BUGÜN GÜNLERDEN NE ?
Yine Cenene televizyonu.
Yine bir ‘Eğrisi ve Yamuğu’ izlencesi.
Yine bir ‘kamuoyu imal’ çabası.
Yine eğri ve yine yamuk.
Yine bir Taha Ak-p-yol klasiği.
‘27 Mayıs Devrimi’ sonrası kurulan ‘Devrim Mahkemeleri’ anlatılıyor.
Mahkeme bașkanı ‘Sizi buraya tıkan irade’ mi ne demișmiș.
Taha Ak’ılyoksunu da eğri mantığıyla ‘Silivri Mahkemeleri’ile karșılaștırıyor.
Diyor ki; ‘madem o gün hukuk yoktu bugün de olmayabilir’.
Bu eğri’nin doğrusu ise șudur: O gün ‘devrim hukuku’ vardı, bugün de ‘karșıdevrim hukuku’ olacaktır.
Ve Ümraniye, Beșiktaș, Silivri, Hasdal her ne ise mahkemeleri; Yargıçlar ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri, Yargıtay ve Danıștay yargıç ve savcıları, Anayasa Mahkemesi bașkan ve ‘yeni üyeleri’, Yüksek Seçim Kurulu üyeleri bu ‘karșıdevrim hukuku’nu hakkıyla uygulamakatadırlar.
Özel Yetkili Mahkemeler kaldırılsın diyoruz ya; hani hergün eylemdeyiz.
Eminağaoğlu’nun yerinde bir saptaması var: bu ‘Özel Görevli’ mahkemeler kalksa bile seksenbir ildeki ‘Ağır Ceza Mahkemeleri’ bunların yerini alabilir.
Çünkü ülkede yürürlükte olan ‘karșıdevrim hukuku’dur.
Savcısı Öz değil de Kansız olsa ne yazar?
Ordunun ‘komuta kademesi’ni, siyasal parti liderlerini, ülkenin aydın ve yazarlarını ‘oraya tıkan irade’ bir kez karar vermiș bulunmaktadır.
Bașsavcı Büyük Orta-Doğu Projesinin ‘eșbașkanı’ mıdır değil midir?
Adam otuz bilmem kaç kez ‘açık ve net’, ya da Özal’ın dediği gibi ‘açık ve seçik’ söylemedi miydi?
Anayasa Mahkemesi’nin bugünkü bașkanını oraya kim getirmiști?
‘12 Eylül Felsefesi’.
‘12 Eylül Felsefesi’ ne idi diye sorulacak olursa, ‘karșıdevrim felsefesi’dir denilebilir.
‘Karșıdevrim felsefesi’nden çıksa çıksa bir Cenene televizyonu çıkar.
Bir de ‘Eğrisi ve Doğrusu’ izlencesiyle Taha Ak-p-yol.
Ancak yașamın diyalektiği bir bașka gerçekliğin ortaya çıkmasına da yol açar.
’12 Eylül Felsefesi’ de yeni bir ‘devrim felsefesi’nin doğmasına yol açacak demektir.
Orada ‘Tekel İșçsi’, beride ‘Sağlık Emekçileri’.
Kentte ‘atanamayan öğretmenler’, köyde ‘Hes karșıtları’.
Bir kıpırdanma var demek ki.
Bir uyanıș.
Ve bir ayağa kalkıș olacaktır.
Bu ‘Alman Felsefesi’ değil ki düșünülürek buluna.
Her devrimin felsefesi ‘eylem içinde’ biçimlenir.
‘12 Eylül’ gününe değin bir ’12 Eylül Felsefesi’ mi var idi?
Bugün de yeni bir ‘devrim felsefesi’ doğmaktadır.
Ve yeni bir ‘hukuk’ ile yeni yeni mahkemeler kurulacak demektir.
‘Eğrisi ve Doğrusu’na da o mahkemeler karar vereceklerdir.
Gün yorum değil eylem günüdür.
Silivri’de ‘Vardiya Sizde’ ise Avrupa’da da ‘Vardiya Bizde’dir.
Habip Hamza Erdem