Yugoslavya'yı Bölen ve Türkiye'nin de İmzaladığı İkiz Yasalar
İkiz Sözleşmeler,Yugoslavya'yı bölen anlaşmanın ön sözü idi.
2003'te Türkiye'de de imzalandı.Batı'lı düşünce kuruluşları, CFR,CANVAS,OTPOR gibi sivil örümcekler Yugoslavya'da olduğu gibi,Kafkaslar'da ve Ortadoğu'da da İkiz Yasalar'ın müdahale zeminin oluşturan,etnik ve mezhepsel boğazlaşmanın önünü açtılar zamanında. Aynı "sivil örümcekler" , "demokrasi,insan hakları,özgürlük" gibi söylemlerin ardına gizlenerek NATO veya NATO'ya bağlı olan emperyalist askeri işgallerde de baş roldeydiler.
İkiz Sözleşmeler bizde imzalandıktan sonra PKK ve legal uzantısı olan parti , Vaşington ve Brüksel'le temaslarını daha da sıklaştırdı.Özellikle 7 Haziran'dan sonra bölgesel çapta terör eylemlerinin hız kazanması ,"sivil" ayaklanma görüntüsü altında Türk Ordusu'na ve Emniyet Güçlerine yönelik topyekun saldırıların artması,şehir merkezlerinde "iç savaşı" andıran hendeklerin,barikatların,yer altı sığınaklarının olması,kent merkezlerinde "milis" adı altında silahlı teröristlerin varlığını göstermesi,şimdiden uluslararası emperyalist güçlerin Türkiye'ye ve Türk Ordusu'na müdahale etmek için ağızlarının sularını akıtıyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hava operasyonları,HDP'li heyetler tarafından uluslararası basına,"Türk Ordusu'nun bölgede sivillere yönelik katliamı." olarak aktarılıyor.Yabancı basın( özellikle ABD,Fransa,Almanya,Belçika'da yayın yapanlar ) teröristlerden "Kürt Özgürlük Savaşçısı" olarak söz ediyor.
HDP'li vekiller artan terör saldırıları ve bu saldırılara Türk Ordusu'nun karşılık vermesi üzerine Brüksel ve Vaşington'un yollarını daha da aşındırdılar.NATO ve BM'ye açıktan çağrı yapanlar dahi oldu.
Daha bugün HDP İzmir İl Eşbaşkanı Cavit Uğur, yanına aldığı ve ne oldukları belli olmayan yabancı heyetlerle ‘devlet terörünü’ kınamaya gittiklerini söylüyor. HDP İzmir İl Yönetici Hacay Yılmaz “Kürdistan’da sivil halka yönelik katliamlar yaşandığını” ‘koalisyon güçleri’ne yanındaki heyet ve yabancı basın aracılığıyla iletiyor.Aslında her şey uluslararası bir projenin ( Büyük Ortadoğu Projesinin ) bir parçası.David Philips ( ki kendisi" Milli Devletler çağı sona ermiştir,çağımız küreselleşmeye entegre olma çağıdır.Entegre olmayanlar kendilerine Irak'ı örnek alsın " diyecek kadar millet düşmanıdır.) AKP'nin yürüyeceği yol haritasını 2007'de çizmişti.
Yıl 2007:David Philips'in Yol Haritası
15 Ekim 2007'de David Philips yayınladığı Türkiye Raporu'nun “PKK’nın Silahsızlandırılması, Dağıtılması ve Yeniden Entegre Edilmesi” başlıklı kısmında bugünlere yönelik tehdit niteliğinde bir yol haritası çizmişti.
Bu rapora göre:
- “Sorun”un “çözüm”ü için muhatap belirlenmeli; ABD de bu muhatapları üst düzeyde kabul etmeliydi,
-PKK’lıların “af”fı için yasal düzenleme yapılmalıydı,
-Türkiye Barzani’yle her alanda işbirliğine gitmeli ve Kerkük’ün “Kürdistan” a katılımına rıza göstermeliydi,
-Ordu “demokratikleştirilmeli” ydi,
-Sivil bir “anayasa” yapılmalıydı,
-TCK’nın 301. Maddesi kaldırılmalıydı,
-Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmalıydı.
Prof. Dr. Vamık David Volkan’ın Ekopolitik Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Derneği adına hazırladığı ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sunduğu 71 maddelik raporunun “mesajı” Phillips’in verdiği mesajla aynıydı.
Volkan;
-Türklük kavramı yerine Türkiyelilik kavramının kullanılmasını,
-Siirt ve Mardin’e Kürtçe eğitim veren üniversite kurulmasını,
-Özerklik sisteminin de artık tartışılır hale getirilmesini,
-Ana dilde eğitim için düzenlemeler yapılmasını,
- Anayasanın ilk üç maddesinin değiştirilmesini,
- Sınır ötesi operasyon ve bombalamaların durdurulmasını,
- Örgüt propagandası ve toplantılara muhalefet dolayısıyla 7-8 yıldır devam eden davalar konusunda hızla adım atılmasını,
- Anayasada, kanunlarda ve diğer mevzuatta Türklüğü ön plana çıkaran, üst kimlik olarak vurgulayan hükümlerin ivedi olarak düzeltilmesi, çıkartılmasını,
-Dağlara, taşlara yazılan “Ne mutlu Türk’üm diyene” yazısının silinmesini,
- Andımızın kaldırılmasını,
- YAŞ kararı ile terfi ettirilemeyen askerlerin yanında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da suça karışmış asker ve polislerin de görevden alınmasını,
- Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmasını,
-Coğrafi isimlerin değişmesini öneriyordu.
Bununla beraber Oslo ve Dolmabahçe görüşmeleri ile bölücülerle yapılan müzakereler bu yol haritasına eklenip hatırlanmalı.
Bu süreç boyunca uluslararası desteği arkasına alan bölücü örgüt ve onun tabanı,ekonomik-siyasi-hukuksal ve maalesef silahlı anlamda güç toplamış,Ergenekon ve Balyoz gibi psikolojik savaş yöntemleri ile de Türk Ordusu,bölücülüğün güçlenmesine ters bir orantıda , büyük oranda etkisizleştirilmiştir.
ÜNİVERSİTELERE DİKKAT
Bölücü örgütün yakın zamandaki bir diğer hedefi de üniversite ve liseleri karıştırmak.Bölücü terör örgütünün sözde gençlik yapılanması YDG-H bu ay sonunda açılacak olan,okullarda ve üniversitelerde Türk Milliyetçisi-Türkçü-Atatürkçü veya ulusalcı olarak kendilerini tanımlayan öğrencilere yönelik saldırı hazırlığı içerisinde.
Türkiye'nin en dinamik kitlesini temsil eden Türk gençliği hedef tahtasına oturtulmaya çalışılıyor.Geçtiğimiz dönemde PKK'lı teröristler tarafından hunharca katledilen Fırat Çakıroğlu örneği ,onlara göre bir başlangıç.Amaçları "faşist" olarak nitelendirdikleri ve geniş bir kitleyi temsil eden,Milliyetçi-Türkçü-Ulusalcı-Atatürkçü ( genel olarak vatansever ) öğrencileri kampüslerden ,okullardan uzaklaştırmak;terörü eğitim kurumlarına daha fazla yaymak.
Türkiye'de teröre karşı en dinamik tepkiyi gösterecek olan Türk gençliği şimdiden baskı altına alınmaya çalışılıyor.üniversitelerde okuyan veya Üniversiteyi yeni kazanan vatansever - milliyetçi gençler sosyal ağlardan ya da bire bir tehdit ediliyor.
Emperyalizmin kaos planı,aynı zamanda Türk topraklarının bölünme planıdır.Emperyalizm tarafından kontrol edilen kaos kentlerde,kırsal alanda,sınır bölgelerimizde bizzat Türk milletine ve Türkiye'ye karşı organize ediliyor.Eğer gerekli savunma zemini oluşturulmaz ve üniversiteler de buna dahil olursa süreç çok daha sancılı işleyecek.
Türkiye'de emperyalizme,bölücülüğe,gericiliğe karşı olan güçler ( Türkçü-Türk milliyetçisi-Atatürkçü-Ulusalcı ya da milli solcu demeden ) hiç olmazsa şu süreçte ortak paydalarda birleşmeli ve ortak bir tavır almalılar.Yerel temelde,tabandan gelen bir birleşme olmazsa ödeyeceğimiz bedel daha çok olacak.Emin olun.Bütün siyasi kaygılardan uzak durarak , ortak paydalarda birleşmenin tam zamanı.Hiç olmazsa şimdi.
Mithat Akar - Gaziantep - 8 Eylül 2015 15:56