Hakikaten bir konu bu kadar dağıtılabilir
Mevzuya dönecek olursam şu ayetlerle başlayacağım:
FUSSİLET/44: Eğer biz onu yabancı dilde bir Kur'an yapsaydık, elbette şöyle diyeceklerdi: "Ayetleri ayrıntılı kılınmalı değil miydi? Arap'a yabancı dil mi? De ki: "O, iman edenler için bir kılavuz, bir şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur'an, onlar için bir körlüktür. Böylelerine, çok uzak bir mekândan seslenilmektedir.
İBRAHİM/4 : Hiçbir Resûlümüz yoktur ki Biz onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah dilediğini (Resûllere tâbî olmayanları) dalâlette bırakır. Dilediğini (Resûllere tâbî olanları) hidayete erdirir. Ve o azîzdir, hikmet sahibidir.
ŞÛRÂ/7: Böylece biz sana Arapça bir Kuran vahyettik ki, şehirlerin anası olan Mekkede ve çevresinde bulunanları uyarasın. Hakkında asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları uyarasın. Bir grup cennette, bir grup ise cehennemdedir.
ŞUARA/198-199: Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu O onlara okusaydı, yine de ona iman etmezlerdi.
ŞUARA/200-201: Böylece onu günahkarların kalplerine soktuk. (okuyup anladılar, ama yine de) acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.
Yukarıdaki ayetler gayet açık değil mi!! Hele Fussilet 44; ne deniyor, Araplara başka dilde bir Kur'an mı! Adamlar Arapçasına bile inanmamışken hiç anlamadıkları bir dilde gelene nasıl inanırlardı. Böyle söyleniyor aşikar olarak ayette. Hz. Peygamber'de Arap olduğuna göre, Arabistan'da indiğine göre hangi dilde gelecekti Allahaşkınıza! Yoksa tüm dillerde bir çeviriyle zembille inmesi mi ya da bu dünyanın dışından hiçbir ırka ait olmayan bir lisanla gelmesi mi bekleniyordu! Bunu zaten Şura 7'de destekliyor, ne diyor: Arapça bir Kuran vahyettik ki, Mekke'de ve çevresinde bulunanları uyarasın! Sizce hangi dilde olabilir bu
Bu Cennet dili konusuna sizin mantığınızla yaklaşırsak (yani sadece Arapça), o zaman bu ayetten bu din sadece Mekkelilere inmiş olur değil mi?????
İbrahim 4'te de zaten her peygambere dinin kendi lisanında gönderildiği söyleniyor. Sebebi de belirtilmiş; kendi lisanlarında beyanda bulunsun diye..
Şuara 200'de ise okuyup anlayabilecek olanların bile inanmadığı söyleniyor ki, hiç anlamasalardı ne olacaktı acaba
Sonuç olarak; Kur'anda olmayan şeyleri (başörtüsü, türban gibi; örtünme demiyorum dikkat ediniz) inadınız uğruna dinmiş gibi göstermeye çalışmayınız. Bunlardan biri de cennette Arapça konuşulmasıdır. Somut ve dünyevi düşünmeyiniz öbür tarafı, 5 duyumuzla algılamaya çalışmayınız. Ağzımız, dilimiz, gözümüz, kaşımız olacak mı kimbilir; nasıl bir boyutla gideceğiz oraya bilinmez, belki de bluetoothla anlaşırız, olamaz mı
Zaten bu dini Araplığa sığdırmak isteyen insanlar yüzünden değilmidir cehaletimiz; Sokaktaki rastgele 100 insana soralım; Günde 5 vakit ezan okunuyor, 99u eminim anlamını bilmiyordur ezanın ya da birebir tercüme edemeyecektir. Hele hele bırakın diğerlerini, namaz sûrelerini sorun, 1000 kişiden 999u sûre meallerini bilmediklerini veya ayet ayet anlatamayacaklarını diyeceklerdir. O zaman (Allah bilir yine de ama) namaz yatıp kalkmaktan, bilmediğiniz birşeyler mırıldanmaktan öte gitmemiş olmaz mı! İnşallah namaz borcumuzdan bari kurtuluyoruzdur.
İsterseniz kendinizden başlayın ayetlerin anlamını sormaya.
Milyarlarca insan Arapçacılık yüzünden birşey öğrenemeden göçtü gitti, kıyamete kadar da gitmeye devam edecek gibi gözüküyor maalesef...