Borç batağı / Remzi ÖZDEMİR

Borç batağı / Remzi ÖZDEMİR

İletigönderen Balasagun » Cmt Ara 07, 2013 13:07

Borç batağı

Resim
Türk mali piyasalar için bu hafta tam bir felaketti. Borsa endeksi sert düşüş yaşadı, döviz yükseldi, faiz ise Merkez Bankası’nın baskısına rağmen tezgah altında da olsa yükseldi.

Bir çok uluslararası finans kuruluşu Türkiye ile ilgili olumsuz raporlar açıklamaya başladı.

Bu raporların ana konusu Türk halkının borçlanması.

Bunun Türkçesi üretmeyip tüketme çılgınlığı.

Amerika’nın bol keseden kendi ülkesinin bankalarına verdiği para Türkiye gibi bir çok ülkede kredilerin ucuzlamasına neden oldu. Hindistan, Bulgaristan gibi akıllı ülkeler ucuz kredi rüzgarını iyi kullanıp sürekli yatırım yaptılar.

Fabrikalar kurup, üretime yöneldiler. Ülkelerinde işsizlik azaldı, halk para kazanıp o parayla da yatırım yapmaya başladı.

Bu QU yani parasal genişlemeyi akıllıca kullananların yaptıkları.

Bir de parasal genişleme nedeniyle ucuzlayan kredileri eve ve tüketim çılgınlığına yatıran ülkeler var. Türkiye ve Endonezya gibi.

Bir kaç hafta önce Türkiye’de işsizliğin en fazla olduğu Batman’a gittim. Batman’da yüzlerce değil binlerce yeni ev yapılmış. Hepsi 200 metrekarenin üzerinde lüks evler. Alışveriş merkezleri (AVM) İstanbul ile yarışır halde. Bu AVM’lerin içi teknoloji marketleri ile dolu. Bu marketler ise 12 ay taksitle LED televizyon almak için gelen insanlarla dolu. Sanki bedava veriyorlarmış gibi insanlar bir de saatlerce kuyruğa giriyor. Satışlarının yüzde 100’ü kredili.

Yani el gömleği ile düğüne gitmek gibi bir şey.

Bu görüntü sadece Batman’da değil, Türkiye’nin her köşesinde var. İnsanlar boş buldukları her yere ev yaptılar. Parası olan da olmayan da aldı.

Hepsi krediyle.

Türkiye’deki bankalar Amerika’dan ucuz parayı alıp, Türkiye’de sattılar.

Kimine konut kredisi kimine ise ihtiyaç kredisi.

İhtiyaç derken adı ihtiyaç.

5 yıldızlı tatil köyünde 4 gün kal 12 ay öde.

Antalya’nın doğal güzelliğinin yanından bile geçemeyecek olan Dubrovnik’e bile sırf 12 ay taksitle diye onbinlerce Türk akın etti. Hırvatlar bile bu işe şaştı kaldı.

Sonuç olarak Türkiye’de alarm zilleri çalmaya başladı.

Uluslararası kuruluşlar Türkiye’deki tehlikeyi dikkat çekiyorlar:

Türkiye borç batağında!

Borçlu olan 10 milyon değil! Ülkenin yüzde 80’i.

Hükümet yanlışı geç de olsa fark etti. Şimdi frene basmak istiyor. Ancak nafile. Çünkü hız o kadar yüksek ki, artık frene basmak para etmez.

Bir yere toslayacağız ama ne zaman?

Hükümet taksit sayısını düşürdü.

Şimdi de bankalar feryat ediyor.

Kârımız düşer.

Olur paşam sizin kârınız düşmesin yeter. Bir bankanın patronu olan hanımefendi açıklama yapıyor:

Bankacılık sektöründe kâr marjı yüzde 15’in altına düşerse sıkıntıya düşeriz!

Her kriz sözünü duyduğunda işçi kovan bu hanım acaba dünyada bankacılık sektöründe kâr marjının kaç olduğunu biliyor mu?

Kadın da haklı! 10 yıldır hükümet bizi bankaların insaf ve vicdanına bıraktı. Hani yine hükümetin yasakladığı Andımız’da bir bölüm var ya işte onun gibi:

Varlığımız bankalara armağan olsun!

Yeter ki onlar biraz daha kâr etsin!

Remzi ÖZDEMİR, 7 Aralık 2013
remzi@ekonomist.net
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: Borç batağı / Remzi ÖZDEMİR

İletigönderen ismail12946 » Pzr Ara 08, 2013 0:19

Bırakın yatırıma destek olmayı yerli yatırımcı yı ezmeyi borç bellemişler.

istanbul da otel açan yabancı sermayenin otel açılışını bizzat Başbakan yapar " bizim böyle tesislere ihtiyacımız var" derken kendi eliyle yerli sermaye ve girişimcinin eldeki avuçtaki ile oluşturduğu küçük otelleri belediye kanalı ile kapatır.
Başbakan ın açtığı 7 yıldızlı bogaza nazır otelden bize "Türkiye" ye kalacak nedir? Mobilyası, teknik ekipmanı yurtdışından gelmiştir. Verğiden muaf hatta devlet desteği sayesinde bir kısmı tarafımız ca ödenmiştir.
Çalışan üst kademe ( ki aslında bir otelin üst kademesi çalışan ların % 2 sini geçmez ama ödenen ücretin %70 ini onlar alır. ) yabancı çalışan dır.
Alt kademe çalışan lar en fazla asgari ücretle çalışır. Çoğu extra eleman diye tanımlanan yasal köle taciri organizatörler tarafından veya taşeronlar tarafından çalıştırılır.
Elde edilen gelir firmanın yurtdışın daki merkezine aktarılır. Büyük ihtimal şirket kendi memleketinde vergilendirildiği için uluslararası anlaşmalara göre burda vergilendilirmez.

Sonuçta sene sonunda baktığınız da asgari ücret le çalışan personel maaşı haricinde o otel size bir şey bırakmaz.

Ruhsatı yok diye kattığınız otele bakarsak.
Kapatma sebebi nedir? Sebep "Ruhsat yok". Ruhsat nedir? işyerinin asgari taşıması gereken fiziki şartları taşıması sonucu elde etmeyi hak edeceği bir evrak. Peki sizce bu şartlar içinde tesisin bulunacağı sokak ve hatta bina ya kadar Belediye tarafından kısıtlanması dogru mu?

Otel dediğiniz tesis insan sağlığına zararlı kimyasal kullnmaz, patlayıcı yanızı malzeme bulundurmaz. Öyleyse bu sokakta olur ama bir sonraki sokakta yapamazsın ne demek?? Nerede işletmenin açılacağına piyasa karar verir. Müşteri kara verir. Netice de Belediyenin imar planı yapması sebebi belli bina sahiplerini zengin etmek değil kontrollü bir gelişimi sağlamaktır. Var olan tesisleri kapatmak, kalan misafirleri kapı önüne atmak ( kelimenin tam anlamı ile bu yapılmakta ), çalışanları işsiz bırakmak.

Bizler taşeron dan hizmet alacak kadar çok sayıda eleman çalıştırmayız ama gene de her otelin en az 3-4 temizlik elemanı, en az 3 resepsiyon görevlisi ve 2-5 adet garsonu, 2 adet belboy u vardır. Bugün kapattıgınız her otel en azından 2-10 çalışan ın işsiz kalması demektir.
SSK ya prim borcu devlete vergi borcu mu var bu firmaların? Neden 24 saat için de kapatılmaları gerekiyor? Neden Otel olmak için gerekli yapısal şartları taşımlarına ragmen sadece BELEDİYENİN İSTEDİĞİ SOKAKTA olmadıkları için ruhsat alamıyorlar? Bu uygulama sadece kerhaneler için var sanıyordum.

Bizler Taksim de, Beyoglu nda, Sultanahmet de %99 yabancı misafir agırlayan küçük otelleriz. İstanbul daki 4 yıldızlı oteller den daha çok müşteri memnuniyeti sağlıyoruz. Kazandığımız parayı Yurtdışına çıkarmıyoruz. Yandaki Manav dan meyvamızı alıp, karşımız daki fırın dan ekmeğimizi, Mısır çarşısın dan peynir imizi alıp hazırladığımız kahvaltı ile bu ülkeye NET DÖVİZ girdisi sağlıyoruz. Bugün ithalat yapan firmaların çoğu Yurtdışından yarı mamul, hammadde almak zorunda. 100 USD lık ihracat ın 80 USD sı zaten yurtdışına çıkmak zorunda. TURIZM de en azından bizim gibi ufak oteller de bu kesinlikle yok. Misafirden aldığımız 100 USD tamamen ülkemize kalıyor.

Tesislerimiz birer birer kapatılıyor. Buna ragmen 3 TL eden yerini 2 TL ya satmak istersen belli gruplar köşede satın almaya hazır bekliyor.
Kim bunlar? Neden belediye nin kapattığı tesisleri göre göre bölge deki tesisleri almaya devam ediyorlar?

Küçük otel sahipleri bu tesisleri kara para ile, baba parası ile yapmadı. Çoğunluğunun bankalara borcu var. Bu gün TV Kanalı almak isteyene 2 yıl geri ödemesiz kredi açan bankalar neden se bize kuruş vermiyor.

Biz ne yaptık bu devlete ki bu kadar hasmane bir tutumu hak ediyoruz.

Çalışanımızın maaşı nı verdik. Devlete Vergimizi ödedik. SGK ya primlerimizi ödedik. Belediye ye Çevre temizlik, emlak vergimizi öderken otel olan bizler, aradan 3 sene geçtikten sonra mı illegal, ruhsat sız tesis haline geldik. Binalarımızı yenilerken hayırlı olsun, devam edin diyen Belediye çalışanları, başkanları nereye kayboldu birden.

Allah a inandığını söyleyen ve bu duruma düşmemize emeği geçen tüm belediye çalışanlarının Allah belasını versin demekten başkası elimizden şu anda gelmiyor. Dikkatinizi çekeriz şu anda dedik. Zira şu ana kadar yapılanları kişisel olarak almadık. Ama bıçak kemiğe dayandığı için bundan sonra olacakları kişisel alıp direkt olarak bize bunu yapanlar dan hesap sormaya başlayacağız.
Teker teker. Hayırlı olsun diyen belediye başkanından, selam verip güzel olmuş diyen mıntıka mühendisine oradan binaları mühürlemeye gelen zabıta ya kadar. Kusura bakmayın ben görevimi yapıyorum yok kardeşim. Eger sen birin,n köpekliğini yapıyorsan arasıra tekme yemeyide görevin olarak kabul edeceksin ve o tekme bizlerden hepinize gelecek.
Kullanıcı küçük betizi
ismail12946
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Cmt Ara 07, 2013 23:31

Re: Borç batağı / Remzi ÖZDEMİR

İletigönderen tragın » Cum Mar 24, 2017 10:44

İstanbul da bir iş kurmak için çıktığım yolda öğrendiğim bir kaç deneyim olmuştu.Kara fırın ustaları arasında küçüklükten yetişerek mesleğimde uzmanlaştıktan sonra kendi işletmemi açmak içik sermaye hazırladıktan sonra işe koyuldum. Taş fırın ustaları olarak çıktığımız bu yolda bana eşlik eden 3 ortağımla beraber başladığımız işletme 2 yılın sonunda zarar ile kapattık. daha borcu var bi katkı ve destek alamadık. Bu şekilde batan, iflas eden birçok şirket var. Danışmanlık hizmeti olsa da bence yeterli değil.
Kullanıcı küçük betizi
tragın
Üye
Üye
 
İletiler: 2
Kayıt: Cum Mar 24, 2017 9:27


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x