Bu Bayram Ne Güzel Bayram

Bu Bayram Ne Güzel Bayram

İletigönderen Feza Tiryaki » Pzr Nis 24, 2016 13:44

Bu Bayram Ne Güzel Bayram


Kaş’ta, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Pırıl pırıl bir bayram sabahı. Hava açık, bulutsuz; yakmayan, bunaltmayan bir sıcaklık...

Alışılmadık bir bayram. Hem bayram, hem bayram değil. Geçit töreni yok, ses yükselticilerden tüm ilçeye taşan marşlar, türküler yok. Bir bayram havası yok... Kalabalık yok...

Yine de hiç yoktan iyidir derler ya, öyle.

Tek tük de olsa işyerlerine, evlere bayrak asılmış. Kentin ana caddesinin üstünde bir boydan bir boya gerili iplerde Turizm Haftası’ndan kalma flamalar, belediye tanıtım bezleri, küçük bayraklar asılı. Bir iki de büyük boy bayrak eklenmiş bugün için olmuş bitmiş...

Cumhuriyet Bayramı’nı coşkuyla izlemiştim burada, Çocuk Bayramı’nı ise, böyle, ilk kez görüyorum.

Cumhuriyet Bayramı’na okulların geçit törenleri damgasını vururdu. İlçeye giriş yoluna yan yoldan bir anda giriverirdi okullar, önde bayrak taşıyanlar, arkalarında okul bandoları, daha arkada sıra sıra dizili her okulun kendi öğrencileri. Bakmaya, izlemeye için dayanmaz, gururlanarak ağlardın. Sonra öğrenciler, okul bandolarıyla meydana girer, bir çember oluşturarak meydanda yerlerini alırlardı.

Bu bayram geçit töreni yapılmamış. Görevli olmayan öğrenciler, seyirci. Çok az öğrenci gelmiş. Herkes bir ileri bir geri gelip gidiyor, ortada bir bayram düzeni tertibi kalmamış. Bayram yerine vardığımızda şiirler okunuyordu. Kutlama başlamıştı. Saygı duruşu, İstiklal Marşı ile başlamış bayram. Ardından yalnızca İlçe Milli Eğitim Müdürü kısaca konuşmuş. Anaokulu öğrencilerinin gösterileri başladığında oradaydık.

Kaş için, Turizm ve Tanıtma Derneği başkanı Munise Büyükkaplan Ozan, Akdeniz’in bugüne kadar korunabilmiş ender yerleşimlerden biri diyordu geçen Ekim’de bir söyleşide. Arkasından Kaş’ın AKP’li Kaş Belediyesi’nce başlatılan kimi düzenlemelerle tehdit altına girdiğine dikkat çekiyordu. İş makineleri sokulunca bazı mahallelere, doğal doku bozulmasın diye yargıya gitmişler, yürütmeyi durdurmuşlar.

Gerçekten, belki de bu yörenin tek korunmuş, yapılaşmaya, betona teslim olmamış yeridir Kaş.

Bayramlarda toplanılan Cumhuriyet Meydanı denizle bitişik. Önde deniz, arada meydan. Meydanı çevreleyen alçak katlı, eski yapılar, arkada yüksek dağlar. Atatürk heykelinin tam arkasında kocaman bir çınar ağacı, dalları göğe direk. Buranın Atatürk heykeli öyle güzel ki, seyrederken, meydandaki çocukları kucaklıyor, onları sevgiyle izliyor gibi bir duygu veriyor insana.

Karşı dağlar yemyeşil. Yeşilliklerin üstüne, yer yer, sanki çiçekten kocaman sarı toplar konmuş. Aralarda, kayaların ötesinde berisinde sarı çiçekler, gelincikler... Denizde, kıyıda küçük gemiler. Burada yer gök, yeşille maviye bulanmış... Mor begonviller kapıların üstünü sarmış. Ara sokaklardaki yaseminler kokularıyla insanı bayıltacak... Her yan yemyeşil. Rengarenk çiçekli, sarmaşıklı; evlerin, dükkanların önleri, yanları... Bazı binaların üstü bile asma bahçesi. Parkta palmiyeler... İlçe, üç yıl önce de böyleydi, on yıl önce de, yirmi yıl önce de... Zaman burada durdurulmuş. Geçmişle bugün birleşmiş... Buradan daha güzel bir yerleşim yeri, bir ilçe olabilir mi acaba yeryüzünde?

İlk önce, bayram alanı olarak seçilen bu meydan, arkasındaki dağların görünümü, denizin güzelliğiyle insanı etkiliyor. Tek kusuru, iç acıtan, iç burkan yanı buranın, çepeçevre dizili yapıların üstüne takılı levhalar. İngilizce yazılı tabelalar. Ulusal Egemenlik kavramı ile dil egemenliğini yitirmeyi nasıl bağdaştırmalı?

Bayram programı, halk oyunları, oyunlar, şiirler, şarkılarla sürüyor... Halk oyunları, zeybek oyunları. Türkmen oyunları. Yörenin oyunları. Merkez Ortaokulu Adana yöresi oyunlarını oynadı. Antalya’da halk oyunları yarışmasında birincilik ve ikincilik alan ekipler buranın Atatürk İlkokulu öğrencileri. Her iki ekip de ayrı ayrı oyunlarını oynadı. Çok beğenildiler...

“Antalya’nın Mor Üzümü,” “Yumurtanın kulpu yok,” yöresel oyunları... Efe gösterisinden: “ Efelik, mertliktir / Kaldırdın mı kolları bereket getirir, / Çırptın mı elleri yürekleri titretir. Vurdun mu dizleri, yeri göğü inletir.” sözleri... Özel Sahne Sanatları Okulu’ndan, küçüklerin, biraz daha büyüklerin ayrı ayrı bale gösterileri...

Halk oyunları ekipleri, kızlı erkekliydi. Hem ayrı ayrı, hem de birlikte oynadılar... Müzik iyi ayarlanmıştı, oyunlardaki çocuklar çok yetenekliydi, öğretmenleri, belli, çok emek vermişti onlara...

Aralarda şiir okuyan çocukların okumaları güzeldi, anlamlıydı. Bir çocuk şu dizeleri nasıl içten okudu bir duymalıydınız:

“Bu bayram ne güzel bayram” diye başladı. Şu iki dizeyle bitirdi:

“Çocuğuz biz, içimizde sevgi. / Bu bayramı bize Atatürk verdi.”

Elinde bayrağıyla bir efenin alana girişi, arkasından ekibinin gelişi çok etkileyiciydi. Efenin söylediği Sancak şiiri ise, ne bayramın özüne, ne efeliğe uymuştu:

“Kaç hükümdar önünde teslim etti tacını, / Kaç yaralı milletin verdin sen ilacını” sözleri Cumhuriyetimizin kuruluş günü sayılan bu güne uyuyor muydu? Arif Nihat Asya’nın “Bayrak “ şiiri varken, Osmanlıcılık oynamaya ne gerek vardı? “Kosova’da kahraman, İnönü’de kahraman / Var mıdır cihanda sana demeyen aman!” dizelerini başka bir konuda, başka bir günde söyleyebilirdik ama Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı, ulusal egemenliğin ilan edildiği bu günde okutmak uygun muydu? Türk düşmanlarının sevmediği "Bayrak" şiiri ne güzeldir:

“Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, /Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,/ Işık ışık, dalga dalga bayrağım! / Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.” diye başlar şiir, için ürpererek okursun...

Program, müzik öğretmeni Seyhun Özkul’un gitarlı müzik dinletisiyle bitti. Öğrencileri ellerinde gitarları, gitar çalarken, öğretmenleri şarkıları okudu, izleyenleri de katılmaya çağırdı. İlk şarkısı İngilizceydi. “Darling” marling derken hemen kalktım gidiyordum ki, şimdi “Dağ başını duman almış”ı okuyalım dediğini duydum, duraksadım. Ardından söylenen “İzmir’in dağlarında çiçekler açar” marşı beni ve benim gibi gidenleri yerine çiviledi:

“Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa.”/ Adın yazılacak mücevher taşa.”

Avaz avaz bağırdık, söyledik. Haydi hep beraber, dedikçe öğretmen, herkes bu sözlere katıldı:

“Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa.”/ Adın yazılacak mücevher taşa.”

Öğretmenin bestesi, sözleri çok etkileyici Atatürk Marşı’nı da iki öğrencisi söyledi.

Sonuç: Ne yapılırsa yapılsın Ulusal Egemenlik Türk Ulusu’nun elinden alınamayacak. Bingöl’deki gibi, hem de askerin katıldığı bayramda, dil bayrağımızı indirmeye kalkışma, olmayan bir toplama dille, daha doğrusu dil olmayan, yalnızca basitçe konuşulabilen bir ilkel ağızla Türkçenin bir tutulması, o ağızla şarkı türkü okutulması, böylece bir ulusal bayramda, ilk kez, bölücünün istediği, iki dilli toplumuz algısı yaratılma çabası; bölücünün kan dökerek terörle istediğini, ulusal bayramımızda bölücülere dolaylı yolla verme... Ulusa ihanet etme... Yine bu bayram gününde üç şehit verilmesi, şehit cenazeleri kaldırılması, bayramın kutlanmasının iktidarca kısıtlanması, baltalanması... İktidarın TRT’sinin, yayın aralarında durmadan, bu bayram dünya şenliğiymiş, ulusal bayram değilmiş gibi, “23 Nisan kutlu olsun” demesi, böyle de yazması... Hiç bir şey bu gerçeği değiştiremeyecek:

Türk Ulusu’nun gönlünden Atatürk değerlerini, aydınlığını, sevgisini, devrimlerini silemeyecekler.

Çocuklar ne demişti hem: “Bu bayram ne güzel bayram.”

Dönüş yolunda yolda el kaldırarak arabamıza binen bir yaşlı köylü, durumu çoktan çözmüştü:

“Bayramlar eskisi gibi değil artık. Bir gerileme var. Oysa bu bayramların daha iyi olması lazım. Bayramları yavaşlatıyorlar... Milletin dalını kesiyorlar. “

Gelecekte, yeniden eskisi gibi bayramları coşkuyla kutlayabilmemiz, dinci ve bölücünün işbirliği ettiği, küresel çetenin başı çektiği bu örtülü işgalden birlik olarak, bir an önce ayınarak sıyrılabilmemiz, yeniden Atatürk Cumhuriyeti’nin özüne dönebilmemiz, ulusal egemenliğimizi yeniden kurmamız dileğiyle bayramımız kutlu olsun... Unutulmasın, çocuklarımızın gözünde:

“Bu bayram ne güzel bayram!”

Feza Tiryaki, 23 Nisan 2016
http://www.hurriyet.com.tr/…/kas-ta-23-nisan-coskusu_273433/
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1006
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x