[marq=left][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][/marq]
[size=134][b]BU BİRLİK 18 MART 1915'DE KURULDU.BU BİRLİĞİ VATANI UĞRUNA GÖZÜNÜ KIRPMADAN ÖLÜME KOŞAN MEHMETÇİK KURDU.BU BİRLİK ASLA ÖLMEYECEK.ÇÜNKÜ ÇANAKKALE ASLA GEÇİLEMEYECEK....[/b][/size]
[marq=left][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][/marq]
[align=center][img]http://img25.imageshack.us/img25/700/aari3.png[/img][/align]
[align=center][GVideo]http://video.google.com/videoplay?docid=1012113797548414244&hl=en[/GVideo][/align]
[align=center][img]http://img96.imageshack.us/img96/8600/24980705uy0.jpg[/img]
[img]http://img96.imageshack.us/img96/900/99380548lj9.png[/img]
[img]http://img96.imageshack.us/img96/1184/69532069xt5.jpg[/img]
[img]http://img96.imageshack.us/img96/1583/90316316je8.jpg[/img]
[img]http://img149.imageshack.us/img149/2534/30971016lg6.png[/img][/align]
[b]BİR ZIRHLILARINI BATIRDIK[/b]
[i]RUMİ 6 MART 1331/MİLADİ 19 MART 1915, S.1[/i]
Karargâh-ı Umûmiden dün vuku bulan tebligâtla gark edildiği bildirilen Fransızların Bouvet zırhlısı (resim altı)
Birkaç gündür Çanakkaleye karşı harekâtını tatil ve tebdîl etmiş gibi görünen düşman donanmasının dün yeniden ve şiddetle taarruza başlaması oldukça gayr-ı muntazır bir vaka gibi telakki olunabilir. Birkaç günkü sükût ve sükûnetin düşman donanmasının kati bir ricati sûretinde add edilmesi lazım gelmeyeceğini biliyorduk fakat yeniden esaslı muhâcemâtın da ancak yeni bir takım istihzârât ve tertîbâttan evvel vukua geleceğine ihtimal vermiyorduk. Galiba müşterek Fransız ve İngiliz zırhlıları, bir aylık taarruzlarından hâsıl olan ehemmiyetsiz netâyicin Balkanlarla sâir muhitlerde tevlîd eylediği sui tesîrâtın sevk ve ilcâsıyla olmalı ki Boğazlara karşı yeniden şiddetli hücûma başladılar. Bu muhâcemâtın şimdilik hâsıl ettiği netice ise büyücek bir düşman gemisinin Çanakkale pişgâhında batmış olmasıdır. Bu gark-ı keyfiyeti Boğaz müdafaası hesabına şüphesiz büyük bir muvaffakiyettir. Bouvet zırhlısına gelince, bu gemi Fransız filosuna mensup oldukça eski bir zırhlı olmakla beraber yine hatırı sayılır sefâin-i harbiyeden add edilebilir. Bouvetnin ibâd ve kuvvetini ber vech derc eyliyoruz:
Sefînenin Cesâmeti12,205) tona
Eslihâsı:2 aded 30 buçuk santimlik (45) çap tulunda büyük top,2 aded (27) santimlik (45) çap tulunda keza büyük top,8 aded 14 santimlik (15) çap tulunda mütevessit top, 8 aded 10 santimlik ve (45) çap tulunda keza mütevessit top, (24) aded de (4) buçuk santimlik küçük top.
Sürati:18 mil _ Fiyatı (1,200,000) İngiliz lirası,mürettebâtının miktarı,vakt-i hazırda (621) kişi, vakt-i seferde (1000) kişi.
Bu (Bouvet),1896 senesinde deryaya tenzîl edilmiş olup ( 18 ) senelik hayata mâlik demektir.
[b]DÜŞMANLARIMIZIN İKİ BÜYÜK ZIRHLISINI DAHA BATIRDIK[/b]
[i]RUMİ 7 MART 1331 /MİLADİ 20 MART 1915, S.1[/i]
İngilizin (Afrika) zırhlısı Fransızın (Bouvet) zırhlısı İngilizin (İrresistible) zırhlısı
(16,600) tona (12,205) tona (15,250) tona
Müşterek Fransız ve İngiliz donanmasına bir mezar olacak gibi görünen Çanakkale Boğazının medhali ile, boğaz müdafilerinin kahramanlıkları sayesinde batırılan düşmanın üç büyük zırhlısı
Düşmanın miktar ve ehemmiyet-i zâyiâtı:
İsim Tonilato Top miktarı(büyük,küçük) Zırh kuşakı Nüfus zâyiâtı Sefâinin kıymeti
Bouvet 12205 34 400 milimetre 230 1200000
İrresistible 15250 39 229 milimetre 780 1000000
Afrika 12200 44 229 milimetre 780 1500000
Üç zırhlı 44055 114 2190 3800000
İngiliz lirası
Boğaz medhalinde batırılan üç büyük düşman zırhlısının evsâf-ı harbiyeleri hakkında malûmâtı, ber vech bilâ derc eyledik. Evvelki gün gecenin yarısına kadar düşman sefâin-i harbiyesine karşı müessir bir ateş etmiş olan topçularımız uhdelerine mevdu büyük ve mühim vazifeyi güzîde bir liyâkatle îfâ eylediklerini ispat ettikleri gibi Fransızların Bouvet zırhlısı ile beraber İngilizlerin de iki büyük zırhlısını batırmakla hiç bir zaman unutamayacağımız Sultan Osman ve Reşadiyemizin en muvâfık bir sûrette intikamını almış oldular. Gerçi intikam henüz tamamen alınmamıştır. Fakat İngilizlerin muâmele-i gâsıbânelerine nâdim olacakları gününde ...
[b]YİNE ÇANAKKALEMİZE DÂİR [/b]
[i]RUMİ 8 MART 1331/MİLADİ 21 MART 1915, S.1[/i]
Çanakkalemizin manzara-i umûmiyesi ile boğaz medhalinin açıktan görünüşü (resim altı)
Müdafaa-i kahramânânesiyle tarihte yeni bir fasıla-i mebde teşkîl eyleyecek olan Kala-i Sultaniye Boğazının medhalden (Gelibolu)ya kadar kuş bakışı umûmi haritası(resim altı)
Düşmanlarımızın son defa büyük bir şiddet ve savletle zorlamak teşebbüsünde bulundukları Çanakkalede Perşembe günü ihrâz olunan galibiyet ve muzafferiyet harb-i hâzırın cidden en mühim vakalarından birini teşkîl etmiştir. Denilebilir ki Çanakkalenin Perşembe günkü musâraa-i müdhişe esnasında ibrâz eylediği müdafaa-i kahramânâne tarihte yeni bir fasıla-i mebde teşkîl eyleyecek kadar parlak idi. Dünki telgraflardan anlaşılacağı üzere Almanya ve Avusturya metbûâtı da bil-hassa bu noktaya işaret eylemiş ve kahraman müdafilerin mukarr hilafetin kapılarını tecavüz-i idâya karşı muhâfaza ve siyânet eylemek hususundaki ehliyet ve liyâkat-ı mümtâzelerini şâyân-ı takdir ve tebrik bulmuştur. Bilâdaki resimlerden biri Çanakkale Boğazının bir kısmını vâzihan gösterdiği gibi diğer resimde Çanakkalemizin manzara-i umûmiyesini irâe eyliyor.
[b]ÇANAKKALE MUZAFFERİYETİ[/b]
[i]RUMİ 8 MART 1331/MİLADİ 21 MART 1915, S.4[/i]
Muhâbir-i mahsûsamızdan:
Çanakkale 6 Mart _ (gecikmiştir) Dün (perşembe günü) sabahı hava güzel, deniz râkid idi. Saat on buçukta altısı önde dördü biraz geride olmak üzere on düşman sefinesinden mürekkeb bir filo boğaz medhaline takarrub etti. Fedakâr tayyarecilerimiz daha evvel tayarân ederek istikşâfât icrâsıyla donanmanın harekâtını ihbâr eylemiş olduklarından mevki-i müstahkem düşmanın takarrubuna muntazır bulunmakta idi. Düşman filosunun saff-ı harbi soldan başlayarak sırasıyla Triumph, Agamemnon, Nelson, Queen Elisabeth, İnflexible, Majestic zırhlılarından ve beş torpidodan mürekkeb bulunuyordu. Saat onbirde sefâin-i mezkûre ateşe başladılar. Birinci hatt-ı harbin arkasında ikinci bir hat teşkîl eyleyen Fransızların Golva, Charlemagne, Suffren, Saint Lui zırhlıları da onbir buçukta endâhte iştirâk ettiler. Saat onikide İngilizlerin İrresistible ve Afrika isminde altı zırhlısı ile üç kruvazörü daha evvelki sefâine iltihâk eylediler.
Bu sûretle ondokuz gemiye bâliğ olan düşman donanması ateşinin şiddetini bir kat daha tezyîd etti. En ileride İngilizlerin Queen Elisabeth deridnotu bulunuyordu. Sahilin Rumeli cihetinde ilerleyen iki Fransız zırhlısı o taraftaki bataryalarımızın müessir endâhtı ile ricate mecbûr oldular ve Anadolu sahiline geçmek için dümen kırdılarsa da o cihetteki istihkâmlarımızdan da ayn-ı müthiş ateşe marûz kaldılar. Büyük bir isâbetle ateş püsküren ağır toplarımızın mermileriyle evvela bir torpido muhribi gark oldu. Arkasından da Fransızların Bouvet zırhlısına da batmazdan evvel büyük çapta iki mermi isâbet ettiği görüldü. Muhârebe kemâl-i şiddetle saat badez-zahir altıya kadar devam eyledi. Bataryalarımızın müessir mukâbelesinden İrresistible zırhlısı fena halde hasara uğramış ve hareket edemeyecek bir hale gelmişti. Gemi, burada topları kâmilen suya girecek kadar sancak tarafına meyl etmiş batmak üzere bulunuyordu. Bu zırhlının imdadına şitâb eden Afrika sefîne-i harbiyesi dahi toplarımızın taharrub ateşine marûz kalarak biraz sonra yan tarafına batmış ve her iki gemi gruptan sonra büsbütün gark ve nâbûd olmuşlardır. Sâir düşman sefâininin kâffesine müteaddid isâbetler vuku bulduğu sûret-i katiyede müşâhede edilmiştir. Büyük rahnelerle hatt-ı harbden çıkarak boğazdan firara muvaffak olan diğer bir zırhlısı da ancak Bozcaadaya kadar gidebilmiş, orada baş tarafından dalmak sûretiyle o da gark olmuştur. Muhârebe tamam yedi saat ve kemâl-i şiddetle devam etmiştir. Düşman gemileri tarafından atılan yedibin mermiye mukabil şehit ve mecrûhlarımızın miktarı pek cüzi olduğu gibi istihkâmâtımızın hasârâtı da son derece ehemmiyetsizdir. Düşmanın insanca telefâtı ise binlerce kişidir. Bataryalarımızın cümlesi hal-i faaliyette harbe hazır bulunmaktadır. Zabitân ve efradın gösterdiği bi-misal metânet, mahâret ve şecaat bu müthiş muhârebede galibiyetimizi temîn eylemiştir.
Tayyarelerimiz oraya gelen düşman tayyaresine hücûm ederek def etmişlerdir. Muhârebe boğaz kasabası ahâlisinde hiçbir heyecanı mûcib olmamıştır. Şimdi Çanakkalede biraz evvel dağları tepeleri inleten o müthiş top sedâları yerine itimâd-ı zaferden doğan neşeli bir sükûn ve sükûnet hükm-ü fermâdır.
[b]YİNE ŞANLI SAHNE-İ ZAFERİMİZ[/b]
[i]RUMİ 9 MART 1331/MİLADİ 22 MART 1915, S.1[/i]
Bahr-i Sefid Boğazını zorlamak isteyen düşman donanmasına karşı kala müdafi ve muhâfızları tarafından ihrâz olunan zaferin ehemmiyeti gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor. Boğaz medhalini üç düşman zırhlısına medfen yapan bu şanlı gal****** kıymeti hakkında Avrupa metbûâtında ve tahsîsen Almanya ve Avusturya gazetelerinde görülen takdîrât ve âsâr-ı mücerret pek ziyade câlib-i nazar-ı dikkattir. Almanlar şimdiye kadar müthiş düşmanlarına karşı şâyân-ı hayret himmetler ve şecaatlerle emsâline tarih-i alemde nadir tesadüf olunur muzafferiyetler ihrâz ettikleri halde bizim Çanakkalede gösterdiğimiz hamâset ve besâletimiz söz edilemeyecek derecede şevk ve sûruda düşmüş gibi görünüyorlar. Bu yiğit ve yaşamak için ölmeyi bilen fedakâr adamlar tarafından Çanakkalede gösterdiğimiz şiddet-i müdafaanın bu sûretle alkışlanması ise bizler için hiç şüphesiz mûcib-i memnûniyettir. Alman ve Avusturyalıları İngiliz ve Fransız donanmasına karşı kazandığımız zaferden pek ziyade mesrûr eden cihet ise şüphesiz bu zaferle kendilerine dolayısıyla ettiğimiz hizmetin ehemmiyetidir. Fil-hakika birkaç gündür izah ettiğimiz vechile İngiliz ve Fransız donanmasının Çanakkaleye karşı pek ciddi hücûma teaddisi üzerine uğradıkları âkıbet İngiliz ve Fransızlar için bahiren boğazları geçmenin hemen tamamıyla gayr-ı mümkün olduğunu ispat eylemiştir. Bu hakikatin sübûtu ise harb-i umûmi üzerinde bizim ve bizim olduğu kadar Almanya ve Avusturyanın lehinde büyük büyük tesirler gösterecektir. İngilizlerin boğazları zorlamak teşebbüsü bir taraftan Rusya ile ittisâl peyda etmek diğer taraftan âlem-i İslâmın mübbesi olan makâm-ı hilâfeti can evinden vurmak gibi ne büyük emel ve ümitler rabt ettikleri düşünülecek olursa üç gün evvelki Çanakkale muhâcemesini akîm bıraktırmakla kendimize ve Avrupadaki dostlarımıza ne hizmetler îfâ ettiğimiz layıkıyla anlaşılmış olur. Biz şu ilk mühim tecrübe ile neler yapabileceğimizi tamamen anlamış olduğumuzdan düşmanlarımızın yeni ve daha akurâne hücûmlarına kemâl-i sükûnet ve itimâd-ı nefs ile intizâr edebiliriz. Herhalde şimdilik ihrâz eylediğimiz galibiyetin ehemmiyeti ve netâyici pek büyüktür. Buna binâendir ki Çanakkalenin şimdiye kadar cereyan eden muhârebâta sahne olan sahasının mufassal bir haritasını daha vazi-i enzâr kareyn eyliyoruz.
[b]ÇANAKKALE MÜDAFAASI İTİRAFLAR[/b]
[i]RUMİ 9 MART 1331/MİLADİ 22 MART 1915, S.2[/i]
Berlin 20 Mart Londradan işâr olunuyor: İngiltere Bahriye Nezareti İngilterenin İrresistible ve Ocean zırhlıları ile Fransanın Bouvet zırhlısının Çanakkale önünde torpile çarparak batmış olduklarını tebliğ ediyor. İngiliz tebliğine göre İngilterenin insanca zâyiâtı vahim değildir. Buna mukabil Bouvet mürettebâtı hemen (K.)
Berlin 20 Mart Paristen işâr olunuyor: Bir tebliğ-i resmîde deniyor ki: 18 Martta icrâ edilen Çanakkale bombardımanı esnasında Fransanın saff-ı harb zırhlısı Bouvet bir torpile çarparak gark olmuştur. İki İngiliz zırhlısı da gark olmuş ve Bouvet mürettebâtından bir kısmı kurtulmuştur. (K.)
Bouvet Mürettebâtından Yalnız (30) Kişi Kurtulmuş
Atina 19 Mart Çanakkale önünde gark an Bouvet zırhlısı mürettebâtından yalnız (5) zabit ile (25) neferin kurtarılmış olduğu haber veriliyor.(K.)Ametist Kruvazörünün Mahv ve Tahribi Bir daha tamir edilemeyecek bir sûrette hasârzede edildiği evvelce haber verilen Ametist nâmındaki İngiliz kruvazörünün tamamıyla tahrip edilmiş bulunduğu İngiliz menâbiinde de ketm edilmemektedir. Dün akşam gelen Bulgar gazetelerinde okuduğumuz bir Paris telgrafnâmesine göre İngiliz gemisine yirmiiki Osmanlı güllesi isâbet etmiş ve tamamen hatt-ı harbden hariç kalmıştır
Alman Metbûâtının Sitayişleri
Berlin 20 Mart Alman metbûâtı Çanakkaleye kuvve-i muhâfazasının ihrâz ettiği parlak muzafferiyetten dolayı Türkiyeyi tebrîk ve Türklük şecaat ve muhabbet-i vataniyelerini takdîr eyliyor. Magdeburg gazetesi diyor ki: Bugün cesur Osmanlı müttefikimize elimizi büyük bir samimîyetle uzatıyoruz. Onun muzafferiyetinden kendi zaferimiz gibi memnun oluyoruz. Biz esasen ayn-ı dava üzerinde ayn-ı düşmanla harp ediyor ve âtîdeki ayn-ı maksadı takib eyliyor: müşterek ve kati bir muzafferiyet ihrâz etmek!..
[b]SON HABERLER ÇANAKKALEDE[/b]
[i]RUMİ 11 MART 1331/MİLADİ 24 MART 1915, S.2[/i]
Düşman Donanması Dün de Görünmedi
Çanakkale 20 Mart (Muhâbir-i Mahsûsamızdan Çanakkalede bugün de sükûnet-i tamah-ı hüküm sürmüş, düşman filosu hiçbir teşebbüste bulunmamıştır.
Çanakkale Muzafferiyeti Tesîrâtından
Berlin 22 Mart Lokal Anchaiker gazetesi Romadan telgrafla istihbâr ediyor: Müttefikler donanmasının Çanakkale önünde uğradığı zâyiât-ı azîme Roma muhafil-i siyasiyesinde pek çok taksîrâta meydan vermiştir. İstanbula tevcîh olunan tehdîdâtın tesîriyle mütezelzil olmaya başlamış olan bî-taraflık mürûclarını bu adem-i muvaffakiyet tahkîm ve mürevviclerini temîn etmiş olduğu gibi müttefikler Çanakkaleyi bu bombardımana başlayalıdan beri İtalyanın harbe atılmasını şiddetle arzu eden fırkaya da sükûnet gelmiştir. (M.)
Berlin 22 Mart Milanda münteşir Perse Veranza gazetesi Çanakkale Boğazına ilk ciddi hücûmun akîm kaldığını dermiyan ettikten sonra bu adem-i muvaffakiyetin âlem-i İslâmda ve bil-hassa Balkan müslümanları arasında azîm bir tesîr icrâ edeceğini beyan ediyor. Müttefikler Çanakkale Boğazına son hücûmlarında 2000 kişi zâyi etmişlerdir. (M.)
Berlin 22 Mart İtilâf-ı müselles taraftarı olan Telgraf gazetesi yazıyor: Çanakkale Boğazı önünde müttefikler donanmasının uğradığı adem-i muvaffakiyetin Roma ile Balkan pây-i tahtlarında hâsıl ettiği heyecan-ı vekâyi-i âtînin cereyanı üzerine azîm tesîrât icrâ edecektir. Müttefikler donanmasının Çanakkale Boğazında marûz kaldığı müşkülât ziyadeleştikçe İtalya ve Balkan hükümetleri itilaf-ı müsellese karşı daha ziyade ihtiyatlı bulunacaklardır.
Neden Muvaffak Olamamışlarmış?
Roma 23 Mart 22 Mart tarihli İngiliz tebliğ-i resmîsi müttefikler donanmasının uğradığı adem-i muvaffakiyetin bir itiraf-ı baliğini mütezemmindir. Mezkûr tebliğ-i resmîye göre havanın fenalığı tayyarelerin tayarân ederek 18 Mart bombardımanının istihkâmlarda îfâ ettiği hasârâtın ehemmiyetini anlayabilmelerine mani olmuştur. Donanmanın düçâr olduğu zâyiât sebebiyle hücûma devam edilemediğinden taarruz-ı vakiin netâyici hakkında büyük ümit beslemenin fazla olduğu mezkûr tebliğ-i resmîde beyan olunmaktadır.
Çanakkalede Düşman Zayiâtı Bir İtalya Mütehassısının Mütâlaası
Milano 22 Mart (Korya Dellasara) gazetesinin muharrir-i bahrîsi yazıyor: İrresistible sefînesinin ziyâı Türk toplarının müessir atışından mütevellittir. Çanakkale istihkâmâtı vazifelerini hüsn-i îfâ edecek kuvvet ve mahârette olduklarını ispat ettiler. Müttefikîn donanmasının ise vazifesini bî-hakk-ı icrâya muktedir olduğu iddiâ edilemez. Biri batmış olan iki Fransız zırhlısının saff-ı harb haricine çıkarılması Fransa için zâyiât-ı azîmeden madûddur. Zirâ hükümet-i mezkûre garbî Bahr-i Sefidden uzaklaşabilecek daha pek çok zırhlıya mâlik değildir.
(Sakolo) gazetesi Çanakkale muhârebesine iştirâk etmiş olan bir Fransız zırhlısının hasârât-ı vahimesini tamir etmek üzere (Malta)ya gelmiş olduğunu istihbâr ediyor. (K.)
[b]SABİH KALE... FAKAT ÇANAKKALE KARŞISINDA NÂÇÂR VE MÜNHEZİM![/b]
[i]RUMİ 22 MART 1331/MİLADİ 4 NİSAN 1915, S.1[/i]
Yalnız İngilizlerin değil dünyanın en büyük ve en kuvvetli sefîne-i harbiyesi olup Çanakkaleye karşı (5) Mart bombardımanına iştirâk eden ve dehhaş kuvvetine rağmen bataryalarımızın ateşiyle hasârzede olan Queen Elisabeth deridnotunun en yeni ve hakiki resmi (resim altı)
İngilizlerin (5) Martta Çanakkaleye karşı vuku bulan taarruzlarından maksatları, boğazı ciddi sûrette zorlamak olduğuna hiç şüphe yoktur. Bunun en büyük delilini ise bu hücûm ve taarruzu icrâ için (Queen Elisabeth) gibi filolarının en müthiş ve kuvveli sefîne-i harbiyesini de istimâl eylemiş bulunmaları teşkîl eder, malûm olduğu üzere Çanakkale taarruzunun bidâyetinden beri Queen Elisabethin de bombardımana iştirâk ettiği ve hatta bu meyânda yaralandığı defaât ile iddia olunmuş ve fakat bu rivâyetlerin derece-i sıhhati meşkûk kalmıştı. Maa-mafiyh taarruzu müteakip İngiliz ve Fransızlar tarafından neşr olunan telîgât-ı resmîde bu sefînenin ismi de zikr edildiği cihetle Queen Elisabethin de Çanakkale harekâtına tahakkuk etmiş ve sefînenin paralandığı ise (5) Mart bombardımanı safhatini temâşâ eyleyen râsıdların ve muhâbirlerin müşâhedâtıyla tebeyyün eylemiştir.Queen Elisabethgibi dünyanın en cesîm sefîne-i harbiyesinin de muâvenetiyle vuku bulan bir taarruza karşı (5) Martta Çanakkalenin gösterdiği müdafaa ile ne kadar iftihâr etsek azdır. Bâ-husûs ki İngilizler bu sefîne-i harbiyelerinin fevkal-ade kuvvetli ve mükemmel olduğunu kendileri de ilân edip duruyorlar. Nitekim geçenlerde Satan gazetesi İngiliz Harbiye Nâzırı (Churchill)e müracaât etmiş ve (Sabih Kale) ünvânını verdiği (Queen Elisabeth) hakkında malûmât istemiştir.
İngiliz Bahriye Nâzırının biz-zat vaki olan ifâdâtına nazaren Queen Elisabeth ayn-ı sistemde inşâ edilmekte olan beş cesîm deridnottan birincisidir.
Queen Elisabeth eski planlarda görülen şekilde olmayıp yukarıdaki resimde gösterdiğimiz şekli hâiz ve yalnız bir bacalıdır. Sefînenin cesâmeti (27,000) tonilatoyu mütecâvizdir ve eslihâsı başlıca ( 38 ) santimetre çapında kıta büyük toptan mürekkebtir. Bu toplar (900) kilo sikletinde gayet cesîm mermileri yirmi kilometre mesafeye atacak bir kuvveti hâizdir.
(Queen Elisabeth)in makineleri tamamen petrol müteharrik ve sürati ise saatte yirmibeş mildir. Bundan madâ sefînenin üzeri tayyarelerden bomba ile vuku bulacak hücûmlara mukavemet eylemek üzere çelik levhalarla da mahfûzdur ki bu da sefâin-i harbiyede birinci defa olarak tatbîk edilmektedir.
Çanakkale bombardımanını bidâyetinden beri idare eden ve (5) Mart taarruzunun müneccer olduğu inhizâm üzerine hastalık bahanesiyle tebdîl edilen bedbaht İngiliz amirali (Carden) (resim altı)
ALıntıdır..
[align=center]ÇANAKKALE SAVAŞINDA İLLERE GÖRE ŞEHİT SAYISI
[color=red][i]Detayli bilgi icin illerimizin üzerine tiklayabilirsiniz[/i][/color]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/ADA.zip]ADANA (842)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/ADY.zip]ADIYAMAN (11)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/AFY.zip]AFYONKARAHISAR (95)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/AKS.zip]AKSARAY (285)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/AMA.zip]AMASYA (32)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/ANK.zip]ANKARA (1772)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/ANT.zip]ANTALYA (183)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/ART.zip]ARTVIN (10)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/AYD.zip]AYDIN (1746)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/BAL.zip]BALIKESIR (2779)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/BAR.zip]BARTIN (254)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/BAY.zip]BAYBURT (21)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/B.zip]BILECIK (854)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/B2.zip]BINGÖL ( 8 )[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/B3.zip]BITLIS (59)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/BOL.zip]BOLU (1405)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/BUR.zip]BURDUR (606)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/BURSA.zip]BURSA (3737)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/CAN.zip]CANKIRI (972)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/CANAKKALE.zip]CANAKKALE (1788)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/CORUM.zip]CORUM (1333)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/DEN.zip]DENIZLI (2195)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/D.zip]DIYARBAKIR (49)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/E.zip]EDIRNE (858)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/ELA.zip]ELAZIG (159)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/ERZ.zip]ERZINCAN (282)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/ERZURUM.zip]ERZURUM (109)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/ESK.zip]ESKISEHIR (843)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/GAZ.zip]GAZIANTEP (502)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/G.zip]GIRESUN (114)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/GUMUSHANE.zip]GÜMÜSHANE (39)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/HATAY.zip]HATAY (283)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/ice.zip]ICEL (1218)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/isp.zip]ISPARTA (55)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/I1.zip]ISTANBUL (1648)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/I2.zip]IZMIR (1720)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/KAH.zip]KAHRAMANMARAS (213)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/KAR.zip]KARAMAN (455)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/KARS.zip]KARS (1)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/KASTAMONU.zip]KASTAMONU (2425)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/KAY.zip]KAYSERI (771)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/K1.zip]KIRIKKALE (232)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/k2.zip]KIRKLARELI (366)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/K3.zip]KIRSEHIR (448)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/KOC.ZIP.zip]KOCAELI (583)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/KONYA.zip]KONYA (2488)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/KUTAHYA.zip]KÜTAHYA (1487)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/MALATYA.zip]MALATYA (141)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/MAN.zip]MANISA (2174)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/MAR.zip]MARDIN (7)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/MUGLA.zip]MUGLA (671)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/MUS.zip]MUS (7)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/NEV.zip]NEVSEHIR (525)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/N1.zip]NIGDE (509)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/ORDU.zip]ORDU (56)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/R1.zip]RIZE (71)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/SAKARYA.zip]SAKARYA (526)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/SAMSUN.zip]SAMSUN (44)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/S3.zip]SIIRT (40)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/S1.zip]SINOP (1488)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/S2.zip]SIVAS (25)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/TEK.zip]TEKIRDAG (646)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/TOKAT.zip]TOKAT (47)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/TRABZON.zip]TRABZON (155)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/TUN.zip]TUNCELI (30)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/URFA.zip]URFA (383)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/USAK.zip]USAK (818)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/VAN.zip]VAN (36)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/YOZGAT.zip]YOZGAT (661)[/url]
[url=http://www.gallipolidigger.com/2004.site/005.sehitlerimiz.sehitlerimiz.bilgi.bankasi/sehitlerimiz/sehitlerimiz/sehitlerimiz.zipler/ZONGULDAK.zip]ZONGULDAK (753)[/url]
[color=red]TOPLAM : 48148[/color][/align]
[align=center][img]http://img228.imageshack.us/img228/4052/45635820gz8.jpg[/img][/align]
[align=center][b]Nusret'in hikayesi[/b][/align]
18 Mart 1915 deniz zaferi, top ve mayın silahlarının müşterek çalışma mahsulü olup bunda mayın başrolü oynamıştır. Mayınların dahice boğaza yerleştirilmesiyle, o tarihin en kuvvetli donanmasını Türk azmi ve cesareti, hayretlere bırakacak şekilde alt etmiş ve boğazı düşman gemilerine kapamıştı.
Dönemin Fransa başbakanı; Çanakkale için "Türkler boğazı kapamakla savaşın iki yıl uzamasına ve müttefiklerin milyonlara varan insan gücü ve yüzlerce milyarlık maddi kayba uğramasına sebep olmuşlardır." demiştir.
Peki o gizemli mayınları kim ne zaman oraya dökmüştür
Nusret Mayın Gemisi 3 Eylül 1914'te Çanakkale'ye gelmişti. Almanya'da özel şekilde mayın dökme gemisi olarak inşa edilmiş bu tekne dar alanlarda kolayca manevra yapabiliyor ve az su çektiğinden mayın alanları üzerinde güvenle dolaşabiliyordu. Ancak Osmanlı Devleti'nin mali sorunları ona boğazı mayınlayabilmesi için gerektiği miktarda mayın bulamıyordu. Çanakkale boğazında zaten önceden boğazı kesecek şekilde döşenmiş mayın hatları bulunmaktaydı. Ancak, düşman zırhlılarının devamlı şekilde hareketlerinin incelenmesiyle akıllara hayret verecek bir gerçekle karşılaşılmıştı.
6 Mart gecesi Cevat Bey, mayın grup komutanı Hafız Nazmi Bey'e "Oğlum, diyordu. Sana çok önemli bir görev veriyorum. Vatanın selameti bu görevin başarıyla yerine getirilmesine bağlıdır. Yarın akşam, Nusrat'le son 26 mayınını şu gördüğün karanlık limanda kıyıya paralel olarak dökeceksin. Düşman hareketinizi seçer, size saldırıya kalkışırsa kıyı toplarımız önceden aldıkları talimata uygun olarak hareket edecek ve sizi himaye ateşiyle koruyacaklar. Kendinizi göstermemeye çaba harcayın. Allah yardımcınız olsun."
Evet. Bu sefer mayınların boğazı kesecek şekilde değilde kıyıya paralel olarak Karanlık Limanına dökülmesi fikri, mayın uzmanlarının ince bir çalışmayla ortaya çıkardıkları mükemmel bir fikirdi. Çünkü düşman zırhlıları boğaza gurup gurup giriyor ve görevini tamamlayan grup ikmal yapmak için geriye dönerken arkadaki grupların yollarını kesmemek için boğazın en geniş yerlerinden biri olan Karanlık Liman'da manevra yapıyordu. İşte mayınlar da bu manevra sahasına kıyıya paralel ancak manevra hattına dik olarak yerleştirilecekti. Fakat bu işin sonu her ne kadar büyük bir zaferi getirebilecek olsa da bir o kadar zordu.
Nazmi Bey, ertesi gün Nusret mayın gemisi komutanlığı yapacak olan Tophaneli Yüzbaşı Hakkı'yı buldu. Her iki subayda çok iyi arkadaştılar. İki gün önce kalp krizi geçiren Nusret'ın genç komutanı Yüzbaşı Hakkı Bey, sağlığı için yerine bir başkasını görevlendirmeyi önceden Çanakkale müstahkem mevki komutanı Cevat Bey'in ısrarlarına rağmen, savaşın ve ülkenin sorumluluğunu omuzlarında duyarak görevi kabul etti.
7 Mart'ı 8'e bağlayan gece yarısı Nusret demir alarak Çanakkale'den uzaklaştı. Bütün ışıklarını söndürüp kıvılcım atmasın diye ocaklarını bastırmış, maskeli ışıklar altında rota izleyerek hedefine doğru ilerliyordu. Gemi daha önce döşenen mayın hatlarından geçiyor ve Karanlık Liman'a giriyordu. Deniz sakin, hava simsiyah, zifiri karanlıktı. Uzaklarda dolaşan düşman devriye gemileri pırıl pırıl yanan projektörleri ile suyun yüzünü aydınlatmaktaydı. Bir an, suyun yüzüne değen ışık silindirler hemen ardından denizi yalayarak, havaya kalkıp yeniden denizin yüzeyinde başka bir noktayı aydınlatıp derinlere inmekte ardından yine uzaklara gitmekteydi. Daha yakınlarda devriyeye çıkmış düşman gemilerinin projektör ve ışıldakları zaman zaman Nusret'in olduğu kıyının karşısını noktalamaktaydı. Son kontroller bittikten sonra ilk mayın platforma alınmış ve atış anı beklenmeye başlamıştı. Heyecan son haddindeydi. Vatanın selameti için gerekli olan zafer kilidi, Nusret'in elindeydi. Onu mutlaka sessizce yerine bırakmalıydı.
Sonunda Anadolu yakasındaki Akyarlara, yeni mayın hattını hazırlanacağı noktalara geldiler. Teker teker sessizce elinde kalan son 26 eski tip mayını suya bırakmaya başladı. Suya düşen her mayın belli bir sıra halinde kendisini asılı tutacak ağırlığın gerdiği teller üzerinde yeralmaya başladılar. Birkaç dakika sonra tüm mayınlar belirlenen rota doğrultusunda dökülmüştü. Makinalar tekrar ulaşabilecekleri en yüksek devirde çok hızlı tempoda çalıştırılmıştı. Şimdi en az mayınlar dökülüşü kadar tehlikeli olan geri dönüş yolculuğu başlamıştı. Daha önceki dökülen mayınlar ve düşman devriye gemileri Nusret'in yolu üzerinde kol geziyordu.
Bir an için Nusret'in çok yakınında bir karaltı ortaya çıktı. Düşman gemisi olmalıydı bu. Büyük olasılıkla düşman zırhlıları geri dönmüşlerdi ve devriye görevine devam etmekteydiler. Ara verdikleri projektörle taramaya yeniden başladıkları zaman Nusret'i görecekler ve herşey bitecekti. Bütün personelden buz gibi terler boşanıyordu. Nihayet korktukları başlarına geldi ve düşman gemisinin projektörleri yandı. Karalığı yaran projektör ışığı az öteden, hızla, üzerlerine doğru, denizi tarayarak geliyordu. Işık dalgası kıyıları, dalgaları taraya taraya, arada bir durarak, arada bir gerileyerek ağır ağır üzerlerine geliyordu. Bu ışık silindiri ölüm kılıcına dönüşmüş, Nusret'in böğrüne saplanacaktı ki bir mucize gerçekleşti.Ölüm ve ışık dalgasını içine girmelerine saniye kala, Türk kıyılarında yanan projektör bir mucize yarattı.
Bizim kıyıda birden bire yana projektörümüz birkaç saniye içinde, düşman projektörünü deniz üstünde yakaladı. İki projektör şimdi gözgözeydiler. Ortalığı sise yakın yoğun bir beyazlık kapladı. Beklenmedik bu ışık kavgası Nusret'e yaşam umudunu geri verdi. Şimdi karşıyaşan iki projektör, iki düşman göz birbirinden kurtulmak için olağanüstü bir savaşa başladılar. Düşman projektör, kurtulmak için yoğun çaba harcıyor, bir türlü başaramıyordu. Nusret, bu bazen üstünde, bazen yanında süren ışık çarpışmasının altından sessizce sıyrıldı. Olanca islim üstünde, Çanakkale yönünde yolalmaya başladı.
Tehlike geçmiş verilen görev büyük bir başarıyla yapılmıştı. Nazmi Bey büyük bir sevinçle kader arkadaşını tebrik etmek istedi. Ancak Hakkı Bey cevap veremedi. Nusret mayın gemisinin başkomutanının hasta kalbi bu ışık savaşındaki heyecan dayanamamış, heyecan kasırgası içinde duruvermişti.
Bu olaydan on gün sonra müttefik donanması saldırıya geçmişti. Savaş tam istediği şekilde, kontrollü olarak devam etmekteydi ki, birden ikmal için geri dönen gemilerde büyük patlamalar meydana gelmişti. Bunların nedeni, 7-8 mart gecesinde dökülmüş ve bundan sonrada gerek düşman pilotlarının fark edemediği gerekse 17-18 Mart gecesi mayın gemilerinin yaptığı mayın kontrolünde bulunamayan Nusret'in mayınlarıydı.
Düşmanın yüzen kaleleri birer birer batmaya başlamıştı. Önce Bouve 639 kişilik mürettebatı ile denizin derinliklerine gömüldü. Bu andan itibaren herşey ters gitmeye başlamıştı. Bouve'in battığı yerin yakınında manevra yapmakta olan Inflexible bir mayına çarpıştığını rapor etti ve çok tehlikeli bir şekilde yan yatmaya başladı ve üç dakika sonrada Irrestible'nda yana yatmakta olduğu ve sancak tarafından mayına çarpıştığını bildiren yeşil flamanın sancak seren cundasında dalgalandığı görüldü. Daha sonra da mürettebatı kurtarılan gemi boğazın sularına gömüldü.
Muhteşem armada üç büyük gemisini (Irrestible, Ocean, Bouve) kaybetmiş, üç tanesi de (Inflexible, Golva, Suffen) ağır yaralanmış şekilde eldeki gücün üçte biri yitirilmişti. Nusret'in yapmış olduğu görev tarihi değiştirmişti.
Müttefik donanması 18 Mart günündeki başarısızlıklarından çok şey öğrendiler. İngilizler bu yenilginin tüm faturasını son keşfini yapıp mayın yoktur raporunu veren pilota çıkardılar ve onu idam ettiler. Nusret'in 7-8 Mart gecesi bir şehit vermek uğruna yaptığı iş ve Türk topçusunun başarısı, bir vatanın selametini sağlamış ve düşman donanmasının Marmara'ya bayraklarını dalgalandırarak girmesine izin vermemişti.
YABANCI GÖZÜYLE 18 MART İngiliz general Oglander'in, "Çanakkale-Gelibolu Askeri Harekatı" adlı eserinin birinci cildinde: "Pek uygun başlamış olan gün bu meçhul mayın hattının o olağanüstü ve ortalığı kırıp geçiren başarısı yüzünden, tam bir başarısızlıkla sona erdi. Bu yirmi mayının seferin talihi üzerindeki etkisi ölçülemez."
Sir Ccolyen Corbet'in, "Harekatı Bahriye" adlı eserinin ikinci cildinden: "Felaketlerin hakiki sebebi keşif ve tayin olununcaya kadar çok geçmedi. Hakikat şu idi ki, 8 Mart gecesinde Türkler, haberimiz olmadan Erenköy Koyuna paralel olarak 20 mayın dökmüşler ve balıkçı gemilerimiz, aramaları esnasında bunlara rastlamamışlardı. Türkler bu mayınları özel amaçla manevra sahamıza koymuşlar, gösterdiğimiz bütün ihtiyat ve sağgörüye rağmen baş döndürücü bir zafer kazanmışlardır."
Bahriye Nazırı Churchill 1 Ağustos 1930 tarihli "La Revue de Paris" dergisinde şöyle der: "Nusrat Gemisinin gizlice döktüğü 20 demir kap, İngilizler tarafından başarı ile başlanmış olan Çanakkale Harekatını durduran bir takım pisikolojik karışıklıklar doğurdu. Yalnız başına bu engeldir ki, Türkiye'yi bir bozgundan kurtardı ve harbi uzattı. Bu yüzden mağluplar kadar muzaffer Avrupa'da sarsıldı. Kendilerini Fransa, Polonya, Galiçya, Balkanlar, Filistin, Suriye ve Kuzey Italya topraklarının örttüğü 6-7 milyon insan, düşmanlarının kurşun ve gülleleri ile değil, 18 Mart sabahı Çanakkale'nin kuvvetli akıntısı altında, ağırlıklarına bağlı bulundukları tel halatları üzerinde gerili duran 20 demir kap yüzünden yok olup gitti."
[align=center][img]http://img223.imageshack.us/img223/1530/75720475gr0.jpg[/img]
[img]http://img223.imageshack.us/img223/6562/55427526to0.jpg[/img]
[b]Nusret mayın gemisinin Çanakkale Askeri Müze içinde bulunan maketi[/b]
[url=http://www.iit.edu/~agunsal/canakkale/nusret/nusretplan.gif][img]http://img142.imageshack.us/img142/8296/11077761jy1.gif[/img][/url]
[b]Nusret mayın gemisi planı[/b][/align]
[align=center][img]http://img218.imageshack.us/img218/2756/59214524tk2.jpg[/img][/align]
[align=center][color=green]BU DESTAN 18 MART 1915'DE BAŞLADI.ÇANAKKALE'Yİ GEÇECEĞİNİ SANAN DÜŞMAN BOUVET ZIRHLISININ PATLAYIP BATMASIYLA BİR GERÇEĞİ ANLADI...
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!!!!![/color][/align]
[align=center][b][color=red]ÇANAKKALE İÇİNDE AYNALI ÇARŞI
ANA BEN GİDİYOM DÜŞMANA KARŞI OF GENÇLİĞİM EYVAH
ÇANAKKALE İÇİNDE BİR UZUN SELVİ
KİMİMİZ NİŞANLI KİMİMİZ EVLİ OF GENÇLİĞİM EYVAH
ÇANAKKALE İÇİNDE VURDULAR BENİ
ÖLMEDEN MEZARA KOYDULAR BENİ OF GENÇLİĞİM EYVAH[/color][/b][/align]
[img]http://img247.imageshack.us/img247/6615/90511034oa3.jpg[/img][img]http://img247.imageshack.us/img247/4495/25309845al2.jpg[/img]
[align=center]Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar
[b][size=134]Mustafa Kemal ATATÜRK[/size][/b][/align]
[align=center]Her kuşakta bi defa insanların içlerine esrarlı bir savaş arzusu doğar...İçgüdüleri bunlara,istemedikleri alışkanlıklardan kurtulup ilerlemenin artık başka bir yolu olmadığını telkin eder.Bir memleketin bütün bir kuşağı,savaş ilanından bir hafta sonra kanlı bir şekilde yapılacak reformları bütün hayatları boyunca aranır,dururlar.Bunun başka bir yolu yoktur.Milletler büyük acılarla gelişirler...Tıpkı yılanın,artık bozulmuş olan derisini,yılda bi kere sırtından acı içinde çıkarıp atması gibi.....
[b]Sir Ian Hamilton[/b][/align]
[align=center][color=red]Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın
Bu, taşındır diyerek Kabeyi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;[/color][/align]
[align=center][color=red]ÇANAKKALE CEPHESİNDE KADIN SAVAŞÇILARIMIZ[/color][/align]
[align=center]Çanakkale Savaşlarının henüz araştırılmayı bekleyen bir çok siyasal, sosyal ve askeri yönünün daha olduğu bir gerçek. Örneğin; bu savaşların bizde belki de hiç bilinmeyen bir diğer yönü, Çanakkalede bazı kadın Türk kadın savaşçılarının da, Mehmetçik ile birlikte çarpıştıklarıdır.
Konuyla ilgili ilk belgesel bilgilere Avustralya ve Yeni Zelanda arşivlerinde, Anzac askerlerinin Çanakkalede siperlerde yazdıkları günlük ve mektuplarda rastlanmaktadır. Örneğin, The Age adlı Avusturalya gazetesinde, 8 Eylül 1915 tarihinde şu başlıkta bir haber yer almaktadır.
Kadın bir keskin nişancı: ilk günkü çarpışmada vuruldu: J. C. Davies adlı bir asker annesine yazdığı mektupta şöyle demektedir: ... Vurulduğum 18 Mayıs günü, keskin nişancı bir Türk kızı vardı. Güzel, iri yapılı ve 19-21 yaşları arasında görünüyordu. Günün uzunca bir bölümünde sürekli olarak ateş etti. Gerçi bir çok adamımızı vurdu ama gün bitiminden önce Avusturalyalı bir asker tarafından vurulunca, gene de üzüldüm. Ölüsünü ele geçirdiğimizde yanında bir Türk erkeğinin cesedini de bulduk. Kadının vücudunda tam 52 kurşun vardı... Bu savaş korkunç
Arşivlerde aynı konuyu dile getiren birkaç mektup ya da günlük daha bulunmaktadır. Gerçi bu tür haberlerin Anzak askerlerinin, zor siper koşullarında, aylarca süren çarpışmaların yıpratıcı etkisinde geliştirdikleri hayal ürünü şeyler olduğu da düşünülebilir. Ancak, Keskin nişancı Türk kadınları ve Türk kadın savaşçılarını anlatan diğer asker mektupları da incelenip, birbirleriyle karşılaştırıldığında, anlatılanların doğru olma olasılığının çok yüksek olduğu söylenebilir. Kısacası, Çanakkale Savaşlarının daha birçok yönü, genç araştırmacılarımızın çalışmalarını ve aydınlatılmayı beklemektedir. [/align]
[align=center]İlk Türk Hemşiresi: SAFİYE HÜSEYİN (ELBİ)[/align]
[align=center][img]http://img218.imageshack.us/img218/1416/24495099ir2.jpg[/img][/align]
Dünyada modern anlamdaki hemşireliğin Kırım Savaşı (1854-56) sırasında, Florance Nightingale (1820-1910) ile başladığı kabul edilmektedir. Türkiye de; Üsküdar Selimiye Kışlası'nda dünyaca ünlü hemşire liderin verdiği hizmetlerle mesleğin doğuşuna tanıklık etmiştir.[1]
F. Nightingale rahibelerden ve sivil hastanelerdeki kişilerden seçilen 38 kişilik bir hemşire kafilesi ve malzeme ile 1854 Ekimi'nde İstanbula gelmiş ve disiplinli çalışmaları neticesinde savaştan dönen yaralılar arasındaki ölüm oranını yüzde 42den yüzde 2ye düşürmüştür. F. Nightingalein yaralı ve hastalara bilgi ve şefkatle bakması onun efsaneleşmesine neden olmuştur.
Hemşirelik ve hastabakıcılığın ülkemizde nasıl başladığına kısaca değinecek olursak; hemşirelik, 1911 yılında Trablusgarp ve 1912 yılında Balkan Savaşları'nda yaralanan askerlerin büyük kayıplar vermesiyle ve bu askerlerin bakımı için duyulan gereksinimle başlamıştır.
Kızılhaç'ın Washington Kongresi'ne katılan Dr. Besim Ömer Paşa ve Dr. Nihat Reşat Belger, hemşireliğin bir meslek olduğunu ve branşlara ayrıldığını gözlemişler; yurda dönüşlerinde, Besim Ömer Paşa Hilal-i Ahmer Cemiyetini (Kızılay) uyararak, ülkenin hemşirelik mesleğine olan gereksinimini dile getirmiş ve bir hemşire okulunun açılmasının zorunlu olduğunu belirtmiştir. [2]
[align=center][img]http://img412.imageshack.us/img412/3936/94483483tm0.jpg[/img][/align]
Türk tıp tarihinin önde gelen isimlerinden olan Dr. Besim Ömer Paşa (masada oturan), ilk hastabakıcılarımızdan Safiye Hüseyin (yanındaki)
Hilal-i Ahmer Cemiyeti, bu öneri üzerine ilk defa İstanbulda Kadırga semtindeki hastanede 6 ay süreli gönüllü hasta bakıcı kursu açmış ve ilk dersi de Prof. Dr. Besim Ömer Akalın vermiştir. Balkan Savaşları ile birlikte Türk kadını hastanelerde çalışmaya başlamıştır.
19131914 yıllarında üniversite konferans salonlarında tertiplenen kurslara çok sayıda öğrenci katılmış; bu öğrencilere hasta bakımı üzerine çeşitli bilgiler verilmiştir. Kursları bitiren Safiye Hüseyin (Elbi), Kerime Salahar, Münire İsmail gibi Türk hanımları; Çanakkale ve Balkan Savaşlarında gönüllü hasta bakıcılığı yapmışlar ve büyük fedakârlıklar göstermişlerdir.[3]
1920 yılında, Amerikalılar tarafından, Amiral Bristol Özel Sağlık Meslek Lisesi açılmış ve öğretim süresi ortaokuldan sonra 2 yıl, 6 ay olarak belirlenmiştir. Cumhuriyet döneminin ilk Hemşire Okulu 21 Şubat 1925 yılında açılan Kızılay Özel Hemşire Okuludur.[4] Daha sonra açılan hemşirelik okulları ise şöyle sıralanabilir:
1955 Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu
1961 Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu
Florance Nightingale Hemşirelik Yüksek Okulu
1977 Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu
1982 Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu
1985 GATA Hemşirelik Yüksek Okulu
1992 Marmara Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu
1992 Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu
1994 Başkent Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu [5]
[align=center][img]http://img222.imageshack.us/img222/1605/99029846xs2.jpg[/img][/align]
[align=center]1915 yılında Galatasaray Lisesinin bahçesinde hemşirelerimiz toplu halde...
[b]SAFİYE HÜSEYİN (ELBİ) (1881-1964)[/b][/align]
[align=center][img]http://img222.imageshack.us/img222/5920/69890103vn8.jpg[/img][/align]
Safiye Hüseyin İngilterede denizateşeliği hizmetinde bulunan Ahmet Paşanın kızıdır. Öğrenimini Avrupada yapmıştır. Batı kültürüyle yetişen bu ilk hemşiremiz, saltanat döneminde Almanya ve İsviçrede düzenlenen milletlerarası kongrelere katıldı. İlk defa ulusumuzu bu alanda temsil etti. Yabancı devletlerden iftihar ve takdir nişanları aldı. Cumhuriyetin ilanından sonra da tüm hayır kurumlarında ve derneklerde üstün bir feragatle çalıştı. hemşirelik mesleğiyle ilgili hayli yazılar yazdı ve konferanslar verdi. Ömrünün son gününe kadar mesleğinin tutkusu içerisinde yaş***** sürdüren ilk hemşiremiz Safiye Hüseyin, 1964 Temmuzunda 83 yaşında, yetiştirdiği hemşirelerin kucağında gözlerini kapadı.
[align=center][b]Safiye Elbi Çanakkale Savaşı'nda[/b][/align]
[align=center]Çanakkale Savaşı başladığında Safiye Hüseyin gönüllü hastabakıcı olarak yazılmış; Balkan Muharebelerinde de hastabakıcı olarak görev aldığı için Reşit Paşa Hastane gemisine baş hastabakıcısı olarak verilmişti.
Çanakkale Savaşları başladığında birçok vapur hastane gemisine dönüştürülmüştü. Reşit Paşa da bu vapurlardandı. Hastane gemileri Akbaş veya Kilya iskelesinden yaralıları alıp İstanbul hastanelerine, Hilal-i Ahmer ve Vatan hastanelerine yaralı sevk ediyorlardı.
Reşit Paşa vapuru, Akbaş İskelesi'nde, gelen yaralılara ilk müdahalelerin yapılması için demirli vaziyette tutuluyordu. Gemiye sürekli yaralı taşınmakta, yüzlerce yaralı Mehmetçik deniz üzerinde günlerce acılar içinde kıvranmaktaydı. Gemi dolunca da bu alınan yaralılar Hilal-i Ahmer hastanelerine taşınmaktaydı. İstanbuldan dönerken asker ve mühimmat taşıma görevini de üstlenen Reşit Paşa vapuru, bu nedenle yaralı taşıma işlemini yaparken de birçok defa rahatsız edilmişti.
Çanakkale Müstahkem Mevki Mayın Grup Komutanı Binbaşı Nazmi Bey, günlüğünde Reşit Paşa vapuru hakkında şöyle diyordu:
"27 Nisan 1915
Reşit Paşa vapuru İstanbuldan asker yüklü olarak geldi. Nara Burnu'nda durduğu sırada düşman ateşine maruz kalmış ve yanındaki Üsküdar vapuru beş dakika içinde batmıştır. Bir çarkçı ve iki er şehit olmuştur. Diğerlerinde hamdolsun bir zarar olmamıştır...[7]
Çanakkale Savaşları'nı Safiye Hüseyin şöyle anlatmıştı: [8]
"Evet savaşa da iştirak ettim Çanakkalede uzun müddet kaldım. Çanakkalede savaş başladığında Alman Salibiahmer (Alman Kızılhaçı) ile bizim Hilal-i Ahmer Cemiyeti birleşmiş, Reşit Paşa vapurunu hastane gemisi yapmıştık. Ben bu geminin hasta bakıcısı olmuştum. Reşit Paşa Çanakkaleye gidecek, orada yaralıları tedavi edecek, yarası ağır olanları alıp İstanbula getirecekti.
.Vaziyet tehlikeli dediler
Ne vapuru olursa olsun
İster hastane vapuru ister Kızılay ister Salibiahmer, İngilizler ---- tutuyorlar. Ben aldırış etmedim. Zaten umumi harp başladığı zaman ben hastabakıcılık için gönüllü yazılmıştım. Gönüllü olarak gidiyordum
Peşinen şunu söyleyeyim ki hayatımda hiçbir zaman ölümden korkmuş değilim.
Reşit Paşaya bindik. Çanakkaleye geldik, Akbaş Mevkii'nde demirledik. Hastaları, yaralıları toplamaya başladık. Ne yaralılar, ne yaralılar. Şu parmakları görüyor musunuz? Ben bu parmaklarımla kaç delikanlının gözlerini bir daha açılmamak üzere kapattım. Kaç delikanlının
"
********************
"Yaralıkları aldık, dönüyorduk
Birdenbire tepemizde bir uçak belirdi, güverteye çıktık. Süvari müthiş bir haber verdi:
- İngiliz uçağı...
Mamafih zerre kadar korkmuyorduk. Reşit Paşa gemisinin bir tarafında kızıl bir ay, bir tarafına da kızıl bir salip (haç) vardı. Belli ki hastane vapuru
İçimizden dünyada bize ateş edemezler diyorduk. Uçaktan kırmızı bir ışık yükseldi, ve üstümüze dehşetli gürlemeler oldu
Yine bir gün yaralıları aldık dönüyorduk. Etrafımızda müthiş gürlemeler oldu dehşetli gülle yağmurunun altında kaldık. Reşit Paşa nın sağına soluna gülleler yağıyordu, o zaman anladık ki bize ateş ediyorlar. Attıkları gülle bize o derece yakın düşüyordu ki tasavvur edemezsiniz.
Yaralı gaziler vapurlara taşınırken
Fakat bütün bu tehlikelere rağmen korkmak için vaktimiz olmadı. Çünkü hastalar bizi bekliyorlardı. Ameliyat edecek, yaraları sarılacak yüzlerce hasta vardı. Bunlardan biz kendimiz için korkacak vakit bulamıyorduk.
Bundan sonra düşman adet edinmişti. Ne zaman Reşit Paşa vapurunu görseler tepemize İngiliz işaretli bir tayyare dikiliyor, düşman topçusuna bizim bulunduğumuz yeri işaret ediyor. Bundan sonra o dehşetli gülle yağmuru başlıyordu. Her defasında ölüm tehlikesi geçiriyorduk.
Hele bir keresinde müthiş bir bombardımana tutulmuştuk. İstanbula Reşit Paşa vapuru battı diye haberler gitmiş. İstanbula döndük ki, herkes vapur batmış zannediyordu. Akrabam matem içinde, İstanbula adeta ahretten döner gibi döndüm. Hayatımda işte böyle bir ahretten döner gibi döndüm. Hayatımda işte böyle bir ahretten dönüş faslı vardır."[/align]
[align=center][b]En tesirli kelime: Su, su...[/b][/align]
[align=center]"Bir gün bir İngiliz yaralısı bulduk, gemiye getirdik. Zavallı çiçek gibi bir delikanlıydı. Başından aldığı bir yara ile gözlerini kaybetmişti. Gözlerinin üstüne siyah uzun bir sargı sarmıştık. Ağzına damla damla su akıttık. Yaralıların sayıkladıkları en tesirli kelimelerden biri de budur. Su
Hiçbir ağır yaralının susuz ölmemesine son derce dikkat ederdik. Bir İngiliz yaralısının da ağzına su akıttık. Çok üzgündü, İngilizce mütemadiyen öleceğim diyor, arkasından nişanlısının ismini söylüyordu. Ölüm halinde bulunan adama son vazifemi düşündüm
Ve onun düşman askeri olduğunu bir an için aklıma getirmeyerek kendisini İngilizce, kendi ana dili ile teselli ettim:
- Katiyen ölmeyeceksin, yaşayacaksın
Bütün bu korkulu günler geçecek. İyi olup memleketine gideceksin, nişanlına kavuşacaksın
Bu İngilizce teselli onun öyle hoşuna gitti ki, bir müddet sonra yüzünde müsterih, hatta memnun çizgiler peydahlandı ve öldü
Biz öleceğini bildiğimiz bütün umutsuz hastaları böyle teselli ederdik.
Ölmeyeceksin daha çok yaşayacaksın diye diye kendilerini bazen buna inandırırdık. Adeta yaşayacaklarına inanmış oldukları halde ölürlerdi.
Gördüğüm en müthiş yaralılar gözlerini kaybedenler. Bunların halleri pek feci oluyor. İçin için eriyorlar... Günden güne sönüyorlar.
Gözlerinin yarası iyi olmak ihtimali bile olsa kendilerini kurtulamıyorlar
Ölüyorlar. Gözlerini kaybedenlerin hali kadar feci bir şey yoktur.
Biz bu Reşit Paşa hastane gemisinin ne kahırlarını çektik. Bazen haftalarca savaş boylarında kalıyorduk. Hele bir keresinde aç kaldık, bite boğulduk. Kömürümüz bitti. Soğukta kaldık."[/align]
[align=center][b]Son sözleri: Anne !!! [/b][/align]
[align=center]"Yüzlerce yaralının önümde öldüğünü gördüm hemen hemen hepsi de aynı kelimeyi, bu sözü sayıklayarak, Anne diyerek öldüler.
Vapurda muhtelif milletlere mensup yaralılar vardı. Almanlar, Avustralyalılar, cepheden topladığımız İngiliz yaralılar ve bizim yaralılarımız
Hepsi kendi dilleri ile ekseriya tek bir kelime sayıklardı,
Anne !..."[/align]
[align=center][b]Bir hastabakıcı arkadaşım... [/b][/align]
[align=center]"Bir Alman doktor vardı. Genç karısı Avusturyalı iyi bir hastabakıcı kadın. Bir gün Reşit Paşa vapurunun üstüne gülle yağmuru yağarken:
Beni deniz tutuyor, dedi. Hastanede çalışmak istiyorum.
Kendisini cepheden biraz gerideki hastaneye tayin ettirdi. Bu küçük bir cephe hastaneydi. Bir müddet sonra haber aldık ki, hastane büyük bir uçak bombardımanına tutulmuş, tahrip edilmişti. Arkadaşım bombaların altında can vermişti. Bizden de 8 şehit vardı.
İşte bu benim en acı hatırlarımdan biridir. Bu hastaneye ben de gitmek istemiştim. Hatta gönderiyorlardı da
Gitseydim muhakkak ki bugün bulunamayacaktım."[/align]
[align=center][b]Bekir Çavuş: Kumandanım emrinizi yapamadım!... [/b][/align]
[align=center]"Reşit Paşa vapuruna bir gün Bekir Çavuş isminde bir ağır yaralı getirdik. Onun cephenin ön saflarında bulmuştuk. Bir ayağı kangren olmuştu. Hemen Reşit Paşa vapurunda ameliyat masasına yatırdık.
Ayağını kestik. Bir tek ayağı ile kalmıştı ama vaziyeti çok tehlikeli idi. Kangren çok ilerlemişti. Aynı zamanda pek fazla kan kaybetmişti. Adeta ölmesini bekliyorduk.
O gece sabaha karşı kamaramın kapısı hızlı hızlı vuruldu. Kalktım dışarıda bir ses:
Çanakkale Menzil Hastanesi'ndeki Türk yarılaları...
Başhemşire
Başhemşire
diye bağırıyordu
.
Hemen giyinip fırladım, genç bir Alman hastabakıcısı:
Hani ayağını kestiğimiz yaralı yok mu?
Bekir Çavuş mu?
Evet.
Ne oldu peki?
Kendisine bir hal geldi hemşire, tek bacağıyla ayağa kalktı. Odanın içinde dolaşmak istiyor.
Hemen koştum. Bekir Çavuş yaralarından kanlar aka aka ayağa kalkmıştı. Yanına koştum. Bileğinden tuttum, müthiş ateşi vardı.
Aman Bekir Çavuş dedim, Ne yapıyorsun? Bu hal ile ayağa kalkılır mı?
Bekir Çavuş kendini kaybetmiş bir halde idi.
Aman dedi, Ne diyorsun? Emir geldi, emri yerine getirmek lazım.. Tabii kalkacağım.
Ve sabaha karşı Bekir Çavuş kollarımız arasında dünyaya gözlerini büsbütün kapadı. Bu adamcağız son dakikasına kadar kumandanın emrini, kendisine verilen vatan vazifesini yapmaktan başka bir şey düşünmüyordu. Son dakikasında bile ne annesini ne sevdiğini düşünüyordu.
Kansız beyaz dudaklarından çıkan en son cümle:
Emri yapamadım, oldu.
Fakat ben ona kani idim ki Bekir Çavuş vazifesini son derece yapmıştı."[/align]
[align=center][b]Safiye Hüseyin Anafartalar'da... [/b][/align]
[align=center]"
Maydosa (Eceabat) gittim. Sonra Anafartalara doğru ilerledik. Tepemize iki düşman tayyaresi peydahlandı. Bize adım attırmıyorlar, mütemadiyen bombaları yağdırıyorlardı. Üç saat yürümüş, fena halde yorulmuştuk.
Ölüm muhakkaktı. Tayyareler adamakıllı alçalıp bizi bombardıman etmeye başlayınca gözümün iliştiği bir sıçan deliğine girdik. Üzerimizde epey dolaştıktan sonra gittiler. Biz de karargâha geldik. Tepeden düşman donanması çanak gibi görünüyor. O zaman geçirdiğim bütün tehlikeleri unuttum. Bir kadın için işte bu görülebilmesine ihtimal olmayan bir manzara idi
"
*****************************
KAYNAKLAR
[1] Yrd.Doç.Dr. Huriye VURAL- Hemşireliğin Tarihsel Gelişimi. http://www.gata.edu.tr
[2] a.g.e.
[3] a.g.e.
[4] Sevcan BALAN - Dünden Günümüze Hemşireliğin Tarihçesi..
M. Güven Karahan - Bandırma Devlet Hastanesi (http://www.bandevhastane.com)
[5] Emel ARMUTÇU - Semahat Arsel ile röportaj 15 Mayıs 2000 (http://www.hurriyetim.com)
[6] Yakın Tarihimiz - Fasikül 25, Milliyet Gazetesi Kültür Eki s.395
[7] Binbaşı Nazmi Bey - Çanakkale Deniz Savaşları Günlüğü s. 61-62
[8] Safiye Hüseyin, Çanakkale savaşları hatıralarını 12 Haziran 1935 tarihinde gazeteci Hikmet Feridun Ese anlatmıştır. Bu Röportaj Aziz Kaylan'ın "Çanakkale İçinde Vurdular Beni" adlı eserinde de yer almaktadır. Hatıralar hazırlanırken o eserden yararlanılmıştır..[/align]
Alıntıdır...
[align=center][size=150][color=red]ÇANAKKALE GEÇİLMEZ[/color][/size][/align]
[align=center][size=117][color=green][b]O gün kana boyandı Çanakkale Boğazı
Yeri göğü inletti askerimin avazı
Dört taraftan saldırdı düşman delicesine
Şarapneller saplandı Mehmetçiğin göğsüne
Türke karşı kin kustu,beraber oldu cihan
Damla damla gözyaşı döktü yere asuman
Allahın askerleri melekler yere indi
Hakka kavuşan erler kanatlarına bindi
Bir lodos fırtınası zaferden haber verdi
Dengeler değişince arttı kâfirin derdi
On sekiz Martta sular kan gölüne dönmüştü
Zâlimin balonları gün doğmadan sönmüştü
Ertuğrul tabyasından ateş yükseliyordu
Ceddin iman güneşi aydınlatıyor yurdu
Seddülbahirde akan kan gövdeyi götürdü
Bu çile nöbetleri hem gün,hem gece sürdü
Conkbayırında yazdı Mustafa Kemal destan
Coğrafyaya dönüştü damarlardan akan kan
Izdıraplara mahkûm vatanım ancak güldü
Düşman bataryaları soğuk suya gömüldü
Küfür tek bir millettir, ayrı gayrı seçilmez
Mehmetçik haykırıyor: Çanakkale Geçilmez
İnsanlıktan nasipsiz küstah uğurlar ola!
Hatırla bu destanı,hatırla da gel yola!
İnancımız odur ki payidar olmaz zulüm
Rabbim senin yolunda bize düğündür ölüm
Taş ve toprak şahittir o muhteşem bozguna
Çok acı bir ders verdik o salyalı azgına
Al bayrağın altında gölgelenen askerim!
Cennet-i Âlâsında bekler seni ol Kerim!
Çanakkale içinde Hilâl,Sâlibi ezdi
Türkün mücahitleri bir büyük destan yazdı.
Yuvasından ayrılan artık geri dönmedi
Onların sâyesinde al bayrağım inmedi
Ey toprağın bağrına gömülen yiğit erler!
Döktüğünüz kanlarla ulvîleşti bu yerler
Ey semaya taht kuran yüce,soylu er oğlu!!
Duygusallıkta Kerem,yiğitlikte Köroğlu
Ey asırları aşıp cihana hükmeden Türk!
Zafer kaderin olsun Rabbine şükreden Türk![/b][/color][/size][/align]
[marq=right][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img151.imageshack.us/img151/3476/46nxhe4.gif[/img][img]http://img1