Can DÜNDAR'ın "Mustafa" filmini nasıl buldunuz¿?

Can DÜNDAR'ın "Mustafa" adlı filmini nasıl buluyorsunuz¿?

Güzel bir film
25
7%
Bazı eksik ve yanlışların giderilmesi gereken bir film
65
19%
Can DÜNDAR-ın kötü niyetle çektiği bir film
36
10%
SABANCI Holding-in Mustafasını yansıtan bir film
14
4%
Dış güçlerin Türkiye üzerine oynadığı yıkıcı bir projeye hizmet için çekilmiş bir film
210
60%
 
Toplam Oy : 350

İletigönderen Raider_Turk » Prş Şub 12, 2009 22:59

günümüzde medya gerçekten müthiş bir silah ve bu yüzden onun nasıl kullanıldığına çok dikkat etmek gerek. can dündar ın hazırlamış olduğu bu belgeseli izlemedim. ancak bu belgesele ilköğretim öğrencilerinden gruplar halinde gidenlere şahit oldum tabi öğretmenleri ile birlikte... burada o öğretmenleri suçlamak istemiyorum ama eğer bu belgeselde art niyet varsa o yaştaki çocuklar için bedeli ağır olabilir. zaten mevcud eğitim sistemi le Atatürk ü çok fazla tanıma şansı bulamayan çocuklar yanlış fikirlere kapılabilir. can dündar ın böyle bir niyeti olup olmadığı konusunda birşeyler diyemem ama genel olarak savunduğum konu şu bu ülkede özellikle son yıllarda ciddi bir psikolojik savaş var ve can dündar böyle bir dönemde bu belgeli hazırlayarak safını belli etmiştir...
TARİH ONDAN ÇIKARDIĞIMIZ ANLAMDIR!
Şimdiki gibi devam edersek tarih intikamını alır ve hak ettiğimiz ceza bizi yakalarken asla gevşek davranmaz!
Kullanıcı küçük betizi
Raider_Turk
Üye
Üye
 
İletiler: 19
Kayıt: Cum Haz 27, 2008 8:28

İletigönderen DevUyandi » Prş Şub 12, 2009 23:55

Bu hainler en azindan bizlerin sirtindan para kazanmamali diyorum.
http://www.diziizle.net diye bir paylasim sitesinde sinema bolumunde var bu film.
Yapilan elestirilerin belki de abartili olabilecegini dusunerek onyargisiz seyrettim ama cok hafif elestirildigi kanisina ulastim. "Ulusal kahramanlara acik hakaret, halkin gozunde kucuk dusurme" gibi tanimlanan suclar yok mu acaba ceza kanununda? Ozellikle ikinci yarida ve sonlara dogru artik ince psikolojik oyunlari birakip terbiyesiz saldirilara donusuyor olay.
Not tutarak seyretmeli
Kullanıcı küçük betizi
DevUyandi
Üye
Üye
 
İletiler: 68
Kayıt: Pzt Tem 14, 2008 1:57

İletigönderen sosgezbir » Pzr Şub 22, 2009 12:53

Bence Can Dündar'ın eline yüzüne bulaştırdığı bir filmdir dış kuvvetler istediği kadar uğraşsa içinde atatürk olan bir film hiç bir zaman kötü olamıyor. Ben Can Dündar'a gereksiz eleştiriler gönderildiği kanısındayım zira dinci ve neoliberal basın da aynı eleştirileri sundu. Ama filmin güzel yerleri hep pas geçildi kimse olumlu eleştirmedi Kırmızı Beyaz dergisi haricinde.

Filmin eksiklikleri olduğu doğrudur ancak, bu kadar çok eleştiri görmesi de gerçekten abartıdır ve başkalarının ekmeğine yağ sürmektedir.
Kullanıcı küçük betizi
sosgezbir
Üye
Üye
 
İletiler: 29
Kayıt: Pzr Şub 22, 2009 1:13

İletigönderen Türk-Kan » Pzr Şub 22, 2009 13:22

sosgezbir, bir Ulusal Kanal takipcisi olarak, kacirdiginiz bir kac izlence olmus kanimca:

http://www.guncelmeydan.com/forum/gunde ... 17396.html

http://www.guncelmeydan.com/forum/gunde ... 17543.html

http://www.guncelmeydan.com/forum/gunde ... 17728.html

Izledikten sonra bize filmin hangi "güzel yerlerinin pas gecildigini" de aciklarsiniz :wink:
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen sosgezbir » Pzr Şub 22, 2009 13:49

Türk-Kan yazdı:sosgezbir, bir Ulusal Kanal takipcisi olarak, kacirdiginiz bir kac izlence olmus kanimca:

http://www.guncelmeydan.com/forum/gunde ... 17396.html

http://www.guncelmeydan.com/forum/gunde ... 17543.html

http://www.guncelmeydan.com/forum/gunde ... 17728.html

Izledikten sonra bize filmin hangi "güzel yerlerinin pas gecildigini" de aciklarsiniz :wink:


Fişmi bu tip seviyeli eleştirenler de olmuştur ancak zaman zaman belli yayın organlarında çok seviyesiz eleştirilere yer verildiğine de şahit oldum
Kullanıcı küçük betizi
sosgezbir
Üye
Üye
 
İletiler: 29
Kayıt: Pzr Şub 22, 2009 1:13

İletigönderen Türk-Kan » Pzr Şub 22, 2009 13:56

sosgezbir, evet, sadece alintiladigim bu üc izlencede (ki, sitemizde cok daha fazlasi mevcuttur), gayet seviyeli bir sekilde toplam 4,5 saat bahsi gecen film yerden yere vurulmustur.

Ayrica, Turgut ÖZAKMAN'in 12 bölümlük yazi dizisi de seviyesini bozmadan Mustafa'nin kimlere hizmet ettigini gözler önüne sermistir: http://www.guncelmeydan.com/forum/yazi- ... vf300.html
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen maydonos » Pzr Şub 22, 2009 16:41

film tamami ile bir psikolojik savas urunudur..bu filmi zararsiz goren herkesi kiniyorum... degerlerimizi alt ust eden bu fasist beyinli ahlaksizlardir...bu filmle ilgili yahooda bir profun tespitleri vardi..defalarca denedim copi past edemedim..bu filmi iyi gormeye baslayanlar can dundarin ve fasistlerin kuyusuna su tasiyanlardir....
Resim


Ne MuTLu TüRkÜm DiYeNe
Kullanıcı küçük betizi
maydonos
Üye
Üye
 
İletiler: 1651
Kayıt: Çrş Haz 04, 2008 1:53

İletigönderen Yargan Kam » Pzr Şub 22, 2009 16:48

MEDYA NOTU



EMRE KONGAR



'MUSTAFA' FİLMİNDEN MEDYADA REKLAM KAVGASINA (MI?)



Can Dündar'ın, Atatürk'ün yaşamı üzerinde "belgesel" olarak çektiği "Mustafa" filmi herkes tarafından tartışılıyor.

Filmi görmedim.

Eleştirilerin tümünü okudum.

Siz de bu eleştirileri görmek istiyorsanız, NTVMSNBC'nin sitesindeki habere bakın, hepsi var.

Ayrıca elektronik posta olarak pek çok özel yorum mektubu da aldım.

Filmi izlemediğim için bir değerlendirme yapacak durumda değilim.

Yalnız iki ilkeyi herkese anımsatmak isterim:

1) Atatürk tarihe mal olmuş büyük bir liderdir.

Herkes onun hakkında istediği görüşle veya yorumla bir kitap yazabilir, bir film çekebilir.

Ayrıca kimse Atatürk'ü sevmek, övmek veya yüceltmek zorunda da değildir.

2) Fakat, böyle bir işe kalkışan herkes, yaptığı işle ilgili her türlü eleştiriyi de göğüslemek zorundadır.

Hem öznel yorumla bir film çekmek, bir kitap yazmak hem de eleştirilerden kaçınmak ya da yakınmak olmaz.

* * *

Şimdi gelelim, kamuoyunun pek de dikkatini çekmeyen bir başka konuya:

Bu film üzerinden başlayan reklam odaklı bir medya tartışmasına:

31.10.2008 tarihinde Sabah gazetesi, birinci sayfadan (özet olarak) şu haberi veriyordu:
"...Filmin galasının yapıldığı gün Aydın Doğan'a ait Vatan gazetesinin 'Turkcell neden Mustafa filmine sponsor olmadı?' başlığıyla birinci sayfadan verdiği habere göre, filmin sponsoru ilk önce Turkcell'di. Üstelik Can Dündar'a 350 bin Euro verilecekti. Ancak Turkcell yetkilileri filmi izledikten sonra 'Bizim toplumun her kesiminden müşterimiz var. Bu filme sponsor olursak bir kesimin tepkisini çekeriz' diyerek sponsorluktan çekilmişti...

Sonra topa Doğan Grubu'nun en büyük gazetesi Hürriyet girdi. Gazete firmanın sponsorluktan vazgeçmesini 'Devlet mahalle baskısına' bağladı. Gazeteye göre Turkcell, hükümet korkusu nedeniyle sponsorluktan vazgeçti...

Turkcell'den yapılan açıklamayla olayın tam tersi olduğu ortaya çıktı...

Firma filmin Atatürk'ün özel hayatına odaklı olması nedeniyle gelebilecek tepkilerden kaçındığı için sponsor olmaktan vazgeçmişti...

Doğan Grubu neden böyle bir kampanya yürüttü? Çünkü Turkcell tam 3 yıldır Doğan Grubu yayın organlarına ilan vermiyor..."

* * *

Bu habere, Ertuğrul Özkök 1 Kasım tarihinde Hürriyet'te (yine özet olarak) aşağıdaki yanıtı verdi:
"Sabah Gazetesi'nin dünkü nüshasında, Mustafa filmi etrafında başlayan tartışma bahane edilip, Hürriyet'e yönelik bir iftira, güya gazetecilik adına manşete taşınmıştı...

Güya, biz 'Mustafa' olayını, ilan vermeyen Turkcell'e karşı şantaj olarak haber yapmışız...

Sabah, yeni sahibi ile birlikte yayın politikasını değiştirdi.

Yeni sahipleri bunu içlerine sindirdi, ama Türk kamuoyu ve Sabah okuru bunu içine sindiremedi.

İktidar borazanı haline getirilen gazete 100 bine yakın tiraj kaybetti.

Taban okuru 300 binin altına indi...

Giden tirajı geri almaktan umudu kesen Sabah yönetimi bu defa kriz ortamında 1.5-2 milyon dolara varan harcamalarla, ansiklopedi savaşları dönemine benzeyen promosyon kampanyalarına başladı...

Gazete ilan kaybetmeye başladı.

Satın alma gücü yüksek okurunu kaybeden Sabah, hem 'tiraj liginde' hem 'ilan liginde' alt kategorilere düştü...

Sabah'ın iftira manşeti işte bu telaşın deklarasyonudur.

Hem tirajda hem ilanda tepetakla giden Sabah'ın sahibi, faiz borcunu ödeyebilmek için elindeki öteki şirketlerini satmak zorunda kaldı..."

* * *

Bilmem yukardaki satırlara eklenecek başka bir şey kaldı mı?

İşte size 21. Yüzyıl Türkiye'sinden bir medya fotoğrafı:

AKP'nin, sermaye ve medya operasyonlarının sonuçları bunlar.

(Emre Kongar'ın yazısı ve kendi sitesinden alıntıdır)

Aşağıda ki linkden bakılabilir =)

http://www.kongar.org/medyanotu/550_Mus ... avgasi.php
...Umut Samimiyettir...

Resim ''Üze Tenri Basmasar, Asra Yir Telinmeser''
''Yukarıda Gökyüzü Çökmedikçe, Aşağıda Yer Delinmedikçe''

...Cumhuriyet Fazilettir.
Kullanıcı küçük betizi
Yargan Kam
Üye
Üye
 
İletiler: 199
Kayıt: Prş Şub 12, 2009 15:28
Konum: Türkiye Cumhuriyeti/Akdeniz Bölgesi

İletigönderen maydonos » Pzt Şub 23, 2009 5:13

bu filmle ilgili en ufak bir iyi elestiri tuylerimi diken diken ediyor...size en guzel yaniti bu yazinin verecegini dusunuyorum..emre kongara gelince birsey yazacaktim ama bu yazida onada iyi bir gonderme var.... :!:

LÜTFEN TAMAMINI SABIRLA OKUYUN VE OKUTUN



Ünlü Rus fizyolog Pavlov, köpeklerine et verirken bir yandan zil çalinca ve bunu defalarca yapinca, bir süre sonra eti görmeden de zil sesini isitince hayvanin salyasi akmaya baslar.

Asagidaki yaziyi dikkatlice okuyunuz, hayatta sizin içind eçok lazim olacak psikolojik taktikler vermektedir.

-------

Can Dündar'in belgeseli Atatürk'ün kisiligine ve O'nun kisiliginde var olmus Türk milletine karsi girisilen en kapsamli psikolojik saldiri örnegidir. Bu nedenle belgeselin yarattigi asil tahribatin da bu psikolojik cepheden gelecegini görmemiz gerekiyor. Ama nasil? Can Dündar'in siyasi referansinin tümüyle seriatçilar oldugunu görmüstük.

Can'in psikoloji referansi ise Vamik Volkan adli bir psikiyatrist.

Nitekim Can Dündar Hürriyet'ten Ayse Arman'a verdigi röportajda Vamik Volkan'dan etkilendigini itiraf ediyor.

itiraf ettigi etkilenmenin kaynagi bir kitap.

Adi: "Ölümsüz Atatürk"

Kitap 1984'te ABD'de "Immortal Atatürk" adiyla yayinlaniyor.

On yil sonra Türkiye'de yayinlaniyor ve yasaklaniyor.

Fakat 1998'de serbestçe satilmaya baslaniyor.

Adindan anlasilabilecek bir kitap degil, çünkü kitap Atatürk'ün ölümsüzlügünü vurgulamiyor.

Kitabin temel tezi Atatürk'ün ne kadar siradan bir insan oldugunu göstermek.

Yani tipki Can gibi Atatürk'ün "insani" yanlarini vurgulamak.

Ve onun "büyüklügünü" böyle göstermek!

Ancak psikiyatrist, Atatürk'ü siradan bir hastasi gibi incelemeye koyuluyor ve Atatürk'ün ne kadar siradan bir ruh hastasi oldugunu ispatliyor!

..

Pavlov'un köpekleri ve Milli refleksin kirilmasi

istanbul Üniversitesi Cerrahpasa Tip Fakültesi Psikiyatri bölümü profesörü Mehmet Kerem Doksat söyle açikliyor:

"Bilirsiniz, ünlü Rus fizyolog Pavlov, köpeklerine et verirken bir yandan zil çalinca ve bunu defalarca yapinca, bir süre sonra eti görmeden de zil sesini isitince hayvanin salyasi akmaya baslar. Bu sartli reflekstir: Hayvanin tabiatinda olmayan bir uyaran (zil sesi), onu tabiatinda olan eti görmüs gibi heyecanlandirmaktadi r. Ama eger sürekli olarak zil çalip hiç et göstermezseniz, bir süre sonra bu sartli refleks söner; devaminin tesisi için arada et de gösterilerek pekistirilmelidir.

Hiçbirimiz dünyaya Türk, Meksikali, Sünnî veya Katolik olarak gelmeyiz; bunlar bize ögretilen degerler, yâni sartli reflekslerdir. Eger pekistirilmezlerse, zamanla sönerler.

Bir gün Pavlov'un enstitüsünü su basar. Köpeklerin bir kismi bogulur bir kismi da günlerce terörize olur çünkü ölümden zor kurtulmuslardi r. Kurtarilabilenler tekrar enstitüye toplanir. Pavlov zil çalar, köpeklerde tik yok! su müthis sonuca varir: Agir travmalar, sartli refleksleri ortadan kaldirir. insani veya hayvani en dogal, en ilkel hâline geri döndürür.

Bir yandan her gün 15–20 sehit, "kanlari yerde kalmayacak" denip sürekli kanlarinin yerde kalmasi, bir yandan Ergenekon bilmem ne deyip büyük bir çogunlugunun suçsuz olduguna herkesin emin oldugu, hâttâ tek suçu Atatürk'ü ve onun ilkelerini sevmek olan insanlarin sabaha karsi evlerinden alinarak hapse atilmalari… Bir yandan orada burada araba yakarak, polise tas atarak etnik kalkismalar… Hepsini toplarsaniz, temel güvenlik duygusu ortadan kalkiyor.

Pavlov'un köpeklerindeki gibi, bu kadar agir travmalarla sartli reflekslerimiz (millî duygularimiz ve tepkilerimiz) kiriliyor.

Volkan'a göre Atatürk babasini küçük yasta kaybedip ilk bunalima giriyor. Ondan sonra annesi baska bir adamla evleniyor ve eve gelen bu adamla birlikte bunalim köklesiyor. Bunun temelinde ise Mustafa'nin annesine olan "odipal bagliligi" var! Aslinda Can'in belgeselindeki temel ve örtük mesaj da bu.

Atatürk denilen adam sözde bizim atamiz, yani bir anlamda hepimizin babasi ama aslinda onun babasi yok!

Nitekim Can'in belgeselinde ikide bir Mustafa'dan "yetim" olarak sözediliyor!

Ve yine Mustafa'nin annesine darilmasi anlatiliyor belgeselde, çünkü Atatürk'ün anasi, yani bizim o basörtülü gülümseyen fotografindan hatirladigimiz Zübeyde Hanim, "eve baska bir erkek getiriyor"!

Evet, belgeselde anlatilan dil aynen böyle, ortada Zübeyde Hanim'in "yeniden evlenmesi"ne degil "eve yeni bir erkek getirmesi"ne vurgu var!

Farkindaysaniz tez Vamik Volkan'dan aktarilma oldugu gibi.

...

Peki Can buradan nereye varmaya çalisiyor?

Atatürk'ün aslinda çocuklugundan itibaren sorunlu biri olduguna.

Nitekim belgesel boyunca Atatürk, mutsuz, yalniz, bunalimli bir tip olarak çizilmis.

Ancak bunlar anlik ya da dönemsel melankoliklikler degil. Atatürk çocuklugundan ölümüne derin bir melankoli içinde gösteriliyor.

Atatürk'ün sürekli içki ve sigaraya olan düskünlügü de örtük baska bir mesaji veriyor: Mustafa sadece annesine karsi odipal bir baglilik içinde degildir ayni zamanda oral bir kisilige sahiptir!

simdi bu iki kavrama bakalim.

Birincisi Freud'un "odipus kompleksi" olarak bilinen ve çocugun anneye olan bagliligini cinsel baglilikla açiklayan teori.

ikincisi ise yine Freud'un çocukluk evrelerini ayirdigi ilk evre olan "oral evre", yani agiz bagliligi.

Mesela çocuklarin iki yasina kadar anne memesine olan baglilik dönemi..

isimiz elbette psikoloji tartismasina girmek degil, Freud'un kavramlarini tartismak da degil. Ama bu kavramlar Atatürk için neden kullaniliyor onu tartismak.

Her iki kavram da Vamik Volkan'in kitabinda Atatürk'ün kisiligi olarak konuluyor.

söyle ki:

Atatürk annesine olan askinin yerine vatani koyuyor.

Nitekim "büyük validemiz" diye söz ettigi vatana olan aski aslinda anasina olan askidir!

Yine ana memesine olan hasretini de raki kadehi ve sigara ile gidermektedir!

Can, belgeselinde bunlari çok açiktan dillendirmemis ama anlasilan o asama için vakit henüz erken diye düsünmüs. Yine de Can, Vamik Volkan'dan esinlendigini iddia ettigine göre çok yakinda o meselelere de gelecegi kesin.

..

Aslinda Can'in geveleyip de söyleyemedigi seyin ne oldugunu az çok anlayabiliyoruz: Herhalde Mustafa'dan sonra sirada Zübeyde belgeseli var.

O zaman tabularla mücadele eden Can Dündar'dan bir dahaki belgeselinde yine seriatçilarin Zübeyde Hanim hakkindaki yalanlarini gerçekmis gibi sunmasini bekleyebiliriz.

seriatçilar ne derler Atatürk için?

Veled-i zina!

Yani piç!

En son Refah Partisi'nin bir milletvekili bu lafi etmis sonra da yurtdisina kaçmisti.

Ama Can Dündar'in belgeselinde faydalandigi seriatçilarin temel tezidir bu.

Onlar Atatürk'ün annesinin aslinda bir fahise oldugunu ve Selanik genelevinde çalistigini yayarlar.

Hatta uydurma bir de belge basar dururlar.

Peki böyle bir gerçek var midir?

Elbette bütünüyle uydurmadir ama insanlari bir yalana inandirmak da mümkündür.

Zaten Can'in misyonu da budur.

Belgesel boyunca seriatçi yalanlari gerçekmis ve hatta belgeymis gibi sunmamis midir?

...

Hasan Tahsin ve milli refleks

Vaktiyle yalnizca Mustafa Kemal de terörist sayilmamisti. Çok az bilinen bir örnek de, Osman Nevres Recep'tir (bildigimiz adiyla ise Hasan Tahsin). Meslek olarak gazeteci olan Nevres'i her zamanki gibi terörist ilan eden güçler yine Batililardir.

Birinci Dünya savasi öncesi Batili ülkeler her zamanki gibi Türkleri Orta Asya'ya gönderme düsleri kurmaktadir. 1911 yilinda italyanlar hiçbir siyasal ya da hukuksal neden ortada yokken Trablusgarb'i isgal ederler. Osman Nevres de o sirada Fransa'da egitim görmektedir. Bir Fransiz sinemasinin (Olimpia) reklam vitrininde Trablusgarb ile ilgili afis görür ve içeri girer.

Film bastan sonuna kadar Türklere hakaret ve iftira ile doludur. italyan propagandasi en üst düzeydedir. Türkler barbar ve uygarliktan payini almamis bir topluluk olarak tanitilmaktadir. Osman Nevres daha fazla dayanamaz ve her zaman belinde tasidigi silahini atesleyerek sinema perdesini delik desik eder.

Ertesi gün Fransiz gazetelerinde su haber çikar: "Terörist Türk dehset saçti…" Hemen bu "anarsist" Türk'ün Fransa topraklari disina atilmasi için kampanya baslatilir. Ve basarili olunur da.

Kisacasi uyanik olmak gerekmektedir ve bu belgesel türü saldirilarin sonunun nerelere kadar gidecegini iyi öngörmek gerekir. Aslinda mesele son derece basittir. Batili emperyalistler yok etmek istedikleri uluslara saldirirken o uluslarin önderlerinden baslarlar ise. Çünkü ulusal bütünlügü saglayan ulusal önderdir.

Bunu gayet iyi bilen emperyalistler bu noktada psikoloji bilimini de yardima çagirirlar.

iste Vamik Volkan bu tür bir psikiyatristtir.

Kendisi Kibris Türküdür ama Amerika'nin hizmetindedir.

Çok uzun yillardir ABD baskanlarinin psikiyatri danismanligini yapmaktadir.

CIA için çalismaktadir.

Görevi ise aslinda bilimsel bir çalismadir.

Vamik Volkan, ABD'nin bölmek, parçalamak ve yutmak istedigi cografyalarda yasayan uluslarla ilgilenir.

O uluslarin psikolojisini inceler.

Ve "uluslar nasil birbirini bogazlamaz"in teorisini gelistirir.

Yani görünürdeki amaç etnik kinleri, nefretleri incelemek, onlari ortadan kaldirmaktir

Mesela Ermenilerle Türkler arasinda ulusal bir düsmanlik mi var, orada Vamik girer devreye ve bu düsmanligin kökenlerini inceler.

Peki inceleme dedigimiz sey nedir?

Burada izlenen yol ulusal ya da etnik düsmanliklarin ortadan kaldirilmasi degil, ABD'nin tehdit olarak gördügü uluslarin ulusal bilinçlerinin, tarihlerinin ve benliklerinin sorgulanmasi, asindirilmasidir.

Kisacasi milli duygunun yok edilmesidir etnik psikiyatrinin görevi.

....

iste bizi ilgilendiren sey de budur.

Bir ulusun ulusal bilincini, ulusal duygusunu ve refleksini nasil yok edersiniz?

Bunun denenmis, sinanmis bir yöntemi vardir, o ulusun tarihsel varligini sorgulamaya açarsiniz.

Yani o ulusun tarihini yeniden tartisirsiniz.

Mesela Türkler kendilerini kahraman bir ulus olarak mi görüyorlar?

O zaman onlara ne kadar korkak bir ulus olduklarini göstermek gerekmektedir!

Ya da Türkler atalarini, yani Atatürk'ü çok mu yüceltiyorlar?

O zaman onlara Atatürk'ün ne kadar siradan biri oldugunu gösterin.

...

Farkindaysaniz son on yildir tam da böylesi bir dönemden geçiyoruz.

Sözde demokratlik, tartisma kültürü adina neyi tartisiyoruz ve bizden neyi kabul etmemiz isteniyor?

Diyorlar ki siz soykirimci bir milletsiniz!

Ermenilere soykirim uyguladiniz.

Biz diyoruz ki hayir uygulamadik!

O zaman uyanik emperyalist diyor ki: Tamam madem uygulamadiniz, bunu hemen reddetmeyin, tartisalim, öyle bir sonuca varalim.

Size mantikli geliyor, nasilsa biz suçsuzuz, tartismadan galip ayriliriz diyorsunuz.

Ama tartisma masasi kuruldugunda hiç de ortada esit bir tartisma sansi olmadigini görüyorsunuz.

Bir bakiyorsunuz, tüm televizyonlar, gazeteler, aydinlar sizin Ermenileri katlettiginizi yaymaya basliyor.

Kanitlari var mi?

Elbette yok!

Ama yalan bir kez yayildi mi ve yalani söyleyenlerin sayisi çok oldu mu, gerçegin sesi çikmaz oluyor.

Hayir diyorsunuz, gerçekleri bir de biz anlatalim.

Ama anlatamiyorsunuz, çünkü tüm propaganda kanallari size kapatilmis.

iste o zaman anliyorsunuz tartismaya açmak denilen tuzagi.

Çünkü bu sürecin sonunda, ulusal gururu ve hassasiyetleri yüksek insanlar bile "acaba" demeye basliyor!

Acaba gerçekten Ermenileri biz mi katlettik?

Yani ulusal benlikte ilk kirilma yasaniyor...

....

Psikolojik harbin etkisi çok büyük bir hizla bu sekilde yayiliyor.

Sonra sira Kürtlere geliyor!

Sizden tartismanizi istiyorlar.

Tartisma basliyor ve yine kaybediyorsunuz. ..

...

Bir düsünelim son dönemde neleri tartismaya açtirdik ve neredeyiz.

Bugün Misak-i Milli'yi pek önemsemiyoruz.

Kirmizi çizgileri umursamiyoruz.

Türk dilinin önemi kalmamis.

Bu ülkede federasyon da olabilir.

Ermenilerden özür dileyebiliriz.

Kürtlere biraz toprak verebiliriz. .

Kisacasi ulusal varligimiza ait hayati her alanda ve konuda kaybetmis durumdayiz.

...

Peki sira neye geldi?

Sira Atatürk'e geldi.

Çünkü önemli olan ulusal önderi yok etmektir.

O halde tüm önderlere yapilani Atatürk'e de yapalim.

O'nun ne kadar zalim bir diktatör oldugunu tartisalim.

O'nun aslinda zaaflari oldugunu tartisalim.

Hatta O'nun anasini bile tartisalim.

Evet, emperyalistlerin gündeminde bu vardir.

Tartisin diyorlar biz sizin atanizin anasini tartismak istiyoruz!

Sonra?

Sonra da sira sizin ananiza gelecek!

Hepinizinkine gelecek!

....

Ondan sonra Can Dündar çikiyor aglamakli, diyor ki tamam tartisin benim belgeselimi ama biraz insafli olun, önce izleyin sonra elestirin!

Aciyacaksiniz nerdeyse adama.

Sonra dört bir koldan saldiriyorlar; korkacak ne var ki, izleyin önce, inanmazsaniz inanmazsiniz!

isterseniz elestirin!

...

iste asil psikolojik harp cephesi de burada kuruluyor!

Yillar öncesine gidiyorsunuz. ..

Mondros imzalanmis.

Sonra düsman askerleri istanbul'a çikartma yapmaya basliyor.

Milyonlarca Türk sadece izliyor!

Demek ki önemli olan ilk adim, isgali izlettirebilmekmis !

Ama ayni zamanda bir de masa!

Tartisacaksiniz.

Tartisma masasinda bizim sadrazam emperyalistlere yalvariyor, biraz aciyin diye.

Peki izleyerek, tartisarak nereye varabilirsiniz?

...

Emperyalistler aslinda su anda beyinlerimize ve yüreklerimize yüzyilin çikartmasini yapiyor.

Mehmet Akif, Çanakkale için ne diyordu

"su Bogaz harbi nedir? Var mi ki dünyada esi?

En kesif ordularin yükleniyor dördü besi,

-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-

Kaç donanmayla sarilmis ufacik bir karaya."

Ya su Can'in belgeseli?

Sizce daha büyük bir çikartma degil mi?

...

Çikartma sürerken iki tavir var alinacak.

Biri istanbul'da isgalcileri karsilayan ve onlardan tokat yiyen bir Osmanli pasasi olabilirsiniz.

Ya da Dolmabahçe'den çikartmayi izleyen bir padisah.

Belki de evinin perdesini kapatan siradan ve suskun bir Türk...

Ama aslinda hepsi ayni kapiya ve ayni kisilige çikar.

izlersiniz!

Her seyi!

Ya da ilk kursunu atan Hasan Tahsin olursunuz.

Hasan Tahsin'e kadar bu ülkede düsmana hiç kursun atilmadigini bilmek ne kadar utanç verici aslinda!

Peki Hasan Tahsin'i ne kadar taniyoruz?

Hasan Tahsin'i Hasan Tahsin yapan nedir?

"ilk kursun"dan önce de kursun atmistir Hasan Tahsin.

Tarihin garip cilvesi Hasan Tahsin Avrupa'dadir ve bir filme gider.

Filmde Türkler asagilanmaktadir.

Hasan Tahsin bu filmi izlemez.

"Önce izleyeyim sonra elestireyim" demez.

Ya ne der?

Türk'e küfredenin canina okurum der!

Ve çikarir silahini ates eder beyaz perdeye!

Film orada biter!

...

Hasan Tahsin'in insani ve siradan yanidir bu.

Hiçbir insan kendisine, anasina, babasina, atasina, milletine, bayragina küfrettirmez.

En basit insan gerçegidir.

ilkokulda bir çocugun anasina küfretmeye kalkarsaniz, sizinle anasinin durumunu tartismaz, bunun cevabi suratiniza yiyeceginiz yumruktur.

Neden?

Çünkü çocugun en insani ve siradan yanidir bu!

iste Can'in insani denilen belgeselinin bam teli de burasi.

Diyor ki Can ben sizin ataniza küfredecegim ve siz de izleyeceksiniz!

Medeni bir sekilde izleyeceksiniz!

Çitiniz çikmayacak.

Sinemaya girecek ve orada size gösterilen yerde oturacak ve izleyeceksiniz.

Çitiniz çikmasin, sinemadasiniz!

Çikinca fikrinizi söyleyin.





Prof. Mehmet Kerem

istanbul Üniversitesi Cerrahpasa Tip Fakültesi Psikiyatri bölümü
Resim


Ne MuTLu TüRkÜm DiYeNe
Kullanıcı küçük betizi
maydonos
Üye
Üye
 
İletiler: 1651
Kayıt: Çrş Haz 04, 2008 1:53

İletigönderen Ram » Pzt Şub 23, 2009 5:43

Herkes onun hakkında istediği görüşle veya yorumla bir kitap yazabilir, bir film çekebilir.


"Bir gün, senin hakkında da istediği görüşle veya yorumla birileri iki satır karalar yâhut bir görümsetme hazırlarsa" desem, eminim bahane olarak "ben tarihe mâl olmuş biri değilim" derdin. Bir yandan bakınca doğru, tarih seni ne yapın¿?

Ayrıca kimse Atatürk'ü sevmek, övmek veya yüceltmek zorunda da değildir.


Gazi'nin yaşam öyküsü zaten bir övgüdür, yücedir. Bütün övgü kelimelerin mânâsını içinde barındırır. Neyin dönüp bittiğinin farkında olmayan krem şanti aydın KONGAR.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen Gizeem » Cum Şub 27, 2009 12:52

Filme gittim Mustafa Kemal ATATÜRK'ümüzü anlatabilen bir film değildi
fragramlarında izlediğim gibi ilgi çekici bir film olacağını düşündüm fakat alakası bile yoktu.
Şimdi bu yazdıklarımı Mustafa Kemal ATATÜRK'ün içki ve sigara içtiğini ve bazı insanların kötü gördüğü yanları bilinmesin diye algılayacaklardır alakası bile yoktur bunu söylemek isterim içer içer size ne ?
sizin yediğiniz haltlar sanki güzel de ?
Mustafa Kemal'imize laf atıyorsunuz son olarak yorumumu
Neyzen Tevfik Be Hey Dürzü ile bitirmek isterim
Ne ararsin TANRI ile aramda!..
Sen kimsin ki orucumu sorarsin?
Hakikaten gozun yoksa haramda
Basi aciga niye turban sorarsin
Raki, sarap iciyorsam sana ne
Yoksa sana bir zararim, icerim
Ikimiz de gelsek kildan kopruye
Ben durustsem sarhosken de gecerim
Esir iken mumkun mudur ibadet
Yatip kalkip ATATURK'e dua et
Senin gibi durzulerin yuzunden
Dininden de soguyacak bu millet
Isgaldeki hali sakin unutma
Ataturk'e dil uzatma sebepsiz
Sen anandan yine cikardin amma
Baban kimdi bilemezdin serefsiz......
Kullanıcı küçük betizi
Gizeem
Üye
Üye
 
İletiler: 3
Kayıt: Çrş Şub 25, 2009 16:08

Türk halki Atatürk'ü çok sevmisti

İletigönderen alamancı » Sal Mar 03, 2009 13:05

1916 dogumlu anneannem (halen hayattadir ve halen cin gibidir) Atatürk'ü ankarada defalarca görmüs. Hatta hiç unutmaz bir keresinde orman ciftligi loklantasinda. Atatürk gelince bütün garsonlar heyecanlanmis onun çevresinde toplanmis, bu arada anneannemin gariban ailesi yarim saat bosuna servis beklemisler. Hatta sonunda garsonlari Atatürk uyarmak zorunda kalmis. Anneannemin aklinda hep Atatürk'ün delici mavi bakislari kalmis. Atatürk vefat ettiginde her kesimden halkin nasil agladigini, nasil sokaklara döküldügünü anneannem çok iyi bilir. Gençler bunlari iyi bilsin. Kolay mi, isgal altinda ezilen, horlanan, asagilanan bir Istanbul ve tek ümit isigi Mustafa Kemal. Bir çökmüslükten fakir ama saygin, gelecege ümitle bakan yaratici bir genç Türkiye. Can Dündar'in Mustafa'sini segredince dogrusu afalladim, Atatürk bu muydu diye? ikinci bölümündeki ne yapacagini bilmeyen mutsuz ve bezgin adam. Atatürk hakkinda ne biliyorum diye düsündüm? Hemen bütün kitaplarimi gözden geçirdim, bulabildigim bütün Atatürk belgesellerini tekrar seyrettim, bütün Atatürk tartismalarini izledim. ögrendikçe Atatürk'e olan sevgim ve saygim daha da artti. Atatürk'ün gerçeklerden korkmasina hiç gerek yok çünkü gerçeklerin 10da 9u onu hakli çikariyor. Bu bir rastlanti degil, olaganüstü parlak bir zekanin ürünü. isteyerek veya istemeyerek Atatürk'ü daha iyi tanimama neden oldugu için Can Dündara tesekkür ederim.
Kullanıcı küçük betizi
alamancı
Üye
Üye
 
İletiler: 241
Kayıt: Pzt Mar 02, 2009 13:45

İletigönderen warlord » Pzr Nis 05, 2009 17:56

Filmi izledim ve Dış güçlerin Türkiye üzerine oynadığı yıkıcı bir projeye hizmet için çekilmiş bir film olarak düşünüyorum. Mustafa Kemal düşmanları her yerde kendini gösteriyor arkadaşlar.
Kullanıcı küçük betizi
warlord
Üye
Üye
 
İletiler: 6
Kayıt: Çrş Oca 28, 2009 16:19
Konum: Samsun

İletigönderen arshima » Sal Nis 21, 2009 23:08

Mustafa Kemal Atatürk'e Hakaret dolu bir film ve onun itibarını düşürecek bir sürü gizli piskolojik ses ve görüntü oyunun dan başka bir şey değildir.
Kullanıcı küçük betizi
arshima
Üye
Üye
 
İletiler: 4
Kayıt: Sal Nis 21, 2009 23:00

İletigönderen tegafüle » Prş Nis 30, 2009 16:21

Can dündarın Mustafası bizim Kemal Atatürkümüzüdür. Can Dündarın yanlı olduğunu söylersek evet derim yanı Atatürktür .Bu belgeseli yapma amacı bugünkü hükümete ve dinci kesime bir cevap niteliğidir .cevabı şöyle açıklayabilirim .Dinci kesim askeriyeyi aşağılamak için elinden geleni yapmaktadır .Bunun için olmuş veya uydurulmuş darbeleri baz alırlar .Burdan yola çıkarak demokrasi adı altında kurumlara girmek anayasayı değiştirmek isterler .Atatürkün putlaştırıldığından dem vururlar ,tartışılamadığından da.İlahlaştırıldığından ve peygamber gibi gösterildiğini ima ederek Atatürkçüleri dinsiz puta tapanlar olarak nitelendirirler.
işte bu tehlikeyi sezen veya gören Can Dündar o kesimin ellerine daha fazla koz vermemek için Atatürkün insani niteliklerini de anlatan bu belgeseli çekmiştir .Yaptığı devrimin zorluğunu ve bu bağlamda yalnızlığı anlatılmış ,türk milleti için verdiği fedakarlıklar gösterilmiştir .Filimlerde sahneler vardır stresli durumlarda sigara içen kişiler daha çok sigara içmeye başlarlar bu da onun ne kadar zor bir görevinin olduğuna vurgu yapar .
Bu belgesel malesef bok at izi kalsın düşmanlığına uğramıştır . izlemeyen insanların medya sayesinde yapılmış ,öne çıkarılmış tüm kötü eleştiriler kafalarına bilinçaltlarına yerleştirilmiştir .Gitmek için can atan bi adamın aman boşver iyi değilmiş işte baksana demesine sebep olmuştur .Az bir kesimin de , dedikleri gibimi bu filim acaba diyip gitmelerine sebep vermiştri.diğer kalanlar için gitmelerine gerek yoktur amaç izlettirmemektir .Bunada ulaşmışlardır.Ben Can Dündarı ve dini çevreleri çok başarılı buluyorum.En büyük başarı ise bu belgesele sahip çıkamayanlar ard niyetleri göremeyenlerindir.
Kullanıcı küçük betizi
tegafüle
Üye
Üye
 
İletiler: 11
Kayıt: Çrş Nis 29, 2009 16:50

ÖncekiSonraki

Şu dizine dön: Anket

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x