BUZAĞININ BOĞAZINDAKİ İPİ KİM GEVŞETTİ PEKİ? -2015

BUZAĞININ BOĞAZINDAKİ İPİ KİM GEVŞETTİ PEKİ? -2015

İletigönderen İlteriş Kağan » Prş Eyl 08, 2022 16:58

(Günümüzde yaşananları anlamak, anlamlandırmak için bugün bir arkadaşımdan dinleyip yazdığım ibretlik bir hikayedir bu; lütfen, rica ediyorum sonuna kadar okuyunuz, mümkünse paylaşınız. Şeytan ayrıntıda gizlidir.)
Kıssadan hisse:

BUZAĞININ BOĞAZINDAKİ İPİ KİM GEVŞETTİ PEKİ?
"Bir zamanlar bir köyde mutlu, huzurlu, sakin bir hayat yaşayan bir aile varmış. Evli bir çift, iki göz hanelerinde çocukları, yaşlı ana-babaları ile birlikte kendi yağıyla kavrulur, kıt/kanaat geçinir, ama şen şakrak yaşayıp giderlermiş. Aralarında en küçük bir anlaşmazlık olmaz, hır-gür çıkmazmış. Büyükler küçüklere sevgiyle, küçükler büyüklere saygıyla davranırmış. Derken bu ailenin durumu eskilerin adına İblis-i lain (lanetli İblis) dedikleri Şeytanın dikkatini çekmiş.

Oturdukları eve bitişik ahırlarında bir iki ay önce buzağılamış bir inekleri varmış. Evin gelini hergün bu ineğin sütünü sağarmış. Şeytan işte bu gelin süt sağmaya gelmeden önce ahıra girip daha anasını emme çağında olduğundan bir direğe bağlı bulunan buzağının boynundaki ipi gevşetmiş. Gelin her zamanki gibi ineğin sütünü bir kovaya sağmış, tam kalkıp gidecekken, boğazındaki ip gevşeyen buzağı bağından kurtularak var kuvvetiyle anasının memesine saldırmak için koşmuş, koşarken de süt kovasına çarpıp devirmiş. Kovanın devrildiğini gören evin gelini öfkeyle, hiddetle, şiddetle buzağıya vurmaya başlayınca, analık içgüdüleri çok güçlü bulunan inek de yavrusunu korumak için geline saldırmış, yay gibi boynuzlarını zavallı kadının karnına daldırmış. Gelin feryatlar içinde yere yıkılmış.

Ahırdaki gürültüyü işiten gelinin kayınpederi ise evden av tüfeğini kaptığı gibi ahıra koşmuş, gelininin kanlar içinde yerde yattığını, ineğin de hala ona saldırmaya devam ettiğini görünce, tüfeğini ineğin kafasına doğrultup ateşlemiş. İnek de anında can verip yere yuvarlanmış. Ahırdan gelen tüfenk ateşini duyan evin genç oğlu da belinden tabancasını sıyırır sıyırmaz ahıra dalmış. Biricik sevdiğinin, hayat yoldaşının, sevgili karısının kanlar içinde yerde yattığını görür görmez de hiç düşünmeksizin, “Vay benim babam, demek benim karımı öldürdü” diye, sorgu suale bile gerek duymaksızın babasına ateş etmiş, o da anında ölmüş.

Karısının cesedini kucaklayan adam, dışarıya gün yüzüne çıkarıp vucudunu muayene ettiğinde ise onun av tüfeğinin saçmalarıyla vurulmadığını hemen anlamış. “Demek ben bir de sebepsiz yere baba katili oldum ha… Hem de hayat yoldaşımı yitirdim. Ben artık bu acıyla, bu utançla nasıl yaşarım” diyerek tabancasında kalan son kurşunu da kendi kafasına sıkmış.

Bütün bu olup biteni kılı bile kıpırdamadan izleyen Şeytan da kendi kendine şöyle demiş.
“ Adım gibi biliyorum ki, bu faciadan ötürü de insanlar yine beni suçlayacaklardır. Oysa ben buzağının boynundaki ipi gevşetmekten başka ne yaptım ki?!!”
Şimdi siz de şu son iki günlük manzarayı düşünerek söyleyin bakalım ey millet, ey ahali! Buzağının boynundaki ipi kim gevşetti; hangi İblis?

AV.Hanifi Altaş
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Şu dizine dön: Sizin Makaleleriniz

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x