Bizim Kadınlarımız

Bizim Kadınlarımız

İletigönderen Kuvayi Milliyeci » Cum Eyl 23, 2011 0:42

Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip yayan Rabbinize takvalı davranın… (Nisa, 1)

O, sizi tek bir nefisten yarattı, sonra ondan eşini kıldı... (Zümer, 6)


Bugün bizim bildiğimiz insanın üremesi “eşeyli üreme”dir. Farklı cinsiyete sahip (erkek-kadın) iki aynı tür, döllenme yolu ile yavrularını oluşturmaktadır. “Eşeysiz üreme” ise, bir hücrenin bölünmek suretiyle kalıtsal olarak kendisine benzer bir diğerini ortaya çıkarmasıdır. Allah'ın ilk yaratmasından sonra, eşin yaratılması işte bu eşeysiz üreme iledir. Ayetlere dikkat edilirse, “eş” tanımlaması vardır. Bu noktada erkek mi dişiden yaratıldı, dişi mi erkekten yaratıldı sorusu anlamsız olmaktadır. Çünkü eşeysiz üremede cinsiyet söz konusu değildir. Cinsiyeti olmayan bir hücrenin bölünmesi ve bölünme neticesinde kalıtsal olarak kendine benzer bir diğer hücreyi ortaya çıkarması söz konusudur. İsrailiyat kaynaklı “önce Adem yaratıldı, onun kaburga kemiğinden Havva yaratıldı” görüşü tamamen asılsız ve bilim dışıdır. Bu anlamda yaratılış açısından erkeğin kadına bir üstünlüğü söz konusu değildir. Aşağıdaki ayette bakalım;

Şüphe yok ki İslam dinine giren erkekler ve İslam dinine giren kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, saygıda duran erkekler ve saygıda duran kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden gösteren kadınlar, huşulu erkekler ve huşulu kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını muhafaza eden erkekler ve ırzlarını muhafaza eden kadınlar, Allah’ı çok anan erkekler ve Allah’ı çok anan kadınlar; Allah, onlar için bir bağışlanma ve çok büyük bir ödül hazırlamıştır. (Ahzab, 35)


Bu ayette kadın ve erkeğin Allah katındaki eşitliğine vurgu yapmak için tam 10 yerde kadın ve erkek isimleri ayrı ayrı zikredilmiştir. Allah nazarında kadın ile erkek arasında hiçbir fark yoktur.

Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, birbirinizle tanışasınız diye sizi uluslara ve kabilelere [oymaklara] ayırdık. Şüphesiz ki, Allah katında en değerliniz, en takvalı olanınızdır. Gerçekten Allah bilendir, haberdardır. (Hucurat, 13)


Allah’a karşı sorumluluk ve görevleri yerine getirmede erkek ve kadın arasında bir fark yoktur.

Ancak erkeğin ve kadının yaratılış özellikleri arasında fark vardır. Bu fark da kadının nesli devam ettiren tür olmasındandır.

Kadınlarınız, sizin için bir tarladır/kültürdür. Öyleyse tarlanıza/kültürünüze dilediğiniz gibi varın. Kendiniz için de önceden gönderin ve Allah’a takvalı davranın. Şüphesiz O'na kavuşacağınızı da bilin. –Ve mü’minlere müjdele!– (Bakara, 223)


Aklı bacak arasında olan anlayış bu ayeti “gidin eşlerinizle istediğiniz gibi cinsel ilişkiye girin” şeklinde anlamakta ve anlatmaktadır. Tarla/toprak birebin verendir. Toprağa ekilen bir tek buğday tohumu olgunlaştığında başak olur ve başaktan binlerce tohum alınır. Bir tek domates tohumu ekilse onlarca domates alınır. Bir tek cevizden, ağacı olduğunda 1 tona yakın ceviz alınır. Tarla/toprak böyle bir yapıya sahiptir. İşte kadında kendisindeki şefkat, koruma içgüdüsü, sevgi, yumuşaklık, uzlaşmacı yapısı sayesinde tarla/toprak gibidir.

Ayette “eşlerinize varın” denmemektedir. “Kadınlarınıza varın” denmektedir. Bizim kadınlarımız; annelerimiz, eşlerimiz, kız kardeşlerimiz ve tüm müslim kadınlardır.

Kendiniz için de önceden gönderin ve Allah’a takvalı davranın” demek, “eşlerinizle cinsel ilişkiye girin çocuk yapın” demek değildir. Bu ayetteki mesaj tamamen kadının toplumsal düzendeki yerine ve önemine işaret etmektedir. Eğer konuya kadınlarımızdan olan eşlerimiz açısından bakarsak söylenen şudur; nesli fikren ve bedenen düzgün yetiştirmesi için kadınlarınızı koruyun, kollayın, destek olun, onları başınızın üstünde tutun, toplumsal düzeninizi ayakta tutmanız kadınlarınızın fikren ve bedenen yetiştirdiği sağlıklı nesillere bağlıdır. Dünyada iken önceden gönderin, kadınlarınıza yaptığınız destek ve hizmet ile ahiretinizi hazırlayın bu sayede Allah’a takvalı davranın, denmektedir. Kadının toplumsal düzene ilişkin görevi yaratılış özelliklerinden gelmektedir. Bu anlamda sorumluluğu ve değeri çok büyüktür. Eşlerimiz dışındaki annelerimiz, kız kardeşlerimiz ve diğer müslim kadınlara da aynı sorumluluk bilinci ile hareket etmeliyiz. Onlar gelecek nesilleri yetiştirecek, toplumsal yapımızın bozulmadan ayakta kalmasını sağlayacak yegane varlıklarımızdır. Onlar bizim kadınlarımızdır. Kadının nesli fikren ve bedenen düzgün yetiştirme görevini yerine getirebilmesi onun rahat ve huzur içinde olması ile mümkündür. Kadınların rahat ve huzur içinde görevlerini yerine getirebilmesi ise erkeğin onu koruması, kollaması ve destek olması ile sağlanır.

O, dönüp gitti mi/yetkilendi mi de yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, ekini/kültürü/ kadınları ve nesli değişime, yıkıma uğratmak için çalışır. Allah ise bozgunculuğu sevmez. (Bakara, 205)


Bu ayet bugünkü bencil kapitalist yapının da beline vurmaktadır. Kadın erkek eşitliğini maddi/parasal eşitlik olarak anlayan anlayış kadını toplum içerisinde yalnız bırakmakta, desteğini ve korumasını yitiren kadın sağlıklı nesiller yetiştirememektedir. Bunun sonucu olarak da toplum değişime uğrayarak bozulmaktadır.

Tüm bu anlattıklarımızdan sonra bir çok kadınımızın aklına takılan mirasta erkeğe 2, kadına 1 pay verilmesi hususu da kendiliğinden açıklığa kavuşmaktadır. Bu erkeğin kadını koruma, kollama ve destek olma görevini yerine getirebilmesi, kadının ise rahat ve huzur içinde görevini yapabilmesi içindir. (Kur’an’da yer alan miras payları, vasiyetten ve borçlar ödendikten sonradır (Nisa,11). Vasiyet ise her müslim üzerine farzdır. (Bakara, 180-182)

Bu anlattıklarımızdan “kadın çalışmamalı, evde oturup çocuk yetiştirmeli” sonucu çıkmaz. Aksine nesli fikren ve bedenen sağlıklı yetiştirebilmesi kadının toplumsal hayatta aktif olması ile mümkündür. Toplumsal hayattan soyutlanan kadın kendisini yetiştiremez, kendisini yetiştiremeyen kadın ise sağlıklı nesiller yetiştirme görevini yerine getiremez. Bu anlamda çalışan kadınlarımızı koruma, kollama ve destekleme görevi en başta devletindir. Kadının düzgün nesiller yetiştirme görevini yerine getirebilmesi, devletin bu alanda düzenlemeler yapması ile mümkündür. Örneklemek gerekirse; doğum yapan kadına en az 3 yıl ücretli izin vermek, esnek çalışma saatleri sağlamak, çalışılan mekanlara kreş, anaokulları yapmak hep devletin görevleridir.

Kapitalist/bencil düzen kadınlarımızı diri diri toprağa gömmekte, toplumsal düzenimizi dinamitlemekte, geleceğimizi karatmaktadır.

Diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğunda, “Hangi günahtan dolayı öldürüldü diye?” diye, amel defterleri açılıp yayınlandığında, gök sıyrılıp açıldığında, cehennem kızıştırıldığında ve cennet yaklaştırıldığında, herkes ne getirmiş olduğu anlar. (Tekvir, 8-14)

Buradaki “diri diri toprağa gömmeyi” fiziken veya fikri/sosyal açıdan anlamak gerekir. Tarihte kızı olduğu için onu toprağa gömen toplumsal yapılar vardı. Bugün de kapitalist/bencil düzende kızlarımız, kadınlarımız toplum içinde yalnız bırakılmakta, fikri açıdan ve sosyal açıdan aşağılanıp, horlanarak diri diri toprağa gömülmektedir. Bu anlayış aslında kendi toplumsal düzenini ve geleceğini karartmaktadır.


Şölen Can Evin
Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir. Mustafa Kemal Atatürk
Kullanıcı küçük betizi
Kuvayi Milliyeci
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 200
Kayıt: Pzt Haz 21, 2010 2:20

Şu dizine dön: Kuvayi Milliyeci

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 7 konuk

x