Çay Efsaneleri...

Çay Efsaneleri...

İletigönderen Panzehir » Pzr Eyl 30, 2007 14:20

Çay efsaneleri vallahi de doğruymuş

Amerikalılar hesaplamış. Aldıkları kalorinin yüzde 21’i içeceklerden geliyor. Yani sıvılar da obezite suçlusu. Daha düne kadar suç payının yüzde 10 olduğu tahmin ediliyordu.

ABD’deki yeni hesap üzerine hemen, uzmanlar paneline bir sağlıklı içecek piramiti hazırlatılıyor. Lipton çaylarını üreten Unilever Sağlık Enstitüsü finanse ediyor çalışmayı. ABD’nin önde gelen beslenme uzmanlarının hazırladığı piramit, sıvı tüketiminin kalori ve sağlık bilinciyle yapılmasını amaçlıyor. Piramidin önemli bir mevkiine çay oturtuluyor. Amerikalılara şimdi fincan fincan çay empoze ediliyor. Çünkü sadece geçen yıl yayınlanan bin kadar araştırma, çayın alzheimer ve parkinson’dan kansere, kalp-damar hastalıkları, diyabet, kemik erimesi ve kolesterole karşı müthiş bir antioksidan olduğunu gösteriyor. Şimdi yine Unilever finansmanıyla dört Türk uzman, sıvı piramidinin Türk versiyonunu hazırlıyor. Tamamen bizim alışkanlıklarımıza göre. Ve ellerinde önemli bir avantaj da var. Bardak bardak çay deviriyor olmamız.

Naftalinli kocakarı lakırdılarını çıkarın sandıktan. Çünkü hepsi doğruymuş, çay gerçekten de her derde devaymış. Sadece yeşili değil, bizim bardak bardak içtiğimiz kara çay da öyle. Hele limonlusu. Bir zamanlar C vitamininin sıcak suyla birleşmesi asla tavsiye edilmezken, şimdi bilimsel bir yenilik olarak limon da giriyor çayın içine. Yani, şekerli içimi hariç, çay alışkanlığımız çok yerinde.

Hani İngilizler, çayı kaynamış suyla fazla haşlayarak demliyorsunuz diyordu ya, bilim o konuya pek karışmıyor. Peki İngiliz usulü sütlü çay? Hayır hiç tavsiye edilmiyor. Çünkü süt, sindirimi geciktiriyor, lüzumsuz kalori oluşturuyor.

Dünyada sudan sonra en çok içilen sıvının çay olduğu hesaplanıyor. Siyah çayın da yeşili kadar antioksidan etkisi bulunuyor. Bir de şarabın antioksidan etkisi vardı değil mi? Evet, 60 litre içince gayet iyi antioksidan oluyor. Çayın ise günde beş fincanı yetiyor. ABD’deki araştırmalarla ilgili küçük bir not; şarap içenler çay içmeyi pek sevmiyor. Çayı daha çok, üst gelir grubundaki beyazlar (çoğunluğu kadın) içiyor. Bunları Amerikan Tarım Bakanlığı’ndaki Dördüncü Uluslararası Çay ve İnsan Sağlığı Bilimsel Sempozyumu’nda öğreniyoruz. Toplantıda Türkiye’den dört bilim adamı da var. Prof. Dr. Ekrem Sezik, Prof. Dr. Sevinç Yücecan, Prof. Dr. Gülden Pekcan ve Prof. Dr. Tayfun Ersöz. Unilever Sağlık Enstitüsü’nün sponsorluğundaki Türk tipi içecek piramidini onlar hazırlayacak. Aynı Amerikan sıvı piramidini hazırlayan uzmanlar gibi bağımsız bir kurul sıfatıyla. Türk tipi piramit, standart sıvı rehberi olacak.

FARELERİN BEYNİ ÇAYLA TAZELENDİ

Neydi bizim kocakarı lakırdıları? Çay zihni açar, yüreği ferahlatır, harareti alır, hazmı kolaylaştırır vs.

Bakanlıktaki toplantıda Japon’undan İsrailli’sine bilim adamlarını dinlerken, bakıyorum bilimsel çay literatürü bizim kocakarı jargonunun çevresinde dönüyor. Farklı ülkelerden uzmanlar deney sonuçlarını açıklarken, çayın sindirime ve kilo kontrolüne faydasını, anksiyeteyi bastırdığını, iyi bir serinletici olduğunu da anlatıyorlar.

New York Üniversitesi’nden nörolog Prof. Dr.John Foxe, çayın içerdiği "teanin"in beyindeki etkisi sonucu dikkatin yoğunlaştığını söylüyor. Teanin bir amino asit. Yeşil, siyah ve oolong çay türlerinde bulunuyor. Bu madde beyindeki alfa dalgalarını güçlendiriyor. Alfa ritmi, zihnin daha uyanık ve soğukkanlı olmasını sağlıyor. Yani teanin zihni açıyor.

Dr. Foxe ve ekibi, bir denek grubuna 250’şer mg teanin, bir gruba da plasebo verdikten sonra, teanin alan grupta konsantrasyonun arttığını tespit ediyor. Çay içtikten 20 dakika sonra başlayan etki üç-dört saat sürüyor. Teanin-kafein (tein) kombinasyonunda ise etki daha da fazla. Bu durumda çay daha gevşetici olduğu için çay-kahve sinerjisi zihin için birebir. Bir fincan çayda 20-25 mg teanin bulunuyor.

Araştırmalar, meyve sebzelerin içerdiği flavonoid’in antioksidan mekanizmaları harekete geçirerek beyin sağlığı üzerinde etkili olduğunu gösteriyor. Şimdi dünyanın dört bir yanından toplanan epidemiyolojik verilere göre de, çayın içerdiği flavonoid grubu "kateşin"ler yaşlanırken beyinlerimize destek çıkıyor.

İsrailli Dr.Silvia Mandel’in 10 yıllık araştırma sonuçları yeşil çayın parkinson ve alzheimer’li farelere iyi geldiğini gösteriyor. Parkinson’lu farelere her gün, iki-dört fincan yeşil çaya eş değerde saf EGCG (kateşin) veriliyor ve beyinde hücre ölümlerinin engellendiği görülüyor. Alzheimer’li farelerde ise beyinde lezyonlara yol açan bileşimler azalıyor. Dr. Mandel’e göre EGCG beyindeki hücrelerin ölümünü engellemekle kalmıyor, hasar görmüş nöronları da kurtarıyor. Oysa bugüne kadar, hasarlı beyin hücrelerinin onarımının mümkün olmadığı düşünülüyordu. Şimdi geriye tek mesele kalıyor; acaba insanlar da fareler kadar şanslı mı? Bunu belirlemek için daha hayli araştırma gerekiyor.

KALBE DE KANSERE DEİYİ GELİYOR

Kalp-damar hastalıklarıyla bazı kanser türlerinde ise çay içicilerin şanslı olduğu insan deneyleriyle tespit edilmiş durumda. Günde üç fincan veya üzerinde çay içildiği zaman kalp hastalıkları, kalp krizi ve inme riski azalıyor. Japonya’da 40 bin kişiyle yapılan çalışmaya göre, günde iki fincan yeşil çay içenlerde kalp-damar hastalıklarından ölüm riski erkeklerde yüzde 22, kadınlarda yüzde 33 oranında azalıyor. Erkeklerdeki etki azlığının nedeni onların daha çok sigara içmesi.

Birçok çalışmanın birlikte analizi sonucunda kalp krizi oluşma sıklığında yüzde 11 azalma hesaplanıyor. Hollanda’daki bir çalışmanın sonucunda günde dört fincandan fazla çay içenlerde damar sertliği riskinin yüzde 69 oranında daha az görüldüğü saptanıyor.

Çay, bazı kanser türlerinde risk azalmasını da sağlıyor. Kuzey Carolina Üniversitesi’nin çalışmasına göre günde 2.5 fincan ve üzerinde çay tüketimi rektum kanseri riskini kadınlarda yüzde 60 oranında azaltıyor. Kolon kanseri riski de yüzde 42 oranında düşüyor. Prostat, akciğer, idrar yolları ve kadınlarda yumurtalık kanser riski de özellikle yeşil çay tüketimi ile azalıyor.

Amerikan Tarım Bakanlığı’ndaki sempozyumda çayın yanı sıra meyve ve sebzelerin antioksidan etkisi de önemle vurgulanıyor ve kahve aralarında çay ile ananas, üzüm, kavun ikram ediliyor. Deneyin, iyi gidiyor.



Bilimsel çay sözlüğü

Antioksidan: Hücrelere zarar veren serbest radikalleri etkisiz hale getirerek kansere ve erken yaşlanmaya neden olabilecek zincirleme reaksiyonları önleyen moleküller. Çay, meyve ve sebze tüketmek gerekir.

Flavonoid: Çaydaki antioksidan maddenin adı.

Kateşin: Çay ile bazı meyve ve sebzelerde bulunan antioksidan etkili flavonoid grubu.

Tein: Diğer adıyla kafein. Çayda, kahvenin yarısı kadar kafein bulunur. Günde sekiz bardak çay, ihtiyaç duyulan kafeini karşılar.

Teanin: Sadece çayda bulunan amino asit. Rahatlatır, konsantrasyon sağlar.


Ayşe ÖZEK KARASU ~ 29 Eylül 2007 - Hürriyet

Gün gelir devran döner
Adımıza türküler söylenir bu şehirde!..
...
Kullanıcı küçük betizi
Panzehir
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
 
İletiler: 3483
Kayıt: Pzr Şub 18, 2007 20:02

İletigönderen |Kuralsız| » Sal Eki 02, 2007 10:57

Ya ben yazın o sıcaklarda yanardım eve gelince bana çay verirlerdi harareti alır , serinletir diye , bende dalga geçerdim sıcak çay hararetmi alır diye (içimden tabi :D )

gerçekten de öyle aslında... ama çok demli çay zararlı :)

şu farelere acır oldum artık , bizim yüzümüzden çekmedikleri kalmadı :mrgreen:

Panzehir, paylaşım için tşk. :)
''Hayattaki yegane üstünlüğüm Türk doğmaktır! Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i asli'yi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin."
Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk

Ruhun Şad, Mekanın Cennet Olsun Türklüğün Yüce Başbuğu ATATÜRK
Kullanıcı küçük betizi
|Kuralsız|
Üye
Üye
 
İletiler: 2244
Kayıt: Pzr Şub 25, 2007 13:25
Konum: Gecenin Kıyısından Karanlığın Tam Ortasından |K@yse®ciyes|


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x