Bu Nasıl Bir Kara Harekâtı, Yine Mi Tuzak?
Kara harekâtının başladığını ve Türk tanklarının Irak kuzeyi, Haftanin bölgesine girdiğini ilk biz duyurmuştuk sizlere...
Devamını da biz getirelim… Bugün baktık gazetelere, harekâttan bir haber var mı, diye, yok, gazetelerde ve ekranlarda hiç ses yok, neden?
Biz de sizlere bu haberi ulaştırırken medyadan bilgi aldık, işte hala internette dolaşan harekât haberi:
http://haber.gazetevatan.com/turk-tanklari-haftanin-kampina-girdi/406776/1/Gundem
Buna göre tanklarımız Irak’a girdi ve harekât başladı teröristlere karşı. Ama bu haber bir garip... Neden garip? En başta bu harekâta ilişkin hiçbir bilgi yok, Doğan Haber Ajansı (DHA) bu konudaki haberini geri çekti, artık yayınlamıyor… Geriye vatan ve hürriyetin haberleri kaldı, ama o da yetersiz, başta sağma gibi bir haber. Bakınız bu haberde ne diyorlar:
“…Türk tankları kampa iki yönden taarruz etti. Siyahkaya köyünden sınırı geçerek Kuzey Irak’a giren 20 tank ve komando taşıyan 30 zırhlı araç, Habur’a 20 km uzaktaki kampa girdi. Operasyona Kuzey Irak’taki Türk üssü Bamerni’den hareket eden tanklar da ters yönden katıldı. Böylece kampı terk eden PKK’lıların kaçış yönleri hem kuzeyden hem güneyden kapatılmış oldu. AFP’ye bilgi veren TSK kaynaklarına göre bölgede 400 kadar PKK’lının bulunduğu sanılıyor…”
Şimdi alınız haritayı, önünüze koyup inceleyiniz, işte harekâtın en geniş kapsamlı haritası:
Tankların girdiği bölgede 400 kadar terörist olduğu söyleniyor, tankları gireli 24 saat oldu ama hiç çatışma haberi olmadığı gibi, harekâta ilişkin bir bilgi de yok. Ekranlar VAN depremi dışında hiçbir haber vermiyor.
Deprem önemli, can kayıpları önemli, yardım gönderilmesi önemli, bir şey dediğimiz yok, ama Irak’a yapılan harekât da bir o kadar önemli… Çünkü harekât demek, savaş demektir. Ülkemiz Irak’ta bir savaşa giriyorsa eğer, bundan haberimiz olması şarttır, bunu bilmek hakkımızdır, çünkü harekatı yapan Mehmetçik, Mehmetçik ise evladımız…
İşin bir başka garibi ise şu; Genelkurmay açıklama yaptı, “harekâtın büyük bir bölümü yurt içinde", dedi ve Çukurca ve Hakkâri bölgesinde başlatılan operasyonlar da bitti. Bu durumda Irak’a yapılan harekât nasıl bir harekâttır? PKK inlerinin bulunduğu Şırnak-Hakkâri hattında yapılacak operasyonlarla sınır ötesi harekâtın desteklenmesi gerekir, ama böyle bir bilgi de yok. Bir harekâtta TANK neden kullanılır? Karadan girecek birliklerin yapacağı ilerlemeyi korumak için, desteklemek için ama bu konuda da bilgi yok. Kaldı ki mesele bir tek Haftanin’le bitmiyor, asıl Hakurk var, ama buraya harekât yapıldığına ilişkin de bir bilgi yok. Bütün bildiğimiz; Haftanin’de tanklar, Hakurk’da uçaklarla havadan bombalama…
İnsandan ister istemez, bizi yine mi tuzağa çekiyorlar, diye kendi kendine soruyor insan… Nasıl bir tuzak?
Çukurca’da 26 şehidimiz var, bir önceki gün de altı şehit, toplam 32. Ardından Şemdinli’de iki, Kazan vadisinde bir şehit, etti 35 şehit, üç günde. Halkımızın tepkisi büyük, öfkesi büyük. Öylesine büyük ki, Cumhurbaşkanı bile “intikam alacağız” demek zorunda kaldı… Ülkemizin dört bir yanında teröre lanet mitingleri yapıldı, halkımız sokağa döküldü ve doğan öfkeler büyük ölçüde AKP’ye yöneldi, hani şu PKK ile pazarlık yapan AKP’ye…
İşte bu öfkeyi dindirmek için 22 taburla yurt içinde bir operasyon başlatıldı. Komutanlar Çukurca’ya gitti. Bülent Arınç; “Komutanlarımız akşam yemeğini bile eşleriyle yiyemiyor” deyip askerimize hayranlığını belirtti. Halbuki, aynı Arınç; “bu komutanlarla savaşa gidilir mi hiç” demişti. Medya “yüze yakın terörist öldürüldü, intikam alındı, baskını yapanlara hesap soruldu” gibisinden manşetler attı. Ardından Van depremi, medya her gün Van depremi anlatıp halkımızın PKK’ya yönelik öfkesini unutturmaya çalıştı, bu süreç hala da devam ediyor…
Şimdi toparlayalım: PKK ne oldu? Bitti mi, hayır, Irak kuzeyindeki inlerini gösteren harita işte yukarıda, bakınız hâlâ oradalar… Kapsamlı bir sınır ötesi harekât, askere siyasi hedef veren bir sınır ötesi harekât başlatıldı mı? Hayır, Çukurca karşısı Irak topraklarına beş altı kilometre girdiğimiz söylendi, devamı ise yok. Zaten o dağlık arazide beş altı kilometre dediğiniz ne ki, bir dağı aşın, o yol eder, ikinci bir dağı aşmanıza gerek yok…
Sonuç: PKK aynı PKK, terör tehdidi yine aynı tehdit… TBMM Gizli görüşme de 01 Kasım’a ertelendi, yani gündemde terör yok, deprem var… PKK’ya gelince, böyle bir acı günde, böylesi insan kayıplarının yaşandığı bu günlerde eylem yapacak değil ya… Yapsa halkın hepten nefretini kazanacak, ardında hissettiği halk desteğini de kaybedecek…
Peki bundan sonra ne olur?
Van depremi gündemde kalır ve her gün yardım, insanlık dramı gibi konularla canlı tutulur…
Anayasa değiştirme çalışmaları aksatılmaksızın yürütülür… Özelleştirme, Fener Rum Patrikhanesi, Heybeliada Ruhban Okulu, özel okullar, PKK yerel yönetimlerine özerklik, af gibi konularda hızlı bir çalışmaya girilir…
Terör ne zaman biter biliyor musunuz? Anadolu Bizans olduğu zaman… Ya Anayasa değiştirilip Bizans’ın hukuki yapısı kurulacak ya da biz daha uzun yıllar bu Bizans çocuğu PKK ile uğraşıp duracağız. İşte mesele budur; bizi PKK ile aldatıyorlar, bizi PKK ile tehdit edip sindirmeye, korkutmaya, susturmaya çalışıyorlar, bunları her yolu Bizans’a çıkıyor... Bugün Fener Bizans Rum Patriği, Atatürk’ün el koyup Türk Ortodoks Patrikliğine bıraktığı üç kiliseyi geri istedi, duydunuz mu?
Karar sizin, bizim, hepimizin; anayasayı değiştirip Anadolu’yu masada Bizans’a mı verelim yoksa tez elden bu siyaseti değiştirip, ulusal bir siyaseti iktidara getirip bu PKK’yı yok edip huzur ve güvene mi kavuşalım?
Öyle ya bu kutsal topraklarda, bu dünyanın en zengin ve güçlü coğrafyasında yaşamanın da bir bedeli var…
Erdal SARIZEYBEK, 26 Ekim 2011
erdalsarizeybek@gmail.com