HAYIR!Anayasa Mahkemesi, Anayasa değişikliği paketinin bazı maddelerinin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada kararını açıkladı.
Mahkeme, açıkladığı karara göre, Anayasa Mahkemesi ile Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu'na üye seçiminde birden fazla adaya oy kullanılmasını engelleyen hüküm ile Cumhurbaşkanı'nın İktisat, siyaset bilim dalları ve üst kademe yöneticilerinden HSYK'ya üye atanmasına olanak sağlayan düzenlemeyi iptal etti.
Anayasa Mahkemesi Anayasa'da belirlenen çerçevenin dışına çıkarak ve yetkisini aşarak siyasi bir karar verdi.
Paketin tamamının şekil yönünden iptali ile yürürlüğün durdurulması talebi de oy birliği ile reddedildi. Bu durumda, eğer TBMM'ce yeni bir düzenleme yapılmazsa paket çok az bir değişiklikle 26 madde halinde 12 Eylül'de referanduma gidecek.
Gerçekleri milletimize anlatmak ve AKP'nin aldatma kandırmalarına boyun eğenleri yaptıkları yanlıştan döndürmek için bu değişiklikle aslında nelerin yapılmak istendiğini çok iyi görmemiz şart
Muhalefet partileri ve AKP yanlısı olmayan birçok hukukçu Anayasa değişikliği konusunda bir toplumsal mutabakata ihtiyaç olduğunu, Anayasa'da değişiklikler yapılmasının ancak siyasi istikrarla ve uzlaşmayla sağlıklı olarak mümkün olabileceğini, bunun için mecliste bir uzlaşma komisyonunun kurulması gerektiğini belirtmişti.
Fakat AKP genel seçimlere yatırım olarak düşündüğü bu paketi tek başına meclise ve ardından millete götürmekte ısrarcı oldu. Çünkü artık iktidarı kaybedeceğini anlayan bu zihniyet, iktidarının bitiminde yakasını yargıdan kurtarmanın yollarını aradı ve bunu Anayasa'yı kendine göre şekillendirmekte buldu.
Gerçekte bu paket toplumsal mutabakata dayanmadığı için sadece şekil açısından bile "hayır" oyunu hak etmektedir. Değişikliklerin içeriği bir yana, AKP'nin bu konuyu tek başına kendi tekeline almış olmasını kimse kabul etmez. Bu yüzden AKP'nin kandırmalarına inanmaya yatkın olanlara ilk önce bunu anlatmak zorundayız.
Pakete "hayır" denmesini gerektiren sebeplerden en önemlisini yani Yürütme'nin Yargı'ya müdahalesinin doğuracağı tehlikeleri ve parlamenter sisteme vereceği zararları iyi görmek gerekiyor. Hem demokrasi hem de parlamenter sistemlerde Yargı bağımsızlığı sistemin olmazsa olmazıdır. Dolayısıyla devletimizin yönetim şekli bundan zarar görür.
Anayasa değişiklik teklifinin 25. Maddesindeki 12 Eylül darbecilerine yargı yolunu açan düzenleme, yani geçici 15. Maddenin kaldırılması da referanduma gidecek. Bir aldatmaca olarak pakete konulmuş bu değişikliğin içeriği, en iyi şekilde açıklanması ve üzerinde en çok durulması gereken konulardan birisidir.
Geçici 15. Maddenin kaldırılmasının ceza hukuku bakımından artık bir hükmü kalmamıştır. Bu Anayasa maddesi için, süresi içinde Anayasa Mahkemesi'ne gidilmiş olsaydı ancak o durumda 12 Eylül darbecilerinin yargılanması mümkün olabilecekti. Böyle bir girişim olmadığı için bugün bu maddenin kaldırılmasının 12 Eylülcülerin yargılanmasına imkân sağlamadığı birçok hukukçu tarafından ifade edilmiştir.
Ayrıca Türk Ceza Kanunda "işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanun hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" diye de bir madde vardır. Yani bu saatten sonra her ne değişiklik yapılırsa yapılsın 12 Eylülcüleri yargılamak mümkün olamayacaktır.
Kısaca, referandumda "hayır" denmesini gerektiren maddeler kandırmacalı ve şeker kaplamalı olarak milletimize sunulmuştur.
Gerçekleri ve Anayasa değişikliğinde görünenin arkasında neler olduğunu milletimize referandum gününe kadar durmadan anlatmamız, gerçekleri gündeme getirmemiz ve AKP tarafından kandırılmış olanları da ikna edip kazanmamız gerekmektedir.
Milletimizin refahı, devletimizin bekası için her birimize tarihi bir sorumluluk düşmektedir.
AKP'nin genel seçim öncesi kendini kurtarmak için hazırlamış olduğu Anayasa değişiklik paketinin 26 maddesini içeren referanduma milletimiz sandıkta en güzel cevabı verecek ve AKP'nin planlarını mutlaka bozacaktır.
Bugüne kadar hem siyasetçiler, hem hukukçular Anayasa değişikliği hakkında konuşmuş ve şimdi konuşma sırası milletimize gelmiştir. Referandumda çıkacak "hayır" sonucu da inşallah hayırlı olacak, önümüzdeki genel seçimlerde AKP'nin temelli gidişini hızlandıracak ve ülkemizde yeni ve aydınlık bir dönem başlayacaktır.
F.BANU DOĞAN
Bölünüp parçalanmaya hayır diyelim!12 Eylül’de referandum yapılacak, partiler “evet”çiler ve “hayır”cılar olarak ikiye bölündü; sadece partiler mi vatandaş da bölündü. Kısaca millet bölündü, zaten iktidarın attığı her adım bölücülüğe götürüyor sanki adamların varlık nedeni bu…
Bu neyin referandumu? Yoksa bu referandum yenilerine alıştırma ya da prova mı; bölünmenin, ayrışmanın parovası mı? Soyadı Türk’le biten bir devrik başyazar; “Kürtlerle bir arada yaşamak zorunda mıyız?” gibi bir söz ortaya atınca, yani bir yoklama çekince ister istemez bu referandumun bir prova olduğunu düşündüm, neyin provası? Neyse lafın tamamı deliye söylenir.
Vatandaş bu referandumun ne olduğunu biliyor mu? Yani neye evet neye hayır diyecek, bunun farkında mı? Hayır. Maalesef kimse bir şey bilmiyor.
Evet diyeceklere söylüyorum:
Bu size anlatıldığı şekilde, sadece bir Anayasa değişikliği değil, çünkü seksen iki anayasası zaten sürekli değişerek yamalı bir bohçaya döndü. Yirmi sekiz yıldır ülke bu anayasayla idare edildi, bunun sekiz yılını iktidar doldurdu. Sekiz yıldır yaptığı icraatların bakalım hangileri Anayasa engeline takılmış sadece bir kaçını sıralayalım.
1)Heybeli ada ruhban okulunun açılması: Bu okul bağımsız papaz yetiştirme okulu, dünya kiliselerine bizim ülkemiz papaz ihraç edecek, bu okula devlet olarak hiçbir müdahalemiz olamayacak, misyonerliğin merkezi haline gelecek. Ama Fatih Üniversitesi bünyesinde açabilirler benimki teklif(!)
2)Ekümenik patrik devletinin kurulması: Mevcut Anayasa sur içinde Ekümenik patrik devletinin kurulmasına engel. AB ve ABD bunun gerçekleşmesini istiyor, tıpkı İtalya içinde Vatikan devleti gibi. Başbakan Yunanistan’da Ekümenik patriğe karşı olmadığını deklare etmişti zaten, tek sorun mevcut Anayasa.
3)Ülke topraklarının satılması: Hükümet iş başına geldiği ilk günden beri yabancıların toprak satın almasına müsaade etti, güney doğuda bilhassa GAP arazileri İsrail’in eline geçti, mevcut Anayasa bu talana dur dedi referandumda evet dendiği takdirde Filistin olmamak mümkün değil.
4)Yerel yönetimler yasası: Bu yasa da anayasa engeline takıldı; bu yasaya göre seçilmiş belediye başkanları kendi özel güvenlik güçlerini kurabilecek, kendi vergilerini toplayacak, yeraltı kaynakları ülkenin geneline değil o bölgeye ait olacak, eğitim, sağlık tüm alanlarda bağımsız olacak merkezi ve yerel hükümetler oluşacak tıpkı Irak’ın kuzeyi gibi.
Denebilir ki o zaman PKK neden karşı yeni anayasaya? Apo muhatap alınmadığı, hapisten salıverilmediği için, anlaşmazlık oldu aralarında(!) hâlbuki bebek katili biraz sabretse o da olacak(!).
Mayınlı arazilerin temizleme karşılığında İsrail’e verilmesi yasası, 2B yasası, Azınlık vakıfları yasası, petrol yasası hepsi mevcut anayasa engeline takıldılar. Bu yasaların sadece bir tanesi bizi yok etmeye yetiyor, ABD petrol yasasını Irak’ta çıkarttı maddeleri bizimkiyle aynı hiçbir harf bile farklı değil yok. Bir fark var; o da Irak işgal edilerek bu yasa çıktı, bizde ise AKP iktidar edilerek.
Sadece bir kaçını saydığımız bu maddelerin görüldüğü gibi iş ve aş bekleyen vatandaşın gündemiyle hiç alakası yoktur. Sizlerden Evet alarak “durmayıp yoluna devam edecek” iktidara, Hayır diyerek ülkemizi kendi ellerimizle parçalamaktan vazgeçelim, yarın çok geç olabilir.
Yusuf KARACA