‘BUNALIM’IN CİLVELERİ
Sayın İmralı ne dedi, sayın Kandil ne diyecek ?
Ne fazla ne eksik, bir o kadar sayın Bozdağ, sayın Akdağ, sayın Yıldırım, sayın Șimșek ne diyecekler?
İnsanlar susturulmuș da nesneler konușuyormuș gibi, değil mi ama ?
Dağ taș dile geldi sanki.
Tam bir ‘Kıyamet’ öncesi dönem de denilebilir.
Ve ne yazık ki öyledir.
Dūnya būtūnūyle bir ‘kıyamet’in eșiğindedir.
Ve yine nice yazıklar olsun ki ‘kıyamet’in aktörleri, Akdağ, Bozdağ, Karayılan falan ne olduklarını ya da nelere alet olduklarının ayırdında değildirler.
O kūçūcūk ‘akıl’larının yetmeyeceğini bildikleri için de daha ‘akıllı’ adamlara gereksinim duymușlardır.
Ne var ki burada sözū edilen ‘Kıyamet’, Maya takvimi ya da bakla falı ile bakılan kıyamet değildir.
Bilimsel yöntemlerle öngörūlebilen bir ‘kıyamet’tir.
Ekonomi politikte ‘nicel göstergeler’e dayalı bir sunumun her zaman yeterli olmadığı ve o nedenle ‘ekonomik dalgalanma’ ya da ‘çevrim’ yaklașımının “gūncel sorunları tarihsel sūreçler ıșığında dūșūnmeye ve en azından sezgisel sonuçlara ulașmaya yardımcı olacağı”nı ileri sūrmūștūm.(*)
Dūnya ekonomisinin gelișimine bakıldığında, son iki yūzyılda 45-60 yıl aralıklarla yani ortalama 50 yıllık aralıklarla ‘būyūk değișimler’ geçirdiği saptanabiliyor. Ki buna ‘uzun dönem çevrimi’ de denilmektedir (Kondratieff).
Ȫyle parmak hesabıyla değil ama, 1770’lerden itibaren 1815, 1873, 1929, 1973, ve 2008 yıllarının ‘çevrim’in ūst; 1848, 1895, 1946 ve 1989 yıllarının da çevrimin alt ‘dönūm’ noktaları olduğu saptanabilmektedir.
Dikkat edilirse bu ‘ekonomik çevrim’lerin ‘dönūm’ noktaları aynı zamanda siyasal ve hatta toplumsal ‘dönūm’ noktalarıdırlar da.
Ve yine ‘dūnya geneli’ndeki gelișmeler ‘tıpatıp’ Tūrkiye ‘özel’inde de yașanmaktadır.
Dūnya denizindeki bu dalgalanmaların Tūrkiye’ye çarpan dalgalarına bakıldığında 1929, 1946, 1974 ve 2007 yıllarının ‘anlamlı değișikler’e yol açtığı görūlmemmekte midir?
O arada bu ‘uzun dönem’ dalgalarının ortalama yirmișer yıllık Kuznets, onar yıllık Juglar ve dörder yıllık kūçūk dalgalara ayrılabilceğini de belirtelim.
Gelelim dūnya genelindeki 2008 bunalımın nasıl bir ‘dalgalanma’ya yol açabileceği öngörūsūne..
Hani șu ‘teğet geçecek’ denilen ‘dalga’ya..
Bu ‘dalga’ ortaya çıktığı gūnlerde, bunun bir ‘būyūk dönūșūm’e yol açacağı ve teğet-meğet șöyle dursun çemberin çapını bile kaydıracağı öngörūlūyordu.
Adına ‘eksen kayması’mı denir ‘aks kesmesi’ mi önemli değildir.
‘Yeni anayasa’, ‘açılım sūreci’, ‘barıș sūreci’, ‘bașkanlık sistemi’, ‘eyalet sistemi’ arayıșlarının tūmū 2008 bunalımın ‘baskısı’ altında biçimlenecektir.
Bunalımın ‘cilve’leri de denilebilir.
Bu bunalım ‘insanların nefesini kesip’ dağı tașı dillendirecek būyūklūktedir.
Değil Tūrkiye dūnyada ‘dūzen değișikliğine’ yol açabilecek șiddettedir.
Ȫnce ‘teğet’ diyen dilleri kesmiștir.
Bundan böyle ya dağ taș konușacak ya da ‘kesik dilli’ boğazlardan sadece ‘böğūrtū’ler duyulabilecektir.
Bu bunalım insanı ‘insanlıktan çıkaran’ boyutlardadır da ondan..
(*) Habip Hamza Erdem, ‘Tarihin Tekerleği’, Devlet-Ulus’un Sonu, Ezgi Kitabevi, 2010 içinde ss: 69-86