Kan akıtmayı kim başlattı?
Kim, taammüden adam öldürmek, bilerek organize planlı cinayet işlemek üzere, silahlı örgüt kurdu?.. Kim taammüden cinayet işlemek üzere, Türk devletinin sadece görevini yapmak üzere vazife başında olan askerine-polisine kahpece kurşun sıktı?..
Kim şehirlerde bilerek organize taammüden Türk milletine bomba attı?..” diye soruyor...
“Türk anaları, oğullarının kabirlerinde, oğul kokan topraklarını kokluyor..”
Feryatları “lekeli” öyle mi Sezen Aksu?!
Serçe hanım, “iki cihanda lekeli” ilan ettiği yüreği yanık kutsal insanların nezdinde, iki cihanda beddualı hale gelmesin de!..

Behiç KILIÇ
Yeniçağ Gazetesi
Kaynak

**************************************************************

PKK FESTİVALİNİN ŞİŞMAN SERÇESİ!..

Kadın muazzam şarkıcıdır, kadın muazzam şarkıcı olduğu için de terörist festivallerinin kraliçesi olma gibi bir hakkı vardır!.. Gider oralarda şehit ruhlarının üzerinde seri uçuşlar yapar ama, aziz milletimizin ona karşı teveccühünde asla gerileme olmaz!.. İçine sindire sindire, seyreder konserlerini, alkışlar!.. Kadın da bu kuzuların sessizliğini bildiğinden, bildiğini okumayı sürdürür!..
Sezen Aksu nam hanımefendi’nin Apo posterleri, biji PKK sloganları ile gerçekleştirdiği “festival”i okuyoruz gazetelerden, aklımıza yıllar öncesi kendisi ile ilgilenen iki orgeneral geliyor!..
Bu bayan, bir 30 Ağustos öncesi Efes’te bir konser vermiş Rum-Yunan müziği takılmıştı... 30 Ağustos yıldönümü öncesi... O dönem Ege Ordu Komutanı olan orgeneral bu durumu yadırgamış, “Bu hanımefendinin işleri bir tuhaf” diye eleştirmişti de ortalık alevlenmişti... Ahali bir anda “Hakikaten, bu ne iş” diye şarkıcıyı sorgulamaya başlamışken, imdadına dönemin 1. Ordu Komutanı yetişmiş ve kadına arka çıkmıştı... Bu da orgeneraldi ve.. “Valla biz hanımla ikimiz Sezen hanımı çok severiz” diye beyanda bulunmuştu...
Şimdi... “30 Ağustos yıldönümünde Yunan-Rum festivali ne oluyor” diyen orgeneral de emekli ve Silivri için savunma hazırlıyor. Adı Hurşit Tolon... Öteki Orgeneral de emekli ve muhtemelen şu sıralar beş yıldızlı bir tatildedir. Adı da Çetin’di ama soyadı da bi şey işte, aklımda kalan, karısıyla beraber (Sezen Sever) olduğudur...
Orgeneralleri, birbirine rekabet ettirecek şekilde etkileyen Sezen Aksu, her yıl PKK tabanlı festivallerde eşkıya sürüsünün gönlünde taht sahibidir..
Ona göre tempo tutup Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne sövüp saymanın hazzı da bir başka oluyor canım!..
İşte bu bayan Sezen Aksu artık budur..
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne sövme korosunun maestrosu...
Peşinden gidenlere, ayağının turabı olanlara duyurulur...


Müzik değil küfür şöleni!.
Bu kadının sergilediği icraat, Türkiye’de Türk kimliğinin nasıl kuşatıldığının, acizleştirilip baskı altına alındığının çarpıcı bir göstergesidir.. Kadın, hiçbir tepki ile karşılaşmayacağını bildiği, sinmişlik nedeniyle kendisine sorgulayan bir gözle dahi bakılmayacağına emin olduğu için gidip eşkıya şenliğine kraliçelik yapabiliyor!.. Hiç bir Türk kimlikli kişinin “Hanım sen ne yapıyorsun, bu çeteyi böyle sıvazlamak ayıp değil mi?!” diye hesap soramayacağından emin ve hatta bu Türklerin şarkılarını büyük bir huşu içerisinde dinlemek zorunda (!) olduklarını bildiği için gayet rahat, Apo nakaratlarına çanak tutabiliyor, rahatsız olmuyor!..
Orada o sürünün icraatlarını kısaca aktarayım... Tunceli’de sözüm ona çevre ve müzik festivali var... Ama asıl olan terör çetesinin gövde gösterisi..
Dağdan militanlar tören kıtası gibi getirilmiş !.. Bunlar asker nizamındalar!.. Yeşil sarı kırmızı flamalarla tören yürüyüşü(!) yapıyorlar, ortalık ‘Biji Apo’, ‘Selam selam İmralı’ya bin selam’, naraları ile doluyor!..
Organizatör tabii Tunceli’yi ele geçiren DTP... Sahne kurulmuş, Sezen Aksu şarkı söyleyecek diye ahali toplanmış, Sezen’den önce sahneye gelenler propaganda yaparak vatandaşın kafasına devlet aleyhine zehir akıtıyorlar!..


Türkiye’nin göbeği..
Tunceli’nin dağına taşına yerleşip askere silah sıkan eşkıya çetesinin varlığını bilmeyen mi var?!.
AB lobilerinden kurulmak istenen Tunceli merkezli oyunlar ortada değil mi?!
Devlet, bu saldırıları göğüslemek için mücadele etmiyor mu?!
Bu nasıl bir iş ki; düşman, devletin kadrolarına da sızmış olarak bu şehirde festival düzenleyebiliyor..?
Nasıl bir yaklaşım ki; ülkenin bir sanatçısı, taşıdığı kimliğe, onu başına taç eden vatandaşlarına rağmen, kendi askerine kurşun sıkan bir çeteye çanak tutabiliyor?!
Adına festival denilen bu gösteride, ne idüğü malum bir zat elinde mikrofon sahneye fırlıyor, “Dersim onurludur, onurlu kalacak. Dersim’e sefer olur ama zafer asla” diye abuk sabuk, iç savaş çığırtkanlığını rahatça yapıyor!.. Şerafettin Halis adlı DTP’li vekil, “Önce adımızı aldılar sonra da canımızı. Yetmedi kültürümüzü, inancımızı, tarihimizi ve onurumuzu almaya çalıştılar.” sözleriyle, sanki bir düşmanı işaret ediyor!..
Türkiye, kendi içerisinde bir ihanet tablosu ile karşı karşıya kalırken, tablonun ortasında, en değer verdiği sanatçısı, yıkılması için adeta türkü tutturmuş düşmana koro şefliği yapıyor!..
Milletçe alkışlanıyor!..

Behiç KILIÇ
Yeniçağ Gazetesi
Kaynak
En son kaye tarafından Pzt Ara 29, 2014 15:34 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

Re: Bizden olmayan şarkıcımız, yazarımız, oyuncumuz, vs..

İletigönderen kaye » Sal Oca 05, 2010 23:40

Meclis'e Sinan Çetin şoku! Kendi çocuklarımızı öldürüyoruz, ölenlerin nüfusu da TC!
Resim


Meclis'te Sinan Çetin şoku! TBMM’nin açılışının 90. yıldönümü kutlamaları çerçevesinde Meclis’te açılan sergiye, sunuculuk yapması için çağrılan yönetmen Sinan Çetin'in sözleri damgasını vurdu.

Demokratik açılım konusunda, "Orada ölen çocuklarımızın hepsinin üstünden Türkiye Cumhuriyeti hüviyet belgesi var" diyen Çetin'e, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne kasteden kim olursa olsun, cebinde hangi nüfus kağıdını taşıyor olursa olsun, devletin güvenlik güçleri mücadele eder, etmelidir. Ama, özelikle iç barış da çok önemlidir. Bunu temin etmek için başta hükümete, herkese büyük görevler düşmektedir" diye yanıt verdi.

TBMM bugüne kadar görev yapan dokuz bin milletvekilini temsil eden dokuz bin kırmızı-beyaz plastik top Şeref Holü'nün tavanına asıldı. "90. Yılda 90 Belge" isimli serginin açılışı, Şahin ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapıldı.

Başbakan az uyuyor

Çetin'in, Erdoğan ve milletvekillerine, "Sizin mutluluğunuz, toplumun mutluluğu demek. Çünkü siz milletin vekillerisiniz, kendinize iyi bakın. Hafif tedirgin, biraz yorgun görüyorum. Gerçekten kendinize enerji verin. Özellikle Başbakanımız biraz az uyuyormuş. Kendine iyi bakmayan, kendini mutlu etmeyen, benim bildiğim kimseyi mutlu edemez" demesi şaşkınlık yarattı.

Kendi çocuklarımızı öldürüyoruz

Christmas nedeniyle gittiği Almanya'da, "Berlin in Berlin" filminde oynanan Armin Block'un açılım sürecine ilişkin, "Sizin oradaki savaş bitti mi" diye sorduğunu anlatan Çetin, şunları söyledi: "'Hangi savaş' dedim, 'Hani sınırda birbirinizle savaşıyorsunuz' dedi. 'Biz başka bir ülkeyle savaşmıyoruz, o bombaları kendi ülkemizin içerisine atıyoruz' dedim. 'İnanmıyorum' dedi. Üstelik orada ölen çocuklarımızın hepsinin üstünden Türkiye Cumhuriyeti hüviyet belgesi var. Yani, biz kendi çocuklarımızı da bir yandan öldürüyoruz. Armin buna hiç inanmadı, ben hâlâ ona anlatabilmiş değilim. Türkiye, kendi içindeki problemi çözemeyen bir ülke. Umarım bu tuhaflık bu sene en kısa zamanda çözülür. Siz içeri girip, ellerinizi kaldırarak çözebilirsiniz. Çünkü, sizden daha üstün bir güç yok."

SİNAN ÇETİN'E YANIT

TBMM Başkanı Şahin, kendisinden önce söz alan Yönetmen Sinan Çetin’in açıklamalarına da yanıt verdi. Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, ülkenin bölünmez bütünlüğüne kast eden kim olursa olsun, cebinde hangi nüfus kağıdını taşıyor olursa olsun, ülkenin birliğini bütünlüğünü ve devletin güvenlik güçlerini hedef alan herkesle bu ülkenin devleti, güvenlik güçleri mücadele eder, etmek zorundadır. Türkiye, huzurun, sükunun içinde, bulunduğu bir ortamda kalkınmasını daha ileri hedeflere götürebilir. Özellikle iç barış, her şeyden çok daha önemlidir. Bunu sağlamak için başta Hükümete, devlet erkini temsil eden tüm kurumlarımıza, TBMM’ye görevler düşmektedir. Bu görevler şu ana kadar layıkıyla yerine getirilmeye çalışılmıştır, bundan sonra da getirilecektir."

Kaynak
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

Re: Bizden olmayan şarkıcımız, yazarımız, oyuncumuz, vs..

İletigönderen kaye » Sal Oca 05, 2010 23:50

Veee İbrahim Tatlıses:

Resim

İşçi Partisi'nde elde edilen PKK belgelerinde Tatlıses hakkında tatsız iddialara ulaşıldı...

Ergenekon üyelerine yönelik düzenlenen operasyonlarda ele geçirilen belge ve dokümanlarda birbirinden ilginç bilgiler yer alıyor. İşçi Partisi'nde çıkan PKK belgelere göre Tatlıses PKK'ya 1,5 milyon dolar bağışladı.

Ergenekon üyelerine yönelik operasyonlarda ele geçirilen belge ve dokümanlarda birbirinden ilginç bilgiler yer alıyor. İşçi Partisi binasında bulunan dokümanlar arasında terör örgütü PKK'nın siyasi kanadı olarak faaliyet gösteren ERNK'ya ait bir raporda örgüte yardım eden sanatçıların isimleri ve yapılan yardımın miktarları kayda alınmış. Belgede, İbrahim Tatlıses'in 1997'ye kadar ERNK'ya 1,5 milyon dolar para yardımında bulunduğu ve yaralı teröristleri tedavi ettirdiği aktarılıyor.

"Adamı deşifre etmeyelim"

İddianamede yer alan çarpıcı cümleler bununla da sınırlı değil. ERNK raporunda Tatlıses için, "Ayrıca bu şahsın deşifre olma korkusunu üzerinden atması için kendisini 'faşist' Türk Ordusu'na göz yumdurucu nitelikte parasal rüşvet vermesine de partimiz tarafından izin verilmiştir. Çünkü bu şahıs süreç içerisinde olduğu gibi bizim için uzun vadede de çok faydalı olacaktır. Hayatî endişesi nedeniyle mafyanın ve bazı grupların çatısı altına girdiğini bize ileten bu şahıs 'Kürdistandan' gönderilen yaralı arkadaşlarımızı da himayesi altına alıp tedavi edilmelerini sağlamaktan kaçınmamıştır. Parasal destek olarak da kendisinden 1 milyon 500 bin dolar bağış alınmıştır. Bu meblağ Tatlıses'in 1997'ye kadar partimize yaptığı sadece parasal destektir." ifadeleri kullanılıyor. Adı Sauna çetesi operasyonuna da karışan İbrahim Tatlıses'in ismi 2.455 sayfalık iddianamede birçok kez geçiyor. Susurluk hükümlüsü Sami Hoştan ve çete lideri Sedat Şahin'le de telefon konuşmaları bulunduğu tespit edilen Tatlıses'in Veli Paşa'yla samimi olduğu hususu dikkat çekiyor. 25 Mayıs 2004 tarihinde Sedat Şahin ile yaptığı konuşmada ise şu diyaloglar geçiyor:

S. Şahin: Merhaba İbrahim, sana bişey soracam kafama takılıyor da sormadan edemeyecem, sen g.. müsün?

İ. Tatlıses: Kaç sefer aradım Sami (Hoştan) abiynen birlikte randevu aldık. Bir türlü şey yapamadık.

S. Şahin: Duydun işte şimdi, demek ki duymak zorunda bıraktın beni. Düşünürsen bulursun. Başka birşey demiyorum sana.

İ. Tatlıses: Ben aradım, kaç kere aradım.

Kaynak
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

Re: Bizden olmayan şarkıcımız, yazarımız, oyuncumuz, vs..

İletigönderen BabaHoroz » Sal Oca 05, 2010 23:53

Ermenilerden özür dileyen Yavuz Bingöl,Lale Mansur ve Pelin Batu

Kendi ağızlarıyla söylediler,uydurma filan değil.
Sadece ve Sadece DENİZLİSPOR lu,Her konuda Objektif, Dobra, AntiEmperyalist ve Tam Bir TÜRK
Kullanıcı küçük betizi
BabaHoroz
Üye
Üye
 
İletiler: 104
Kayıt: Cum Mar 07, 2008 13:21

Re: Bizden olmayan şarkıcımız, yazarımız, oyuncumuz, vs..

İletigönderen yigitler » Sal Oca 05, 2010 23:58

STV ve Kanal 7'nin tum sunuculari, Hulya Avsar, cogu iktidar yalakasi ya da vatan haini, bunlari saymakla bitmez.
Kullanıcı küçük betizi
yigitler
Üye
Üye
 
İletiler: 600
Kayıt: Pzr Ara 07, 2008 21:41

Re: Bizden olmayan şarkıcımız, yazarımız, oyuncumuz, vs..

İletigönderen kaye » Çrş Oca 06, 2010 0:06

Haklısınız BabaHoroz ve yiğitler, onlara da sıra gelecek elbet bu sayfalarda..
Şimdi Yılmaz Erdoğan..

Resim

Sizlerle posta kutuma gelen bir e-postayı paylaşmak istiyorum öncelikle:

Her filminde, her şiirinde TSK'ya dokundurmadan rahat etmeyen Yılmaz Erdoğan bu kez duvara tosladı.
Mektup ' adı altında yazdığı uzun yazıda, resmen çocuk katili bölücü teröristlerle Mehmetçiği bir kefeye koydu.
Hürriyet tam sayfa ve CNN Kürt her saat başı bu bölücü yazıyı tekrar tekrar verdiler. Erdoğan yazısında Güneydoğu'da kimsenin kimseye ateş etmemesi gerektiğini belirterek şöyle devam ediyor: - 'Kimse ateş etmesin, kimseye. Hiçbir gerekçeyle. Hatta kendini savunmak için bile... Çünkü savunmaya başlayana kadar masumsun ve masum güzel bir kelime, masum kal...'
Yani, hain terörist çoluk çocuk öldürecek, köy basacak;
vatan evladı Mehmetçik, ne dürüst vatandaşı ne de kendisini savunacak. Pes doğrusu!..


Devam ediyor.
- 'Yazgı birini kışlaya birini dağlara götürmüş.
'Mırın' denir Kürtçe'de 'Ölüm'dür Türkçe'de.`
Vah vah vah!.. Neredeyse kardeş katili teröristler için ağlamamızı istiyor!..
Erdoğan pislik terörist ile vatan borcu için gö nüllü olarak askere giden ana kuzusu askerimizin aynı kaderi paylaştığını hangi cesaretle söyleyebiliyor?
Bakın Erdoğan, kendi aşiretindeki köleliği daha kaldıramadan, yazısında neler yumurtluyor:
- 'Ve Türkçe, güzel kelimeleriyle her şeyi iyileştirebilir. Kürtçe'yi bu cendereden çıkarabilir. Alır bu Mezopotamyalı kardeşini, önce yaralarını iyileştirir. Onu özgürleştirir.. '
Devletine isyan et. Dağlara çık, 30 yıl önüne geleni öldürürken 'gerilla' de.
Hesabı sorulup çocuk katillerinin dağlara leşleri bir bir serilince utanmadan Yazgı, kader mahkumu' deyiver. Aynı Ermeniler gibi. Fransız üniforması giyip yüzyıllarca birlikte yaşadıkları insanlara arkadan ateş açtılar. Hesapları tutmayıp boylarının ölçüsünü alınca 'Biz masum insanlarız. Türkler bizi katletti vs...' demeleri gibi...

Her HAİN layık olduğu cezayı ER-GEÇ alır.
Yılmaz Erdoğan tiyatrosunda her fırsatta kendi çocukluğundan söz ederken,
"Hakkari'de askerler kurşun atar, biz de onları ellerimizle yakalamaya çalışarak oyun oynardık." şeklinde anılar anlatır ve açık açık TSK ile kafa bulur.
Onursuzlar da bunu yılışık yılışık alkışlar.
Yılmaz Erdoğan NE 'kalleş dost' NE de mert düşman' olabilmeyi becerebilmiştir.
Ciwan HACO konseri için toplanan kalabalığa 'Kürtçülük' nutku atarken,
güvercin kanadına yazdığı mektuplarda 'Timsah gözyaşı' döküyor.
Ama ' İç ülkeden iç ülkeye' diye şiirinde kastettiği Kürdistan'dan hiç söz etmiyor bu mektubunda. Yazdığı mektup, bizim mütareke medyası tarafından bin bir türlü duygu sömürüsü ile servis edilmeye çalışılsa da artık mızrak çuvala sığmıyor.
Tam da TSK'nın sınır ötesi operasyon yaptığı şu sırada mı depreşti Yılmaz Erdoğan' ın yüreğindeki 'barış' sevgisi?
Yılmaz Erdoğan'a Doğu, Güneydoğu ve Irak'ı ondan çok daha iyi bilen biri olarak soruyorum:
- Türk Kürt kardeşliğine ve ateşkese bu kadar önem veriyorsan,yıllarca PKK'nın yayın organı, terör yanlısı ve aşırı Kürt milliyetçisi Özgür Gündem'de ve PKK saflarında faaliyet gösteren kardeşin Mustafa Erdoğan'a neden bugüne kadar engel olamadın? Yoksa sende mi aynı saflardaydın da haberimiz yoktu?

Çok değil, 1997'de kardeşin meşhur değilken, PKK'nın 'kalemiz' dediği, Kuzey Irak'taki Zap kampında 5 Türk askeri rehin tutulurken kardeşin de orada yatıp kalkardı. Büyük gazete ve televizyonların Diyarbakır muhabirleri ile bölücü Özgür Gündem'in Ankara temsilcisi ve muhabiri olarak kamplara gider gelirdi.

O zaman kan akmıyor muydu? O zaman kardeş değil miydik? Kardeşin yerel kıyafetlerle, 'gazeteci' adı altında gözlerimizin önünde terörist kamplarında fink atarken, özellikle kamp komutanı azılı terörist Rıza Altun'un dizinin dibinden ayrılmıyordu. Rehin Mehmetçikler adına, onun da senin de ne yaptığını ben göz tanığı olarak gördüm ... Delikanlıysan çık 'bunları bilmiyorum' de !..
Kardeşin internetteki özgeçmişine bu çalıştığı terörist gazetesini ve o yılları koymamış, sorsana acaba neden?

Belki hatırlarsın, sen de vardın.
Kürt milliyetçisi kardeşin, şarkıcı Gülben'le tüm medyanın önünde göstere göstere meydan okurcasına Kürtçe şarkı eşliğinde dünya evine girmişti.
Kimsenin gözünden kaçmıyor.
Şimdi kalkmış sanki Türkiye bir ülkeyle savaşıyormuş gibi laf ebeliği yapıp, teröristle tertemiz Mehmetçiği bir görüp milleti 'Barış'a mı davet ediyorsun?
Abi kardeş dünyanın terrorist dediği PKK'ya halkın huzurunda siz de 'terörist' deyip, çoluk çocuk masum insanları öldürmemeleri, okul, sağlık ocağı ile yol makinelerini yakmamaları için önce onlara mektup yazmanız gerekmez mi?


Sevgili okurlar keşke türlü kelime oyunlarına hiç başvurmadan, delikanlıca çıkıp ben 'Kürtçüyüm' diyebilseydi daha dürüst davranmış olurdu. Tabii böyle bir kaygısı varsa.
Siyasal Kürtçülerin başvurdukları en büyük yöntem budur.

Ağızlarını açtıklarında bol bol kardeşlik, eşitlik, barış ve sevgiden söz ederler.

Ancak hava kararınca gündüz birlikte çay içtikleri komşularına kurşun
yağdırmaktan geri kalmazlar.
Mertlik, delikanlılık, barış, çocukların geçtiği yollara mayın döşeyerek olmaz!

Akrabalarına ve kardeşine önce bunu hatırlat Yılmaz.....

**********************************************************
Başka bir haber:

[img]http://www.haber10.com/images/news/113101.jpg[/img]

YILMAZ ERDOĞAN'IN YENGESİ PKK'LI ÇIKTI
19 Şubat 2008 22:17

Hakkari'de PKK'nın dağ kadrosuna katılarak beş yıl dağda kalan Yılmaz Erdoğan'ın amcasının oğlu'nun karısı örgütten kaçınca DTP ile PKK arasında kriz çıktı. Erdoğan'ın amcasının oğlu Erdal Erdoğan kendisi gibi militan olan "Civan" kod adlı Mine Yıldız ile tanışarak evlendi

Gazeteport'un haberine göre, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sınır ötesi operasyonlarından bunalan ve örgüt liderlerinin militanlara uyguladığı insanlık dışı muamelelerden bunalan Erdal Erdoğan 11 Ekim 2006 tarinhinde Hakkari İl Jandarma Komutanlığına giderek teslim oldu. Örgüt içerisinde insanlık dışı muamelelerle karşılaştıklarını ve kalleşçe eylemlere tanık olduklarını belirten Erdoğan, örgüt hakkında güvenlik kuvvetlerine önemli bilgiler verip pişmanlık yasasından yararlanmak istedi.

KOCASI KAÇINCA AŞAĞILANDI

Erdal Erdoğan'ın teslim olmasının ardından eşi Mine Yıldız örgüt tarafından tecdit edildi.Psikolojik baskılarla gözetim altında tutulan Mine Yıldız çareyi örgütten kaçmakta buldu. Geçtiğimiz ay PKK'dan kaçan Mine Yıldız etkin pişmanlık yasasından yararlanmak için Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi KDP'ye sığındığı, oradanda Türk güvenlik güçlerine teslim olmayı istediği belirtildi.

PKK İNFAZ KARARI ÇIKARTTI

PKK'dan kaçarak KDP'ye sığınan Mine Yıldız etkin pişmanlık yasasından yararlanmak için Türk makamlarına teslim olmayı istediğini belirttiği öğrenildi. Örgüt içerisindeki çözülmeyi önlemek isteyen PKK yöneticileride örgütten kaçmak isteyenlere göz dağı vermek için Mine Yıldız hakkında ölüm emri çıkarttı.

İNFAZ KARARI DTP'DE KRİZ YARATTI

Örgütün kızı hakkında infaz kararı çıkardığını öğrenen baba Salih Yıldız kendi kişisel girişimlerinden sonuç alamayınca konuyu aşiretinden yardım istedi. Örgütü protesto eten DTP Yüksekova Belediye Başkanı Salih Yıldız, PKK'nın kızı hakkında ölüm emrini kaldırmaması durumunda DTP'den istifa etmekle tehdit etti.

İTİRAFÇI ÇİFTİN İTİRAFLARINDAN ORTAYA ÇIKTI

Olay geçtiğimiz hafta KDP aracılığı ile Türkiye'ye teslim olan PKK'nın üst düzey yöneticilerinden karı koca çiftin verdiği ifadelerde ortaya çıktı. DTP Yüksekova Belediye Başkanı Salih Yıldız'ın kızı 'Civan' kod adlı Mine Yıldız hakkında verilen ölüm emrini geri aldırabilmek için bütün gücünü kullandığı ancak PKK'nın TSK'dan yediği darbelerden sonra örgütün çöküş sürecine girmesinden dolayı isteğini kabul ettiremediği belirtildi. 16 ay önce teslim olan, Mine Yıldız'ın eşi Erdal Erdoğan'ın ifadelerinde de çok sayıda örgüt üyesinin teslim olmak istediği yer almıştı. Halen KDP'nin elinde bulunan Mine Yıldız'ın Türkiye'ye ne zaman gönderileceği ise bilinmiyor.

OPERASYONLAR KARAYILAN'I PARANOYAK YAPTI

Türk Silahlı Kuvvetlerinin operasyonlarının ardından Murat Karayılan'ın paranoyak durumuna geldiğini söyleyen PKK'nın merkez yürütme kurulu üyesi karı-kocanın ifadelerinde, “Türkiye'nin Kuzey Irak'a yönelik olarak gerçekleştirdikleri operasyonların ardından örgüt içinde büyük bir panik yaşandı. Örgütün yöneticisi durumundaki Murat Karayılan'ın acımasızlığı da had safhaya çıktı. Korkularının esiri olan Karayılan, kendisini koruyabilmek için hiç acımadan örgüt üyelerini feda etmeye başladı. Son olarak, yakın korumasını uydu telefonunun takip edilip edilmediğini denemek için hedef yapması bunun göstergesiydi. Karayılan'ın bu hareketinin ardından örgüt içinde büyük tartışmalar yaşandı ve birçok örgüt üyesi Türkiye'ye teslim olmak için fırsat kollamaya başladı” dediler.

PKK'DAN KAÇAN ERDAL ERDOĞAN 6 OCAK'TA TAHLİYE EDİLDİ

Van'da Terör Örgütüne Üye Olduğu Gerekçesiyle 10 Yıla Kadar Hapis İstemiyle 11 Ekim 2006 tarihinden bu yana tutuklu olarak yargılanan Tiyatro Sanatçısı Yılmaz Erdoğan'ın Amcasının Oğlu 21 Yaşındaki Erdal Erdoğan, Van 4′üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki İlk Duruşmasında Tahliye Edildi.

Yılmaz Erdoğan'ın Hakkari'de yaşayan amcası Adil Erdoğan'ın oğlu Erdal Erdoğan, Kuzey Irak'taki PKK kampından kaçarak 11 Ekim'de silahsız olarak Hakkari İl Jandarma Komutanlığı'na teslim oldu. 'Civan' kod adlı Erdoğan, teslim olduktan sonra güvenlik güçlerine uzun süre Kuzey Irak'taki Dohuk kentinde bulunduğunu ve pişmanlık duyarak teslim olmaya karar verdiğini söyledi. Sevk edildiği mahkemece tutuklanan ve Bitlis'teki E tipi Cezaevi'ne konulan Erdoğan, Van Adliyesi'nde yargılanmaya başladı.

İTİRAFLARDA BULUNMUŞTU

Van 4′üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde 5-10 yıl hapis istemiyle hakkında dava açılan Erdoğan'ın duruşmasına Mahkeme Heyeti Başkanlığını Mahir Merdun, üyeler Sinan Sivri ile İbrahim Öneker, Savcılığını ise İbrahim Selçik yaptı. Erdal Erdoğan savunmasında 1999 yılında PKK'lı teröristler tarafından kaçırıldığını ve 2004 yılına kadar örgütün Kuzey Irak'taki çeşitli kamplarında bulunduğunu söyledi. Erdoğan, örgütte 'Civan' kod adıyla faaliyet gösterdiğini, aktif olarak çatışmalara katılmadığı ve 'geri hizmetlerde' bulunduğunu belirterek şöyle dedi:

BİRLİKTE YAŞADIĞI MAHKEME KAYITLARINA GİRDİ

”Örgütte bulunduğum sırada silahlı çatışmada bulunmadım. Bana silah verdiler, ama ailem devlet yanlısı olduğu için geri hizmette kullanıldım. Beni kaçırdıkları zaman önce 'Zagros' bölgesine (Hakkari'nin güney kesimi) daha sonra da Kandil Dağı'ndaki 'Şehit Ayhan kampına' götürdüler ve 2002 yılına kadar burada kaldım. Daha sonra beni 'Kiris kampına' götürdüler ve ben oradan kaçtım. Sürekli olarak bize siyasi eğitimler verdiler. Türkiye'ye silahlı girmedim. 2004 yılı Aralık ayında örgütten kaçarak Irak'ın Dohuk kentinde 2 yıl süresince bir kadınla yaşadım. Mayıs aynında bu kadınla olan ilişkimi bitirdim. 2006′nın Ekim ayında da Hakkari Jandarma Komutanlığı'na silahsız olarak teslim oldum.”

KAÇIRILDIĞINI SÖYLEMİŞTİ

Savcı İbrahim Selçik davaya ilişkin görüşünü açıklarken yapılan inceleme sonucunda Erdal Erdoğan'ın 1999 yılında Yüksekova İlçesi'ndeki bir düğünü basan teröristlerce kaçırıldığını söyledi. Sanığın örgütte ailesinin devlet yanlısı olması nedeniyle aktif görevlerde kullanılmadığını 2004 Aralık ayında örgütten kaçarak, 2 yıl süresince Mine Yıldız ile gayri meşru yaşadığını anlatan Savcı Selçik, sanığın silahlı eyleminin bulunmadığını, pişman olması nedeniyle ceza verilmemesi ve tahliyesine karar verilmesi gerektiğini belirtti.

Mahkeme heyeti bunun üzerine Erdoğan'ın kendiliğinden güvenlik güçlerine teslim olması ve pişman olması nedeniyle tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Duruşmayı, Erdal Erdoğan'ın babası ve Yılmaz Erdoğan'ın amcası Adil Erdoğan da izledi. Erdal Erdoğan'ın Irak'ın Dohuk kentinde 2 yıl birlikte yaşadığı Mine Yıldız'ın Yüksekova Belediye Başkanı M. Salih Yıldız'ın kızı olduğu belirtildi.
Kaynak
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

Re: Bizden olmayan şarkıcımız, yazarımız, oyuncumuz, vs..

İletigönderen BabaHoroz » Çrş Oca 06, 2010 0:06

Orhan Pamuk denen yazar bozuntusu vatan haini
Sadece ve Sadece DENİZLİSPOR lu,Her konuda Objektif, Dobra, AntiEmperyalist ve Tam Bir TÜRK
Kullanıcı küçük betizi
BabaHoroz
Üye
Üye
 
İletiler: 104
Kayıt: Cum Mar 07, 2008 13:21

Re: Bizden olmayan şarkıcımız, yazarımız, oyuncumuz, vs..

İletigönderen kaye » Çrş Oca 06, 2010 0:19

Peki o zaman Orhan Pamuk:

[img]http://www320d.mackolik.com/Nethaber.Statics/Images/news/o/v/orhanpamukikonikm.jpg[/img]

08 Ekim 2009 Perşembe 07:27

Yargıtay, Orhan Pamuk hakkında '30 bin Kürt'ü ve 1 milyon Ermeni'yi öldürdük' sözleri nedeniyle tazminat davası açılabileceğine hükmetti

MAHKEME DİRENİNCE...

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, yazar Orhan Pamuk hakkında, İsviçre'de yayımlanan bir dergiye verdiği röportajdaki "30 bin Kürt'ü ve 1 milyon Ermeni'yi öldürdük'' sözleri nedeniyle manevi tazminat davası açılabileceğine karar verdi.

Genel Kurul, Pamuk'un "karar düzeltme'' istemini de reddetti. Orhan Pamuk'un sözleri için hem ceza, hem tazminat davası açılmış, her iki dava da reddedilmişti. Pamuk hakkında, Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde TCK'nın 301'inci maddesi uyarınca açılan davada 'Türklüğe alenen hakaret' suçlamasıyla 6 aydan 3 yıla kadar hapis talep edilmişti.

Şişli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan davada ise İstanbul Şehit Anaları Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Pakize Alp Akbaba ve "Ergenekon'' soruşturmasında tutuklanan avukat Kemal Kerinçsiz'in de aralarında bulunduğu 6 kişi, 36'şar bin TL'lik manevi tazminat davası açmıştı. İki ayrı mahkemedeki duruşmaları Avrupa Parlamentosu'ndan gözlemciler de takip etmiş, Pamuk sözlerinin arkasında durarak, "Türklüğümle gurur duyuyorum" demişti. 3 yıl süren davalar, reddedilmiş, tazminat davasının reddine "ehliyet yönünden yetersizlik" gerekçe gösterilmişti. Yerel mahkeme kararını temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, kararı davacılar lehine esastan bozmuş ve "davacıların dava açma ehliyetinin varlığının kabulü ile davanın esasının incelenmesine, kişilik haklarına saldırının varlığının benimsenmesi durumunda ilgili mevzuat hükümlerine göre hüküm kurulmasına'' karar vermişti. Yargıtay'ın bozma kararının ardından davayı yeniden görüşen Şişli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, önceki kararında direndi. Yerel mahkemenin kararı temyiz edilince dosya, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na geldi. Kurul, yerel mahkeme kararını, 4. Hukuk Dairesi'nin bozma gerekçesi doğrultusunda bozdu.

Orhan Pamuk, Genel Kurul kararına karşı "karar düzeltme'' isteminde bulundu. İstemde, "Her Türk vatandaşının dava açma ehliyeti olduğu kabul edilirse bunun sonucu düşünülmüş müdür? Düşünce özgürlüğünden söz edilebilir mi?'' görüşü dile getirilmişti. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, dün "karar düzeltme'' isteminide reddetti. Böylece, genel kurul kararı bağlayıcı olduğu için Şişli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi davanın esasına girerek yeniden karar verecek.

Kaynak

**********************************************************

[img]http://www.timesistanbul.com/newpics/news/010920080529201412238.jpg[/img]

'Yandaşları Ata'ya ihanet ediyor'

Der Spiegel'e konuşan Orhan Pamuk'tan ilginç açıklamalar...

Alman Der Spiegel dergisine konuşan Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Orhan Pamuk, "Atatürk, Türkiye'nin AB üyeliğinden gurur duyardı. Ve şimdi kendisinin sözde yandaşları bu konuda ona ihanet ediyor" diye konuştu

Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Orhan Pamuk, Pamuk, Alman Der Spiegel dergisinin, yeni romanı "Masumiyet Müzesi" ve siyasi konular hakkındaki sorularını yanıtladı. Pamuk, "Türkiye'yi AB yolunda görüyor musunuz?" sorusu üzerine şöyle konuştu:

"Böyle yaparsanız, milliyetçi duygularımı uyandırırsınız. Ben, şu an bizden, 50 yıl öncesinden daha iyi konuşulduğunu düşünüyorum. Bu konuda katkı sunmak beni sevindiriyor. Ekonomik olarak Türkiye'nin durumu iyi. Ancak liberallik konusunda eksikliği bulunan ve birbirleriyle sürekli savaşan egemen tabakanın dar görüşlülüğü yüzünden sayısız siyasi problemlerimiz var."

Bu tabakanın Kemalistler ve Başbakan Erdoğan'ı destekleyen muhafazakâr dinci orta kesim olduğunu onaylayan Pamuk, "Erdoğan ve destekçileri tedbili kıyafet giymiş İslamcılar mı?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Orduya yönelen, daha fazla şiddet ve güce odaklanan bazı Kemalistler böyle düşünüyor. Bu yüzden elit tabakamız, Kürt sorununu da çözemediği için huzursuz. Bazı kesimler ise AB üyeliğine karşı çıkıyor. Atatürk, Türkiye'nin AB üyeliğinden gurur duyardı. Ve şimdi kendisinin sözde yandaşları bu konuda ona ihanet ediyor."

Demokrasi, düşünce özgürlüğü ve Avrupa'dan yana olduğunu kaydeden Pamuk, bu yüzden öldürülmek istendiğini de belirtti.

�En iyi dostlarım korumalarım�

Kendisinin polis tarafından korunduğunu ve en iyi dostlarının korumaları olduğunu kaydeden Pamuk, bu nedenle eskisi kadar İstanbul sokaklarına çıkamamaktan şikâyetçi oldu.

Pamuk, İstanbul'da bir müze kurmak için girişimde bulunduğunu da söyledi.

Müze için uzun yıllar önce apartmanının yakınındaki bir arsayı satın aldığını ve projesini çizdirdiğini kaydeden Pamuk, "Amacım bir gün okurların, belki de bir iki yıl içinde müzeme gelip burada kitabımda adı geçen nesneleri görebilmesi" dedi.

01.09.2008 05:29:00

Kaynak
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

Re: Bizden olmayan şarkıcımız, yazarımız, oyuncumuz, vs..

İletigönderen Deli Haydar » Çrş Oca 06, 2010 11:41

www.youtube.com Video from : www.youtube.com


1934 yılı. Can Dündar'ın Mustafa'sı kurduğu faşist devletinin başında. Türk ve türkü düşmanı faşist Mustafa'nın en büyük keyfi de saz çalınan evlere manga manga asker gönderip, dünyaca ünlü ecnebi bestekarların adlarını pis köylülere ezberletmek. Askerleri de kendisi gibi gaddar. Sen derdini anlatana kadar burnuna sokuverirler tüfeklerini valla!

Ne de olsa barbar bir ulusun gaddar askerleridir onlar! Asker ayrıdır, halk ayrıdır bu gaddarların geçmişinde. Daha 15 yıl öncesine kadar, küllerinden yeniden doğarak sömürgecilerle omuz omuza savaşanlar da o evin içindeki insanlar değil, dar kafalı Japon askerleridir zaten!

Ülküsü -güya- ulusunu gelişmiş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarmak olan bu Atagaddar'ın en büyük özlemi de gelenekleri insanlık tarihiyle başlayan bu barbar ulusu, batının kapısına köle yapmaktır.

Bu durumu apaçık anlatırken, kendi durumunuzu da ne güzel gözler önüne sermişsiniz. Ellerinize sağlık Kuşum Aydın Sinan Çetin!

Ayrıca:

Sinan Çetin Erdoğan'ı öve öve bitiremedi.

Ünlü yönetmen Sinan Çetin, sunucu Erdoğan'ı eleştirince dayanamadı...

Sinan Çetin, Açılım konusunda sohbet ettiği bir kişinin Demokratik Açılım’ın arkasında ABD ve hatta CIA’nın olduğunu söylemesi üzerine, "İsterse açılımın arkasında Kuşum Aydın olsun, ben tamamen destekliyorum. Bu barışı Kuşum Aydın yapacak olursa tüm kalbimle destekliyorum" dediğini kaydetti.

Program sunucusu Candaş Tolga Işık’ın "AKP’ye hiç eleştiriniz yok mu, mesela ben bazen Başbakan Erdoğan’ı asabi buluyorum" sözlerine Sinan Çetin’in verdiği cevap oldukça ilginçti. Sinan Çetin: "Valla ben ilk defa bir başbakanımızı çok beğeniyorum. Yani kusura bakma. Uzun boylu babayiğit, cool, harika, sözünde duran, yani ilk defa bir delikanlının ülkenin başbakanı olduğunu görüyorum" şeklinde konuştu.

Öte yandan, Çetin’in "Tayyip Erdoğan gerçekten bu ülkeyi çok seviyor. Ben bunu görüyorum" sözlerine sunucu Işık’ın "Tabii bu arada diğer siyasi parti başkanları ülkeyi sevmiyor diye bir sonuç çıkarmayalım" cevabına Çetin’in verdiği "Bu sonucu siz çıkartıyorsunuz. O sizin kötü niyetiniz" cevabı dikkat çekti.

TV8 ekranlarındaki "Bunu Konuşalım" programına katılan ünlü yönetmen ve yapımcı Sinan Çetin, gündemdeki açılım konusunda ilginç değerlendirmelerde bulundu.

Çetin: "Yani giden canların ve kanlar duracaksa ben oyumu tabiî ki Tayyip Erdoğan’a vereceğim. Bunu kim yapacaksa ona vereceğim oyumu. Bu ülkede en çok Türklerin barışı özlediğini inanıyorum. Sadece Kürtlerin değil" diye konuştu.

AKP’yi dinci ve muhafazakar bir parti olarak görmediğini kaydeden Çetin, şunları söyledi: "Ben AKP’yi destekliyorum, çünkü Türkiye’deki değişimin öncülüğünü yapıyorlar. Benim gözümde Türkiye’deki devrimi gerçekleştiriyorlar. Ben onları muhafazakar bir dinci parti olarak görmüyorum. Ben orada Ali Babacan gibi Erdoğan gibi çok değerli öncüler olduğuna inanıyorum"

AKP’yi Türkiye’nin değişiminin önderi olarak gördüğünü ifade eden Çetin: "Yani irtica denen korkunun başımıza AKP tarafından getirilmeyeceğine eminim. Yani eğer irtica gelmeyecekse başta AKP olduğu için gelmeyecektir. AKP’yi Türkiye’nin değişimi, dönüşümünün önderi olarak görüyorum. Bu değişimi CHP yapabilseydi hemen oyum CHP’nin de olur. CHP Türkiye’deki değişime dönüşüme muhalefet ediyor" dedi.

http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/SonD ... bitiremedi
En son Deli Haydar tarafından Pzr Oca 31, 2010 0:44 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kez düzenlendi.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Karına tecavüz etseler, TC kimlikliler yaptı, zararı yok der

İletigönderen soma45 » Prş Oca 07, 2010 0:36

Karına tecavüz etseler, TC kimlikliler yaptı, zararı yok der misin?



Adı: Sinan Çetin!
Sinema yönetmeni.

ANAP’dan beri Ankara’da işi olunca iktidarda olan herkese yağ çekmesiyle ünlü bir isim!
Sakın sinema yönetmeninin Ankara’da ne işi olur demeyin. Devletin tanıtım, belgesel, reklam, kültürel katkıya yardım almak gibi büyük bütçeli işleri hep başkentten ayarlanıyor.
Keza büyük bütçelerle TRT’ye program yapmanın yolu yine Ankara’dan geçiyor.
Doğruya doğru, Sinan Çetin başkent ile işleri iyi yönetiyor.
Hayır bu yazımızda Çetin’in siyaseti kullanarak Ankara’dan yani devletten aldığı işleri sorgulamayacağız, o ayrı bir yazı konusu, bu yazımızda önceki gün ettiği malum sözü değerlendireceğiz!
Sinan Çetin önceki gün bir sergi açılışı vesilesiyle sunucu sıfatı ile TBMM’deydi.
Kürsüde önce; “Çok az uyuyor ve çok yoruluyorsunuz Başbakanım” diye Tayyip Bey’e serenat yapıp sempatilerini gönderen Çetin, sözlerinin devamında Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ülke çocuklarını katletmekle itham etti!. Evet yanlış okumuyorsunuz. Sinan Çetin’e göre TSK ya da devletimiz, evlatlarına ölüm kusuyor!
Neymiş efendim dağda ölen çocuklarımızın (yani PKK’lıların) üstünde T.C. kimliği varmış da bu cinayet anlamına gelirmiş!
Yahu densizliğin bir sınırı olur da bu kadarına da vallahi pes!
Tamam anladım, maksadı Kürt açılımına yelken açan AKP’ye aklınca destek vermek ama böyle bir ifade olabilir mi?
Ne yani, cebinden T.C. kimliği çıkan herkes her şeyden muaf mıdır?
Sinan Çetin o güruhun dağa niye çıktığını bilmiyor mu yoksa biliyor da bizi salak yerine mi koyuyor?
Hukuk diye bir şeyden haberdar değil midir; suç, suçlu ve ceza diye bir şeyi hiç duymadı mı?
40 bin insan ne için öldü bilmiyor mu?
Koca bir devlet, çeyrek asırdır durduk yerde önüne çıkanı mı öldürüyor?
Teşbihde hata olmaz ya, Çetin’in saygıdeğer eşleri Rebeca’ya Allah korusun bir sapık (vatandaşımız) tecavüz etse, Sinan Bey; “Canım tecavüzcü T.C. kimliği taşıyor, bizdendir, önemi yok” deyip şikayetçi olmayacak mı?
Sakın ikisi ayrı şey demeyin, PKK’lıların yaptığı da ülke birliğine tecavüz değil midir?
Hülasa Sinan Çetin, nereden bakarsanız bakın, halk deyimi ile baltayı taşa vurmuş ve büyük bir hafifliğe imza atmıştır.
Son sözümüz şudur: Sinan, sen Başbakan’ın uykusuyla ilgilen, iltifatlar et, yağcılık yap, senin kalibren ancak o kadardır... Sana mı kaldı PKK olayı... Hadi git işine!..

ZAMANLAMA...
Mehmetçik Vakfı’nı kim kirletiyor?
Bakın TSK ve Genelkurmay’ın imajını suikast gibi malum hikayeler çok etkilemez de bu Kurban yolsuzluğu olayı emin olun yara açar.. Öyle çünkü insanlar Kurban işinde yolsuzluk yapmak gibi konularda fevkalade hassastır.. Kuşkusuz içinde insan olan her yerde yanlışlar olur ve bu kurumlara elbette mal edilemez ama bulunulan kaypak ortamda malum yandaş medya böyle bir olayı mal bulmuş mağribi misali istismar edecektir.. Dolayısı ile Genelkurmay işi baştan sıkı tutup, varsa bir hata bunun şahsi olduğunu hemen ortaya koymalıdır.. Tam bu noktada bir parantez açıp bu operasyonun zamanlamasının dikkatimi çektiğini belirtmeliyim.. Peşin bir şey söylemek istemem ama bu iş pekala başka bir şey de olabilir. En iyisi yargı kararını beklemek. Dikkatimi çeken bir başka ayrıntı aynı suçtan aranan Deniz Feneri Derneği Başkanının hâlâ yakalanamamış olmasıdır. Herkesi anında yakalayan polisimiz bu şahsı niçin bulamıyor?. Adam bu arada delilleri karartıyor olmasın?

TEZGAH...
Bu mermileri manipülasyon çetesi gönderdi!
Tüluat sürüyor. Kozmik Oda’da arama yapan hakim ve savcıya zarf içinde 8’er adet kaleşnikof mermisi gönderilmiş. Bırakın diğer saçmalıkları sadece bu hadise bile bu işin psikolojik bir operasyon olduğunu ve TSK karşıtları tarafından tezgahlandığını gözler önüne sermiyor mu? Amaçları tıpkı gömülen silahların devlete ait TRT kanalının canlı yayını ile törenle topraktan çıkarılması misali, halkın kafasını karıştırmak ve de infial uyandırmaktır. Dahası, en önemlisi yargıyı etkilemektir. Savcı ve hakimin bu mermi olayından sonra korkmadığını ispatlaması ve olayın üstüne gitmesini sağlamaktır. Her şey açık ve net, devletin içine yuvalanmış manipülasyon çetesi dış desteklerle malum projeyi adım adım realize ediyor...

HAY ALLAH...
Kim bu ihale dağıtan kel yazar?
Güneş Gazetesi yazarı Talat Atilla çok konuşulacak bir iddiayı gündeme getirdi. Atilla’ya göre bir yazarımız İstanbul Belediyesi bürokratları ile gizli gizli toplanıp ihale komisyonculuğu yapıyormuş... Hayır Talat Atilla uçmaz ve üfürmez, belli ki bilgisi ya da kaynağı sağlam... Peki kim midir bu yazar? Talat ipuçları veriyor. Buna göre o malum yazar AKP iktidarı ile ürkütücü bir güce sahip ve çok güçlü imiş. Dahası, her yazısı gündem tayin ediyormuş. Aynı zamanda iyi bir belagatı varmış.. En önemli özelliği de saçlarının dökük olması imiş... Vallahi bu özellikler birine çok uyuyor ama kesinleşmeden ben o ismi telaffuz etmem.. Göreceksiniz medyamız bu olayı değil büyütmek, görmeyecek bile.. Öyle çünkü aynı medya resmen ve alenen hâlâ müteahhitlik yapan Nuri Elibol’u görüp yazdı mı? AKP’ye yandaş olursan her şey serbest ve dokunulmazlığın var!


YENICAG 07-01-2010

S. ÖNKIBAR
“Milleti kurtaracak, yine milletin kendi iradesi ve azmidir. Manda kabul edilemez!”
Kullanıcı küçük betizi
soma45
Üye
Üye
 
İletiler: 298
Kayıt: Pzr Oca 20, 2008 4:43

Re: Bizden olmayan şarkıcımız, yazarımız, oyuncumuz, vs..

İletigönderen Deli Haydar » Cmt Oca 30, 2010 23:54

Bir dönem Sezen Aksu'yla sevgili oldukları iddiasıyla reklamı yapılan, yapımcılığını Sinan Çetin'in üstlendiği Ay Lav Yu filminin yönetmeni ve başrol oyuncusu Sermiyan Midyat!

Mahoni'yi de alıp güzel bir 12. sınıf Amerikan komedisi, özür dilerim Kürt komedisi çekmişsiniz. Geçenlerde Hülya Avşar'ın laklak gösterisinde rastladıktan sonra size ve Hülya Avşar Hanımefendi'ye karşı derin hayranlığım bir kat daha arttı. Ah şu kurtlu-murtlu Türkler ile adı batasıca cumhuriyetleri yok mu! Sizler de haklısınız Sermiyan Bey ama anımsatmak yararlı olacaktır: Haritanın tümü aslında Amerika'dır, size ayrıca harita çizen de; kendi kulelerine giren de aslında Amerika'dır, Afganistan'a, Irak'a giren de... Anlamamişsen Sermiyan Bey? Neyse biz de sizi ay lav yu...
www.youtube.com Video from : www.youtube.com


Rengini çoktan belli etmesine karşın... İkinci Mustafacı Zülfü Livaneli!

Elbet bir gün kayınların arasında sımsıcak bir karşılaşma yaşayacaksınız, hasta yatağında can çekiştirerek öldürdüğünüz Gazi Kemal Atatürk'ün gençleriyle! O zaman söylersiniz Zülfü Bey, döneklik ne yana düşer, hainlik ne yana...
www.youtube.com Video from : www.youtube.com


Sanat buysa, kral Mahsun!

Fularları boynunuza dolayan ağabeylerinize, mission accomplished diyebilirsiniz artık. Güneş'i gördüğüzü henüz göremedim ama son filminizin fragmanını izledikten sonra, onda da neyi nasıl gördüğünüzü kestirebiliyorum. Laik devletin yakışıklı polisleri -kendilerine aslında yalan yanlış öğretilen- bilge hocaefendinin peşinde... Öyle mi! Kıyamet zamanı geldiği için, nerelerden yemlendiğinizi hiç saklamıyorsunuz artık... Umarım yanılıyorumdur sayın Abdullah Bazencir.
www.youtube.com Video from : www.youtube.com


Biricik eşinin üyesi olduğu partiye oy verdiğini göğsünü gere gere ilan eden Mazhar Alanson!

Her dem umre maceralarını diline dolayıp Sebataycı olmadığının altını ısrarla çizen; söylediğinin tersine Mevla'yı bulma gibi bir derdi olmadığına inandığım Sufi-ci Mazhar Bey, Barış ve Adalet için One Minute Platformu* etkinlikleri kapsamında dinleti bile vermeye başlamış. Geç de olsa özünüzü görmeye mazhar olduk sizin de! Padişahınızla çok yaşayın emi Ali Desidero!
www.youtube.com Video from : www.youtube.com
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: Bizden olmayan şarkıcımız, yazarımız, oyuncumuz, vs..

İletigönderen sair » Pzr Oca 31, 2010 1:31

Hic unutmuyorum Yillar yillar evvel Ozdemir Erdoganin sanat muzigi yorumu bir kasetini almistim. Kasetin onsoz kisminda kendisinin ifade etmis oldugu bir yazi vardi harfiyen hatirlamam mumkun degil ama sizler bulursaniz o kaseti goreceksiniz..Sezen Aksu ile beraber calistigi yillardan bahsediyor daha sonra bir takim yahudi masonist hareketlere hizmet etmeyi kabul etmis olsaydim eger bugun konumum cok farkli yerlerde olurdu ben kabul etmedim ama bazilari (sanirim sezen aksu) o yerlere geldi diyordu..ben o zaman pek cozememistim ustu kapali bu ifadeyi. simdi Sezen Aksunun anne tarafindan Barzaniyle baglantisi ve Barzaninin yahudilik kokenine bakinca kafamda birden aydinlandi hersey
Kullanıcı küçük betizi
sair
Üye
Üye
 
İletiler: 104
Kayıt: Cum Kas 27, 2009 20:49

Re: Bizden olmayan şarkıcımız, yazarımız, oyuncumuz, vs..

İletigönderen Deli Haydar » Pzt Şub 08, 2010 11:45

Açılım tuzağına düşerek sanatkarlık vasfını yitirmiş döneğe dönen ve yakın zamanda Ay Lav Yu adlı ihanet komedisininde de izleyeceğimiz Cahit Berkay! Sen de mi Cahit Ağabey! Sen de mi...
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: Bizden olmayan şarkıcımız, yazarımız, oyuncumuz, vs..

İletigönderen yigitler » Cum Şub 12, 2010 20:01

Bizden olan sarkiciyi, yazari v oyuncularinin listesini yazmak daha kolay olacak galiba....
Kullanıcı küçük betizi
yigitler
Üye
Üye
 
İletiler: 600
Kayıt: Pzr Ara 07, 2008 21:41

Re: Bizden olmayan şarkıcımız, yazarımız, oyuncumuz, vs..

İletigönderen Deli Haydar » Prş Şub 25, 2010 20:50


Türkiye'nin en zeki kadını Hülya Avşar hanımefendinin dilinde, başbakanını -kendisi söyleyemedi ama- yalamaktan tüy kalmadı... Bugün sinek gibi ampulün çevresinde uçuşanlar büyük düşünsün tabii! Sevgili ampülünüzün elektriği kesildiğinde artık nereye konarsınız, bilemeyiz...

[mod="Avşak Kızı"]Ayağının türabı olayım hünkârım, gozünün yağını yiyim civanım.[/mod]
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Sonraki

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 7 konuk

x