Butik devlet ve demokratik özerklik projesi!
Afganistan’da 12 Türk askerinin kaybı üzerine geliştirilen eleştirilere karşı, Tayyip Erdoğan ilk tepki olarak “Türkiye’de siyaset yapan veya kenarda köşede bir şeyler yazanlar bizden şunu mu bekliyorlar; yani içine kapalı bir butik devlet mi istiyorlar? Türkiye bir butik devlet değildir. Türkiye, dünyaya açık bir devlettir ve güçlü bir devlettir. Güçlü bir devlet olmanın gereği de budur” dedi..
Oysa eleştiriler, devletin büyüklüğüne veya küçüklüğüne ilişkin değildi. Eleştiriler, devletin milli çıkarlar doğrultusunda yönetilmesi içindi..
Bir benzetme yapmak gerekirse, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı’nın, “Başbakan Tayyip Erdoğan adına tam yetkiliyim” diyerek Oslo görüşmelerinde kabul ettiği demokratik özerklik projesine uygun devletçiklere “butik devlet” denilebilir... Veya Tayyip Erdoğan’a, AKP henüz kurulmadan 2001 yılında gönderilen gizli CFR belgesinde belirtilen “otonomi verilecek yerel yönetimler”e butik devlet denilebilir...
Ayrıca bir devletin başka bir devletin politikalarının uygulayıcısı olması durumuna elbette “taşeronluk” denilir.
***
Gerçi Genelkurmay Başkanlığı, Türkiye’nin NATO bünyesinde oluşturulan ISAF komutasında, Meclis kararıyla Afganistan’a gittiğini hatırlattı ama netice değişmiyor. Türkiye, Afganistan’da Amerikan çıkarları için bulunuyor. İSAF ise ABD’nin NATO ülkelerinin ordularını, kendi çıkarları için kullanmak maksadıyla oluşturduğu bir organizasyondur. Kaldı ki ISAF komutasında NATO üyesi olmayan Güney Kore, Yeni Zelanda gibi ülkelerin de askerleri var... Hani bu bir NATO göreviydi?
Nitekim, uluslarararası ilişkilerin Türkiye’deki en yetkin uzmanlarından biri olan Onur Öymen, “Afganistan operasyonu NATO’nun sorumluluğunda değil. Bu operasyon Gönüllüler Koalisyonu’dur. NATO’da ISAF denilen bir kuvvet kuruldu ve ABD’nin öncülüğünde gönüllü olarak katılmak isteyenler bunun içinde yer aldı. Afganistan’ın bizim Kurtuluş Savaşımıza verdiği destek ile bu durumu birbirine karıştırmamak lazım. Kurtuluş Savaşı’nda işgal güçlerine karşı bir mücadele vardı. Afganistan’daki durum ise farklı. Orada terörle mücadele amacıyla yapılan bir operasyon söz konusu. Ancak daha sonra işgale dönüşen bir durum söz konusu” dedi...
Tecrübeli diplomat İnal Batu da “Başbakan’ın verdiği örnek doğru bir örnek değil. Afganistan’da bir işgal var. Önemli olan Afganistan’da niçin bulunduğumuzdur. Biz orada Afgan halkı için değil boğazına kadar yolsuzluğa gömülen, başkent dışında hiçbir otoritesi bulunmayan Karzai yönetimini desteklemek için bulunuyoruz” dedi.
Özetle, Türkiye’nin Afganistan’daki askeri varlığı, ülkenin Amerikan güdümünde tutulması içindir. Yani emperyalizm ile omuz omuza hareket etmektir.
***
Erdoğan “Hiçbir zaman küçük düşünemeyiz, büyük düşünmeye mecburuz. Tabii ki büyük devlet olmanın da zaman zaman bedelleri vardır ve bu bedelleri de kimse görmezlikten gelemez” diyor...
Örneği dışarıdan verelim.. Kimse İngiltere’nin küçük devlet olduğunu ileri süremez. Ama Irak’ın işgali sırasında İngiliz basını, Başbakan Tony Blair’i, bir karikatürde, ipi ABD Başkanı’nın elinde olan fino köpeği olarak göstermişti... Sonuçta Tony Blair siyaseti bırakmak zorunda kaldı...
Demek ki, büyük devletlerin her zaman büyük politika uygulayacağı varsayımı doğru değildir..
***
Erdoğan, “Ey Bahçeli, ey Kılıçdaroğlu tenezzül edip Çanakkale şehitliği’ne giderseniz orada Boşnakların, Kosovalıların şehitlerin isimlerini görürsünüz. Hiç kimse Boşnaklara, Makedonlara Çanakkale’de ne işiniz var diye sormadı. Bu ne gaflettir. Onlar kardeşleri için buraya geldiler ve kardeşleriyle omuz omuza bu toprakları müdafaa ettiler” diye de bir savunma geliştiriyor.
Türkiye, Afganistan’a Afgan kardeşlerine yardım için ve Afganistan topraklarını onlarla omuz omuza savunmak için mi gitti ki Erdoğan böyle bir hatırlatma yapıyor?
Çanakkale Savaşı sırasında Boşnaklar, Kosovalılar, Makedonyalılar Osmanlı devletinin vatandaşıydı. Çanakkale savunmasında bulunanlar, kendi ülkeleri adına emperyalist istilaya karşı savaştı... İngilizlerin yanında savaşa girmiş olsalardı, bu davranışları, Türkiye’nin Afganistan’daki durumuna benzetilebilirdi...
Arslan BULUT, 22 Mart 2012