BUNALIMI ANLAMAK ÜZERİNE (I)
Öncelikle, ‘bunalım’ derken, Türkiye’nin içine düşürüldüğü ekonomik ve toplumsal bunalımdan sözetmeyeceğimizi söyleyelim.
Son bir aydır, ’31 Mart’ seçimleri dolayısıyla, başta Dr Recep olmak üzere, AKP ve MHP’nin, Türkiye’yi içine zorla sürükledikleri ‘bunalım’dan çıkarmak gibi bir ‘amaç’larının olmadığını da eklemek gerekebilir.
Artık ‘seçim’ ve ‘sandık’ denildiğinde, halkımızın ‘gına geldiği’ne ise kuşku yok.
‘Hukuk’tan ve ‘ahlâk’tan vazgeçtik, ‘Yasa’, ‘YSK’, yargıç ve savcı terimleri de sadece ve ancak ‘tiksinçlik’ uyandırıyor.
Tıpkı, Türk toplumunu bu ‘bunalım’a itenlerin, değil söz ve görünümleri, doğrudan ‘varlık’ları gibi.
Oysa, Türkiye’nin ‘bunalım’dan çıkmasının tek ve biricik koşulu, bu ikisinin ‘evane’leriyle birlikte, Türk siyasal yaşamından ‘el çektirilme’sine dayanıyor.
Olur mu olmaz mı, ya da nasıl olur bu yazı dizisinin konusu değil.
Bu yazı dizisinde ‘dünya ekonomisi’nin ‘mekanizma’sının nasıl çalıştığına işaret edeceğiz.
Bu ‘mekanizma’nın son yırmi yıldaki ‘evrim’ine bakılarak, önümüzdeki yirmi yılda neler olabileceğini kestirmeyi de deneyeceğiz.
Kuşkusuz, o arada, Türkiye’de olabilecekler ile olması gerekenler üzerine de bir ‘düşünce’ edinilebilmeli diyelim.
Yok eğer, aptalca ama çok yaygın olarak, hâlâ, ‘üretim ekonomisi’, ‘üretimimizi artıralım’, ‘tarımımıza destek olalım’, ‘artık gülümseyelim’, ‘gelin kucaklaşalım’ gibi ‘boş laflar’a kulak asılacaksa, bu yazı dizisinin okunmasında yarar yoktur.
Ki bu son sayılanlara kulak asanlar, özde, ‘kerameti kendinden menkul’, piyasalar bunu ‘satın aldı’ gibi ‘ahmak ötesi’ alingirli sözcüklerle kurulan ve içinde bolca ‘dolar düştü’, ‘borsa şahlandı’, döviz, rezerv, yabancı sermaye, swapp-mwap gibi ilgili-ilgisiz terimleri barındıran tümcelere alışkın olanlardır.
Açıkca söylemek gerekirse, bunlar, sözde ‘akademik’ ama gerçekte ‘içi boş’ ve sahte-kuramsal ama güncel pratikle ilgisi olmayan ‘çözümlememsi’ gevezeliklerdir.
Sözü uzatmadan, hazırladığımız bir tabloyu ilişikte sunalım:
ADB Cari Açığı Günlük açık Petrol fiyatı FED Para arzı Altın Fıyatı
2000 : - 403,460 MD 1,1 MD 25,82 $ 0,855 MD ~250 $
2001 : - 389,693 MD 1,06 MD 24,35 $ 0,73 MD ~270 $
2002 : -450, 802 MD 1,23 MD 24,95 $ 0,748 MD ~300 $
2003: - 518,747 MD 1,42 MD 28,89 $ 0,866 MD ~350 $
2004 : - 631,590 MD 1,73 MD 38,24 $ 1,14 MD ~450 $
2005 : - 745,246 MD 2,04 MD 54,41 $ 1,63 MD ~470 $
2006 : - 805,962 MD 2,2 MD 65,14 $ 1,95 MD ~550 $
2007 : - 711,033 MD 1,95 MD 72,46 $ 2,17 MD ~650 $
2008 : - 681,391 MD 1,86 MD 96,97 $ 2,90 MD ~900 $
2009 : - 372,522 MD 1,01 MD 61,46 $ 1,84 MD ~1000 $
2010 : - 430,102 MD 1,18 MD 78,92 $ 2,36 MD ~1100 $
2011 : - 444,593 MD 1,22 MD 111,22 $ 3,33 MD ~1600 $
2012 : - 426,197 MD 1,17 MD 111,66 $ 3,34 MD ~1700 $
2013 : - 349,544 MD 0,96 MD 108,64 $ 3,25 MD ~1700 $
2014 : - 373,796 MD 1,02 MD 99,02 $ 2,97 MD ~1300 $
2015 : - 434,603 MD 1,19 MD 52,36 $ 1,57 MD ~1250 $
2016 : - 451,692 MD 1,23 MD 43,55 $ 1,30 MD ~1300 $
2017 : - 466,248 MD 1,28 MD 54,25 $ 1,62 MD ~1300 $
FED’in toplam para arzı 12.617,685 MD (Milyar Dolar)
Birinci ve ikinci sütunlar yıllar ve yıllara göre ABD’nin ‘cari açık’ miktarlarını göstermektedir.
Üçüncü sütun, bu açığın 365 güne bölündüğünde elde edilen rakamdır. Yani ABD’nin bir günde verdiği açık olup, dolayısıyla bir her saat başı 42 milyon $, her dakika 700 000 $ açık verdiğidir.
Dördüncü sütun petrol fiyatını, beşincisi FED’in (ABD Merkez Bankası diyelim) para arzını ve son sütun altın fiyatlarını gösteriyor olsun.
Bunlar arasındaki ilişki ne denilecek olursa; öylesine biribirlerine bağlı, öylesine biribirinin nedeni ya da sonucu olduğunu açıklamaya çalışacağız.
Dahası öylesine dünya ekonomisini yönlendiren, öylesine Türkiye’deki soğan ve patates fiyatlarındaki artışın ‘sorumlusu’ olduklarını da göstermeye çalışacağız.
Olur mu denilecektir, Türkiye’deki soğan ve patates fiyatlarının ‘sorumlusu’ çıkıp ‘sorumlu benim’ demedi mi?
İşte o ‘sorumsuz’ kişinin, gerçekte ABD’nin ‘cari açık’ ve ‘Fed’in para basma’sının ‘sonucu’ olduğunu göstermeye çalışacağız diyelim o zaman.
O arada, ‘herif ABD’ye nasıl da rest çekiyor’ diyenlerin nasıl ‘beyin yoksunu’ oldukları ya da nasıl ‘kapıya bağlanmış’ oldukları da ortaya çıkacak olursa, çıksın diyelim.
(Sürecek)