
CEREYANI GÖĞÜSLEYEN BÜYÜK YAZAR!
Her devrin adamı politikacılar vardır.
Devir değişir, iktidarlar değişir, siyasi liderler değişir; ama bir bakarsınız bazı politikacılar hep yerlerini korumuşlar.
Nasıl yaparlar bunu?
‘Giden ağam, gelen paşam!’ yöntemini uygularlar, nabza göre şerbet verirler.
Her devrin gazetecileri de vardır.
Devir değişir, iktidarlar değişir, siyasi liderler değişir; ama bir bakarsınız bazı gazeteciler hep yerlerini korumuşlar, hep ‘popüler’ kalmışlar.
Kimdir bu gazeteciler?
CIA/Mossad ajanı gazeteciler, bu türdendir.
‘Yatağa Atılmış’ gazeteciler, bunlardandır.
AB hibeleriyle, Soros dolarlarıyla iğfal edilmiş gazeteciler, bu türün önde gidenlerindendir.
Bir de, toplumun bir kesimini hedef alıp yalnız o kesimin nabzına göre şerbet veren kurnaz pazarlamacı gazeteciler vardır.
Pazarlamada temel ilke, ürününüzü toplumun hangi kesimine satacağınızı önceden belirleyip, sadece o kesime dönük söylemlerle hizmet vermektir.
Bu türün gazetecileri, herkesin nabzına göre şerbet vermezler!
Sadece hedef kitle olarak seçtikleri kesimin nabzına göre şerbet verirler.
Ülkemizin sivil-asker yönetici kadrolarında bulunmasalar da, Atatürkçüler halkımızın çok büyük bir kesimini oluşturmaktadırlar.
Öyleyse Atatürkçüler, kurnaz pazarlamacılar için çok verimli bir kitledir.
Yalnız Atatürkçülerin nabzına göre şerbet verecek kurnaz bir gazeteci, her zaman bir köşe sahibi olabilir, popüler kalabilir, hatta gün gelir ‘büyük yazar’ olarak bile ilan edilebilir.
Bekir Coşkun, işte bu tür gazetecilerin en seçkin örneğidir.
Bekir Coşkun, sadece Atatürkçülerin nabzına göre şerbet vermeyi becerebilen, çok yetenekli bir gazetecidir.
Bekir Coşkun, açık açık ‘AB Mandacısı’ olduğunu yazar, ama Atatürkçüler onu kucaklamayı sürdürür.
Bekir Coşkun, “…Tanığım” diyerek ‘Ermenilerden Özür Dileyenler’ arasına katılır, ama Atatürkçüler ona toz kondurmazlar.
Peki, Bekir Coşkun bunu nasıl başarır?
Bekir Coşkun, Atatürkçülerin en ince, en hassas damarını bulmuştur: Laiklik.
Bekir Coşkun, laiklik ilkesinin amansız savunucusu rolünde sağ iktidarlara, sağcı siyasi liderlere veryansın ettikçe, Atatürkçülerden alkış tufanı kopar!
Bekir Coşkun’un yazılarının neredeyse tamamı, laiklik ilkesi üzerinden iktidardaki yöneticilere saldırma, laiklik ilkesi üzerinden Atatürkçülerin beğenisini kazanma hedefine dönüktür.
İşte, Bekir Coşkun’un son yazısından bir bölüm:
“Cumhuriyeti yıkıyorlar şu an…
Laikliği savunan başta Genelkurmay Başkanı hapiste, şeyh imam okulda derse başladı önceki gün itibarıyla…
Kimsenin sesi çıkmıyor…
Herkes sindi…
Korkudan…”
Bu satırlara Atatürkçüler bayılıyor!
Recep Tayyip Erdoğan’a ‘şeyh imam’ dediği için zevkten sekiz köşe oluyorlar!
Hele bir de, hapisteki Genelkurmay Başkanını laikliğin savunucusu olarak gösterip savunmuyor mu, Atatürkçüler bir rahatlıyor bir coşuyor ki, hiç sormayın!
Pazarlama tekniğini çok iyi kavramış, Atatürkçüleri hedef kitle seçerek işini ve ‘popülaritesini’ koruyan Bekir Coşkun’a söyleyecek fazla bir sözüm yok.
İki kesime bir çift sözüm var.
Birincisi, Atatürkçülere.
Sizler, AB mandacısı olduğunu açıkça yazan, ‘Ermenilerden Özür Dileyen’ Bekir Coşkun’u, salt laiklik ilkesinin savunucusu olarak göründüğü için daha ne kadar süre kucaklayacaksınız?
İkinci sözüm, 7 Nisan 2012 tarihli Aydınlık gazetesindeki köşe yazısında Bekir Coşkun’u, “Cereyanı Göğüsleyen Büyük Yazar” olarak ilan eden Doğu Perinçek’e.
Bir yandan ‘Ne ABD ne AB’ deyip, sonra da tutup AB mandacısı olduğunu açıkça yazan Bekir Coşkun’u övmeniz, tutarlı bir davranış mıdır?
Bir yandan oğlunuz, çok değerli genç araştırmacımız Mehmet Perinçek, tamamı arşivlere, çok sağlam belgelere dayalı yazdığı kitaplarda Ermeni Soykırımının büyük bir yalan olduğunu kanıtlarken, bir yandan da sizin, “…Tanığım” diye yazarak Türklerin Ermeni Soykırımı yaptığını kabul eden ve ‘Ermenilerden Özür Dileyenler’ kervanına katılan Bekir Coşkun’u, “Cereyanı Göğüsleyen Büyük Yazar” olarak okuyucularınıza sunmanız, tutarlı bir davranış mıdır?
Bilge yazar Bertan Onaran’ın altın değerinde bir öğüdü vardır:
“Tutarlı olunuz” der ve ekler:
“En büyük erdem, tutarlı olmaktır.”
Atatürkçülerden tutarlı olmalarını beklemekte haksız mıyım?
Yılmaz DİKBAŞ
7 Nisan 2012
dikbas@kalinka.com.tr
http://www.kalinka.com.tr
http://www.dikbas.tv