Brüksel’de Türklüğe karşı savaş toplantısı!
Geçmişte Türk Milleti ve Atatürk aleyhinde sözler sarf eden parlamenterlerin de içinde bulunduğu bir heyet Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’nin kaderini “Yeni Anayasa” temelinde tartıştı!
Kendilerine “Türkiye Dostları Grubu” diyen Avrupa Parlamentosu üyeleri ile Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu’nun ortaklaşa düzenlediği konferansta, AB Komisyonu Genişleme Genel Müdür Yardımcısı Joost Korte, sivil anayasa için Türkiye’nin “yakaladığı tarihi fırsatı heba etmemesini” istedi ve anayasa uzlaşma komisyonu oluşturulmasını takdir ettiğini belirtti.
Anlaşılıyor ki Avrupalılar, Türkleri Anadolu’dan atmak için tarihi bir fırsat yakaladıklarının bilincindeler. Fakat Türkler bunu hâlâ anlamazlıktan geliyor!
***
Konuşmacılardan biri olan Kemal Burkay, yeni anayasayla birlikte adem-i merkeziyetçiliğe dönülmesini ve ana dilde eğitime izin verilmesini istedi. Burkay, mevcut anayasadaki değişmez maddelerin “90 yıllık yanlış paradigmaların temel esasları olarak mutlaka kaldırılmasını” talep etti.
İstanbul Ticaret Üniversitesi’nden Doç. Dr. Bekir Berat Özipek de yeni anayasada mutlaka vatandaşlık tanımına yer verilmesi gerekmediğini ama buna başvurulacaksa vatandaşlığın Türklükle özdeşleştirilmesinden vazgeçilmesi önerisinde bulundu. Özipek, mevcut anayasadaki değiştirilemez maddeleri savunmanın “yeni anayasa istemiyorum” anlamına geldiğini söyledi.
Anadolu Ajansı’nın haberine göre konferansta ayrıca eski AP üyesi Joost Lagendijk, gazeteciler Etyen Mahcupyan ve Oral Çalışlar, Venedik Komisyonu’ndan Prof. Dr. Wolfgang Hoffmann-Riem ve AP üyeleri Andrew Duff ve Anneli Jaattenmaki de söz aldı...
***
Konuşmacılardan Andrew Duff’u, bu sütunun okurları hatırlayacaktır. İngiltere kraliyeti tarafından “Tanrıya ve Emperyal Hedeflere Hizmet” rütbesi ile ödüllendirilmiş olan Türkiye-AB Ortak Parlamento Komitesi Başkan Yardımcısı ve Avrupa Parlamentosu Milletvekili Andrew Duff, 2005 yılının Eylül ayında Diyarbakır ve diğer bölgelere “otonomi” verilmesini önermiş ve Atatürk için, “Bu eski liderin fotoğrafları kamu binalarından indirilmeli” demişti...
Duff şöyle demişti:
“Türkiye, Avrupa’nın gerçek partneri olabilmek için klasik milliyetçi Kemalizm’le mücadele etmelidir. Devletin gücü azaltılmalıdır. Kemalizm reforme edilmeli ve bu eski liderin fotoğrafları kamu binalarının duvarlarından indirilmelidir. Türkiye, artık Kemalizm’de değişme gereğiyle yüzleşmeli. Sadece yasalar, anayasa değil Kemalizm kültürü ve felsefesi de değişmeli.
Vatansever olabilirsiniz, ama öncelikli işimiz Avrupalı olmak. Bunun vatanseverlikten taviz olduğunu düşünenler var. Örneğin CHP, Kemalizm’in modernleşmesine karşı... Baykal, entelektüel olarak verimli değil.
Türkiye’nin merkeziyetçi yönetim yapısından adem-i merkeziyetçi yapıya geçmeye ihtiyacı var. Diyarbakır’da bölgesel otonomiye varacak şekilde merkeziyetçi yapının değişmesi iyi olur. Bunu sadece Güneydoğu için değil, diğer bölgeler için de öneriyorum.”
Bu taleplerin Oslo’da PKK ile yapılan görüşmelerde kabul edildiği biliniyor. Baykal’ı da niçin indirdikleri bu sözlerden anlaşılıyor..
***
Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere, gerek AKP sözcüleri gerekse medyada kendilerini AKP politikalarını desteklemekle görevli sayan yazarlar, Dersim, Menemen ve 31 Mart vakalarını gündeme getirerek, Atatürk ve Kemalizm üzerinde yanıltıcı tartışmalar yaparak, İngiliz derin devletinin adamı olan Andrew Duff’un taleplerini gündeme getirmiş olmuyor mu?
İngilizler, Atatürk’ten intikam almaya çalışıyor ve bunun için İslam adına ortaya çıkanları kullanıyor. Fakat bu sözde İslamcıların icraatları incelendiğinde, ABD ve Avrupalıların politikalarını takip ettikleri, Ankara’yı yani Türk Ordusu’nu şer merkezi olarak gördükleri için “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmak” dedikleri bir çizgide yürüdükleri açıkça görülür. Bu aslında Hilal ile Haç’ın savaşıdır. Fakat mesele şu ki sözde İslamcılar, Hilal’in altında değil, İngiliz derin devletinin adamlarının açtığı yolda ve Haç’ın altında Türklüğe karşı savaşmaktadır.
Arslan BULUT, 21 Mart 2012