DÜŞÜNDÜKÇE…
Prof. Dr. Çetin Yetkin
Çok dindar, İslâm dinine sıkı sıkıya bağlı bir kişiyi gözünüzün önüne getirin: İnancı yüzünden Türkiye’de bulunmasının kendisi için sakıncalı olacağını sanıyor, o nedenle de kendisini güvende göreceği bir ülkeye gidip yerleşecek. Doğal olarak nasıl bir ülke olur bu? Kuşkusuz, bir İslâm ülkesi olmalı değil mi? Tıpkı Mehmet Akif’in yaptığı gibi…
Pekiyi, o zaman Fethullah Gülen neden Amerika’da yaşıyor?
Gidip yaşamak için niçin bu Hıristiyan ülkeyi seçmiş?
Amerika Hıristiyan bir ülke olarak da kalmıyor; orada Yahudiler iktidarda söz sahibi, Ermeniler de öyle.
Üstelik Gülen bir din adamı da!
O Amerika ki, Irak’ta, Afganistan’da Müslümanları topluca katledip duruyor. Bu da yetmezmiş gibi, Amerika, Filistin’de dünyanın gözü önünde Müslümanlara zulüm eden İsrail’in baş destekçisi.
Öte yandan Amerikan yönetimi Gülen’i resmen bağrına basmış, onun güvenliğini sağlıyor.
Amerika bizim stratejik müttefikimiz.
O nedenle Afganistan’da askerimiz var.
O nedenle Irak’a saldırdığında arka çıktık.
Ne rastlantı ama!...
* * *
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de türban yasağı var diye kızını Amerika’da okutmuş. Neden Suudî Arabistan’da, Mısır’da v.b. ülkede değil de Amerika’da?
* * *
Gülen, “Dünyanın dümeni Amerika’nın elindedir” demişti.
Doğru söylemiş. Değil mi ki Erdoğan ikide bir Amerika’ya gidip geliyor.
Şimdi de Gülen, Erdoğan’a arka çıkarak referandumda “Evet” denilmesini istiyor.
Referandum olayında Amerika’nın parmağı olduğunu kanıtlayan bundan daha kesin delil olur mu?
Ama Deniz Baykal’ın istifasını açıkladığı o dokunaklı konuşmasında Gülen’e teşekkür etmesine ve selam göndermesine ne demeli?
Ya Bülent Ecevit’in Gülen’e arka çıkmış olmasına!?
* * *
Gülen, mezardakiler de “Evet” diyebilseydiler, diyor.
Ne rastlantı! Tarihin sayfalarına gömülmüş olan Osmanlı Hanedanı(!) artık yeniden günlük yaşamımızda.
“Yeni Osmanlıcılık” siyaset belirliyor. Oysa, Osmanlıcılık tarihin mezarlığındaydı.
Öte yandan, şimdilik Şeyh Sait’i ve Seyit Rıza’yı dirilttiler.
Gerisi de gelecektir.
* * *
Bu arada Türk Silahlı Kuvvetleri her gün kan kaybediyor. 27 general ve amiral, tümü birden. Bir topyekun savaşta bu kadar general ve amiral birden yitirilse, o savaşta o ordu çok ağır bir darbe yemiş olur.
PKK’ya karşı savaşan subaylar teker teker derken, artık topluca içeri atılıyorlar.
“İrtica” sözünü ağza almak bile suç sayılacak neredeyse.
F-Tipi polis örgütlenmesinden söz ediliyor.
Adalet Bakanlığı’nda Amerikalı savcı var mı, yok mu?
* * *
PKK saldırdıkça saldırıyor, sokakları caddeleri savaş alanına çeviriyor. Her gün daha da azıyor. Dur diyen yok.
Didim’in CHP’li belediye başkanı hakkında soruşturma olduğu gerekçesiyle görevden alınıyor ama devlete “…tir” çeken, her ağzını açtığında suç işleyen, PKK bayrağını Türk bayrağının yanına koymaya kalkışan Diyarbekir Belediye başkanı, hakkında onlarca soruşturma olmasına karşın, görevini bağıra çağıra sürdürüyor.
Ankara Belediye Başkanı hakkında açılmış kaç soruşturma var biliyor muyuz?
* * *
Abdullah Gül, cumhurbaşkanı. Devlet Bahçeli, şimdi ne düşünüyor acaba?
* * *
Fethullah Gülen Türkiye’ye dönmek için cumhurbaşkanı olma koşulların olgunlaşmasını bekliyor olmasın! Sakın Anayasa’ya göre, ilkokul mezunu olan Gülen cumhurbaşkanı olamaz demeyin. Anayasa’nın o maddesini değiştirirler ve bir de referanduma sunarlar, olur biter. Anayasa Mahkemesi de bu değişiklik şekil yönünden değildir, inceleyemem der.
* * *
Bunun sonu?...
Prof. Dr.Çetin Yetkin, 5 Ağustos 2010
mudafaaihukuk@superonline.com