Bu Bir İhanet Görüşmesidir!

Bu Bir İhanet Görüşmesidir!

İletigönderen İrfan Tuna » Sal Eyl 20, 2011 18:25

BU BİR İHANET GÖRÜŞMESİDİR

13 Eylül'de internette yayımlanan ses kasetinin ortaya çıkardığı en önemli gerçek; CIA güdümünde yapılan bu görüşmelerin, bir MİT-PKK görüşmesi değil, Tayyip Erdoğan-Abdullah Öcalan görüşmesi olduğu gerçeğidir.

Çünkü şu an MİT Müsteşarı olan Hakan Fidan, bu görüşmelerin yapıldığı tarihte, MİT görevlisi değil, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı’dır. Zaten görüşmelerde de, Tayyip Erdoğan'ın ''özel temsilcisi'' olarak görüşmelere katıldığını söylemektedir...

Oysa AKP ile PKK arasındaki pazarlık iddialarına karşı, AKP tarafından 19 Ağustos 2010 tarihinde şu yazılı açıklama yapılmıştı

’’AK Parti’nin ve AK Parti hükümetinin illegal bir örgütle masaya oturması, müzakere yapması söz konusu değildir ve olamaz...’’

Aynı iddiayla ilgili olarak Recep Tayyip Erdoğan, 21 Ağustos 2010 günü Kayseri mitinginde şunları söylemişti:

’’Bizim dört kez bunlarla bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar bu alçakça iftirada bulunanlar, bunun hesabını her yerde vereceklerdir. Bugüne kadar AK Parti iktidarı olarak terör örgütüyle hiçbir zaman masaya oturmadık, oturmayacağız da. Bizim felsefemizde, anlayışımızda böyle bir şey olamaz. Bu iftirayı atanlara söylüyorum, ey Kılıçdaroğlu, ey Bahçeli bizim masaya oturduğumuzu söylüyorsanız, bu iddianızı ispatla siz mükellefsiniz siz. Hukukta bir kaide var, iddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir. Eğer bu iddianızı ispatlamazsanız müfterisiniz, daha ileri bir ifade kullanmıyorum, çünkü terbiyem buna müsaade etmez.’’

Yine aynı konuyla ilgili olarak Recep Tayyip Erdoğan, 24 Ağustos 2010 tarihinde Show TV’de katıldığı Siyaset Meydanı programında şöyle konuşmuştu:

’’Burada bir şeyi birbirine karıştırmayalım. Biz siyasi iradeyiz, siyasi iktidarız. Biz siyasi iktidar olarak, siyasi hükümet olarak hiçbir zaman bir terör örgütüyle veya temsilcileriyle masaya oturup görüşme yapmayız. Böyle bir şeyimiz bizim asla olmamıştır, yoktur, olamaz da. (…) Kalkıp da burada muhalefetin söylediği gibi benim arkadaşlarımın veyahut siyasi iradenin görüşmeler yaptığı, masaya oturduğu yani bu, ağır konuştum ama bu bir şerefsizliktir. Böyle bir şeyi kimse bize yıkamaz. Böyle bir şeyi ne ben, ne arkadaşlarım, ne benim bilgim dâhilinde siyasi iradeden hiçbir kimse bugüne kadar yapmamıştır, yapamaz’’.

***

İnternette yayımlanan ses kaydında görüldü ki, görüşmelerin yapıldığı tarihte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Müsteşar Yardımcısı olan, şimdiki MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la Abdullah Öcalan başta olmak üzere, PKK terör örgütünün önde gelen temsilcileri arasında Norveç’in başkenti Oslo’da CIA koordinatörlüğünde pek çok görüşme yapılmış…

İnternette yayımlanan ses kaydından, Recep Tayyip Erdoğan’ın özel temsilcisi ile PKK’nın önde gelenleri arasında 5’incisi olduğu anlaşılan görüşmedeki konuşmaların içeriği ise tüylerinizi diken diken ediyor.

İşte, görüşmelere Başbakanlık Müsteşarı olduğu dönemde Recep Tayyip Erdoğan’ın ’’özel temsilcisi’’ olarak katılan Hakan Fidan’ın konuşmalarından örnekler:

’’(Başbakanlık) Müsteşar yardımcısıyım ama sayın Başbakanımızın özel temsilcisiyim. (…) Olayın teknik görünen bir çalışmadan öte daha siyasi içerikli, daha farklı bir boyuta taşınması ihtiyacı hasıl olunca sayın Başbakanımız bu konuda beni görevlendirdi. (…) Sayın Başbakan bu noktada ciddi olduğunu, samimi olduğunu, siyasi riski de yüklenmeye hazır olduğunu birkaç defa söyledi. (…) Hükümetin çok ciddi niyeti var. Bu iyi niyeti Türkiye’deki reel şartların izin verdiği ölçüde hayata geçirmeye, realize etmeye çalışıyor. Bu noktada sayın Başbakan beni görevlendirdi.’’

Tayyip Erdoğan’ın ’’özel temsilcisi’’ Habur konusunda şunları söylüyor:

’’Şimdi Başbakan bu meselede hiçbir meselede yapmadığı kadar şey yapıyor. Çıktı grup toplantılarında, mecliste diğer bütün halk konuşmalarında 'ben neye mal olursa olsun açılım sürecinin arkasındayım, siyasi riski bu noktada göze alıyorum, siyasi kariyerim pahasına da olsa' dedi…’’

Tayyip Erdoğan’ın ’’özel temsilcisi’’ Habur'la ilgili gensoru verildiğini belirterek şunları söylüyor:

’’Muhalefetin özellikle Habur’dan sonra ortaya koyduğu ajitasyonun etkisi şu anda giderek büyüyor. İçişleri Bakanı hakkında gensoru verildi biliyorsunuz. O bu işe aylarını yıllarını verdi, Afet Hanım'la beraber. Ciddi bir moral bozukluğu yarattı. Çünkü oraya herkes bir milat olarak bakıyordu. Ondan sonra bu sorunda hükümetin daha cesur adımlar atmasına ilişkin meşru bir hak zemini de hazırlanacaktı, psikoloji de hazırlanacaktı.’’

Tayyip Erdoğan’ın ’’özel temsilcisi’’ terör örgütünün Habur'da silah bırakan bir görüntü vermesinin önemi konusunda şunları söylüyor:

’’Artık insanların kafasında bir tabu oluşmuş 'örgüt silahtan vazgeçmez'. Yani karikatürize edilmiş bir şey var. Sürekli kanla beslenen, kanla hareket eden bir terörist vardır gibi bir imaj oluşturulmuş. Örgütün burada silah bırakması sembolik manada da olsa bütün tabuları yıkan, halk psikolojisini karar alıcı, lehine harekete geçirmede biraz zemin hazırlayıcı bir faktördü. Şimdi Başbakan burada sürekli buna rağmen mesaj veriyor. Ben bunu anlattım. Sayın Öcalan'a dedim ki: ’’Başbakan bunu sürekli anlatıyor. Ama, dedim. biz bir şey gördük. O da şu, bu hükümetin yaptığı çok reformlar var, yani Kürt kimliğini tanımadan verdiği sosyal haklara kadar... Bundan beş, altı sene önce masaya oturulduğunda bunların hiçbiri verilmeden belli şartlar izin verseydi, belki şu anda örgüt çoktan normal siyasi hayata dönmüş, Türkiye'de normal bir hayat yaşıyor ve siyasi zeminde meşru mücadelesini veriyor olacaktı. Fakat Türkiye'deki şartlar buna izin vermedi’’

En vahimi, görüşmelere Tayyip Erdoğan’ın özel temsilcisi olarak katılan Hakan Fidan, PKK’lı muhataplarına, Tayyip Erdoğan ile Öcalan’ın vizyonlarının yüzde 90-95 oranında benzerlik taşıdığını söylemektedir. Aynen şöyle demektedir:

’’Ben kendisine (Tayyip Erdoğan’a) tüm çıplaklığıyla anlattım. İmralı’daki çözüm iradesini, olaya iyi niyetle yaklaşımı, sayın Öcalan’ın yıllar içerisindeki oluşturduğu düşünsel evrimi, ulaştığı sonuçları, ulaştığı sonuçların bölgeye yönelik vizyonunun yüzde doksan – doksan beş oranında, kendi çizdiği vizyonla nasıl örtüştüğünü de anlattım.’’

***

Mehmet Ali Güller’in, 17 Eylül 2011 tarihli Aydınlık gazetesinde yazdığı gibi, Tayyip Erdoğan ile Abdullah Öcalan arasında yapılan pazarlıkta; sadece PKK’nın silah bırakması, barajın düşürülmesi, Öcalan’ın serbest bırakılması, KCK davasının düşürülmesi, ana dilde eğitim ve özerklik konuşulmuyor; bu görüşmelerde hepsinin toplamı olarak, yeni BOP devletinin ve onun yeni anayasasının müzakere edildiği açığa çıkıyor.

Uzun sözün kısası, Tayyip Erdoğan’ın, 4 Mart 2006 tarihinde AKP Bayrampaşa İlçe Kongresi’nde söylediği ’’Biz Geniş Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanlarından bir tanesiyiz; bu görevi yapıyoruz biz’’ sözü, her geçen gün biraz daha anlam kazanıyor…

İrfan Tuna - 20 Eylül 2011 - Güncel Meydan
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Şu dizine dön: İrfan TUNA

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x