
Referandumun ardından dün Ankara'nın klasik Salı günlerine yeniden döndük. TBMM'de çalışmalara yeniden başlandı. AKP kulislerinde, derin kaygı ve endişe her haliyle kendini belli ediyordu. Referandum dolayısıyla verilen ara tatili öncesindeki havalarının yerinde yeller esiyordu. Gittikleri gibi geri dönememişlerdi!.. Şen gidip yaslı döndükleri her hallerinden belliydi. Her grup toplantısına getirilen amigolar bile neşelendiremiyordu yaslı AKP mebuslarını. Devlet Bahçeli'yi suçlayanı mı ararsınız... Faturayı Bülent Arınç'a, Abdullah Gül'e, Ahmet Davutoğlu'na keseni mi.. "Reis, Kadir Topbaş ile Melih Gökçek'in kafasını koparacak" diyeni mi... Saray danışmanlarına en ağır hakaretleri yağdıranları mı.. Eğer zamanında yapılırsa 2019 seçimleri için felaket tabloları çizenleri mi... "Binali Yıldırım tekrar Ulaştırma Bakanlığı'na döner" diyenleri mi... AKP'de herkesin elinde bir liste "gizli hayırcıları" kulaklara fısıldıyor, kendilerinin ise sahada ne kadar aşırı gayret gösterdiklerinden dem vuruyorlardı. Referandum sonrasında sonuç yüzde 51 ile "evet" çıksa da AKPMHP'deki panik, telaş ve korku, Meclis kulislerinden dışarı taşıp Çankaya ve Ulus istikametine doğru yayılıyordu!..
Diğer yandan, MHP kulislerinde iktidarın kendilerine kestiği "başarısızlık" faturasından kurtulmanın telaşı gözlenirken, AKP, derinden, kendi tabanındaki fireleri de sorguluyordu. "Kayyumların getirdiği oylarla yüzde 51'i elde ettik", "AKP'de büyük fireyi kimse görmüyor mu" diyen iktidar mebuslarına rastladık. MHP kulislerindeki diğer önemli bir gözlemimiz ise, referandum öncesi Balgat yönetimine vaat edilenlerin yerine getirilmeyeceği tedirginliği ve kaygısıydı!..
Hönkürülenlerin aksine, "evet" ortaklarının kulislerinde zafer havasının "z"sine bile rastlamak mümkün değildi. Her iki kulisin ortak diğer bir önemli gündem başlığı ise "merkez sağda yeni parti kuruluyor mu. Ne olur?" sorgulamasıydı...

* * *
Referandum AİHM'e giderse ne olur?
AKP iktidarı, referandum öncesi kendi davet ettiği AGİT'in raporunu tanımıyor!.. Türkiye'nin Kopenhag Belgesi'ne taraf olması nedeniyle AGİT heyeti Türkiye'ye gelerek referandum sürecindeki faaliyetleri gözlemledi. Öyle külah mülah işi değil.. Heyetin verdiği raporlar büyük önem arz ediyor. Somut belgelerle tespit edilen usulsüzlükler yüzünden 16 Nisan referandumu YSK veya AYM tarafından iptal edilmezse konu AİHM'e taşınabilir. AİHM'in karar sürecinde AGİT raporu esas alınıyor. Millî Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, benzeri çok somut bir örneği hatırlattı. Yalım, NATO (SFOR) karargahında, Bosna Hersek'te 2000 yılında yapılan yerel seçimlerde, seçimin eşit-adil şekilde yapılması ve güvenliğini sağlamak için yetkili subaydı. Ümit Yalım, Sırpların, seçim sürecinde çok sayıda usulsüzlükler ve engellemeler yaptığını kaydetti. Yalım, "muhalefetin engellendiği bölgelerdeki seçimler AGİT Raporu ile iptal edilmişti" dedi.
Ümit Yalım, referandum öncesi çıkarılan, YSK'nın, muhalefete yer vermeyen ve eşitlik ilkesine aykırı yayın yapan özel radyo ve TV'lere ceza verme yetkisini elinden alan KHK'ya da değindi. Yalım, şunları kaydetti;
"Anayasanın 67'nci maddesi ile iktidarı elinde bulunduranların kendi lehlerine yapacakları kanun değişikliğine karşı önlem alınmıştır. Bu bağlamda 67'nci maddenin son fıkrasında, 'seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz' kuralı ile muhalefet partilerinin hakları koruma altına alınmıştır.
Anayasanın açık hükmüne rağmen Yüksek Seçim Kurulu, 687 sayılı KHK ile seçim kanununda yapılan değişikliği uygulamış, referandum sürecinde muhalefete yer vermeyen ve eşitlik ilkesine aykırı yayın yapan özel radyo ve TV'lere herhangi bir yaptırım uygulamamıştır.
Verilen somut örnekten anlaşılacağı üzere YSK, Anayasanın 67'nci maddesini ihlal etmiştir. Sadece bu ihlal bile referandumun iptali için yeterli bir gerekçedir."
Ahmet TAKAN, 19 Nisan 2017
ahttakan@gmail.com