Cari Açığa Çözüm, İktidar Olmak! / Bartu SORAL

Cari Açığa Çözüm, İktidar Olmak! / Bartu SORAL

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Mar 19, 2012 1:44

Cari Açığa Çözüm, İktidar Olmak!

Ekonomi Bakanı Sayın Zafer Çağlayan geçen hafta “Ocak ayı cari açığı ezber bozacak, 4 milyar dolara gerileyecek” demişti. Bu hafta sonuçlar açıklandı 6 milyar dolar çıktı. Tahminde şaşma yüzde 50! Ekonomi ciddi iştir. Atıp tutmaya gelmez. Gerçi atıp tutanın sevildiği bir ülkede yaşıyoruz... Seçim öncesi Sayın Başbakan çılgın proje deyip İstanbul’u ikiye bölüyordu. Bölemedi!.. Ama oyları aldı. Zaten önemli olan oy almak, iktidar olmaktı. Daha önce de Tansu Çiller iki anahtar demişti. O da epey oy almıştı...

Peki, bir ayda 6 milyarlık cari açık nereden geliyor derseniz; tamamı yurt dışı ile mal alım satımımızdaki farktan geliyor. Yani dışarıya ihracatımız yetersiz kalırken, ithalatımız artıyor. Neden?..

1. Türkiye’de daha önce ürettiğimiz ve rahatlıkla üretebileceğimiz malları bile artık üretmiyoruz, dışarıdan alıyoruz.

2. Bu malları üretmeyince dışarıya satamıyoruz.

3. Türkiye’de üretmemizin mümkün olmadığı malları zaten üretmiyoruz, ithal ediyoruz.

4. Dışarıdan lüks tüketim malları alıyoruz.

5. Yüksek teknolojiye dayalı, yüksek katma değerli üretim yapamıyoruz. Net ihracatçı olduğumuz yani cari açığı kapatan ürünler pahada düşük olan tekstil ve yaş sebze meyve. İhracatımız içinde ileri teknoloji ürünlerinin payı sadece yüzde 5 oranında.

6. Yerli enerji kaynaklarını devreye sokmuyoruz. Elektrik üretimimizi doğal gaza bağlı kıldık. Bizde doğal gaz yok, dışarıdan alıyoruz.

7. Petrol de bizde yok, onu da dışarıdan alıyoruz. İşte yukarıda saydığım sebeplerden ötürü ithalat artıyor, ihracat ise ithalat kadar artmıyor. Aradaki fark büyüdükçe büyüyor.

On yılda beş kat arttı!

Daha önce de yazmıştım. 2002 yılından önce işler bu kadar içinden çıkılmaz durumda değildi. 2002-2011 yılları arasında geçen 10 yılda toplam dış ticaret açığımız 517 milyar dolar oldu. Bir önceki dönem yani, 1992-2001 arasında geçen 10 yılda ise dış ticaret açığı 111 milyar dolardı. İki dönemi karşılaştırınca arada beş misli fark var. Bu iki dönem arasında en önemli fark: Türkiye’de üretebileceğimiz malları üretmekten vazgeçmemiz oldu. İçeride üretim yapıyoruz. Eskiden ürettiğimiz malların teknolojisi dışarıdan gelirdi. Şimdilerde hem teknoloji, hem de üretimde kullanacağımız parçalar dışarıdan geliyor. Mesela, içeride üretimi olan, övünç duyduğumuz otomotiv sektörümüzde üretilen 100 dolarlık bir otomobil için 56 dolarlık ithal parça kullanıyoruz. Mesela, 2011 yılı ithalatında 2 milyar dolara yakın payı olan cep telefonlarında üretimimiz yok; bir marka bile yaratamamışız. Örneğin küçük bir ülke olan Finlandiya’nın ürettiği Nokia marka cep telefonu gibi bir marka çıkartamıyoruz. İç tüketimde kendi üretimimizi kullanamıyoruz, böyle bir markamız olmadığı için de dışarıya satamıyoruz. Dış ticaret açığı da böyle büyüyor.

İşte size model

Yok mu bunun çaresi derseniz, var:

A) Önce Türkiye’de üretilebilecek, daha önce de ürettiğimiz, ama sonra ekonomik ortam yüzünden vazgeçtiğimiz malları tekrar üretiriz. Neden vazgeçmiştik üretimlerinden?

1. Kısa vadeli sermaye girişlerini desteklemek için aşırı değerli tutulan Türk Lirası.

2. İstihdam üzerinde aşırı vergi yükü.

3. Sürekli değişken, kısa vadesi bile tahmin edilemeyen ekonomik gidişat. Bu temel nedenler üreticileri içeride üretmek yerine dışarıdan almaya teşvik ediyor. Bunu tersine çevirecek ekonomi politikaları uygulanırsa özel teşviğe bile gerek kalmaz, üreticiler tekrar yatırıma başlar. Başka;

B) Bulunduğumuz bölgede talebi yüksek olan ürünler içinde Türkiye’ye uygun olanları belirleyip, özel teşviklerle o ürünlerin üretimlerini desteklemeliyiz.

C) Ve küresel rekabete girebileceğimiz, büyük yatırım gerektiren bir iki sektör için kamu-özel sektör güç birliğini sağlamalıyız. Çin büyük üretim gerektiren sektörlerde bu yöntemi uyguluyor, devlet destekli/ortaklı özel şirket. En önemli eksiğimiz olan araştırma geliştirme yatırımları, yeni teknoloji yaratma, buluşçuluk ise bir devlet politikası olarak kamu, üniversiteler, özel sektör tam işbirliği içinde yürütülmeli. Bu alanda kamu öncü olur, özel sektör destek koyar. Enerjiyi daha önce de yazmıştım. Tüketimimizin dört misli oranında üretim yapabileceğimiz yerli ve yenilenebilir kaynağımız var...

Bu model uygulanırsa iki sene içinde dış ticaret açığı ve dolayısıyla cari açık kapanır, fazlaya döner. İş bu yazdıklarımı bilmekte değil; halka anlatıp oy almakta, iktidar olmakta. Böyle bir siyasi yapıyı ortaya çıkartmakta. Bizim kafa yormamız, çalışmamız gereken alan burası.


Bartu SORAL, 15 Mart 2012
bartu@bartusoral.com.tr
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Bartu SORAL

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x