Yeni Amerikan Yüzyılı, ABD Savunma Konsepti, Bush Doktrini derken, Washingtonun efendileri yeni sakızı da ağzımıza verdiler:
Büyük Ortadoğu Projesi.
Yeni Dünya Düzeni ile başlayan Dünya Yahudi İmparatorluğu, şimdi Büyük Ortadoğu Projesi ile kendisine yeni kapılar açıyor.
Hikayenin bam teli şu:
Birinci Dünya Savaşından sonra Yahudi nüfusu bugünkü Filistin topraklarına yerleşti. İkinci Dünya Savaşı ile İsrail Devleti ilan edildi. Şimdi de soğuk savaşın bitimiyle ortaya çıkan büyük vakumdan faydalanarak, Büyük İsrailin temelleri atılıyor.
Korkarız dünya buna direnirse Büyük İsrail Projesi 3. Dünya Savaşının kapılarını açacak.
CIA eski başkanı Noolsey çok değil, kısa bir süre önce 3. Dünya Savaşı başladı diye feryad ü figan edip, İslam adına ne varsa SünniŞii topa tutmuştu.
Irak savaşına Tevratın şifrelerini okuyarak hazırlanan Kabbalist Paul Wolfowitzin, 11 Eylülden bir gün sora İslam dünyasından bunun intikamını alacağız dediğini biliyoruz.
Bush sonrası için ABDnin ilk kadın başkanı olacak gözüyle bakılan Condellezza Riceın, Ortadoğu yani İslam coğrafyası için Kafkasyadan Atlas Okyanusuna kadar en az 22 ülke değişecek lafı da tüm canlılığıyla hafızalarda yer alıyor.
İşte şimdi bu tek tek parçalar birleşiyor ve karşımıza Büyük Ortadoğu olarak çıkıyor.
Yani bir başka ifadeyle, Nilden Fırata Büyük İsrail Devleti...
Büyük İsrail Devleti ilginç bir fotoğraftır ki, Eski Osmanlı hinterlandında neşvü nema buluyor. Kafkasya, Hazar, Arabistan, K. Afrika ve Kıbrıs dahil Anadolu toprakları....
Buradan belki Osmanlının niçin çökertildiği sonucunu çıkarıp, Türkiye Cumhuriyet adına da gereken mesajı çıkarabiliriz.
Türkiyeye son dönemde atanan Amerikan büyükelçilerinin çoğunun Yahudi asıllı olmaları herhalde bir tesadüf değildir? Özellikle Eric Edelmanın dikkate değer backraundu ve teorik zenginliği epeyce dikkat çekici bir görüntü oluşturuyor.
Yani büyükelçisiyle, Beyaz Sarayı ele geçiren Yahudi ve Siyonist kökenli NeoConlarıyla Amerikan İmparatorluğu, Büyük İsrail Devleti için efendileri adına ayağa kalkmış durumda.
Türkiye işin merkez ülkesi olarak hedef tahtasına oturmuştur. Bu kadar büyük bir projeyle, insanlığın kıyametine doğru tarihin sularını akıtanlar, elbette Türkiyeyi de boş bırakmıyorlar.
Siyaset, bürokrasi, medya ne varsa bu denklemin içine satın alınmıştır mührüyle yerleştirilmiş, en azından öyle bir görüntü arz ediyor.
Çünkü İsrail Devletini şu an yaşatan Türkiyedir. Şayet, Türkiye masayı devirmeyi kabul etse, kabul edebilse, İsrail diye bir ülke kalmayabilir.
Bunun şimdilik muhal olduğunu ama Türkiyenin varlık sebebinin de, İsrailin kurulması ve yaşatılması olduğunun altını çizerek, bir noktayı daha aktaralım.
Türkiye, İsrail ve ABDnin Ortadoğu politikalarını hem hedef hem de geçiş üssü olmuştur.
Durum geçmişte de böyleydi, şimdi de böyle.
28 Şubat süreciyle önü açılan İsrail, şimdi gaza sonuna kadar basıp, Türkiyeyi kontrol altına almış durumda.
Şöyle de diyebiliriz; Türkiye Cumhuriyeti ve bu topraklar tarihin hiç bir döneminde hiç bu kadar İsraile açık hale gelmedi.
AB süreci de, Kıbrıs davası da, siyasette sadece ve sadece bu temel üzerinde akmakta ve varolmaktadır.
Eğer bu tekerin çarkına birileri çıkıp da çomağını sokmazsa, hem Türkiye, hem de insanlık diye bir şey kalmayacak.
Sayıları 10 milyonu aşmayacak efendiler, tüm dünyayı bir ateş topunun içine doğru hızla götürüyorlar.
Türkiye bu işin ya tamamı, ya devamı ülkesi...
Olağanüstü dönemler, olağandışı liderler gerektirir.
Ahmet Erimhan