BÜYÜK DEVLET GÜÇLÜ ORDU
Günlerdir içim içimi yiyor.
Kendi halime mi yanayım, ‘büyük’ devletimizin haline mi ?
‘Büyük‘ devletimizin ‘güçlü‘ ordusunun haline mi?
Büyük milletimizin ’küçük‘ insancıklarına mı?
Onların’lider’lerine mi, önderlerine mi, aydın-maydınlarına mı?
‘Uzman’larına mı yanayım bilemiyorum.
Mass media’sına mı?
Șu ’Büyük‘ devletimizin ’güçlü‘ ordusunun askeri uçağı düșürüldü mü düșürülmedi mi?
Keklik gibi avlandı değil mi?
Hem de ’güçlü‘ ordumuzun üç saatte bașından girip sonundan çıkabileceği bir ’güçsüz‘ devlet tarafından.
Hem de bütün ‘hür dünya’nın ‘hasım’ olarak gördüğü bir devletçik bu.
Bașkanına doktorların ‘artık ne istersen ye’ dediği, günleri sayılı olan.
Üçe mi beșe mi ‘bölüneceği’ kararlaștırılmıș bir devletçik.
Sen kalk ‘Büyük’ devletin ‘güçlü’ ordusunun ‘masum uçağını’ düșür.
İsterse ‘casus uçağı’ olsun birader.
Sen hangi cüretle bu uçağı düșürüyorsun?
Hem ‘nasıl’ düșürdüğünü ‘açıkla’ bakalım.
‘Büyük’ devletin ‘güçlü’ ordusu ‘nasıl’ düșmüș olabileceğini bilmiyor çünkü.
O uçağa ‘saldırı’ olduğu anda, saldırı noktasını ‘toz duman’ edemediği de ayrı..
Bütün dünyayı; o arada Orta Doğu’yu gece gündüz demeden izleyen ‘stratejik müttefik’ de ‘nasıl’ olduğunu görememiș diyorlar.
Bugün ‘gördüm ama söylemem’ diye açıklama yapmıșmıș.
‘Niye söylemiyorsun stratejik ortak’ diyecek bir babayiğit de yok ortalıkta.
‘Söylesene deyyus!’ denilecek olsa ‘statejik derinliğimiz’ zarar görecek..
Onlarca gündür ‘uzman-muzman’lar sözcüğün tam anlamıyla geveliyorlar.
Zıldırzop gazeteciler de öyle.
Oysa ‘ileri demokrasi’nin ‘imam hatip’ kökenli onca adamı var.
Ulema dedikleri de bu günler için değil mi yoksa?
Biri bir ‘muska’ yazıp, iki elhem bir merhemle bu iși çözemez mi?
Atlantik ötesine sorsunlar canım.
O da mı bilemeyecek?
Bilip de söyleyemeyecek mi?
‘Büyük’ devletimizin ‘güçlü’ ordusununun bu ișin altından kalkamayacağı belli olmuștur.
O ipe un sermekle oyalanadursun.
O’nun asıl görevi, eğer bu ülkede haktan emekten yana bir kalkıșma olursa onu bastırmaktır.
Aydınları tokatlamak, ișçiye köylüye dipçik vurmaktır.
O nicedir emperyalizmin emrindedir.
Emperyelizmden ‘izin’ alamadığı için bugün tam bir yıldır ‘tutsak’ edilen ‘kaymakam adayı’nı bulamamaktadır.
Gidip kurtaramamaktadır.
O ancak șehit askerlerin cenazesinde burun çekebilir.
Süheyl Batum söyledi de, bin pișman ettiler.
O gerçekte‘kağıttan bir kaplan’dır.
Kendi uçağını bile koruyamayan..
‘İmamın Ordusu’ dedikleri bu olmasın sakın?
Sizi gidi ‘imamın pașaları’ sizi..
Bu devranın böyle gitmeyeceğini siz de gözlerinizle göreceksiniz.
Benim bildiğim de budur.
Habip Hamza Erdem