"Bu anayasa bir af kanunudur"
Eski TBMM Başkanı, Millî Merkez Başkanı Hüsamettin Cindoruk, benim de içinde bulunduğum Millî Merkez Yönetim Kurulu adına Türk Milleti'ni bir çağrı metniyle bilgilendirdi.
Cindoruk bu metinde son Anayasa değişikliğinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni, Cumhuriyet'in üst organı olmaktan çıkardığını, Danışma Meclisi işlevine indirdiğini, bunun bir Kenan Evren modeli olduğunu ve aynı zamanda bir af kanunu niteliği taşıdığını belirtiyor:
* Geçmişte görev alan Başbakan ve Bakanlar hakkında Meclis'in soruşturma ve Komisyon kurma hakkı yok edilmektedir.
* Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve Binali Yıldırım ile haklarında yolsuzluk iddiası bulunan bakanlar bu Anayasa değişikliği ile adeta ibra edilmek istenmektedir.
* 17/25 Aralık dosyaları da Meclis arşivine kaldırılmaya çalışılmaktadır.
Cindoruk, ayrıca "Bu teklifin 16-17-18'nci maddeleri ise şekil yönünden tümden Anayasaya ve iç tüzüğe aykırıdır. Anayasa bir üst kanundur. Torba madde ile değiştirilemez. Anayasanın değiştirilecek maddesi açıkça ve yeni bir metin olarak yazılır, iki kez görüşülür ve iki kez oylanır. Anayasanın 175. Maddesinde her maddesinin ayrı ayrı halk oylamasına sunulma usulü gösterilmiştir. Çünkü halk üst kanun olan Anayasadaki her değişikliği açıkça tek tek öğrenerek oy kullanacaktır. Bu biçimi ile Anayasa değişikliği halk oylamasına sunulamaz" diyor.
Tabii bu konuda karar verecek olan kurumun Anayasa Mahkemesi olduğunu da hatırlatıyor.
Cindoruk'a göre bu Anayasa değişikliği yürürlüğe girerse, bugünkü Cumhurbaşkanı hemen devlete el koyacaktır. Bunları bir sistem veya rejim değişikliği tartışması olarak görmek mümkün değildir. Çünkü dünyada benzeri yoktur. Bu gidişat, bir "kamp ve cephe değiştirmek", çağdaş Batı demokrasilerinden ayrılmak, "din devletine kapı açmak" ve Avrupa Konseyi'nden çıkarılmak plânıdır.
Tabii, AKP'nin belli başlı bütün icraatları Anayasa'ya aykırı idi.
Suriye politikası "Yabancı devlet aleyhine asker toplamak" gibi ceza kanununda yer alan ağır cezalık bir suçtur.
Yine yasama, yürütme ve yargı organlarındaki cemaat kadrolaşmasına izin vermek, egemenliğin bir zümreye devredilmesidir ki bu da Anayasa suçudur.
Egemenliğin bir kişiye devredilmesi de Anayasa suçudur ki AKP ve MHP milletvekilleri bu suçu birlikte işliyorlar!
Dolayısıyla bu Anayasa değişikliği, işlenen suçları örtbas etme girişimidir!
* * *
Bu iddia hiç soruşturulmadı!
Tayyip Erdoğan, "Şu anda içeride olanlardan çok iyi tanıdıklarım var. İtirafçı namıyla ortaya çıkıyorlar. Fakat bunlar doğru konuşmuyor. Bakın bunu açık söylüyorum. İtirafçı diyerek ortaya çıkarken bunlar, gayet iyi aldatmacayı oynuyorlar. En tehlikeli olan da bu. Çünkü bunların bir kısmıyla benim zamanında başa baş görüşmelerim olmuştur, Başbakanlığım zamanında. Şimdi itirafçı olarak söyledikleriyle Başbakan olduğum zaman bana söylediklerine baktığım zaman tamamen aykırı ifadeler. Bu oyuna asla gelmemek gerekiyor. FETÖ'cülerin kamudaki tasfiyesi işleri kolaylaştırmış, rayına oturtmuştur." dedi.
Erdoğan'ın bu tarzda bir konuşma yapmasının sebebi, herhalde, halen tutuklu bulunan İstanbul emniyetinin eski istihbarat müdürü Ali Fuat Yılmazer'in mahkemedeki ifadesinde dile getirdiği, "Her şeyi Erdoğan'ın talimatı ile yaptım. Bugün 'kumpas' diye adlandırılan Ergenekon, Balyoz soruşturmaları için emir veren bizzat dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisidir" iddiasıdır.
* * *
Yılmazer'in geçmişte, yaptığı bir operasyonla AKP hakkındaki kapatma davasını etkilediğine dair iddia ve itirafları da vardı; bu iddia da hiç soruşturulmadı ama bütün bu konularda karar vermesi gereken yer bağımsız mahkemelerdir!
Arslan BULUT, 19 Ocak 2017
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr