Tahmin edeceğiniz gibi, Türk'ün tarihinde asağılık duygusuna neden olabilecek bir şeyin olmadığı konusunda hemfikiriz. Benim demek istediğim "Bunu bir Türk yaptı", "Ünlü ecnebi oyuncu Türkiye'yi şereflendirdi", "Ünlü ecnebi şarkıcıya Türkçe 'merhaba' dedirttik", "Avrupa Avrupa duy sesimizi", "Ünlü ecnebi otomobil firması bilmemne modelini üretmek için Türkiye'yi seçti", "Türk tasarımcı bilmemne firmasının şu ürününü çizdi" türü başlık (ya da belgeseller

), Gazi Kemal Atatürk'ün aramızdan bedenen ayrılışının ardından bilinçli olarak terkedilen "TÜRK ÖĞÜN ÇALIŞ GÜVEN" düşüncesinin bugün geldiği noktayı göstermesi açısından bence önemlidir.
Bu konuda, "İki türlü uygarlık vardır: Biri kuran, biri bozan. Biz bozanız, kanımızda var ne yapalım barbarız", "Bu millet adam olmaz", "Yoğurttan başka ne üretmişiz, Anadolu'ya 1071'de girince pastırmayla düdüğü Ermeni'den, cacıkla çiftetelliyi Yunan'dan, çiğköfteyle ayranı Kürt'ten görmüşüz", "Türk değil mi işte, belli", "Heee Kızılderililer de Türk'tü" gibi akıl dolu önermeler tabii ki çoğaltılabilir.
Güven abidesi bir ulusun özgüvenini, Gazi Kemal Atatürk'ün düşüncesini ayaklar altına alarak nasıl aşama aşama kırdıklarını bugün çok daha açık bir biçimde görebiliyoruz. Çok uzun yıllardır bilinçli olarak bilinçaltımıza vermedikleri mesaj, üstümüze atmadıkları iftira kalmadı. Ekonomik ve kültürel yaptırımlarla, devlet ve yurttaş onurunu iki paralık eden girişimlerle, uyguladıkları vizelerle, artık sıradanlaşan özür dilenciliğimizle bizlere gerçekten
haddimizi bildirdiler ve her geçen gün dozunu arttırarak bildirmeyi sürdürüyorlar...
Belki bu konuda gereğinden fazla duyarlı davranıyormuş gibi gözükebilirim ancak Gazi Kemal Atatürk'ün düşüncesi dışında birşey savlamadığımı da tüm içtenlenliğimle belirtmek isterim.