BRE-ZİL-YA

BRE-ZİL-YA

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Çrş Haz 19, 2013 21:52

BRE-ZİL-YA
Șimdi de bir Brezilya ‘sorunu’ geldi mi gūndeme ?
Neymiș efendim, Tūrkiye’deki olaylar ile Brezilya’dakiler ‘eșzamanlı’ imiș.
İkisi de, IMF’ye borçlarını ödemișlermiș. Peh peh peh !
Aynı merkezden, faiz lobisi mi ne, dūğmeye basılmıșmıș, falan.
Televizyonların vazgeçilmez ekonomist, sosyoloğ, tarihçi-marihçileri benzer yorumlarla yine ‘dezenformasyon’ yaymaktalar.
Kirli bilgi yayıyorlar da denilebilir.
Aralık 2012’de ‘Devrime Giden Yol’ bașlıklı iki yazı yayımlamıstım.
Bașlıkta ‘Devrim’ sözcūğū geçtiği için dudak būkūlūp geçilmiș olabilir.
Oysa bugūnkū tartıșmalara katkısı olabileceği dūșūncesiyle, sözkonusu yazıdan kimi paragraflar yineden ele alınabilir:
« Kulakları çınlasın, Süleyman Demirel ‘Yollar yürümekle așınmaz’ demiști.
O dönemde yollar așınmamıș olabilir.
Çünkü dönem ‘așınma’ dönemi değildi.
Ancak içinde bulunduğumuz dönem, tam bir ‘așınma’ dönemidir.
Hem de ‘global’, yani acunsal bir ‘așınma’ dönemine girmiș bulunuyoruz. »
Demek ki neymiș ? İçinden geçmekte olduğumuz dönem global bir așınma dönemi imiș.
Devamla, « İçinde yașadığımız dönemin, hūkûmetlerin genel olarak meșruluklarını yitirdikleri bir ‘dönem’, ve yine, genel olarak halkların ‘ayaklanma dönemi’ olduğunun altını çizmișiz.
« Paris 8. Üniversitesi antropoloji profesörü Alain Bertho’nun sayımına göre,, 2011 yılında, İngiltere’den Tunus’a, Fransa’dan Șili’ye, Rusya’dan Mısır’a değin dünyanın dört bucağında günde ortalama üç bașkaldırı eylemi yapılmakta idi.
Bugün ise sadece Türkiye’de her gün en az üç ‘eylem’in yapıldığı söylenebilir. »
« Dünyada 2008 yılında 270 bașlakdırı (isyan) olmasına karșın, 2009 yılında bu sayı 540’a yükselmiș. 2010 yılında bașkaldırı sayısı 1 238 olurken, 2011 yılının 9 ayında sayı 1 100’ü geçmiș bulunmaktadır. »
« Antropolog Alain Bertho içinde bulunduğumuz dönemi Avrupa’da 1848 ve Rusya’da Ekim Devrimi dönemlerine benzetmektedir. »
Șu farkla ki, « Günümüzdeki ‘eylem’lerin çoğu , örütbağ üzerinden harekete geçilen ‘anlık protesto eylemleri’ olup, önemli bir bölümü ise ‘vur-kır’la, ‘otomobil yakma’ ile sonuçlanmaktadırlar. Marx’ın Alman İdeolojisi’nde (1845) tanımladığı ‘lumpenproletarya’ eylemlerine de benzetilebilirler. Nitekim İngiltere İșçi Partisi bașkanı Ed Miliband bu eylemleri ‘cupudity’ eylemleri olarak değerlendirmiștir.
‘Açgözlü’lerin, ‘boșta gezerler’in, ‘bașıbozuk’ların eylemleri mi ne? »
Burada Dr Recep’in boșuna ‘çapulcu’ dememiș olduğu da ileri sūrūlebilir !
Ne var ki profesör Alain Bertho, bu eylemlerin Fransa’da 1789 Devrimi öncesi ‘dönem’ eylemlerine benzetilebileceğini de ileri sürmektedir. Hani toplumsal eșitsizliğin doruğa çıktığı bir ‘dönem’.. »
« Üstüne üstlük, o dönemde olduğu gibi, bugünkü ‘dönem’de de hūkûmetler ‘meșruluk bunalımı’ yașamaktadırlar. »
Ve yazının brinci bölūmūnū șöyle bitirmișiz : « Demek oluyor ki, son yıllarda ‘kamu çıkarı’ ve ‘ulusal dayanıșma’ temelinden uzaklașmak salt Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne özgü bir ‘durum’ değilmiș.
Brezilya-Tūrkiye ilișkisine gelince ; « kitlesel eylemlerinin olağanüstü artmakta olduğu ve ‘olayların biribirlerinden ‘kopuk’ olarak gelișmedikleri » bilindikte, ortada șașılacak bir durum olmasa gerektir.
Yıllardır ‘Devlet-Ulus’un ‘sonu’ diye yazarken, sadece Türkiye’de Atatürk İlkeleri’nden uzaklașıldığını; ‘Yeni Anayasa’ ya da ‘Bașkanlık rejimi’ gibi tartıșmaların ‘bize özgü’ olmadığını anlamaya ve o arada anlatmaya çalıșıyorduk.
Dünya genelinde salt ‘hūkûmet’lerin değil ama ‘Devlet’lerin de bir ‘meșruiyet sorunu’ içine düștüklerini kanıtlamaya çalıșıyorduk.
Dünya genelinde ‘toplumsal gelișme’nin ‘ortak yönü’nün, toplumsal grupların ‘hoșnutsuzluklarını ‘gösteri’, ‘bașkaldırı’, ‘ayaklanma’ biçiminde ortaya koymalarına karșın, bunlardan ancak belli bașlıların bir ‘devrim sürecine’ dönüștürebileceklerinin altını çiziyorduk.
Sözgelimi 1968 ‘öğrenci olayları’nın hem biribirlerinden habersiz ve hem de biribirleriyle ilgisiz olaylar sonucunda ama aynı dönemde Avrupa’da ve o arada Türkiye’de yașanmıș olması ilginç gelebilir.
Tıpkı bugūn Tūrkiye ve Brezilya’daki olayların ‘aynı dönem’de yașanıyor olması gibi..
Ȫnemli olan bu ayaklanmaların bir ‘devrim’e ulașıp ulașmayacaklarının tartıșılmasıdır.
O nedenle de Brezilya’daki olaylar ile benzerlik ve ayrılıkları tartıșmak yerine Türkiye’deki muhalif grupların doğrudan ‘iktidar olma’nın ilke ve koșullarını tartıșmaları gerekmektedir.
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1667
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x