"Büyük Abi"nin Çocukları! (7) / Figen ÖZEN

"Büyük Abi"nin Çocukları! (7) / Figen ÖZEN

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Mar 19, 2012 1:41

"Büyük Abi"nin Çocukları! (7)

Güneşi Zapt Edeceğiz, Güneşin Zaptı Yakın!

Yaratılan ve/veya doğal akışı içinde gelişen seri gündemler nedeniyle, Büyük Abi'nin Çocukları başlıklı dizi yazıdaki Abdülmecit ve günümüzdeki yansımalarını erteleyerek de olsa yazmaya ve birlikte irdelemeye devam edelim.

Ama önce bir konudaki kararlığımızı yineleyelim.

Güneşin ilk ışıkları ile uyanacağız, silkinecek ve dirileceğiz. "Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır." diyecek, tüm vatanı siper eyleyeceğiz. Bağımsızlık uğruna kelle koltukta yollara düşecek, canımızdan olacak, al kanlara boyanacağız.

Küçük bir azınlık dışında, aramızdaki tüm farklılıkları öteleyerek bir araya gelecek, Kemalist Devrim'i yeniden inşa edip, emperyalizme karşı hak savaşı vereceğiz.

Yurdumuzu işbirlikçiler sarmış, dövüşe, dövüşe yürüyeceğiz.

"Akın var, akın...
Güneşi zapt edeceğiz.
Güneşin zaptı yakın.
" dizeleriyle dövüşerek yürüyecek ve kazanacağız.

Çünkü;

W. Wilson'a, ABD Başkanı seçildiği zaman danışmanları, İstanbul'a elçi atanıp, atanmayacağını sormuşlardır. Wilson'un cevabı son derece ilginçtir. Ancak bu cevap yüz yıl önceki Amerika ile bugünkü Amerika arasında, Türkiye'ye bakış açısında hiç bir fark olmadığının açık göstergesidir.

"Türkiye yok ki... Elçi göndermeye ne gerek var?"

Wilson görünüşte savaş yerine barışı savunmaktadır. Kafasında ana hatlarını çizdiği yeni dünya düzeninde, ekonomik engeller kaldırılmalı ve serbest piyasa düzeni küresel çetelerin patronları ile uluslar sömürülmelidir.

8 Ocak 1918'de Wilson, kendi adıyla anılan 14 maddelik prensiplerini ABD Senatosu'nda açıklamıştır. 14 ilke ile Wilson Birleşmiş Milletler'in kurulmasını öngörmektedir.

1920 yılında ise Masonlar, Birleşmiş Milletler'in yanı sıra Avrupa Birliği'nden de söz ederek, "Dünya Devleti"nin kuruluşunun temel taşlarını bu iki kurum üzerine döşemeyi planlamışlardır. Çünkü "Dünya Devleti" ancak ulus devletlerin yıkılması ve bölünmesi ile gerçekleşebilecektir.

USA bir dolarının tepedeki "ULU GÖZ"ü çerçeveleyen üçgenin etrafında Latince bir cümle yer almaktadır.

"Bizim işimiz halledilmiştir."

Kimdir bu "biz" ve halledilen iş nedir?

ABD, Masonların idare ettiği bir ülkedir. Küresel çetelerin patronları Mason Locaları'nın "Büyük Biraderleri"dir. "Biz" onlardır. Hallettikleri işe gelince, Türkiye halledilmişlere en güzel örnektir.

ABD, genişleterek "İkiz Sözleşmeler" haline getirilen Wilson Prensiplerini 1976'da imzalamış, ancak Senato'sunda onaylamamış ve yasalaştırmamıştır.

Wilson Prensipleri'nin 5. maddesi'nde aynen şöyle denilmektedir.

"Dekolonizasyon (sömürgecilik karşıtı hareket süreci) sağlanmalı ve sömürge toplumlarındaki uluslara kendi kaderini tayin hakkı verilmelidir."

İngiliz, Fransız, İtalyan ve diğer sömürge ülkelerde yaşayan uluslar bu maddeye bir can simidi gözüyle bakmışlardır. Ancak kazın ayağı hiç de öyle değildir. Birleşmiş Milletler kararı ile 1976'da, bu maddede yer alan ulus (millet) sözcüğü "HALKLAR" olarak değiştirilmiştir.

4 Haziran 2003'te ise gaflet ve delalet örneği olan "İkiz Sözleşmeler" AKP ve CHP'li milletvekillerinin oylarıyla TBMM'de yasalaşmış ve zamanın CUmhurbaşkanı A. Necdet Sezer tarafından da onaylanarak 18 Haziran 2003'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Her iki sözleşmenin de 1. Bentlerinin ortak 1.Maddelerinin altını sabit kalemle en az iki kez çizerek, Leyla Zana'nın sözlerinin altında yatan gerçeği görmeye çalışalım. Ancak tam bu noktada hiç unutmamamız gereken bir gerçek, emperyalizmin en büyük silahlarından biri olan etnik milliyetçiliği körüklemek ve iktidarın "Açılım Politikası"dır.

Osmanlı'yı parçalamak adına ortaya atılan Wilson Prensipleri, yasalaşmanın verdiği güvenle, Leyla Zana tarafından ilan edilmektedir. Üstelik Türkiye, bu sözleşmelerin her maddesinin altına "beyan" koyarak, sözleşmeleri BM şartına uygun olarak, uygulanabileceğine söz vermiştir.

Zarfın üzerine Bülent Arınç bir adres yazmış, Leyla Zana da "Özerklik yetmez. Otonomi istiyoruz" diyerek, aynı zarfa pul yapıştırmıştır.

Eğer Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Başbakanı İPad'ına "Ben Başbakan olarak Kürt sorununu savunuyorum." diye yazarsa, Başbakan Yardımcısı Arınç ise "Dil, kimlik hakkı ne varsa vereceğiz." derse, yüz bulup astarını isteyenler de her türlü herzeyi yemekte bir sakınca görmemişlerdir.

Leyle Zana "Kürtler, referandum ile kendi siyasi kaderlerini tayin edeceklerdir." derken sırtını Sevr Antlaşması'na mı dayamıştır?

Hangi Sevr'e? Sevr, Meclis-i Mebusan'da onaylanmadığı için de geçerliliği de yoktur. Sevr'de ne yapılmak istenmiştir? İngiliz'i, Fransız'ı, İtalyan'ı belki sonradan Amerikalısı gelip Osmanlı'nın topraklarını paylaşacaktır. Fransız üniforması giyip, Osmanlı'ya karşı savaşan Ermeni'nin Kürd'ün ağzına da bir parmak bal sürülecektir.

Ermeni ve Kürt devletleri kurma planı zamanın gizli patronu, ABD'nin Osmanlı'yı parçalama planıdır.

İngiliz'i, Alman'ı, Rus'u, Hollandalısı, Rus'u, Yunan'ı, Çinlisi ve daha niceleri zaten senin ülkenin ekonomisini ele geçirmiş, topraklarını satın almış, madenlerini işletmektedir. İstedikleri yasalar TBMM'den çıkmakta, asker aşağılanmakta, sahte operasyonlar düzenlenip, çakma delillerle yurtseverler hapsedilmektedir. Bugün Silivri ve Hasdal birer "Esarethane"dir. Malta'dır orası, Magosa Zindanı'dır.

Hatta tüm Türkiye Hasdal, Silivri, Malta ve Magosa'dır.


Küresel çetelerin uygulamak istedikleri Sevr değildir. Onlar bu ülkenin toprak altındaki o muhteşem zenginliğini İngilizle, Yunanla, Fransızla ve/veya bir başka güçle asla paylaşmazlar. Bugün aralarında kavga eden biri Avrupa'da, diğeri Amerika'daki Yahudi kökenli iki küresel patron, Rochilds ve Rockefeller, ilk hedef olarak tüm enerji boğazının köprüsü olan Türkiye üzerinden "Yeni Dünya Düzeni"ni gerçekleştirmek amacını gütmektedirler. Kürtler kullanılarak amaç Türkiye'yi şehir devletçiklerine bölmektir. Bölünmeden sonra sıra "YUT"a gelecektir.

Sevr'e artık ihtiyaçları yoktur, İkiz Yasaları, Vakıflar Yasası, Bölge Kalkınma Ajansları, AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı vardır artık onlar için.

Ve bunların tamamı da TBMM'de yasalaştığı için "İÇ HUKUK" özelliği taşımaktadır.

Kılıçtan keskin, kıldan incedir bu yasalar... Sevr'e ihtiyaç kalmamıştır.

İşte Leyla Zana'nın, Hasip Kaplan'ın, Demirtaş'ın, hatta Uludere'ye 40.000 dolar yardım gönderen Barzani'nin referansı da bu yasalardır.

Bu nedenle, bilerek verilen yanlış istihbarat sonucu Uludere'de meydana gelen olayın ardından, Selahattin Demirtaş, "Bu toprakların adı Kürdistan, bu halkın adı da Kürt halkıdır. Bu ülke bölünmüştür, artık emin oldum." demektedir.

Kurtuluşun azim ve kararı bizim kararımızla gerçekleşecektir.

Doğan ilk güneşle dirilerek, vatanımızı korumak ve emperyalizme karşı hak savaşı vermek zorundayız.

Dövüşe, dövüşe yürüyeceğiz yurttaşlar! Dövüşe, dövüşe... Silahımız "NUTUK" ve Kemalist (MİLLİ) Devrim olacaktır. Emperyalizmin patronları küresel çetelere karşı savaşacak, yeniden bağımsızlığımızı kazanacağız.

Güneşi zapt edeceğiz yurttaşlar, güneşin zaptı yakın!..


Figen ÖZEN, 5 Ocak 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: "Büyük Abi"nin Çocukları!

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x