"Büyük Abi"nin Çocukları! (16)
SÖZÜM MECLİS'TEN DIŞARI...
"Etnik Kökenim Kinimdir!" başlığıyla "Büyük Abi'nin Çocukları" yazı dizisinde sizinle bir bilgi paylaşımında bulunmuştum.
"DTK- Demokratik Toplum Kongresi 43 ilde Özerk Kürdistan Parlamentosu için seçimini yaptı."
Yapılmak istenen nedir sorusunun gereksiz olduğu ve her şeyin gün gibi açığa çıktığı bu aymazca planı anlayabilmek adına, aslında hiç bir şeyin tesadüf olmadığı ve her olayın belki bir yüz yıl önce planlandığını hatırlamak için tarihin tozlu yapraklarında biraz olsun göz gezdirmek ihtiyacı ile karşı karşıyayız.
Viyana... Valslerin, romantik bestecilerin, görkemli hayatın ve aşkların şehri..
Viyana tam iki kez Osmanlı tarafından kuşatılmış ancak Kanuni ne de Merzifonlu Kara Mustafa Paşa bu şehri almayı başaramamıştır.
Bu görkemli şehir özellikle bu iki kuşatmadan sonra, sadece valslerin, romantik aşkların değil, Türk'e düşmanlığın da başkenti olmuştur.
Genelde her yüzyılda bir düzenlenerek, dünyaya şekil veren kongrelerden biri de 1815 Viyana Kongresi'dir. Bu kongrede "Şark Meselesi" söylemi Rus delegasyon tarafından ortaya atılmıştır.
Ancak "Şark Meselesi"nin altında yatan gerçek Türk-İslam ve Avrupa Hristiyan çatışması ve Türklerin Avrupa ve hattâ Anadolu'dan sürülmesidir. Albert Sorel bu tezin gerçek yüzünü "Türkler Avrupa'ya ayak bastığı günden beri Şark meselesi zuhur etti." söylemiyle açıklamıştır.
Şark meseli iki ana safhada kendini göstermektedir. İlk safhada Türkler taarruzda, Avrupa ise savunmadadır. Ancak 2. Viyana Kuşatması'nın ardından Avrupa taarruzda iken Türkler savunmaya çekilmek zorunda kalmışlardır.
Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalamak amaçlı yeni bir ekol oluşmuştur. Rusya, Fransa, Almanya ve İngiltere'nin oluşturduğu bu ekol "Şark Meselesi"ni "Kürt Meselesi"ne dönüştürmüştür. Özellikle 19. asrın ortalarında Doğu, Güneydoğu ve Arabistan'da gözü olanların amacı derhal emperyalist bir amaca yönelmiştir.
Anadolu'da Kürt meselesi emperyalist virüsle bulaşan "Şark Çıbanı" örneği kendini göstermiş ve yayılarak Türkiye, İran, Irak ve Suriye topraklarında kendisini göstermiştir.
Ermeni vatanı(!) için Kürtler piyon olarak kullanılmaktadır. Patronu(!) süreç içinde değişen emperyalizm için Kürtler vatansızdır. Denizden Denize Ermenistan için kullanılmalı ve bu dört ülkede ayaklanmalı, özerkliğini ilan etmelidir.
Suriye'de yaşayan Kürtler de özerklik peşinde olduklarını açıklamışlardır. Orada kurulacak bir Özerk Kürdistan, Ermenistan'ın Akdeniz'e açılacak kapısı olacaktır.
Şark meselesi'nin asıl hedefi Türk'tür ve Türk'ün ana yurdudur.
Orta Ölçekli Çatışma...
20011 Türkiye İç Savaş Raporu'nda NATO ve BM'nin müdahalesini sağlamak için orta ölçekli çatışmaların çıkarılmasından bahsedilmektedir. Sözüm meclisten dışarı deyip, devlet içinde devlet kurma çabasında olanların alt yapısını oluşturan bu raporun içinde vurgulanan ve çoğu gerçekleşen oluşumları kısa satır başları incelememiz gerekmektedir.
Bu sefer yandaş inşaat firmalarının inşa ettiği baraj kapısı patlamamış, dış kaynaklı, kanla renklendirilmek istenen bir su Türkiye'de kendine bir yol açmıştır. Su akmakta ve iktidar bakmaktadır.
Üstelik her türlü etnik milliyetçilik, dış güdümlü cemaat, tarikatların ve en önemlisi emperyalist virüslerle beslenen bu su, küresel çetelerin patronları ve onların işbirlikçilerinin açtığı yatakta mecrasını her gün biraz daha genişleterek hızla akmaktadır. Küresel bir bir proje olan ve CFR'nin isim babası olan iktidar ise bu suyun akışını sadece seyretmekle kalmayıp, sanal dereciklerle bu suyun akışını güçlendirmektedir.
Bu suyun kaynağı her ne kadar yüz yıl ötesinde yapılan ve günümüzde de devam eden Viyana Kongrelerine dayanırsa da, ana vana PENTAGON ve CIA'nın elinin altındadır.
Şimdi Terörizm ve Soykırım Uzmanı Sn. Sefa Yürükel'in Türk milleti ile paylaştığı "2001 Türkiye İç Savaş Raporu"ndan bazı hatırlatmalarla bu mikroplu suyun mecrasının alt yapısının gözümüzün önünde nasıl hazırlandığını görelim.
Bu rapor 2003 yılının Şubat ayının sonlarına doğru Norveç Uluslar Arası Dış ilişkiler Entitüsü'nün görevlilerinden Prof. Toje Bjorge tarafından, Sn. Yürükel'e okuması için verilen bazı evrakların arasına karışmıştır. Bu kurum Norveç devletine bağlı olarak çalışmaktadır ve resmi bir kuruluştur.
Sn. Yürükel'in tespitlerine göre bu rapor son derece temiz bir Amerikan İngilizcesi ile yazılmıştır. Bir bölümü uzun süredir Türkiye'de bulunan ajanların tesbitleri bir akademisyen-istihbaratçı tarafından raporlaştırılmıştır.
Bu çalışmaların ABD-PENTAGON-CIA tarafından yürütüldüğü çok kuvvetli bir olasılık olmakla birlikte, AB'nin de bu projenin içinde olduğu varsayımı da yadsınamaz bir gerçektir.
Türkiye AB'ye göre çok büyük bir devlettir. Parçalanıp, küçülmesi ve sonradan da yok edilmesi gerekmektedir. Bu konuda AB, "Büyük Abi"nin yamaklığını kabul etmiş ve en büyük patronun, küresel çetelerin baronlarının emirlerini aynen uygulamıştır.
AB'nin dayatmaları ile çıkan yasalar bu sürecin hızlanmasında son derece önemlidir. İkiz Yasalar, AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ve Kalkınma Ajansları... bu yasalarla kazandırılan tüm haklarla özellikle bölücülere yol gösterilmiş, adeta "Özerkliğinizi ilan edebilir, kendi meclisini kurabilirsiniz." izinnamesi ayrılıkçı kuklaların eline tutuşturulmuştur.
Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) meclis kurmasının altında bu yasalar yatmaktadır.
Devlet'in başı olduğunu her fırsatta yineleyen ve altını çizerek söyleyen iktidar ve camdan okuduğu hamaset dolu nutuklarının dışında Başbakan, Türkiye'nin bölünme projesine nasıl bakmaktadır sorusu, hemen akla gelebilir. Bu konuda söylenecek tek söz vardır.
"Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz"
O zaman gerilere gitmeden bu gün Yeniçağ'da 1. sayfada manşetten verilen "ABD ASKERİ MALATYA'YA YERLEŞTİ" haberinin hemen altında, diğer gazetelerin "ES" geçtiği bir haberi birlikte okumamız gerekmektedir.
VALİLERE EYALET STAJI
Diyarbakır ve Şanlıurfa'yı kapsayan Karacadağ Kalkınma Ajansı yetkilileri, İspanya'nın özerk bölgesi Katalunya'nın başkenti Barcelona'da incelemelerde bulundu. Ajansın başkanlığını dönüşümlü yürüten Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak ve Şanlıurfa Valisi Celalettin Güvenç de heyette yer aldı. Ziyaret internette "Ajans yönetimi Barcelona örneğini yerinde inceliyor" başlığıyla duyuruldu.
Bu haberi okuduktan sonra yargıçların, kaymakamların ABD'de yaptırılan "Eyaletleşme Stajı"nın ne anlama geldiğini, eşbaşkan bir başbakan tarafından yönetilen, Başbakanlı'ğa bağlı olarak çalışan Kalkınma Ajansları'nın ne işe yaradığı anlamamız daha da kolay olacaktır. Başbakanlığa bağlı olarak çalışan bu ajan kuruluşlar, Türkiye'nin bölünme planının taşeronluğunu yapmaktadırlar. Bu taşeronluğun karşılığı da AB hibeleridir.
Bu hibeler kadın projeleri, tarım ve benzeri her alanda ayrılıkçı ve bölücü ortama finansal destek sağlamaktadır. Küresel demokrasi denilen tehlikeli virüs de parti, sendika, dernek ve benzer kuruluşların içine sızarak her türlü dönüşümü gerçekleştirmektedir.
Görüldüğü gibi 1896 yılında ABD Kongre toplantısında alınan " Dini hoşgörü ve siyasi eşitlik üzerine kurulmuş Türkiye'yi olduğu gibi parçalara ayırmadan umumi ve tek manda yapmak" ve günümüzde artık gizliliğini yitiren bu karardan vazgeçilmiş, ulus devleti parçalama planları ayyuka çıkmıştır.
Yolculuğumuza devam edeceğiz. 2011 Türkiye İç Savaş Raporu'nu hatırlayarak, yapılmak istenenleri bilerek, onlara karşı çıkmak için daha da dirençli olacağız.
Sayfa 437.. "Efendiler, dünya bir imtihan meydanıdır. Türk milleti bunca yüzyıllardan sonra yine bir imtihan, hem de çetin bir imtihan karşısında bulunduruluyordu."
NUTUK'ta böyle demektedir Mustafa Kemal Atatürk... Türk milleti Bağımsızlık Savaşı'nı vererek bu sınavdan başarıyla çıkmış ve dünya devlerine diz çöktürmüştür.
Türk milleti olarak gene zorlu bir sınavdan geçiyoruz.
"Efendiler, Tarih ve olayların akışına uyarak, doğrudan içine düştüğümüz bugünkü kanlı ve kara tehlikeleri görmeyecek ve bundan ürpermeyecek ve etkilenmeyecek hiç bir vatansever düşünülemez."
O halde;
"Bugün için tek kurtuluş yolu, milletin birliğini bütün dünyaya göstermek ve kutsal haklarımızı, milletin ortaya koyacağı güçle kurtarmaktır."
En iyisi daha fazla mücadele azmi ve kararlılık için NUTUK'u bir kez daha ama anlayarak, altını çizerek okuyun. O'nun yol gösterici ışığında ülkenin ikinci Kurtuluş Savaşı için yürüyüşe geçin.
Ders kitabımız NUTUK, dersimiz Atatürk ilke ve devrimleri olsun.
Dersimiz bağımsızlıkçılık, anti-emperyalist direniş ve devrimcilik olsun.
Yolunuz, yolumuz açık olsun.
Figen ÖZEN, 28 Şubat 2012