Cennette arapça konuşulacak

İletigönderen MedceziR » Cum Şub 22, 2008 19:58

Yazılanları başından itibaren okudum ve diyebilirimki gayet seviyeli ve güzel bi tartışma olmuş.

Nihan ablanın bütün yorumlarına aynen katılıyorum çok güzel ve doğru yazmış...

Nihan yazdı:Bugün İslamı doğru bir şekilde uygulayan kaç kişi var? İslamı anlayıp uygulamanın milliyetle bir ilgisi yok. Bir kusur varsa bu, İslam'da değil müslümandadır. Üstelik İslam müslüman eliyle zarar görüyor. Arap'ın bir başka millete üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva (günahlardan sakınmak) iledir. Karıştırdığımız şey, olması gerekenle olanın farklı olabileceği gerçeğidir. Suudi Arabistan'ın uygulamaları bizi ilgilendirmez. Amerika'nın kolonisidir tamam da benim devletim farklı mı? PKK'yı örnek vermişsin oysa bu örgüt Küresel Sermayenin piyonudur. Kürtlerle ilgi kurma çabaları bizi karşı karşıya getirme hevesinden başka birşey değil. Aklı az olan Türk ve Kürt bu oyuna alet oluyor.
Resim

"Vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklal varki ecnebilerin nasihatlarıyla ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin!
Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir..."


Söylesem tesiri yok
Sussam gönül razı değil...
Kullanıcı küçük betizi
MedceziR
Üye
Üye
 
İletiler: 1763
Kayıt: Pzr Nis 08, 2007 15:54
Konum: Yiğidin Harman Olduğu Yerden...

İletigönderen Türk-Kan » Cum Şub 22, 2008 20:03

Yahu bacim ben en dogrusunu biz uyguluyoruz demedim ki.. :)

Söyle anlatmayi deneyeyim... Yukaridaki yazi benim icin Türkiye'yi araplastirma, "nurlandirma" gayelerinin bir parcasi. üstelik hic te umrumda olmayan birsey cennette konusulacak dil.. cennete gittik de, konusacagimiz dil kaldi. Ama yazinin amaci seytani, benim icin sorun burada :)
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen kaye » Cum Şub 22, 2008 20:12

Hakikaten bir konu bu kadar dağıtılabilir :) Mevzuya dönecek olursam şu ayetlerle başlayacağım:

FUSSİLET/44: Eğer biz onu yabancı dilde bir Kur'an yapsaydık, elbette şöyle diyeceklerdi: "Ayetleri ayrıntılı kılınmalı değil miydi? Arap'a yabancı dil mi? De ki: "O, iman edenler için bir kılavuz, bir şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur'an, onlar için bir körlüktür. Böylelerine, çok uzak bir mekândan seslenilmektedir.

İBRAHİM/4 : Hiçbir Resûlümüz yoktur ki Biz onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah dilediğini (Resûllere tâbî olmayanları) dalâlette bırakır. Dilediğini (Resûllere tâbî olanları) hidayete erdirir. Ve o azîzdir, hikmet sahibidir.

ŞÛRÂ/7: Böylece biz sana Arapça bir Kur’an vahyettik ki, şehirlerin anası olan Mekke’de ve çevresinde bulunanları uyarasın. Hakkında asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları uyarasın. Bir grup cennette, bir grup ise cehennemdedir.

ŞUARA/198-199: Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu O onlara okusaydı, yine de ona iman etmezlerdi.
ŞUARA/200-201: Böylece onu günahkarların kalplerine soktuk. (okuyup anladılar, ama yine de) acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.


Yukarıdaki ayetler gayet açık değil mi!! Hele Fussilet 44; ne deniyor, Araplara başka dilde bir Kur'an mı! Adamlar Arapçasına bile inanmamışken hiç anlamadıkları bir dilde gelene nasıl inanırlardı. Böyle söyleniyor aşikar olarak ayette. Hz. Peygamber'de Arap olduğuna göre, Arabistan'da indiğine göre hangi dilde gelecekti Allahaşkınıza! Yoksa tüm dillerde bir çeviriyle zembille inmesi mi ya da bu dünyanın dışından hiçbir ırka ait olmayan bir lisanla gelmesi mi bekleniyordu! Bunu zaten Şura 7'de destekliyor, ne diyor: Arapça bir Kur’an vahyettik ki, Mekke'de ve çevresinde bulunanları uyarasın! Sizce hangi dilde olabilir bu :) Bu Cennet dili konusuna sizin mantığınızla yaklaşırsak (yani sadece Arapça), o zaman bu ayetten bu din sadece Mekkelilere inmiş olur değil mi?????
İbrahim 4'te de zaten her peygambere dinin kendi lisanında gönderildiği söyleniyor. Sebebi de belirtilmiş; kendi lisanlarında beyanda bulunsun diye..
Şuara 200'de ise okuyup anlayabilecek olanların bile inanmadığı söyleniyor ki, hiç anlamasalardı ne olacaktı acaba :)

Sonuç olarak; Kur'anda olmayan şeyleri (başörtüsü, türban gibi; örtünme demiyorum dikkat ediniz) inadınız uğruna dinmiş gibi göstermeye çalışmayınız. Bunlardan biri de cennette Arapça konuşulmasıdır. Somut ve dünyevi düşünmeyiniz öbür tarafı, 5 duyumuzla algılamaya çalışmayınız. Ağzımız, dilimiz, gözümüz, kaşımız olacak mı kimbilir; nasıl bir boyutla gideceğiz oraya bilinmez, belki de bluetoothla anlaşırız, olamaz mı :)
Zaten bu dini Araplığa sığdırmak isteyen insanlar yüzünden değilmidir cehaletimiz; Sokaktaki rastgele 100 insana soralım; Günde 5 vakit ezan okunuyor, 99u eminim anlamını bilmiyordur ezanın ya da birebir tercüme edemeyecektir. Hele hele bırakın diğerlerini, namaz sûrelerini sorun, 1000 kişiden 999u sûre meallerini bilmediklerini veya ayet ayet anlatamayacaklarını diyeceklerdir. O zaman (Allah bilir yine de ama) namaz yatıp kalkmaktan, bilmediğiniz birşeyler mırıldanmaktan öte gitmemiş olmaz mı! İnşallah namaz borcumuzdan bari kurtuluyoruzdur.
İsterseniz kendinizden başlayın ayetlerin anlamını sormaya.
Milyarlarca insan Arapçacılık yüzünden birşey öğrenemeden göçtü gitti, kıyamete kadar da gitmeye devam edecek gibi gözüküyor maalesef...
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen MedceziR » Cum Şub 22, 2008 20:18

Bir kusur varsa bu, İslam'da değil müslümandadır. Üstelik İslam müslüman eliyle zarar görüyor.

Bu sözü iyi anlayıp idrak etmemiz gerekiyor.

kaye, Nihan ablanın yazdıklarını iyice bi oku istersen...
Resim

"Vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklal varki ecnebilerin nasihatlarıyla ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin!
Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir..."


Söylesem tesiri yok
Sussam gönül razı değil...
Kullanıcı küçük betizi
MedceziR
Üye
Üye
 
İletiler: 1763
Kayıt: Pzr Nis 08, 2007 15:54
Konum: Yiğidin Harman Olduğu Yerden...

İletigönderen kaye » Cum Şub 22, 2008 20:23

MedceziR yazdı:
Bir kusur varsa bu, İslam'da değil müslümandadır. Üstelik İslam müslüman eliyle zarar görüyor.

Bu sözü iyi anlayıp idrak etmemiz gerekiyor.

kaye, Nihan ablanın yazdıklarını iyice bi oku istersen...


İslam'a bir suç bulan yok zaten, olamaz da benim tarafımdan. Ama tüm yazdıklarımdan sadece bunu çıkarttıysan, sadece bunu anladıysan, tebrik ederim..
Keşke diğer yazdıklarım, bahsettiğim ve yorumladığım ayetler hakkında da birşeyler söyleseydin :)
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen MedceziR » Cum Şub 22, 2008 20:33

kaye yazdı:
MedceziR yazdı:
Bir kusur varsa bu, İslam'da değil müslümandadır. Üstelik İslam müslüman eliyle zarar görüyor.

Bu sözü iyi anlayıp idrak etmemiz gerekiyor.

kaye, Nihan ablanın yazdıklarını iyice bi oku istersen...


İslam'a bir suç bulan yok zaten, olamaz da benim tarafımdan. Ama tüm yazdıklarımdan sadece bunu çıkarttıysan, sadece bunu anladıysan, tebrik ederim..
Keşke diğer yazdıklarım, bahsettiğim ve yorumladığım ayetler hakkında da birşeyler söyleseydin :)

Yazına bi şey dediğim yok, ilk bölümler gayet iyi yazmışsın katılıyorum ama son pararafta ezan ve duaların mealleriyle ilgili bölümlerde müslümanların suçuıymuş gibi anlatmışsın ben onun için yazdım...
Resim

"Vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklal varki ecnebilerin nasihatlarıyla ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin!
Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir..."


Söylesem tesiri yok
Sussam gönül razı değil...
Kullanıcı küçük betizi
MedceziR
Üye
Üye
 
İletiler: 1763
Kayıt: Pzr Nis 08, 2007 15:54
Konum: Yiğidin Harman Olduğu Yerden...

İletigönderen kaye » Cum Şub 22, 2008 20:39

MedceziR yazdı:
kaye yazdı:
MedceziR yazdı:[quote]
Bir kusur varsa bu, İslam'da değil müslümandadır. Üstelik İslam müslüman eliyle zarar görüyor.

Bu sözü iyi anlayıp idrak etmemiz gerekiyor.

kaye, Nihan ablanın yazdıklarını iyice bi oku istersen...


İslam'a bir suç bulan yok zaten, olamaz da benim tarafımdan. Ama tüm yazdıklarımdan sadece bunu çıkarttıysan, sadece bunu anladıysan, tebrik ederim..
Keşke diğer yazdıklarım, bahsettiğim ve yorumladığım ayetler hakkında da birşeyler söyleseydin :)

Yazına bi şey dediğim yok, ilk bölümler gayet iyi yazmışsın katılıyorum ama son pararafta ezan ve duaların mealleriyle ilgili bölümlerde müslümanların suçuıymuş gibi anlatmışsın ben onun için yazdım...[/quote]

E sizin alıntı yaptığınız yazıda da öyle diyor, "İslamda değil, müslümandadır" diyor değil mi! Zaten öyledir de, suç İslamda değil, insandadır. Ama hangi insanda, dini saça-kıla, nazar boncuğuna, muma hatta bir lisana sığdırmaya çalışan insanda. Bu ister müslüman olsun isterse de putperest..
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen Pınar » Cmt Şub 23, 2008 10:59

dünyadaki herkes Türk'e itaat etseydi hain(ihanet eden) insan kalmaz mıydı?
Halk tarafından devlete "Sen bana hizmet etmek için varsın, bunun ötesinde senin bir anlamın yok" dendiğinde herşey yoluna girecektir...

(Osman Pamukoğlu)
Kullanıcı küçük betizi
Pınar
Üye
Üye
 
İletiler: 1380
Kayıt: Çrş Haz 06, 2007 7:47

İletigönderen Nihan » Cmt Şub 23, 2008 13:03

Türk-Kan yazdı:Yahu bacim ben en dogrusunu biz uyguluyoruz demedim ki.. :)

Söyle anlatmayi deneyeyim... Yukaridaki yazi benim icin Türkiye'yi araplastirma, "nurlandirma" gayelerinin bir parcasi. üstelik hic te umrumda olmayan birsey cennette konusulacak dil.. cennete gittik de, konusacagimiz dil kaldi. Ama yazinin amaci seytani, benim icin sorun burada :)

Aynı şeyi söylüyoruz bacım, benim fitne dediğim şey nedir sence? Geçmişteki oyun yine sahneye konulmaya çalışılıyor. Yazıdaki fitne Arapça'nın üstün görülmesi değildir, çünkü zaten fesahat ve belagat bakımından üstün olduğu şüphe götürmez. Asıl fitne Arapça'nın yanına Farsça'nın getirilmiş olmasıdır. Bu daha da genişletilerek Türkçe, Almanca, Fransızca vs. olacaktır. Sonra ne olacak? İngilizce'de Allah kelimesi god kelimesiyle karşılanıyor oysa god tanrı demektir ve tanrı isim değil sıfattır; Türkçe'de de aynı. Allah'ı belirtmek için İngilizce the god name is Allah, Türkçe'de tanrımız Allah ya da tanrı Teala demek durumundayız. Bu kullanım semantik (anlam bilgisi) bakımdan şöyle bir anlam değişikliğine sebep olur: birçok tanrı vardır; bizimkinin adı Allah'tır. Bu da açıkça şirk (Allah'a ortak koşmak) demektir. Lâ ilahe İllallah'ı (Allah'tan başka tapılacak yoktur) karşıladı mı? Karşılamak şöyle dursun bizi İslam dairesinden çıkardı. Şimdi Kuran-ı Kerim'in neden Arapça indiği anlaşıldı mı? Arapça inmesinin bir hikmeti de üzerine indiği toplumun o çağda edebiyatta, felsefi kavramların anlatımında zirvede olması. Kuran indiğinde ayetlerin bir insan tarafından söylenemeyecek kadar fesahat, belagat ve müzikalite taşıması insanlar tarafından inanmasalar da takdir etmelerine yol açmış bu yüzden peygamberimize deli, sihirbaz, şair demişler fakat ümmi olması Kuran'ı eski kitaplardan okumuş olması olasılığını, akıllı ve güvenilir olması da deli olma olasılığını yok ettiği için müşrikleri çaresiz bırakmıştır. Peygamberin ümmiliği de anlaşıldı mı? Kuran-ı Kerim'de sık sık tekrarlanan ayetler vardır: "İnsanlar akıl etmezler mi", "Bunda düşünenler için ne hikmetler vardır" gibi. Öyleyse mümin düşünür, Allah'ın kendine verdiği aklı kullanır, bir işin başından sonunu görür. "Müminin firasetinden korkunuz" diyor peygamberimiz ve devam ediyor "Çünkü o, baktığı zaman Allah'ın nuruyla bakar". Şimdi mesele anlaşılmıştır diye tahmin ediyorum. Daha geniş bilgi isteyenler Kuran-ı Kerim'in Türkçe mealini, Kütüb-i Sitte'yi, muteber bir tefsir kitabını, Mesnevi'yi, İmam Rabbani'nin Mektubat'ını ve yakınçağ dünya tarihini okuyabilirler. Nurlu sitelere girip oralardan bilgi almaya çalışmaları kafalarını karıştırabilir. Bu sitelerde bir sürü doğru bilgi verildikten sonra Türk-Kan'ın eklediği yazıda olduğu gibi küçücük bir yanlış bilgi ile sizi farkına bile varamadığınız bir şekilde dinden imandan edebilirler. Unutmayın bir insanın en değerli varlığı imanıdır. Bu zamanda ortalık iman hırsızlarıyla dolu. Şeytan tatilde, iman hırsızları onun görevini de çalmışlar. Dininizi doğru kaynaklardan öğrenin çünkü artık Allahü Teala'ya hesap verirken "bilmiyordum", "kandırıldım" gibi bahaneler öne süremeyiz. Bilmiyorsanız öğrenin, anlayamıyorsanız anlayana sorun ve sadece dininizi değil, fen bilgilerini de iyi öğrenin. Kuran-ı Kerim'in kendisi başlı başına ilimdir. Onu anlama dereceniz bilgi sahibi oldukça, düşündükçe artar.
[img]http://img340.imageshack.us/img340/5780/nihanimza1kx5.jpg[/img]
Artık beklemiyorum.
Açık bir kapı gördüm.
Şimdi sevgi şehrindeyim.
Boşuna beklemişim.
Kullanıcı küçük betizi
Nihan
Üye
Üye
 
İletiler: 832
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:55

İletigönderen baragakal » Cmt Şub 23, 2008 18:02

Köşe yazisinin sahibine sevgiler saygilar.
Yüce Allah, teşkil ettiği köşesinden ayırmasın, ahir zaman içinde dil bilim denen naneyle de karşılaşmayı nasibetsin inşallah.

Arapçayı cennete layık görmüş, kendi hüsniyetidir sual olunmaz ama belli ki; ALLAH isminin ve RAB sıfatının Arapça olmayabileceği hiç aklına gelmemiş. Hatta Kuran'daki kutsal tanım, kavram ve isimlerin çoğunun İbraniceden geldiğini de duymamış? Peki İbraniceye kimden geçmiş? Neyse olmuş bi kere.

Kuranda geçen ve üstünde düşünmek icabeden 2 kelime daha:

"DİN" ve "NUR".
İkisi de Semitik dillere Sümerceden geçmiş.
Önce Musafa, ardından Kurana.
Üstelik 2 kelimenin de zaman içinde anlamı pek değişmemiş.
Kadim toplum, DİNU kelimesini -inanışın kurallarını tanımlamak için-,
NURU kelimesini -ışık, kutsal aydınlık anlamında kullanmış-
Merak edenlere kaynak (bknz:1)

Cem Yılmaz misali kelimeleri cümle içinde de kullanalım:
İnanna tapınağında rahibeler -DİNU- gereği, tapınağa gelen erkeklerle sembolik hediyeler karşılığında sevişir,
ve bu sayede İnannanın NURUna ulaşacaklarına inanır... (bknz:2)

Adini hatirlayamadiğım meshur bir tasavvuf buyuğu "şöyle yapmak dine uygun mudur? böyle yapmak dine aykırı mıdır?" diye durmadan bişey soran erkandan bunalmış "Ey bu sorularla canımı sıkmayı başaranlar! akla uymayan şey DİNe de uymaz!" demiş, konuyu kapamış.


(1) Manuel Dépigraphie Akkadienne; LABAT
(2) Sumerian Mythology, A Study of Spiritual and Literary; SAMUEL NOAH KRAMER
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

İletigönderen kaye » Cmt Şub 23, 2008 20:06

Nihan yazdı: birçok tanrı vardır; bizimkinin adı Allah'tır. Bu da açıkça şirk (Allah'a ortak koşmak) demektir. Lâ ilahe İllallah'ı (Allah'tan başka tapılacak yoktur) karşıladı mı? Karşılamak şöyle dursun bizi İslam dairesinden çıkardı. Şimdi Kuran-ı Kerim'in neden Arapça indiği anlaşıldı mı?


"Bir çok tanrı vardır, bizimkinin adı Allah'tır, bu da şirk koşmaktır" demişsiniz ya, ben buna katılmıyorum çünkü niyet önemlidir. Kimine göre inek tanrıdır, kimine göre de totem. Ha, bunlar gerçek tanrı mıdır, hayır tabii ki. Zaten bizim inancımıza göre bir tane tanrı vardır. Ama biz inansakta inanmasakta inek hindular için bir tanrıdır. Ama bakın tekrar söylüyorum bir yanlış anlamaya mahal vermemek için, Tanrı bir tanedir, O da Allahtır (bizim inancımıza göre de, gerçekte de). O yüzden sıfat olan "tanrı"nın müslümanlar arasında kullanılmasında ben bir sakınca görmüyorum. Hem eğer bir müslüman "bir çok tanrı vardır, O da Allah'tır" diyorsa burada bu sözü eden müslüman yukarıda bahsettiğim şeyleri biliyordur zaten, yani tek tanrının Allah olduğunu, diğer inananların tanrılarının ise saçma olduğunu. Elbette Allah herkesin neyi kastettiğini biliyordur, niyet önemlidir, o yüzden şirk mirk diyerek, bu olaya bu kadar katı bakarak insanları korkutmayınız lütfen. Kur'an bu yüzden arapça inmiştir demek te bence burada abes oluyor..
Şunu biliyor ve katılıyorum, yani Kur'an'ın indiği dönemde fonetik olarak daha üstün bir kitabın olmadığı ve getirilememesi (haliyle). O dönemde ümmî araplar için bu büyük bir olaydır. Zaten cahil olduklarından da içeriğiyle değil kulağa hoş gelmesiyle ilgilenmişler, bundan etkilenmişlerdir öncelikle (tabii ki bu herkese genellenemez, ama o dönemde çoğunluk böyledir). İşte bence asıl şirk ( siz böylesiniz demiyorum) Kur'an'ın içeriğiyle değil de, öncelikle fonetiğiyle ilgilenmektir. Şirk biraz ağır oluyorsa, "asıl kötü olan" diyebilirim, çünkü neyin ne olduğunu Allah bilir. Eğer hala günümüzde içerikle değilde, ses olarak akıcılığıyla ilgileniyorsak, vah bize; veya bunu ön plana çıkarıyorsak. Ön plandan kastım Arapça olması. Arapçası, Arapça bilmeyenler için birşey ifade etmez; akıcılığı, kafiyesi, redifi, yani tecvidi hariç. Tecvid lazım değildir demiyorum; ama teferruatlarla uğraşmaktan özü ıskaladık hep şimdiye kadar, sen adamlara daha Türkçeyi tam olarak öğretemiyorsun ki, dinlerini öğretmek için Arapça öğretesin. Ayrıyeten de Kur'an'da Kitap için Arapça indirildiği yazmaktadır, hem de civar (Mekke) insanlarının anlayabilmesi için Arapça indirildiğinden bahsedilmiştir (ilk yazdığım yazıda ayetlerle açıklamıştım, dönüp bakabilirsiniz). Ama bundan bahsedilen Kur'an'da ibadetlerinizi Arapça yapın, cennette Arapça konuşulacaktır ibareleri yoktur. Nereden çıkartıyorlar bunları anlamıyorum. Sanıyorum, dinimizi doğru öğrenmemizi istemeyen insanlar tarafından üretiliyor bu söylemler.
Bir de şu konuya da değinmeden edemeyeceğim: Namaz bir takım hareketlerle ve sûrelerle yapılmaktadır; ibadet sadece namazdan ibaret değildir, oruçta yadsınamaz bir ibadettir. O zaman orucunuzu da Arapça tutabilir misiniz????
Peki, islamın ilk şartı Kelime-i Şehâdet getirmektir. O zaman "Eşhedu en lâ ilâhe illallâh ve eşhedu enne Muhammeden abduhû ve Resuluhu" diyen müslüman da "Şehâdet ederim ki, Allahtan başka ilah yoktur ve şehâdet ederim ki, Muhammed O’nun kulu ve elçisidir" şeklinde söylemek isteyen insan müslüman değil midir?
Hem Allahaşkınıza şuna da cevap veriniz lütfen: sûreleri Arapça okuyan hangi insan doğru tecvidle okumaktadır. Kimisi Allahuekber derken öbürü Ellahuekber tarzında konuşmaktadır, biri ve resuluhu derken diğeri ve resulullah demektedir. Bunun doğrusunu da bu ilimle yıllarca uğraşan insanlar hariç, diğerlerine öğretemezsiniz. Türkçe'nin bile kendi içerisinde lehçeleri yokmudur! Hepimizin ayrı ayrı telaffuz ettiği bu kelimelerle ortaya karışık çıkmaktadır. O zaman niyet önemlidir diyebiliriz demi, ve de bu yüzden okuduğunu anlamak, ne okuduğunu bilmek... Evet, asıl önemli olan budur.. Anlamak.. Bunu da Arapça anlayan öyle yapar, Türkçe anlayan da böyle..
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen Nihan » Cum Şub 29, 2008 23:58

kaye yazdı:
Nihan yazdı: birçok tanrı vardır; bizimkinin adı Allah'tır. Bu da açıkça şirk (Allah'a ortak koşmak) demektir. Lâ ilahe İllallah'ı (Allah'tan başka tapılacak yoktur) karşıladı mı? Karşılamak şöyle dursun bizi İslam dairesinden çıkardı. Şimdi Kuran-ı Kerim'in neden Arapça indiği anlaşıldı mı?


"Bir çok tanrı vardır, bizimkinin adı Allah'tır, bu da şirk koşmaktır" demişsiniz ya, ben buna katılmıyorum çünkü niyet önemlidir.

Elbette niyet önemlidir. Peygamberimiz "Ameller, niyetlere göredir" buyuruyor. İnsanın yaratılış özelliklerini bilmek gerekir. İnsan konuştuğu dilin mantığına göre düşünür. Kendi dilinde inancını doğru bir şekilde karşılayan söz ya da söz dizileri yoksa zaman içinde konuştuğuna inanmaya başlar ve niyet bozulur. Ayrıca insan alışkanlıklarının esiri bir yaratıktır. Bir insana kırk gün deli dersen deli olur sözü alışkanlıkların ve telkinlerin insan üzerinde ne kadar etkili olduğunu gösterir. Mesela "Ben bir tavşanım" cümlesini sürekli tekrar edersen veya sana sürekli bir tavşanmışsın gibi davranılırsa tavşan davranışları göstermeye başlarsın. Nitekim gazete haberlerinde rastlıyoruz "Rusya'da kuş çocuk bulundu", "Filan yerde kurt adama rastlandı" vesaire gibi. Yogada meditasyon sırasında tekrarlanan kelimeler ya da sesler vardır; bizim tasavvufta da Esma-yı Hüsna (Allah'ın 99 adı) ile zikir dediğimiz belli sayıda sessiz veya sesli tekrarlar yapılır. Amaç hepsinde aynı, ağzından çıkanın anlamını aklına ve kalbine yerleştirmek, o anlama uygun hale gelmek. Düşündüğün başka, konuştuğun başka olamaz, mutlaka ya düşündüğünü söylersin ya da söylediğini düşünürsün. Düşünce sağlamlığı, sağlıklı mantık için bu gereklidir. Mevlana ne diyor: "Ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün". Şimdi anlaşıldı mı?
[img]http://img340.imageshack.us/img340/5780/nihanimza1kx5.jpg[/img]
Artık beklemiyorum.
Açık bir kapı gördüm.
Şimdi sevgi şehrindeyim.
Boşuna beklemişim.
Kullanıcı küçük betizi
Nihan
Üye
Üye
 
İletiler: 832
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:55

İletigönderen kaye » Pzr Mar 16, 2008 14:10

Nihan yazdı:Mesela "Ben bir tavşanım" cümlesini sürekli tekrar edersen veya sana sürekli bir tavşanmışsın gibi davranılırsa tavşan davranışları göstermeye başlarsın.
.
.
.
Şimdi anlaşıldı mı?


Ben mi? Tavşan mı?
Ya çok komik :)
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

Önceki

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 6 konuk

x