Seçimlere artık sayılı günler kaldı. Parti başkanlarının belirlediği milletvekili adayları, halkın karşısına çıkıp oy istemeye başladı.

Ama bazı adaylar var ki…

Milletin vekili olmak istiyorlar, ama millet ile kucaklaşamıyorlar. 4 duvar arasında, 12 Haziran gününü, milletin onlara sahip çıkmasını bekliyorlar.

Bu isimlerden birisi Çetin Doğan…

Çetin Doğan, Akp’nin balyoz tertibindeki en önemli isim. Kendisine yöneltilen suçlamaları birer birer çürütmüş olmasına rağmen tutukluluğu devam ediyor. Ne Silivri zindanları ne de Akp’nin balyoz darbeleri Çetin Doğan’ı yıldırmadı, hâlâ başı dik hâlâ ayakta. İstanbul 2. Bölgeden bağımsız aday oldu, artık Akp ile meclis çatısı altında savaşmak istiyor.

Bu bölgede Chp’nin adayı kim biliyor musunuz?

Sezgin Tanrıkulu, yani Pkk’nın avukatı!

İstanbul 2. bölgede yaşayan insanlar kendilerine şu soruları sorsunlar…

Pkk ile yıllarca mücadele etmiş Çetin Doğan’a mı, yoksa ömrünü Pkk’yı savunmaya adamış Sezgin Tanrıkulu’na mı oy vermeliyim?

Şehit ailelerine elinden gelen her türlü desteği veren Çetin Doğan’a mı, yoksa Pkk’lı ailelerin dizinin dibinden ayrılmayan Sezgin Tanrıkulu’na mı oy vermeliyim?

Taraf gazetesinin bütün savlarını çürüten, yazarlarını düelloya çağıran Çetin Doğan’a mı, yoksa Taraf gazetesine verdiği röportajlarda bölücü açıklamalar yapan Sezgin Tanrıkulu’na mı oy vermeliyim?

Ergenekon, Balyoz gibi tertiplerin Türk ordusunu bitirme planı olduğunu kanıtlayan Çetin Doğan’a mı, yoksa Tayyip Erdoğan’a özenip bu davaların savcısıymış gibi davranan Sezgin Tanrıkulu’na mı oy vermeliyim?

Çetin Doğan-Sezgin Tanrıkulu karşılaştırmasında tablo ortada. Durum böyle iken Çetin Doğan’a oy verebilmek için keşke İstanbul 2. Bölgede yaşıyor olsaydım diyor insan.

2. Bölgede yaşayan vatandaşlara ufak bir hatırlatma…

Sandık başına giderken Habur rezaletini anımsayın. İşte o rezaletin mimarlarından birisi yani Sezgin Tanrıkulu oy pusulasında sizden destek bekliyor. Eğer o görüntüler sizi üzüntüye boğmadıysa, Sezgin Tanrıklu’na oy vermekten vazgeçin. Doğrudan Pkk’nın bağımsız adaylarını destekleyin!

Ama o katillerin kırmızı halılarla, davul zurnalarla karşılanması sizi rahatsız etmiş ise, Çetin Doğan’a oy vermeniz en doğru tercih olacaktır.

Çetin Doğan Silivri zindanlarında değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde olmayı hak ediyor.

Oylar Çetin Doğan’a…

Kaynak: http://www.susmazkalem.com/

Canım kardeşim.
Yazın çok güzel,eline ve aklına sağlık.
Yalnız ben bu forumun eski üyelerinden biri olarak diğer arkadaşlara bir serzenişte bulunmak istiyorum.
Bu kadar mı korktunuz yahu?Yazı yazmaktan,düşüncelerinizi yazmaktan bu kadar mı korktunuz?Bu kadar çok üyesi olan bir forumda bakıyorum yazı yazan,yorum yazan,fikirlerini açıklayan neredeyse iki elin parmakları kadar kişi.Korkuyor musunuz yoksa söyleyecek bir şeyiniz yok mu?Her ikisi de birbirinden vahim durumlar.Umarım silkinip kendinize gelirsiniz.Çünkü başka Türkiye yok.Burada yazacağınız fikirler hem birbirimize öğretici nitelik taşımakta ve hem de bir fikir birliği oluşumuna katkıda bulunmakta.Böyle internet forumlarından memleketi korumak,kurtarmak değil de kim bilir fiziki bir mücadelenin gerekebileceği bir gün gelebilir.İşte o zaman burada beyan edilen fikirler,yaratılan fikirdaşlık o mücadelenin motoru olacaktır.Korkmayın,korkunun ecele faydası yok.Forum konularına sadece okuyarak değil,yazarak da katılın.

Yazın dediğim gibi güzel.Arkadaşlarımız,özellikle de 2. Bölgede oy kullanacak olan arkadaşlarımız şuna dikkat etmeli.2.Bölgenin CHP milletvekili aday listesindeki ilk 3 isim şu şekilde:

-Kemal KILIÇDAROĞLU
-Bihlun TAMAYLIGİL
-Sezgin TANRIKULU

Kemal KILIÇDAROĞLU'nu tanıyorsunuz. Dürüstlük ve Gandi benzerliği, AKP'li Mir Mehmet Fırat,Melih Gökçek gibi kişilerle yaptığı karşılıklı canlı yayın tartışmalarında onları öttürmek ona özellikle AKP gibi düşünmeyen herkesin gözünde büyük puan kazandırdı.Ondan sonra da malum Baykal'a kurulan tezgah,Baykal'ın devrilmesi,sabah "kesinlikle genel başkan olmayacağım" deyip öğleden sonra ise genel başkan olan Kılıçdaroğlu.Milletvekili aday listelerinden zaten durum anlaşılıyor,ben daha fazla bir şey yazmayacağım ama en çok da seçildiğinden beri kullandığı Yeni CHP sözüne sinir oluyorum.
Burada seçmen şuna dikkat etsin.CHP genel başkanı zaten bu ünvandan dolayı seçilmesi garanti olan bir adamdır.1 milletvekiline yetecek oyun birkaç katını zaten sadece liste başında bulunmasından dolayı partiye kazandıracak olan adamdır.Dolayısıyla arkasındaki 2. ve 3. ve kim bilir belki 4. kişiler kesin olarak şimdiden milletvekilliğini kutlayabilirler. İşte o 2. kişi olan Bihlun TAMAYLIGİL ve 3. kişi olan Sezgin TANRIKULU'nun kim olduklarını CHP'ye oy vermeyi düşünen İstanbul 2. Bölge seçmeni iyi düşünsün. Bir anlamda bu şekilde bir aday listesi ile meclise girmeleri garanti altına alınmak istenen bu 2 adayın kim olduğunu araştırsınlar.Zaten yazında sen Sezgin Tanrıkulu'nu bilmeyenlere tanıtmışsın.Bihlun Tamaylıgil'i de arkadaşlar araştırsın.

Daha sonra da bu bölgede Çetin DOĞAN isimli TSK'nin ATATÜRKÇÜLÜK'ten ödün vermeyen emekli ordu komutanının Cumhuriyet Güçbirliği'nin bağımsız adayı olduğuna dikkat etsin.Tartsın kafada.Bir yanda Kemal,Bihlun,Sezgin...Diğer yanda Çetin Doğan...Kafadaki tartım bitince de vicdan da tartsın...Bir yanda Y-CHP,Cemaat,PKK...Diğer yanda ATATÜRKÇÜLÜK.

Mantık hangi tarafın yukarıda kalacağını, hangi tarafın yere olanca ağırlığı ile ineceğini söylüyor.
Ama mantığın sesini dinlemiyor her zaman insan.

Umarım İstanbul 2. Bölge'de 12 Haziran akşamı mantık galip gelir ve bu bölgede dünya ve Türk seçim tarihinin en büyük (ve benim için en mükemmel)seçim sürprizi yaşanır.

Arkadaşlar, ikisi arasındaki kıyaslama çok yersiz. Çünkü biri seçime bağımsız giriyor, diğeri ise parti çatısı altında. Bu adam seçilebilir bir sırada olduğu için CHP'ye oy vermeme çağrınız sıralamada daha sonra gelen adayları olumsuz etkiler. Bu Kürtçüyü, Sorosçu Binnaz'ı ben de sevmiyorum, hatta İstanbul listesinde bunlar gibi beğenmediğim birkaç kişi daha var.

Güç Birliği, kararsız ve oy vermeye üşenen seçmenleri kendisine çekmek için yapılmamış mıydı? Kararsızlar, Akape ve diğer baraj altındaki partilerin seçmenlerinden oy beklemeniz daha doğru olmaz mı? Evet herkes CHP'deki pislikleri söylüyor, ya MHP ve diğer partilerin -Akapeyi saymaya gerek yok, herkes biliyor- pislikleri ne olacak? Aynı özeni onlara da göstermeniz doğru olmaz mı? Acaba MHP adayları gerçekten sandığınız gibi dört dörtlük mü, içlerinde geçmişi kirli insanlar hiç yok mu?

Güç Birliği'nin başka yerlerden oy almaya çalışmak yerine CHP seçmenine yönelmesini doğru bulmuyorum. Bildiğiniz gibi her parti seçimlere 550 adayla giriyor. Birkaç kişiye bakıp bir parti hakkında genelleme yapmak sizce doğru mu?

Akape bu seçimlerden de iktidar olarak çıkarsa bu yaşamakta olduğumuz ihanetler misliyle artar, bölünme fiiliyata dönüşebilir ve rejim tehlikesi baş gösterebilir. Sanırım bu son yazdıklarım hepimiz için çok daha önemli. Kim ne oy verir bilemem, yalnız diyeceğim şu ki umarım hiç kimse tercihlerinden dolayı pişman olmaz.

Yorum ile ilgili mevzuya gelince; ya açtığımız konular üyeler için çok ağır, ya üyeler yorum yapmaya üşeniyorlar, ya da üyeler yorum yapmayı pek sevmiyorlar.

CHP'ye Istanbul 2. Bölge'de oy vermeyecekler icin; Sayin Dogan cok güclü bir secenektir.

Ha, sermayeciler ve PKK'lilar icin CHP'nin bu listesi uygundur, eger 2. Bölge'de böyle bir oy havuzu varsa.

Sanki CHP, İstanbul 2. Bölge'den 2-3 adayla seçime giriyor. Bu konu hakkındaki düşüncelerimi yukarıda net olarak yazdım, daha fazla yazmaya gerek yok sanırım.

Aklını oyla bozmuş olanlara ne denilebilir ki¿? Koltuk peşinde koşmayanların oy oranı hesabı tutması anlamsız. Kişi kendi değer ve ilkelerine tam veya büyük ölçüde uygun olana oy verirse oyun bir anlamı olur, o anlam da yalnızca ve yalnızca kendine özeldir. Sözdeşi, oylanan, kişinin kendi değer ve ilkeleridir. Örnekle pekiştirirsek, onurlu olan biri onurlu gördüğüne oy verir.

Gelgelelim, üç-beş partili veya bağımsız yurtsever meclise girince memleket düzelmeyeceği gibi yıkım da durmayacak ve hatta yıkımın şiddeti de azalmayacak. Bu hâlâ burada dahi görülmüyorsa, bu site boşunadır. Oy, seçim söz konusu olduğunda "gerçekçi olalım, duygusal davranmayalım" diyecek olanlar varsa eğer, önce en acı gerçek dile getirilmelidir: Yıkım durmayacak

Yıkım durmayacak da, oy verilmesin mi¿?

Oy öyle veya böyle veriliyor, bunu engelleyen yok. Yeni CHP yeni turuncu kadrosuyla, dört hainlerden biri olmayı başarmıştır, bol bol kutluyoruz(!) Filancayı neden eleştirmiyorsun diyen şakacı, bir zahmet kendisi eleştirsin, yerecekse kendisi yersin. Bizce dört hainlerden yalnızca bir tanesinin eleştirilmeye veya doğrudan yerilmeye hakkı vardır: CHP

Evet, eleştirilmesi veya yerilmesini bir hak olarak tanıyoruz CHP'ye; daha da açığı, bu, Y-CHP'liler için bir lütuf ve yokluktan, umarsızlıktan dolayı ardı göremeyenlere bir ışık olma çabasıdır. CHP'nin Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk'un devamı olduğunu bilmeyenler, Mustafa Kemâl ATATÜRK'ün "ya istiklâl, ya ölüm" sözünü nerelerde nasıl kullandığını da bilmezler. İşlerine gelmese gerekir. Bu yurdun kuruluş düşüncesine, kuruluşundaki ve kurtuluşundaki keskin ilkelere ihanet edenler her kesimden çıkabilir, ancak bu kuruluş ve kurtuluş düşüncesinin uzantısı olduğunu öne sürenler bu düşünceye ihanet edemez. Etti mi, etti. Yıllardır ediyorlar. Yeni olan, yurdun bu kez gerçekten yıkılması acı-gerçeği ve bu uzantı olduğunu öne sürenlerin, süregelen ihanetlerini misliyle arttırarak yıkımın ana ortaklarından birine dönüşmüş olmasıdır; işte adlarının önüne koydukları "yeni" budur.

Buna karşın, hâlâ bu uzantıya, sürekli yinelenen "temelinde olduğu öne sürülen kuruluş öğretisi" söylemine kapılmış veya Ulu Önder'in adının hatrına bu uzantıya gönül veren gözü bağlı yurttaşlara gerçek anlatılmalı, yeni turunculara yem edilmemeli diye uzantıyı eleştirme, yerme lütfunda bulunuyoruz. Yoksa hain deyip geçmek ve haini savunanı barındırmamak işin kolayına kaçmak olurdu.

Tam anlamıyla bir seçenek var mı peki, güdüklere oy verelim de ampûl mü kazansın¿?

Seçenek sunmak bizim işimiz değil. Oy ile de kafayı bozmuş değiliz. Yanlış mı var; işte yanlış budur diyoruz. Rahatsız olanlar rahatsızlık verenlerden başkası değildir.

Yeni mandacılığı alkışlayanlar, ölümü görüp sıtmaya razı olanlar, Mustafa Kemâl'in adını ağızlarına almasınlar, resminin ve sözlerinin arkasına sığınmasınlar. Sonra Tıbbiyeli Hikmet'in ruhu buralarda, yakar geçer kendini adam sananları.

İyi de kime oy verelim¿?

Kendi değer ve ilkelerinize uygun aday veya parti yoksa, oy vermeyin. Olmadı yine de oy verin, tutan yoktur elleri; onurunuza kalmış. Yalnız, ehven-i şer de ehven-i şer diyerek gezenler "ehven-i şer, şerlerin en büyüğüdür" demiş olan ödün vermez savaşçıyı örnek aldıklarını öne sürmesinler.

Ya sen; onu söyle¿?

Bağımsızlar içinden onayladığım biri bulunduğum yerden aday; şu sıra okumadığım yazılarını da okuyorum (katıldığı bir-iki izlence ve birkaç yazısı burada da bulunmaktadır, bildiğimiz biridir). Olasılıkla, ters bir söylem veya düşüncesine rastlamazsam -ki sanmıyorum, ona oyumu veririm. Yinelemekte yarar var: Oy vereceksem, bir şey değişecek ümidiyle değil, "oy vermezsem oyum boşa gider" algısıyla da değil, yalnızca ve yalnızca kendi değer ve ilkelerime büyük ölçüde uyuyorsa, hakettiğini düşündüğüm için oy veririm.

Dostlar, Güçbirliği elbette ki özellikle oy vermeyen ya da oy vermeyecek olan seçmenleri hedefliyor.Doğru.Ama aday listeleri açıklandıktan sonra oy vermeyi düşündüğü partinin adaylarından dolayı hayal kırıklığına uğrayan seçmenlere HAYIR,GÜÇBİRLİĞİ'NE OY VERMEYİN,İLLE DE CHP'YE-MHP'YE OY VERİN demenin bir manası var mıdır?
Ben yukarıda özellikle CHP'yi yazdım çünkü 2. ve 3. sıra adayları ilginç kişilikler. MHP adaylarını yazmadım ama tabi ki Güçbirliği sol ya da sağ bir oluşum değil.Adı üstünde GÜÇBİRLİĞİ.MHP'nin adaylarından,politikalarından memnun olmayan her vatandaş pekala GÜÇBİRLİĞİ adaylarına oy verebilir,vermelidir.

Sonuç olarak, CHP'den oy çalmak, oy istemek diye bir şey yok. CHP,MHP,DP,AKP,vs. kime oy verecekse versin seçmen. Ama kafası bulanmış, vermek istemeyen, oy vermeyi içine sindiremeyen seçmen tabi ki GÜÇBİRLİĞİ'ne gelip oy vermelidir, pekala GÜÇBİRLİĞİ bu oylara talip olmalıdır.

Kendince bana laf sokmaya çalışanlara cevap vermeye gerek görmüyorum. Herkesin çapı, karakteri kullandığı sözler kadardır. Üslubum belli, hain olmadıktan sonra benim gibi düşünmeyen birine bile seviyesiz bir üslupla cevap vermem. Ancak bu sabrım da bir yere kadardır.

Çekincelerimi, endişelerimi, memnuniyetsizliklerimi belirtmeme rağmen anlatamadığım, anlaşılamadığım şey nedir hâlâ anlamıyorum.

Sadece burada değil birçok sitede de profil resmim Mustafa Kemal Atatürk'ün resimleridir. Bunca yıllık ömrümde hiçbir zaman yerine, zamanına göre bir düşüncem olmadı. Geçmişte neysem şimdi de oyum. Bakmayın burada CHP'yi savunur göründüğüme (size göre), o kadar tutarsız, içi boş yazı var ki cevap veremeden kendimi alamıyorum. Sizler sapla samanı karıştırmadığınız müddetçe bu konudaki fikirlerinize daima saygı duyarım. Sanmayın ki bu sözlerim gelecekte yaşanması muhtemel şeylere karşı bir manevramdır. Çünkü olması muhtemel şeyleri, görme yetisini kaybetmemiş herkes görebiliyor.

Kemalizmin bayraktarlığını yap(a)mayan CHP'yi gördüğüm gibi geçmişi şaibeli olup da bugün Kemalizmi bize öğretmeye kalkışanların kimler olduğunu da görüyorum.

Son olarak, kim kime oy veriyorsa versin, umarım hiç kimse tercihlerinden dolayı pişman olmaz.

JOHNS HOPKİNS'İN 2008 RAPORU: DENİZ BAYKAL'IN YERİNE KEMAL KILIÇDAROĞLU GEÇECEK

Amerikan-İsveç merkezli Silkroad Enstitüsü'nün, Ekim 2008'de yayımladığı bir rapor, CHP'deki liderlik değişimiyle ilgili şaşırtıcı bilgiler içeriyor. Enstitü, Türkiye ile ilgili hazırladığı senaryoda tam iki yıl önce Baykal'ın yerine Kılıçdaroğlu'nun geleceğini ve CHP'nin politikalarının değişeceğini öngörmüş. Enstitü, 2008'deki raporda "Yeni CHP"yi "Avrupa tarzı sosyal demokrat bir parti" olarak tanımlıyor.

Ulusal Kanal, Amerikan-İsveç merkezli Silkroad Enstitüsü'nün 2008'deki şok raporuna ulaştı. Enstitü'nün bağlı olduğu Johns Hopkins Üniversitesi'nin, Amerikan derin devletine bağlı olduğu belirtiliyor. CIA'dan fonlanan üniversitenin uzun yıllar rektörlüğünü de Paul Wolfovitz yaptı.

Ekim 2008'de Svante Cornell ve Halil Magnus Karaveli tarafından yazılan "Türkiye: Laik ve üniter bir gelecek" adlı raporda Deniz Baykal'ın yerine Kemal Kılıçdaroğlu'nun geleceği öngörülmüş.


Deniz Baykal; CHP'den istifaya ikna edildiği sırada, AKP'nin ileri gelenleriyle ilgili yaygın yolsuzluk olayları konusunda kamuoyunun dikkatini çekmekte katkısı olan Kemal Kılıçdaroğlu ile yer değiştirdi.

Raporda dikkat çekici bir diğer nokta da, CHP'de Kılıçdaroğlu'nun ardından gelen program değişikliği. Silkroad Enstitüsü, "Yeni CHP"yi 2008'de yazmış.

"CHP yeniden Avrupa tarzı ve merkezi bir sosyal demokrat parti olarak ortaya çıktı. Partinin yeniden düzenlenmesi Avrupalı partiler, Avrupa Birliği kurumları ve Avrupa sivil toplum kuruluşlarının verdiği desteğe çok şey borçludur. "

CHP'li Milletvekili Onur Öymen, bu senaryonun, hazırlandığı dönemde kendilerine verildiğini açıkladı.

Dönemin CHP Lideri Deniz Baykal'ın bu rapora ne tepki verdiği ise merak konusu.

Raporun yazıldığı dönemde, CHP'de liderlik değişiminin lafı bile yoktu.

Emekli diplomat olan Onur Öymen, bu kadar isabetli bir tahmine rastlamadığını ifade etti.

Ulusal Kanal - 18 Nisan 2011

CIA'dan fonlanan Johns Hopkins Üniversitesi'ne bağlı Silkroad Enstitüsü, 2008'de hazırladığı raporda Deniz Baykal'ın yerine Kemal Kılıçdaroğlu'nun geleceğini hangi büyük öngörüyle 3 yıl önceden görebilmiştir?

3 yıl önceki bu büyük ABD öngörüsünü doğrulayan CHP'deki gelişmeler, CHP'li dostlarımızı bir kez daha düşündürmeli.

Biz de parti tutmak batıda veya dünyanın başka yerinde olandan çok farklıdır genelde.Bunu herkes kendi ailesinden ve çevresinden rahatlıkla görebilir.Takım tutmak gibidir bizde parti tutmak,desteklemek genelde.

Bu nedenle tıpkı Cumhuriyet Güçbirliği'nin oluşumundaki temel felsefede anlatıldığı gibi, herkes istediği partiye gitsin oyunu versin ama vermek istemeyen,vermeyecek olan ya da sandığa gitmeyi düşünmeyen gelsin Güçbirliği'nin adayına versin oyunu.

Bunun haricinde şu partiye oy vereceksin ama biliyor musun o adam şöyle, bu adam böyle demenin çok fazla bir anlamı yok.Sadece ve sadece bizi amaçtan saptırır.

Kendi adıma sadece İstanbul 2. Bölge'nin özelinde oradaki adayların sıralamasından ve adlarından rahatsız olan Atatürkçü-Kemalist CHPli seçmenlere seslendim.Tabi ki yine verecekleri oya ille de vermeyin deme hakkı ne bendedir,ne de başka kimsenin haddinedir böyle bir şey söylemek,önermek,istemek. Ama dediğim gibi,sadece ve sadece İstanbul 2. Bölge'nin özeli için en azından kendi kendime o 2. ve 3. sıradaki adayların seçilmemesinden üzüntü duymayacağımı biliyorum,yukarıda yazdıklarım da bununla ilgiliydi.Yoksa Türkiye genelinde CHP'ye oy verecek insanlara "hayır,CHP'ye vermeyin,Güçbirliği'ne verin"demenin bir mantığı yok.Güçbirliği'nin başarıya ulaşması için CHP ve MHP gibi her şeye rağmen Türkiye'nin bütünlüğünü savunan partilerin de başarılı olmaları gerekmektedir ki olası bir koalisyon(dalga geçenler olabilir ama neden olmasın)ya da anayasa değişikliği veya referandum için yeter çoğunluğun önünün kesilmesi mümkün olabilsin.

1.5 aya yakın bir zaman kaldı. Umarım bu sürede herkes daha da netleşir ve bu netleşme de sandıkta vatansever güçlerin leyhine olabilecek en iyi sonucu ortaya çıkarır.