"Son Terörist Tutuklandı" Mı?..
Türkiye'nin 26. Genel Kurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ tutuklandı.
Suçu "Silahlı Terör Örgütü Kurmak ve Yönetmek- Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hükümeti'ne Darbe Teşebbüsünde Bulunmak."
İddianame kabul edildiği takdirde istenecek ceza "Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis"
O şimdi Silivri'deki "Esarethane"de...
"Son terörist tutuklandı"mı?
"Bir devleti yıkmanın yolu, ordusunu içerden ve dışarıdan çökertmekten geçer." M.Ö 6.yüzyıl.
Çinli General Sun Tzu'nun yaptığı bu saptamanın, aradan asırlar geçse de geçerliliğini koruduğunu görmek hayli ibret vericidir.
Yapılmak istenen ulus devletin yıkılması ve parçalanmasıdır.
O zaman ulus devletin kurucu kuvveti ordu ve o kurucu kuvvetin önderi hedef alınmalıdır.
Şimdi biraz geriye dönerek 1. Ergenekon İddianamesi'nin 41/42. sayfalarında yazılanları hatırlayalım.
"Atatürk'ün dahi Ergenekon'un tarikatvari dini yapısı içerisinde olduğu, ancak açıklanma zamanı gelmediğinden açıklanmaması gerektiği.."
Atatürk için yapılan "terör örgütü üyesi" suçlaması, itham için zorunlu olmamasına karşın, buna ilişkili evrak ilk iddianame eki, 2455 sayfadan oluşan, 64 nolu klasöre 304-326 sayfalar olarak konulmuştur.
Tekrarlayalım, Büyük Abi'nin çocukları için Ergenekon nedir?..
Büyük Türk Destanı mıdır? Yoksa?..
Büyük Abi'nin çocukları için Ergenekon, devlete karşı düzeni yıkmak, darbe yapmak, halkın canına kast etmek ve gerekirse iç savaşa sürüklemek üzere kurulmuş bir terör örgütüdür.
Ve Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk bu terör örgütünün(!) "Tarikatvari ve dini yapısı" içinde yer almaktadır.
O zaman yapılacak tek şey, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu Atatürk'ü yargılamak ve suçlu ilan etmektir.(!)
Artık bu noktaya gelinmiştir.
Özel yetkili savcı Cihan Kansız'ın emriyle bir mobil mahkeme de Anıtkabir'de kurularak, O'nun ilke devrimleri sorgulanarak yok edilerek, Bağımsızlık Savaşı'nda emperyalizme diz çöktüren Türk milleti cezalandırılacaktır.
Böylece emperyalizm, "EN BÜYÜK DÜŞMAN" ilan ettiği Mustafa Kemal'den ve O'nun önderliğinde kurulan ulus devletten intikamını alacaktır.
Hatta Mareşal Fevzi Çakmak, Necdet Torumtay, Eşref Bitlis Paşa ve benzeri tüm ulusalcı generaller ölmüş olsalar dahi, "Terör Örgütü" üyesi olarak yargılanacaklardır.
Çünkü hedef Milli Devlet ve Türk ordusudur.
Türk ordusunu pasivize ederek, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü yok etmek için kollarını sıvayan tüm işbirlikçiler, Türkiye'nin bel kemiğini kırmak, milleti felç etmek çabasındadır.
Eski ABD Ankara Büyük Elçisi Robert Pearson 22 Mart 2003 tarihinde, Washington'a yedi sayfalık gizli bir kripto göndermiştir. Bu kripto daha sonra Wikileas Belgesi olarak, gizliliğini yitirmiş, mevcut iktidarın uygulamalarının nasıl bir emir-komuta zinciri altında yapıldığı ortaya çıkmış ve tarihe iktidarın bir teslimiyet ve utanç belgesi olarak kayıt düşmüştür.
Ayrıca Robert Pearson, Washington'da yaptığı bir konuşmada da şunları söylemiştir.
"ABD ile Türkiye'deki politik irade çok büyük bir uyum içerisinde. Irak ve Ortadoğu konusunda her türlü işbirliği yapmaya hazır. Ancak ABD'nin çıkarlarına aykırı davranan generaller var."
"ABD'nin çıkarlarına aykırı davranan generaller var."
Bu generallerin isimleri bizzat ABD Büyükelçisi tarafından Wikileas Belgeleri'nde açıklandığı üzere kayıt düşürülmüş ve Türk ordusu üç ayrı kategoride incelenmiştir.
- 1. Atlantikçiler (ABD ile ilişkilerini iyi götürmek isteyenler)
2. Milliyetçiler ( ABD ve AB'ye karşıt olan ve şüphe ile bakanlar)
3. Avrasyacılar (Rusya ve Çin ile ilişkilerin iyi gitmesini savunanlar)
Tarih 5 Kasım 2007... Bush-Erdoğan Oval Ofis görüşmesi. bu görüşmede zamanın Dış İşleri dahil hiç bir Türk yetkili görüşmeye alınmamış, tutanak tutulmamış, yeminli tercüman kullanılmamıştır. Daha sonra Erdoğan'ın önce milletvekili ve daha sonra bakan yaparak ödüllendirdiği Egemen Bağış tercümanlık görevini üstlenmiştir.
Bu görüşmede, Cumhurbaşkanı Gül'ün yakın dostu Fehmi Koru'nun yalanlanmayan açıklamasına göre, Bush tarafından Erdoğan'a Ergenekon senaryosu kabul ettirilmiştir.
Hedef Türk ordusudur. Bu senaryo yirmi sene önce "Orduyu tasfiye edeceğim." diyen Erdoğan'ın da çıkar ve istekleri ile uyum göstermektedir.
Pearson'un kara listesindeki generaller zamanı gelince tek, tek "Ergenekon-Balyoz-İnternet Andıcı" davaları ile ilgili olarak, "Terör Örgütü" üyesi olmakla suçlanmış ve tutuklanmışlardır.
Çünkü bu generaller, ABD'nin bölgedeki sömürgeci politikasına ve küresel çete patronlarının "Yeni Dünya Düzeni"ne karşıdırlar. Ancak listede var olan bir isim istisna olarak kabul edilmiş ve tutuklamaların dışında tutulmuştur.
Emekli Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt...
Erdoğan ve Yaşar Büyükanıt Dolmabahçe Sarayı'nda 4 Mayıs 2007 tarihinde, "Mezara kadar gidecek" açıklanmayan çok gizli bir görüşme yapmışlardır.
Bu görüşme Türk ordusu için kara bir milattır. Ordu zamanın Genel Kurmay Başkanı tarafından iktidara teslim edilmiştir ve orduda NATO karşıtı görüşlere izin verilmemiştir.
Süreç İlker Başbuğ'un tutuklanmasına kadar ileri götürülmüştür. İktidar bu konuda fütursuz ama tam teslimiyetçidir.
Türkiye'de bazı kendini bilmezler İlker Başbuğ'un tutuklanmasından duydukları sevinci, terbiyesizlik hatta edepsizlik seviyesinde ifade etmeye başlamışlardır.
"Senin rütben orgeneral de olsa bizim nazarımızda onbaşısın. Senin kıymetin o kadardır. Bunu böyle bil. Bizim nazarımızda ha onbaşı konuşmuş ha Genel Kurmay Başkanı... Bizim nazarımızda zerre kadar değerin yok."
Bu sözler, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş tarafından, "Kürtçe eğitimi uygun görmüyorum" diyen halen görevde olan bir Genel Kurmay Başkanı'na söylenmiştir.
İlk önce Demirtaş'a Türk ordusunda var olan tüm rütbelerin şerefinin tartışma kabul etmeyecek kadar, büyük olduğunu hatırlatırım.
Eğer karşında TSK'nin hangi rütbede olursa olsun üniformasını giymiş bir asker varsa edebini takınmalısın. Her ne kadar senin ve hempalarının dahi bizim gözümüzde gavur parası kadar değerin yoksa da, kimliğinde var olan ay-yıldıza hürmeten sesimizi çıkarmıyorsak, sabrımıza sakın aldanma.
Senin bu sözlerin bizi değil, "Ne istiyorlarsa vereceğiz" diyen kişiyi bağlar.
Biz ne istiyorsanız vermeyeceğiz. Kaybetmek kolaydır. Zor olan kazanmaktır. Biz zor olanı başarmış bir millet olarak tekrar kazanacak tüm vatan hainlerinden de hesap soracağız.
Henüz son terörist tutuklanmadı. Daha geride tam yetmiş beş milyon terörist var. Biz ne savaşarak, ne de savaşmadan esareti kabul edenlerden değiliz.
Milletin azim ve kararı, Kemalist Devrim'i yeniden inşa edip, tam bağımsız Türkiye bayrağını Ankara kalesinde dalgalandırmak için bir araya gelmektir.
Küçük bir azınlık dışında millet birleşecek, Türk ordusunu, Peygamber ocağını tasfiye etmek isteyenlerden hesap soracaktır.
Bir er, bir onbaşı en az en az Genel Kurmay Başkanı kadar da şereflidir. Türk ordusu milletin namusu ve şerefidir.
Elbette bu millet namusuna ve şerefine de sahip çıkacaktır. Bu kaçınılmaz sondur tüm hainler ve işbirlikçiler için.
Figen ÖZEN, 8 Ocak 2012