Bu Korkunç Cehaleti Nasıl Yeneceğiz?
Geçenlerde bir yerde bir yazımı 1 yayımladım “yabancıya toprak satışı” konusunda, şu sunum notuyla:
AKP TOPRAKLARIMIZI 12 YILDIR SATIYOR
-AKP hükümeti yabancıya toprak satışını artırmak için elinden geleni yapıyor: Oturma izninin uzatılması, askeri bölgelerin satışa açılması, 2B arazileri, tarımda şirketleşme, kentsel dönüşüm.
-Almanlar yalnız Antalya’da, Alanya’da değil. Batman’da da 2 milyon metrekare arazi satın aldılar. Bölgede çok verimli petrol yatakları var.
-İnanılacak gibi değil: Iğdır Ovası’nın tamamını İsrailliler satın aldı. Harran Ovası’nın yarıdan fazlasını da...
-AKP'nin mütekabiliyet ilkesini kaldırmasından en çok yararlanan bir ülke de İsrail.. Büyük talanda hiç eksik olmuyor.
-Birçok yabancı, yerli firma Türkiye’nin topraklarını satarak para kazanıyor, işte iki örnek: Coldwell Banker, Ağaoğlu İnşaat.
Yazıma yorum yağdı. Bu “yorum”ları, noktasına virgülüne dokunmadan oldukları gibi aşağıya alıyorum:
-Kim bu yabancilar? Aoartman dairesinden baska ne satin alabiliyorlar cok merak ettim nufusa gidip t.c. huvviyeti mi aliyorlar? Nasil tapu satiliyor? Suna birde ben denk geleyim yillardir icindeyim goremedim yada biri bellegelsin a.q.
-bende derim ki izmirin tamamı satıldı biz de yabancıların kiracısıyız galiba
-Yahu izmiri hic almamistikki zaten hic Turk orf adeti gordunmu oralarda? Hani dinlerini gectim Allah ile onlarin arasinda vecibeleri tamamen ecnebi satildi satildi petroldu vs vs. Diyorlar yahu yemin olsun denk gelmedim ki deli gibide arastiriyorum araplara bile arsa kiralaniyor satilmiyor kim bunlar gelip aliyorlar kim satiyo
- Arkadaş asıl vatani satan şu an tapınakta
-sallıyorlar işte ya tutarsa )
-Ağaoğlu inşaat yabancı mıyımış? Enteresan )
-Bende anlamis degilim nerden turuyorlar bunlar? Yahu adam birde prof. Yaslandikca bunamis mi? Yoksa ele gecirilmis bir hesap mi anlayamadim?
-Hocam emekli olduktan sonra can sıkıntısından provakatörlük yapmaya mı karar verdiniz?
-Bunama işte..)) Kesin ebesinin bi bağlantısı var atam ta ta ta tam la
-Yaw bu gerizekalı nın yayınlarına yorum yazıp o güzel vaktinizi boşuna harcamayın sizin yorumlarla yayınını yükşelt meye çalışıyor yayını kötüye kullanım olarak bildirin defolup gitsin fazla havlamasın:)))
-çok doğru söylüyon be kardeş
(Burada ben araya girdim, şu notu ekledim: )
-Çoğu insan, mevcut görüşleriyle çelişen –yani onları doğrulamayan- yeni bilgileri, kanıtları dışlar, inatla görmezden gelir. Ancak bu bir düşünme hatasıdır ve insan bu eğiliminden dolayı kaybeder, zararlı çıkar. "Doğrulama eğilimi" denir buna. Nedir bu hata, nasıl bir şeydir? Şu yazımda açıkladım. Biraz daha olgunlaşmak isteyen, okusun. [url]http://cihandura.com/bilimsel-yontem-yazilari/347-dueuenme-hatalari-dorulama-elm-ve-tuemevarim-hatalari.html[/url] )
(Ve diğerlerinden farklı tek bir yorum: )
-Hocam, tarzınız ve duruşunuzla kanıtlıyorsunuz kendinizi. Burada ki ulu orta yorumlar ülkemiz insanlarının ne hale getirildiğinin kanıtıdır. Eyvahlar olsun insanlığımıza, türklüğümüze..)
(Diğerlerine benzer üç yorum daha:)
-Ne yani sizin 90 yıldır saçmaladıklarınıza biz alkış mı tutsaydık beyinleriniz yıkanmış yapılanları gözünüz kör olmuş görmüyorsunuz uyduruk hikayelerinize tepkimiz böyle oluyor aslında az bile oluyor tepkimiz...
-yahu yalandan yere butun makaleyı okudum sayın hoca affedersin ama o kadar cahil mi görüyorsun bizi? hiç mi bir şey okumadık? hiç mi merak etmiyoruz? eskidenmiş o dediklerin kulaktan dolma iyilikler kötülükler rant sağlasın kendimizi diğer gerçeklerden soyutlayalım! Artık gençler ezber bozuyor! okuyor öğreniyor yıktık bütün tabuları üç beş soytarının bu gerçek dedikleriyle yetinmiyoruz!!!!!
-anana satmıştır...
***
İşte arkadaşlar, AKP’yi ayakta tutan yurttaşlarımız bunlar, bu cümleleri kuranlar!...
Elbette, bu sözde yorumların aşikâr ettiği perişan halimizi şimdi öğrenmiş değilim, ancak sundukları malzeme bir uyarı yazısına daha konu olmaya değer dedim.
AKP gibi devlet düşmanı bir partiyi ayakta tutan, işte bu kalitesizlik, bu koyu cehalet arkadaşlar, Atatürk’ün “bütün felaketlerin, bütün sorunların anası” dediği cehalet!...
Ama dışlayamayız bu arkadaşları, nasıl olurlarsa olsunlar, bizim insanlarımız, bizim yurttaşlarımız onlar! Onlara ulaşıp yanlış düşündüklerini göstermemiz, onları ikna etmemiz, bulundukları karanlıktan tutup çıkarmamız lazım.
Lazım diyorum, çünkü Atatürk öyle diyor:
[Bizim gibi] milletlerde büyük çoğunluk başka hedefe, aydın denen sınıf başka zihniyete sahiptir. Tam bir zıtlık, tam bir muhalefet vardır bu iki sınıf arasında. Aydınlar ana kitleyi kendi hedefine sevk etmek ister, halk kitlesi ise aydın sınıfına uymak istemez. O da başka bir yol belirlemeye çalışır kendine… Oysa başarı için vazgeçilmez bir koşul vardır, o da aydın sınıfın ve halkın zihniyet ve hedefleri arasında doğal bir uyum olmasıdır. Ülkeyi kurtarmak için bu iki zihniyet arasındaki ayrılığı durdurmak gerekir, bu iki zihniyet arasında uyum sağlamak gerekir. Bunun için de halk kitlesi biraz yürümesini hızlandırmalı, biraz da aydınlar çok hızlı gitmemelidir.
Görüyorsunuz, işimiz ne kadar zor, ne çetin bir görevle karşı karşıyayız.
Bunlar son 60 yılda gelen hükümetlerin eğitim hizmetlerinde yaptığı korkunç hata ve ihmallerin eseridir: İsmet İnönü köy enstitülerinin kapatılmasının yolunu açtı, Demokrat Parti iktidarı tamamladı, halkevlerini kapattı. Demirel hükümetleri eğitim yatırımlarını kıstı, daha sonraki hükümetler de…
Durum bu!...
***
Peki, ne yapabiliriz? Benim aklıma yine tek bir çözüm yolu geliyor: Eğitim ve öğretim… İlle eğitim ve öğretim; her şeyin başı eğitim, her şeyin sonu da eğitim!... Olabildiğince halkı eğitmek, Atatürkçülüğü anlatan özel eğitim kurumları kurmak, sınıflar, kurslar açmak…
Hükümetlere, politikacılara bırakmamak gerekir bu görevi, hele böyle kritik bir zamanda ve her birinin pespayelikleri ortada iken...
Bütün Atatürkçüler, canlarını dişlerine takarak bir seferberlik başlatmadıkça, sonumuz yakın.
Ancak o kurumları, okulları, o kursları nasıl açacağız? Türkiye çapında nasıl yaygınlaştıracağız? O yitik gençlere nasıl ulaşacağız, sınıflarımıza nasıl getireceğiz? Daha önemlisi, onları aydınlatmada görev alacak yurtseverlerimiz var mı, hazırlar mı, yeterliler mi? Aksi halde, ihtiyacımız olan o binlerce aydınlatıcıyı nasıl yetiştireceğiz?
Siz gerçek Atatürkçüler! Tehlike büyük…, uyanın, harekete geçin!
Bu son fırsattır, son!...
1 http://cihandura.com/diger-yazilar/335-topraklarimiz-hizla-yabancilaiyor.html
Prof. Dr. Cihan DURA, 4 Aralık 2014