CHP'DE DERİN TASFİYE Milliyetçilik oku kırılıyor

Genel & Güncel Konular

Re: CHP'DE DERİN TASFİYE Milliyetçilik oku kırılıyor

İletigönderen Başkomutan » Prş Kas 17, 2011 17:43

Kılıçdaroğlu'nun Dersim denklemi...

CHP’de, ‘Dersim’le ilgili açıklama yapan Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün ile karşı bildiri yayınlayan 12 milletvekiline disiplin yolu gözüktü.

MYK’da toplam 13 vekilin savunmalarının alınması kararlaştırıldı. Parti içi muhalefete rest çeken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Tehditlere boyun eğmeyiz, disiplini işleteceğiz” dedi.

Habertürk'ten Düzgün Karadaş'ın haberine göre, tartışma, Aygün’ün “Atatürk’ün Dersim harekâtından haberdar olmaması mümkün değil” ve “Dersim olayları ile yüzleşmemiz lazım” açıklamaları ile başladı. Dün karşı bir bildiri yayınlayan 12 milletvekili ise hem Aygün’ü hem de Kılıçdaroğlu’nu eleştirdi.

    Samsun Milletvekili Haluk Koç’un okuduğu 3 sayfalık bildiride şöyle denildi: “Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü 1920-1940 arasındaki dondurulmuş bir zaman dilimine hapsederek, o tarihteki dünya koşullarından soyutlayıp kimi kez hakarete vararak insafsızca eleştirenler kervanına, CHP’den, içimizden birilerinin de katıldığını gördük.

    CHP organlarını bu konuda tavır koymaya ve gereğini yapmaya davet ediyoruz. Sayın Genel Başkan ve CHP yetkili organlarının bu gelişmeler karşısındaki suskunluğunu kabul edilemez. Sessizlik ve tepkisizliğin dolaylı yoldan söylenenleri onaylamak anlamına çekilebileceği unutulmamalıdır.”

KILIÇDAROĞLU REST ÇEKTİ

Genel Başkan Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanan CHP MYK’da Dersim açıklamalarıyla ilgili gelişmeler ele alındı. Kurmaylarını tek tek dinleyen Kılıçdaroğlu şu değerlendirmede bulundu: “Bu partide özgürlük olacak. Herkes düşüncesini ifade edecek. Ancak parti disiplinine sadık kalınacak. Tehditlere bugüne kadar boyun eğmedik, bundan sonra da eğmeyiz. Disiplini işleteceğiz. Parti yönetiminden izin almadan kamuoyunda partiye kim zarar veriyorsa, o hesabını verecek.”

İŞTE İMZACILAR

Aygün’ün Dersim açıklamalarından sonra parti yönetimine tepki gösteren bildiriye şu vekiller imza koydu:

Haluk Koç, Gürkut Acar, Yıldıray Sapan, Arif Bulut, Nur Serter, Osman Kaptan, Dilek Akagün Yılmaz, Ahmet Toptaş, Metin Lütfi Baydar, İsa Gök ve Nedret Akova. Ayrıca İzzet Çetin’in bildiriye destek verdiği bildirildi.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.habera.com/Kilicdaroglu-nun-Dersim-denklemi--haberi-120831.html

17 Kasım 2011


Dipçe: TESEV üyesi olduğunu itiraf etti

Kemal Kılıçdaroğlu hakkında ki TESEV üyeliğini doğruladı…

CNN Türk'te salı gecesi yayımlanan Dört Bir Taraf adlı programda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nunTESEV'e üyeliği hakkında "Eczacıbaşı'nın isteği üzerine TESEV'e üye oldum. Üyeliğim sürüyor. Ancak vakfın çalışmalarına katılma imkanım olmadı" dedi.

Bilindiği gibi TESEV,ABD çıkarları doğrultusunda TSK karşıtlığı ile tanınıyor.

TESEV Başkanı Cem Toker 2008 yılında Soros'dan para aldığını itiraf etmişti.

TESEV üyesi olduğunu itiraf etti

http://www.haberinyeri.net/tesev-uyesi- ... 20114h.htm
16 Kasım 2011



Yazar Melih Aşık bugün yazısında 'Hüseyin Aygün, CHP’li olmadığını ve partiye Kemal Kılıçdaroğlu’nun daveti üzerine geldiğini her fırsatta söylüyor' diye yazmış.CHP'li olmayan ama YCHP'nin içine sokulan şahısın 10 Kasım günü Zaman'a verdiği röportaj
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: CHP'DE DERİN TASFİYE Milliyetçilik oku kırılıyor

İletigönderen Başkomutan » Prş Kas 17, 2011 18:19

Dersim katliamının sorumlusu kim?

Basına yansıyan haberlere göre; CHP Milletvekili Hüseyin Aygün, 'Dersim katliamının sorumlusu CHP ve devlettir!' buyurmuş.
Dersim; Tunceli'nin 1936'dan önceki resmi adıdır.

1937 ve 38 yıllarında bu bölgede iki ayaklanma olmuştu. Zamanın hükümetleri de buraya asker sevk ederek isyanları bastırmış; ayaklanma önderlerini de yargılatıp cezalandırmıştı.


Daha önce de bu olayları köşemde yazdım. Hatta sadece bu konuyu anlatan bir araştırma kitabım da yayımlandı. 'Dersim İsyanları ve Seyit Rıza Gerçeği' isimli bu çalışmada, olayın tarihsel gelişimini; işin içinde bulunanların kaleminden anlattım. Ve asıl sorumluları net biçimde gösterdim.

Doğrudur; 1937 ve 38 isyanlarında o zamanlar Dersim denilen Tunceli bölgesinde halktan da çok insan ölmüştür.

Lakin o insanların vebali; CHP'de ve hükümette değil; o günlerdeki Hüseyin Aygün benzeri kışkırtıcıların omuzundadır.

Dersim'in çaresiz ve temiz insanlarını kandırarak devlet ordusunun karşısına kim dikti ise; onların kırılmasına kim yol açtı ise katliamın asıl sorumlusu odur.Onlar da Dersim bölgesinde; devlet içinde devlet gibi davranan Dersim derebeyleridir.

1937'deki derebeyleri oradaki güzel insanları kandırmak için ne diyordu ise günümüzde de bir 'üçlü çete' de aynısını söylüyor.

ÜÇLÜ ÇETE

Bugün; tarihsel belgeler yok sayılarak Dersim olayları çarpıtılıyor; derebeyleri ve gericilik yüceltilirken asıl suçlular gizleniyor.

Tunceli halkını kandırmaya, milleti de CHP'ye ve Atatürk'e düşman etmeye uğraşan iftiracıların üç kanadı var:


Birincisi; Bölücü Kürtçüler... Bunlar; geçmişte Osmanlı'nın yanında paralı asker konumunda Alevileri katlettiklerini gözden kaçırarak Dersim katliamını devlete yıkmaya çalışıyorlar.

İkinci kanadı; bir ayağı bugünkü AKP içinde bulunan hilafetçi/Osmanlıcı/şeriatçı takımı oluşturuyor. Bunlar sanki Alevi dostu imiş gibi Dersim'de CHP'nin Alevi katliamı yaptığı iddiasını dillendiriyorlar.

Üçüncü takımı ise; Avrupa Birliği ve Amerika'dan beslenen 5. Kol liberaller oluşturuyor.Bunlara bakın; bu üç kollu çete; cumhuriyetin temel değerlerine de Atatürk'e de CHP'ye de ölümüne düşmandır.Şimdi bunlara bir de CHP'ye sızmış Hüseyin Aygün gibi tipler eklenmiş.


KOMÜNTERN BELGELERİ

Bu üçlü çete ve Aygüngiller; 'Dersim'de isyan yoktu; CHP ve Atatürk orayı yok etmek için sebepsiz yere saldırdı!' diyorlar.

Bunun alçakça bir yalan olduğunu bizzat o isyanları planlayanlar ortaya koyuyorlar. Kürdistan Teali Cemiyeti üyesi olup 1920-21'deki Koçkırı isyanının (Doğu Sivas-Batı Dersim bölgesi) çıkmasında da önderlik edenlerden Baytar Nuri'nin kitapları ortada. Baytar Nuri; Dersim bölgesinde cumhuriyet hükümetlerine karşı çok ciddi ayaklanmalar olduğunu gün gün; bütün boyutlarıyla ortaya koyuyor. Örneğin daha 1924'te Seyit Rıza'nın çetesiyle birlikte Hozat'ı basıp ele geçirdiğini bu bölücü Kürtçü gösteriyor.

Zaten; İngiliz-Fransız belgelerine de Dersim olayları girmiş durumdalar. Dersim'deki isyancıların ele geçirdikleri Türk subaylarını uçurumlara atarak parçaladıklarını İngiltere'nin Trabzon Konsolosu, Londra'ya bildiriyor.

Ayrıca; Komüntern belgelerinde de 1937'de Dersim'de 'gerici bir ayaklanma çıktığı' bilgisi yer alıyor.


Yani; o zamanlarda; ileri ve yeni bir Türkiye yaratmak için devrimler yapan cumhuriyet hükümetine; Dersim'deki eli silahlı gerici derebeyleri isyan ediyor.
Bunlar; bölgeye yapılacak yola, köprüye, okula, sağlık ocaklarına karşı çıkıyorlar.

30'dan fazla olan aşiretler hem birbirleriyle savaşıyarlar; hem de devlet güçleri ile.

Ve bunlar, 'Dersim'e sefer olur, zafer olamaz!' diyerek hükümetin kendilerine güç yetiremeyeceği yalanıyla halkı kandırıyorlar.

Bu şımarıklıkla Atatürk'ün 15 yıl boyunca uzattığı barış eline kurşunla cevap veriyorlar.

Rıza Zelyut
17 Kasım 2011, Güneş
e-mail: zelyut@gunes.com


"Der-sim"den, "Tunç-eli"ye Yurttaş Hakları Devrimi - I
"Der-sim"den, "Tunç-eli"ye Yurttaş Hakları Devrimi - II
Başbakan’ın tarih bilinci / Dersim isyanını çarpıtıyor
Dersim isyanı ve gerçekler
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: CHP'DE DERİN TASFİYE Milliyetçilik oku kırılıyor

İletigönderen İlteriş » Cmt Kas 19, 2011 23:18

Bugune kadar hep AKP'lilerin aldatildigini dusunur onlara kizardim. Bugun y-chp ile ilgili gercekler tamamiyle aciga cikmis bulunuyor ve Ataturkculerin de pekala aldatilabilecekleri, hem de agir bir sekilde kullanilabileceklerini ogrenmis bulunuyorum. Bunu, kisa bir sure icin bile olsa, Kilicdaroglu'nu, en azindan CHP'li secmen tabanini genisletir diyerek, umut olarak gormus olan kendimden biliyorum. Aldatildim. Aldatildik! Bundan sonra ancak, ellerimizle verdigimiz Ataturk'un partisini geri kazanabilirsek farkimizi ortaya koyabiliriz. AKP'li secmenin yapamadigini yaparak, Ataturk'un partisini terketmekte oldugu ilkeler uzerinden elestirerek CHP'yi duzelterek, son kalelerimizden birini kurtarabiliriz. Ancak savas sanatina gore maglubiyete yakiniz. Zira, kale simdi Ataturk dusmanlarinin elinde.... Ve maalesef surlarla cevrili bir kaleyi kusatmak, her daim surlarla cevrili bir kaleyi savunmaktan daha zordur. Simdi onlar kaleyi aldilar ve icerden o kaleyi bize karsi savunacaklar. Baska bir deyisle, Sezgin Tanrikulu, K. Kilicdaroglu ve benzerleri Y-CHP'yi bizden korumaya girisecekler. "Gecmis olsun!" demek geciyor aklimdan. Ama gonlum razi degil. Simdi bu kaleyi almak icin ne yapmali onu dusunmeliyiz.

Benim onerim icerden bir komutani saflarimiza katmak. O da Muharrem Ince. Yine mi aldatiliyorum? Yemin billah bilmiyorum :-) Ama "karizmatik lider", ve "iyi bir hatip" asigi insanlarimizdan oy alabilecek oldugunu ve Kurtcu olmayacagini biliyorum.
Sizler ne dersiniz goruslerinizi alayim.
Saygilar.
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

Re: CHP'DE DERİN TASFİYE Milliyetçilik oku kırılıyor

İletigönderen Başkomutan » Prş Kas 24, 2011 5:17

CHP'den 'özür' açıklaması

CHP, Dersim olayları ile ilgili özür dileyen Muzaffer Değer'in CHP Diyarbakır İl Başkanı olmadığını açıkladı

CHP Diyarbakır İl Başkanı Muzaffer Değer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarının ardından düzenlediği basın toplantısında yaptığı konuşmada, "Dersim faciası karşısında Dersimli, Tuncelili yurttaşlarımızdan CHP Diyarbakır İl Başkanı olarak özür diliyorum" dedi. Değer'in bu açıklaması CHP'yi karıştırdı. Genel merkez akşam saatlerinde bu konuyla ilgili önemli bir açıklama yaptı: Değer, Diyarbakır İl Başkanımız değildir!"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, televizyonda yaptığı konuşmada devlet adına özür dilemisinin ardından CHP Diyarbakır il binasında basın toplantısı düzenleyen CHP İl Başkanı Müzaffer Değer, genel merkez tutumuna rağmen, yaşananlardan dolayı Tunceliler’den özür dilediğini söyledi.

Değer, şunları söyledi:


"Son dönemde tartışılan Dersim olayları üzerine bugün Sayın Başbakan’ın Dersim’de yaşanan olaylarda binlerce insanın öldürülmesi, katledilmesini, binlerce Dersimlinin göç ettirilmesine dair Başbakan tarafından dört ayrı belgenin açıklamasını izledik. Dört ayrı belgenin okunması sırasında tüylerimiz diken diken oldu, gözlerimden yaşlar aktı. Biz CHP olarak geçmişimizle hesaplaşmamız gerekirken, yüzleşmemiz gerekirken, özür dilememiz gerekirken, Cumhuriyet Halk Partisi’nin yapması gerekeni bir başka partinin yapması ve devlet adına özür dilemesini gördük.

Dersim faciası karşısında Dersimli, Tuncelili, yurtaşlarımızdan CHP Diyarbakır İl Başkanı olarak, il örgütüm adına Dersim’de yaşanan olaylardan dolayı Dersim ve Tunceli halkından özür diliyorum."

Katliamın yaşandığı dönemin İçişleri Bakanı’nın şu an CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın akrabası olup olmadığını soran Değer, "O dönemin İçişleri Bakanı CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın akrabası mıdır? Dersimli acılı Alevi kardeşlerimizin acılarını yüreğimizde hissediyoruz. Yanlarında olduğumuzu bilmelerini istiyoruz. Biz CHP olarak geçmişimizle yüzleşmeliyiz ve özür dilemeliyiz" diye konuştu.

Yaptığı açıklamadan sonra, CHP Genel Başkanı veya genel merkezden özür dilenmemesi halinde istifa edip etmeyeceği sorulan Değer, "Partimizin adım atacağına inanıyorum. CHP kişilerin partisi değil, örgüt partisidir. Genel başkanımızın da buna yönelik adım atacağına inanıyorum" yanıtını verdi.

Genel merkezin savunmasını istemesi halinde nasıl bir tavır takınacağı sorulan Değer, bu soruya da, "Savunma istemeyebilirler. Ancak genel merkezin tasarrufunda olan bir karardır. Dersimde yaşananlar sadece Dersim’in yada CHP’nin değil Türkiye’nin gerçeğidir" diye cevap verdi.

Bir gazetecinin, "Belgeleri açıklayan Başbakan haklıdır diyebilir misiniz?" şeklindeki bir başka soruyu yanıtlayan Değer, "Başbakan haklıdır demiyorum. Dersim olayları bir kaç belge ile sınırlı değil. Bütün arşivi açmalarını istiyor ve bekliyoruz" diye konuştu.

CHP GENEL MERKEZİ'NDEN FLAŞ AÇIKLAMA

Değer, bu konuşmayla CHP Genel Merkezi'ni karıştırdı. Genel Merkez'den yapılan açıklamaya göre, "Değer, bu konuşmayı yaptığı saatlerde CHP İl Başkanı değildi. Çünkü Genel Merkez tarafından açıklamasından önce görevden alınmıştı. İşte CHP'nin resmi internet sitesinden yapılan kısa ama önemli o açıklama:

"CHP Diyarbakır İl Başkanı olarak açıklama yapan Muzaffer Değer, Dersim konusunda özür dilediğini açıklamadan önce il başkanlığından alınmıştır. Değer açıklama yaptığında CHP İl Başkanı değildir.

Bilgilerinize sunarız"

http://www.gazete5.com/haber/chp-den-oz ... 165167.htm
23 Kasım 2011
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: CHP'DE DERİN TASFİYE Milliyetçilik oku kırılıyor

İletigönderen Başkomutan » Cum Kas 25, 2011 16:23

''Kılıçdaroğlu bir Amerikan projesidir''

CHP'nin eski genel başkan yardımcısı Onur Öymen, Kılıçdaroğlu'nun gelişini ABD'nin desteklediğini iddia etti. Takvim gazetesinin haberine göre Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP lideri olması 2 yıl önce ABD raporlarında yer alıyordu. Bu iddialara CHP'nin eski genel başkan yardımcısı Onur Öymen'de destek verdi.

RAPOR BANA DA ULAŞTI

CHP'nin eski genel başkan yardımcısı Onur Öymen, Baykal'ın gidişi ve Kılıçdaroğlu'nun gelişinin "ABD destekli bir operasyon" olduğu yönünde belgeler bulunduğunu söyledi. Öymen, "Bu rapor 2009 yılı başlarında bana da ulaştı" dedi:

RAPORU CORNELL BIRAKTI

- Raporun altında imzası bulunan Svante E. Cornell bizzat ziyaretime geldi. Türkiye ile ilgili yaptıkları çalışmaları anlattı. Giderken de bu raporu bıraktı. Cornell'in ayrılmasının ardından raporu incelediğini belirten Öymen, ardından Baykal ve Kılıçdaroğlu ile görüştüğünü anlattı:

BAYKAL HAYALİ BİR ÇALIŞMA DEDİ

- Rapordaki kendisi ile ilgili bölümleri Baykal'a gösterdim. O günlerde raporda yer alanlar Baykal'a hayali bir çalışma gibi göründü. Rapordan Kılıçdaroğlu'na da bahsettim. Hakkında yazılanları aktardım. Tepki vermedi ve önemsemez gibi davrandı. Baykal'ın "hayali bir çalışma" olarak gördüğü, Kılıçdaroğlu'nun ise"önemsemediği" rapordaki öngörüler, 1,5 yıl sonra aynen gerçekleşti!

BAYKAL İSTİFA ETTİRİLECEK YERİNE KILIÇDAROĞLU GELECEK

Onur Öymen, ABD derin devletine yakın Slikroad Enstitüsü'nün 2008 yılında hazırladığı ve içinde "Baykal istifa ettirilecek, yerine Kılıçdaroğlu gelecek" ifadesinin yer aldığı raporun, diğer belgelerle birleşince daha fazla anlam kazandığı görüşünde... Öymen, "Sadece bu kadar değil ki" dedi... WikiLeaks belgelerinde de benzer ifadelerin bulunduğunu söyledi. İki önemli belgeyi daha gündeme getirdi:

1) Dönemin ABD Büyükelçisi'nin Washington'a yazdığı yazı.

BAYKAL GİTMELİDİR


2) ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın, Ankara'ya gönderdiği resmi yazı. Öymen'in birer kopyalarını da verdiği belgelerden birincisinde, ABD'nin Ankara Büyükelçiliği, "Baykal gitmelidir" anlamına gelen bir yazıyı Washington'a gönderiyor: "Erdoğan'ın iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'ne karşı daha prezantabl bir muhalefet lideri oluşturmak, ordu ve adli baskıdan daha etkili bir silah olacaktır. Kendi partisinden yüzde 70'i ona karşı olmasına rağmen Baykal'a oy veriyor. Baykal'ın yakınları haricinde herkes, değişime ihtiyaç duyulduğu fikrine katılıyor." Diğer belgede ise, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Ankara Büyükelçiliği'ne gönderdiği resmi yazıda, "Baykal yerine Kılıçdaroğlu olur mu?" sorusuna cevap arıyor.

Onur Öymen'in yorumu:

6 BİN TELGRAF CHP İLE İLGİLİ


- Bunlar basit ve hafife alınacak olaylar değil. ABD tarafından CHP'nin başından Baykal'ın gitmesinin istendiği açık ve net olarak ortada. Öymen, WikiLeaks belgelerinden yola çıkarak, ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nden Washington'a 26 bin telgraf çekildiğini ve bunun 6 bininin CHP ile ilgili olduğunu da hatırlatıyor:

"Bu yazışmalar incelendiğinde, ABD'nin o dönem CHP'nin başında bulunan kadrodan rahatsız olduğu açıkça ortaya çıkıyor."

Öymen, ABD'nin 2. Dünya Savaşı'nın ardından, benzer bir operasyonu Japonya'daki Sosyalist Parti'ye de yaptığını söylüyor:

KİŞİSEL BİR OLAY DEĞİL

- Japon sosyalistlere baskılar uygulamış, onlardan da söylemlerini ve yönetimlerini değiştirmelerini istemişler. O dönemde Japon Parlamentosu'nda sosyalistlerin 146 milletvekilleri varmış. Yapılan operasyonlardan sonra Japon Parlamentosu'nda sadece 6 milletvekilleri kalmış. Öymen, Deniz Baykal'ın CHP'nin başından gitmesinin "kişisel bir olay olmadığını" savunuyor:

- Kılıçdaroğlu ile birlikte, CHP neredeyse reddi miras yapan bir yapı haline geldi. - Partinin bütün politikaları değişti. - CHP'deki Cumhuriyetçi kadrolar tasfiye edildi. Ve ekliyor:

- Bunun üzerine gitmek lazım!

BİZ SORUYORUZ VE CEVAP BEKLİYORUZ

** CHP içindeki "Dersim Tartışmaları" ise sürüyor... Geçen yazımda cevap gelmediği için CHP'ye soru sormaktan vazgeçtiğimi belirtmiştim. Dün CHP örgütlerinden arayanlar, "Sen sorma, biz soruyor ve cevap bekliyoruz" dediler:

- Dersim tartışmasını başlatan Hüseyin Aygün, Kılıçdaroğlu'nun teyzesinin oğlu mudur? ABD'nin Adana konsolosu ile kaç defa bir araya gelmiştir? Neler konuşmuştur?

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.haber3.com/kilicdaroglu-bir-amerikan-projesidir-1088994h.htm?interstitial=true
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: CHP'DE DERİN TASFİYE Milliyetçilik oku kırılıyor

İletigönderen Başkomutan » Çrş Ara 14, 2011 7:35

CHP heyeti ABD’de: Anti-Amerikancı değiliz!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu ve beraberindeki heyet ABD’ye ulaştı. Hafta boyunca Washington ve New York’ta 40 civarında temaslarının olacağını belirten Loğoğlu, ziyaretin içeriğine dair bilgiler verdi. Loğoğlu, CHP’nin anti-Amerikancı olmadığını belirtti.

Temaslarda bulunmak üzere ABD’ye giden CHP heyeti, yaptıkları basın toplantısında temasın ayrıntıları ve gündemdeki konularla ilgili açıklamalarda bulundu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu’nun yanısıra, partinin diğer genel başkan yardımcılarından Faik Öztrak, CHP İstanbul milletvekili Umut Oran ve CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan’dan oluşan CHP heyeti, temaslarda bulunmak üzere ABD’ye gitti. Heyetin Washington’a ulaşmasının ardından basın toplantısı düzenleyen Loğoğlu, ziyaretin içeriğine ve gündemde olan başlıklara dair açıklamalar yaptı. AA’nın haberine göre Loğoğlu, 6-7 ay önce gerçekleştirdikleri ABD ziyaretinin devamı niteliğinde ABD’ye geldiklerini belirtti. Washington ve New York’ta 40 civarında temasta bulunacaklarını ifade eden Faruk Loğoğlu, AKP’yi şikayet etmek için değil, kendilerini anlatmak için geldiklerini söyledi.

CHP’li Loğoğlu: Türk-Amerikan ilişkileri balayında!

Türkiye-ABD ilişkilerinin seyrine ilişkin açıklamalarda da bulunan Loğoğlu
, “İlişkiler çok sıcak, neredeyse balayı gibi bir dönem ama yüzeysel!” ifadelerinde bulundu. İyi ilişkilerin, iki ülkenin Suriye’ye yönelik “örtüşen politikalarından” ileri geldiğini öne süren Loğoğlu, kendilerinin de Suriye’de “halkın beklentilerine daha fazla cevap veren, daha demokratik bir yönetim noktasında” AKP ile benzer bir fikre sahip olduklarını da sözlerine ekledi.

Türkiye-ABD ilişkilerini “yüzeysel” olarak nitelendiren Loğoğlu, “İlişkiler biraz yüzeysel çünkü Türk-Amerikan ilişkilerinin bütününden Suriye konusunu çıkardığınız zaman, Kıbrıs, Ermenistan, İran gibi geriye sorunlu ve pürüzlü konular kalıyor. Suriye’ye ilişkin bu balayı dönemi bittiği zaman Türk-Amerikan ilişkilerinin gerçek durumunu göreceğiz ve ben onun çok sağlıklı beslendiğine şu anda inanmıyorum” dedi.

Suriye meselesinde, “Şu veya bu şekilde bir terslik olması durumunda iki taraf da bana göre, aralarındaki ilişkiyi nasıl götürecekleri noktasında biraz şaşırıp kalacaklar” şeklinde konuştu.

“Anti-Amerikancı değiliz”

Programlarının yoğun olduğunu, Washington ve New York’ta 40 civarında temaslarının olacağını belirten Faruk Loğoğlu, Kongre, yönetim, düşünce kuruluşları, mali ve ekonomik çevreler, lobiler ve Türk toplumuyla temaslarda bulunacaklarını ifade etti.

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, partisinin, Türkiye’nin ABD ile karşılıklı saygı ve çıkarlara dayalı iyi ilişkiler
    kurmasından yana olduğunu belirttikten sonra, CHP’nin ABD ile ilişkilerine ilişkin olarak da, “Bizde anti-Amerikancılık, ’anti’ bir şey yok,
    Türkiye’nin menfaatleri var, onu ön plana koyuyoruz
    ” dedi.

“Esad gitsin ama kan dökülmesin, füze savunma sistemine tamam ama radar olmasın”

Suriye konusunda gelen sorular üzerine açıklamalarda bulunan Faruk Loğoğlu, CHP’nin “halkın beklentilerine daha fazla cevap veren, daha demokratik bir yönetim noktasında” AKP ile benzer fikirlere sahip olduğunu, ancak hükümetin tek yanlı olarak Esad rejiminin gitmesine kilitlendiğini, muhalefete tek yanlı olarak kucak açtığını ifade etti.

“Sadece muhalefete sahip çıkmak ve rejimi dışlamak, Suriye’yi bir iç çatışmaya mahkum etmekten başka bir sonuç vermeyecektir” diyen Loğoğlu, sözlerine “Esad’ın iktidardan uzaklaştırılması belki zaman içinde mümkün olacak ama CHP olarak biz diyoruz ki bu çatışmalarla olmasın, mezhep kavgası haline dönüşmesin, kan dökülmesin, şiddet olmasın diyoruz ama AKP hükümetinin izlediği politikayı, Suriye’de şiddeti, çatışmaları, kutuplaşmaları daha derinleştiren bir politika olarak görüyoruz” şeklinde devam etti.

Malatya’ya kurulan füze savunma sistemi ile ilgili de konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu,

Türkiye’nin NATO’nun füze savunma sistemine katılmasını desteklerini belirttikten sonra radarların nereye, hangi ülkelere konulacağının bir müzakere meselesi olduğunu sözlerine ekledi. Loğoğlu, Rusya ve İran ile ülke içindeki halkın tepkilerine baktıklarında, Türkiye’nin radara ev sahipliği yapmasını yanlış bir uygulama olarak gördüklerini kaydetti.

“İsrail’in korunmasına itirazımız yok”

Malatya’ya kurulan radarın şu anki yapısıyla bir NATO radarı olmadığını, Amerikan radarı olduğunu söyleyen Loğoğlu, radarın NATO Savunma sistemine entegre edilmesinin en az 2-3 yıl alacağını, o zamana kadar Türkiye ile ABD arasında imzalanan bir anlaşma çerçevesinde faaliyete geçeceğini belirtti.

Amerikan yetkililerinin, bu radarın ABD’yi, ABD’nin müttefik ve partnerlerini koruyacağı yönündeki beyanatlarını hatırlatan Faruk Loğoğlu,
bölgede ABD’nin partnerinin İsrail olduğunu belirttikten sonra “İsrail’in korunmasına itirazımız yok ancak AKP hükümeti kamuoyuna bunu
bu şekilde anlatmıyor
.” dedi.

Faruk Loğoğlu kendisine yöneltilen bir soru üzerine, CHP olarak, Rumlar AB dönem başkanı olduğunda, katılım müzakerelerinin aynen ve hatta hızlandırılarak devam edilmesinin daha doğru olduğunu düşündüklerini sözlerine ekledi.

Gülsüm Bilgehan: “Dostlarımıza ihtiyacımız var”

Washington’da gerçekleştirilen basın toplantısında CHP Ankara Milletvekili Gülsüm Bilgehan da söz aldı. “Dışarıdan bakıldığında Türkiye’de güçlü bir iktidar görünüyor, yüzde 50 oy almış, güçlü, tanınan bir lideri var ama onun karşısında da en az o kadar güçlü bir muhalefet var. Bu muhalefetin de en önemli partisi biziz” dedi. Türkiye’de her şeye rağmen, eksikliklerini de ortaya koyarak, işleyen bir demokrasi olduğunu belirten Bilgehan, en önemli görevlerinin demokrasinin ileri giderek geliştirilmesi olduğunu belirtmesinin ardından “bunun için de dostlarımıza ihtiyacımız olduğunu belirtmemiz gerekiyor” dedi.

İlk Kurşun, 13 Aralık 2011
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: CHP'DE DERİN TASFİYE Milliyetçilik oku kırılıyor

İletigönderen Başkomutan » Pzt Oca 23, 2012 17:37

CHP'li vekilden PKK yorumu

''Her iki taraftan da şehitlerimiz oluyor''

CHP'li vekilden PKK yorumu CHP İzmir Milletvekili Hülya Güven, Suriye’deki olayların ekonomik ve sosyal yaşama etkilerini araştırmak üzere geldiği Mardin’de, "Bizde nasıl PKK sorunu varsa, onlarda da muhakkak bazı sorunlar olacaktır. Mesela bizde PKK sorunu var. Askerlerimiz şehit oluyor. Her iki taraftan da şehitlerimiz oluyor. Bunun için başka bir ülkenin gelip bizim içişlerimize müdahale etmesi doğru mu? Değil tabii ki bunun için de bizim Suriye’ye doğrudan doğruya müdahale etmemiz doğru değil" dedi.

CHP, Suriye’deki olayların ekonomik ve sosyal yaşamına etkilerini belirlemek ve alınması gereken önlemleri belirlemek için Mardin, Gaziantep, Adana, Şanlıurfa, Şırnak, Hatay, Mersin, Kilis, Kahramanmaraş ve Osmaniye’yi ziyaret edecek. Sınır bölgesinde yer alan illerde temaslarda bulunacak CHP heyeti, elde ettikleri sonuçları bir rapor halinde CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na sunacak. Program kapsamında CHP İzmir Milletvekili Hülya Güven, Niğde Milletvekili Doğan Şafak, bir heyetle incelemelerde bulunmak üzere Mardin’e geldi. Önce parti teşkilatını ziyaret eden heyet, İl Başkanı Mehmet Kılıçarslan, Merkez İlçe Başkanı Hıdır İnal ve partililer tarafından karşılandı.

Parti binasında konuşan Millevekili Hülya Güven, Suriye sınırda sadece ekonomik gelişmeleri değil olayları aynı zamanda sosyal açıdan da değerlendireceklerini söyledi. Güven, 3 ay önce Suriye’ye gezi yaptığını belirterek, şöyle dedi: "Suriye’de yaşayanlar ’Bizim sorunumuz yok’ diyor. Hakikaten onun içim bizim Suriye’nin içişlerine karışmamız gibi bir durumun olmaması lazım. Bizde nasıl PKK sorunu varsa, onlar da muhakkak bazı sorunlar olacaktır.

Mesela bizde PKK sorunu var. Askerlerimiz şehit oluyor. Her iki taraftan da şehitlerimiz oluyor. Bunun için başka bir ülkenin gelip bizim içişlerimize müdahale etmesi doğru mu? Değil tabii ki bunun için de bizim Suriye’ye doğrudan müdahale etmemiz doğru değil."

Güven, Suriye ve Türkiye arasında hem Müslümanların hem de Süryanilerin kendi bayramlarında geçişler yaptıklarını ancak sınır kapılarının kapanması üzerine idari mektupla Suriye’ye gitmek isteyenlerin önünün kesildiğini hem de Noel’de Türkiye’ye gelmeye hazırlanan 2 bine yakın Süryani’nin gelemediğini ifade etti. Güven, Türkiye’deki Suriyeli gelinlerin trajedisini gündeme getireceklerini belirterek, şöyle dedi:

"Yapacağımız inceleme ve ziyaretlerde Suriye’de yaşanan olayların Mardin’e olan ekonomik ve sosyal etkilerini ayrıntılarıyla araştıracağız. Bu ziyaretin Suriye sorununun ekonomik ve sosyal yaşamına olan etkileriyle beraber bölgedeki sosyal hayatı, iş hayatını, yatırım koşullarını, çalışma koşullarını yerinde incelenmesi açısından son derece önemli bir ziyaret olduğunu düşünüyorum.

Heyet olarak bölgedeki esnaf, ticaret ve sanayi odaları, sivil toplum örgütleri, yerel yönetim, yatırımcıı ve vatandaşlarımızı ziyaret ederek, onların sorunlarını dinleyeceğiz. Onların sorunlara bakışını, taleplerini dinleyeceğiz. Onların sorunlarına çözüm bulmak için buradayız. Kapı kapı dolaşıp Mardinliler’in sorunlarını dinleyeceğiz ve sorunlarının çözüme kavuşturulması için CHP grubu olarak konuyu TBMM gündemine getireceğiz."

CHP’li Doğan Şafak, Suriye’de yaşanan olayların Mardin’de ekonomik ve sosyal yaşamına olan etkilerinin belirlenmesi ve alınması gereken önlemlerin tespiti için Mardin’e geldiklerini söyledi. Şafak, Mardin’de işadamları ve esnaf ile görüşeceklerini sonuçları bir rapor halinde genel merkeze ileteceklerini söyledi.

Şafak, Arap Birliği’nin Amerikan’ın da desteği ile Suriye hakkında birtakım kararlar aldığını ve yaptırımlarda bulunduğunu ileri sürdü.

Şafak, şöyle devam etti:

"AKP’nin bu kararları desteklemesi, Başbakan’ın, Suriye’yi tehdit etmesi ve iç işlerine müdahalesi Esad yanlılarını kızdırmıştır. AKP’nin uyguladığı yanlış dış politikaları yüzünden, Suriyeliler yaşananlardan ülkemizi sorumlu tutmuşlardır. AKP’nin yanlış politikası neticesinde her iki ülke arasındaki ilişkiler zedelenmiş, durum çıkmaza sürüklenmiştir. AKP Hükümetinin tutarsız dış politika anlayışını, zaman tünelinde geriye dönüş yaptığımızda rahatlıkla görebiliriz. Suriye’de yaşanan olaylar öncesinde, Başbakan, Suriye Devlet Başkanı ile kol kola gazetelere boy boy fotoğraflar veriyordu. Suriye ile yaşanan tüm olayların tek sorumlusu Başbakan ve Hükümetinin uyguladığı tutarsız dış politika anlayışıdır."

SINIRDAN GEÇİŞLER 60 BİNDEN 3 BİNE DÜŞTÜ

Milletvekili Şafat, yaşananlar sonucunda, Suriye ile olan ekonomik ve siyasi ilişkilerimizin ciddi biçimde zarar gördüğünü söyleyerek, şöyle dedi:

"Temmuz ayından itibaren Suriye ile yapılan ticaretimiz yüzde 20 azalırken, transit ticaret tehlikeye girmiş, bavul ticareti durma noktasına gelmiş ve bölge halkı, esnaf, sanayici ve ihracatçı büyük sıkıntı içine girmiştir. Çıkan olaylar öncesi Suriye’den Türkiye’ye günlük 60 bin kişi girerken, yaşanan olaylardan sonra, bu rakam 3 bin kişiye inmiştir. Suriye ile sınır ticareti yapan Gaziantep, Kilis, Mardin, Şanlıurfa ve Hatay illerimizde ticaret durma noktasına gelmiş, bavul ticareti yapan binlerce vatandaşımız mağdur olmuştur. Suriye’de ciddi pazara sahip olan narenciye ve tarım ürünlerimiz uygulanan ambargo yüzünden ihraç edilememiş bu da çiftçimiz ve üreticimize olumsuz olarak yansımış, zor günler geçirmelerine sebep olmuştur.

Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, Suriye’ye yapılan ihracat 2010’un ilk 10 ayına göre, yaşanan gerginlik sonucunda 2011 yılında, 20 milyon dolar civarında düşüş göstermiştir.

Suriye’ye ambargo, nakliyeciler açısından da büyük sıkıntılara sebep olmuştur. Ortadoğu bölgesine yapılan ticarette Türk taşımacılık şirketleri Mersin Limanı’ndan Nusaybin’e (Mardin) aktarma yapıyordu. Uygulanan ambargodan dolayı Nusaybin tarafı kapanınca, Mersin’deki hatta kapanmıştır. Irak tarafında, Türk taşımacılık şirketleri için maddi külfet getiren sigorta sorunları var olduğu için Suriye Türk taşımacılığı açısından önem teşkil etmekteydi."
CHP’liler milletvekillerinden Kızıltepe İlçesi’nde 35 yıldan beri kapalı durumda olan Şenyurt Sınır Kapısı’nın açılmasını istedi.

Vatan - 23 Ocak 2012,
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: CHP'DE DERİN TASFİYE Milliyetçilik oku kırılıyor

İletigönderen bezgin » Sal Oca 24, 2012 0:38

Hülya Güven yazdı:Suriye’deki olayların ekonomik ve sosyal yaşama etkilerini araştırmak üzere bir grup milletvekili arkadaşımla birlikte bugün Mardin’de bulunuyorum. Burada yaptığım açıklamalarımın bazı yayın organları tarafından çarpıtıldığını üzülerek takip ediyorum. “ Bizde PKK sorunu var. Askerlerimiz şehit oluyor. Her iki taraftan da şehitlerimiz oluyor” cümlesindeki “ Her iki taraftan da şehitlerimiz oluyor” sözlerinden kastım, PKK’nın saldırıları sonucu yaşamını yitiren Kürt kökenli sivil yurttaşlarımızdır. Aksi bir imanın dahi düşünülmesi söz konusu değildir.
Kamuoyuna Saygılarımla
Prof.Dr.Hülya Güven
CHP İzmir Milletvekili


Biz simdi sizin nerenizi düzeltelim, Sayin Milletvekili? Battikca batiyorsunuz.
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: CHP'DE DERİN TASFİYE Milliyetçilik oku kırılıyor

İletigönderen Başkomutan » Sal Şub 28, 2012 4:29

CHP’nin dönüşümü!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti içi muhalefetin talebiyle toplanan ikinci tüzük kurultayında da duruma hakim oldu ve delegelere, “CHP’de değişim ve dönüşümün altına imza attıkları için” teşekkür etti.

CHP’deki değişim ve dönüşüm, herhalde kurultayda yapılan tüzük değişikliklerinden ibaret olmayacak.
Nitekim Kılıçdaroğlu, “CHP, insan hakları, demokrasi ve özgürlük bağlamında bir yol haritası çiziyor. CHP yeni bir anlayış yeni bir yol haritasıyla halka gidecektir” dedi.

Peki bundan sonraki ilk adım ne olacak?

Bu soruyu, kurultaylardan hemen önce Vatan gazetesinden Deniz Güçer, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’e sormuştu..

Tekin, “Yerel Yönetimler Yasası ilk gündem maddemiz. Orada ciddi sıkıntılar var. Türkiye’de 3 bin belediye var. Bunların 1600’ü soruşturma geçiriyor, 150 belediye başkanı tutuklu. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sistem olamaz. Bir arıza var ve giderilmeli. Kent Yasası olan yeni bir Belediye Yasası yapacağız” demişti.

***

Kemal Kılıçdaroğlu da seçim gezileri sırasında, Hakkari’de, Avrupa Yerel Yönetimlere Özerklik Şartı’nı uygulayacaklarını, Türkiye’nin çekincelerini kaldıracaklarını ilan etmişti. Konuyu kendisine sorduğumda, “Biz, siyasi özerklik istemiyoruz. Belediye başkanlarını zaten halk seçiyor. AKP iktidarı, belediye gelirleri acil eylem yasasını çıkarma sözü verdi, çıkarmadı” diye cevap vermişti. Ben de halkın, özerklik konusunun ülkeyi bölünmeye götürmeyeceği konusunda “teminat” beklediğini hatırlatınca Kılıçdaroğlu, “Bizim teminatımız Lozan.. CHP bu konularda direnecek elbette. Başka bir seçeneğimiz yok. Yoksa kendi varlık sebebimiz ortadan kalkar. Yoksa biz de kurucu ilkelere ihanet etmiş oluruz. Biz, cumhuriyeti kuran partiyiz. Çok partili rejimi de biz getirdik. Sosyal demokrasi devriminden sonra şimdi de demokrasi ve özgürlükler alanındaki devrimleri de biz yapacağız. Demokrasinin, özgürlüklerin önündeki bütün engelleri kaldıracağız. Devletin kimliği ise tartışma konusu olamaz. Türkiye bir siyasal bilinç devletidir. Biz uluslaşma sürecini yeni yeni tamamlamaktayız. Aslında ayrıştırmanın temelinde yoksulluk, yolsuzluk ve hukuk dışı uygulamalar vardır. Ayrıştırmayı önlemek için, bu sorunları çözmemiz lazım..” diye konuşmuştu.

***

Yalnız CHP yöneticilerinin Amerikalılarla yaptığı görüşmelerde özerklik konusunun bir dayatma olarak gündeme getirildiğini zannediyorum. Çünkü 2001 yılında daha parti kurulmadan CFR’den Tayyip Erdoğan’a gönderilen gizli memorandumda, AKP’yi desteklemek için “yerel yönetimlere özerklik vermek” şartı dayatılmıştı.

AKP, o vaadini yerine getirmek için yasal alt yapıyı hazırladı. Son olarak Diyarbakır ve Şanlıurfa’yı kapsayan Karacadağ Kalkınma Ajansı yetkilileri İspanya’nın özerk bölgesi Katalunya’nın başkenti Barcelona’da incelemelerde bulundu. Ceyhun Bozkurt’un haberine göre heyette, ajansın dönüşümlü başkanlıklarını yürüten Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak ve Şanlıurfa Valisi Celalettin Güvenç de yer aldı. Karacadağ Kalkınma Ajansı’nın internet sitesinde ziyaret “Ajans Yönetimi Barcelona örneğini yerinde inceliyor” başlığıyla duyuruldu.

Yani bu konuda CHP’nin AKP ile yarışa girişmesi mümkün değil!

Arslan BULUT - 28 Şubat 2012,
YENİÇAĞ


Dipçe: Kurultaya 1 numara damgası

Kurultaydan Kılıçdaroğlu liderliğini güçlendirerek çıktı. Tüzükte partinin amaçlarında ise ilk sırayı güvenlik yerine insan hakları ve hukuk aldı.

CHP’de parti içi muhalefetle Kemal Kılıçdaroğlu yönetimi arasında süren restleşmeyle gidilen tüzük kurultayına Kılıçdaroğlu liderliği ve partinin yeni amacı damga vurdu. Muhaliflerin katılmadığı kurultayda Kılıçdaroğlu tam destek aldı.

Kurultayda onaylanan 47 maddelik tüzük değişikliğinde ise amaç bölümünde öncelik ‘ülkenin güvenliği’ yerine ‘insan hakları ve hukukun üstünlüğü’ ilkesine verildi. Ayrıca partinin ‘demokratik sol’ karakterinin altı da çizildi.

Amaçta da 1 numara değişti

ESKİ TÜZÜK


CHP’nin amacı; ülkenin güvenliğini ve bütünlüğünü, ulusal birliği, ekonomik ve siyasal bağımsızlığı, yurtta ve dünyada barışı koruyup; güçlendirmektir.

YENİ TÜZÜK

CHP’nin amacı; insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne; laik, çağdaş, katılımcı ve çoğulcu demokrasiye dayanan hakça bir düzen oluşturmaktır.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&ArticleID=1080005&CategoryID=78
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: CHP'DE DERİN TASFİYE Milliyetçilik oku kırılıyor

İletigönderen Başkomutan » Cum Haz 08, 2012 1:29

Kürt meselesi ve CHP

Bugün Türkiye'de bir Kürt gerçekliği (realitesi) olduğunu kabul etmeyen insan hemen hemen yok gibidir.Ama bu gerçekliği, 'sorun' yani 'mesele' veya 'problem' gibi göstermek bambaşka bir durum.

AKP Lideri ve Başbakan Erdoğan, 2005'te Diyarbakır'da 'Bu ülkede Kürt sorunu var.' demişti.

7 yıl sonra; yine aynı yerde, 'Kürt sorunu yok, terör sorunu var.' dedi. Böylece; Başbakan Erdoğan; AKP iktidarından önceki iktidarların bu konuya bakış açısını olduğu gibi kabullenmiş oluyor.

YENİ CHP

Tam bu noktada CHP Lideri Kılıçdaroğlu; 'Yeni CHP' dediği kendi yeni yönetiminin politik tutumunu yansıtan bir çıkış yaptı. CHP yönetimi; Başbakan Erdoğan'ın 'Kürt sorunu' sözünü aynen alıyor ama 'sorun' yerine 'mesele' diyor.

CHP'nin 10 maddelik önerisi, hem utangaç bir anlayışla oluşturulmuş hem de aynı konuların tekrarından oluşuyor. 1. maddede, 'Kürt meselesi sürüyor.' deniliyor. 2.3.'de, 'Güvenlik eksenli politikalarla mesele çözülemedi' iddiası var. 4.'de 'Çözüm yeri TBMM'dir; bu konuda ulusal mutabakat gereklidir' tespiti yer alıyor. 5.'deki tespit: 'Toplum çözüm istiyor.' 6. ve 7.'de, 'TBMM Kürt meselesinde uzlaşma arayışına girmeli. TBMM denetiminde bir süreç ve mekanizmalar oluşturulmalı.' çağrısı var. 8.-9. 10.'da ise TBMM bünyesinde Toplumsal Mutabakat Komisyonu kurulması, sivil alanda da Akil İnsanlar Grubu oluşturulması isteniyor.

Kamuoyuna çok önemli tespitler ve öneriler varmış gibi sunulan bu 10 madde; ben; CHP'yi, Kürt meselesinin bir parçası haline getirmekten öte bir şey bulamadım.

EKSİKLİKLER

Halbuki CHP gibi bir parti; böyle önemli bir konuda daha ciddi tespitler yapmalı idi. Değişik partilerin temsilcilerinden kurulacak komisyonun çözüm üretmesi bir hayaldir. Çünkü; o komisyonda da her üye kendi siyasi çözümünü dayatacaktır.


- Sorun; Sevr Antlaşması'nın 62., 63., 64. maddesine Batılı emperyalistlerin dayatması ile konulan 'Kürtlere otonomi ve ayrı devlet hakkı tanıyan' süreçten kaynaklanmaktadır. PKK; etnik temelli mücadelesini Kürdistan'ı kurana kadar devam ettirecektir. Örgütün kuruluş ideolojisi ve varlık sebebi de budur. PKK'nın politikasındaki gelgitler; bu amaca uzanmak için uyguladığı taktiklerdir.

- Sorun, Kürt sorunu değil Kürtçülük sorunu olup arkasında da bölgedeki feodal sistem bulunmaktadır. Kadınların ikinci sınıf varlık durumunda olduğu; köylü ve göçebelerin acımasızca sömürüldüğü bir coğrafya söz konusu. Aşiret reisleri-ağalar- şeyhler ve yeni derebeyleri siyasi tüccarlar tarafından yönetilen bölgedeki feodalizmi parçalamak, sosyal demokratların birinci hedefi olmalı. Bunu bırakıp da kültürel-demokratik taleplere odaklanmak, bu coğrafyada etnici anlayışı daha da kuvvetlendirmekten başka sonuç vermeyecektir.


- Bugün Avrupa'daki hiçbir terör sorunun olmadığı ülkelerde bile farklı etnik grupların entegrasyonu için özel programlar ve hatta yasaklamalar gündeme getirilirken, (CHP yönetimi Almanya'yı bu konuda incelemelidir.) Türk milletinin eşit ve saygın üyelerinden olan Kürt kökenli yurttaşlarımızı aksi yönde teşvik etmek terör belasına destek anlamına gelebilecektir.

- PKK'nın başta Avrupa ülkeleri olmak üzere; Batı'dan çok kuvvetli destek aldığı ortada. Bu desteği kestirmeden Savaş Ağaları'na silah bıraktırmak mümkün olmayacaktır.

- Karşımızdaki bela; tarihsel geçmişi olan; sosyo-ekonomik ve etnik bir sorundur.


ERDOĞAN GÜLÜYOR

Başbakan Erdoğan; Yeni CHP'nin getirdiği bu paketten söz ederken müstehzi müstehzi gülüyordu. Belliydi ki 'Yine elime düştüler! Sizin girdiğiniz bu yoldan biz çoktan döndük!' diye düşünüyordu. Çünkü; CHP'nin kendine oy aradığı Güneydoğu'yu AKP ve PKK aralarında bölüşmüştüler. Biliyordu ki CHP'nin oradaki feodal zihniyet ve etnicilerin karşı propandası yüzünden oy alması mümkün değildi.

CHP'nin bu 'Kürt Meselesi' tanımı en çok da MHP'yi sevindirmiş gözüküyor. Şimdi bu parti; CHP'nin tarihsel görevini üstlenmeye hazırlanıyor gibi...
Yüzde 10'luk kesim için yüzde 90'ı kızdırmayı göze alan yeni CHP yönetiminin yaptığı iş; politik anlamda büyük bir cesarettir.
Bakalım bu cesaretin ödülü ne olacak?

Rıza ZELYUT, 6 Haziran 2012
Güneş


CHP nereye koşuyor?

Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkanlığa getirilmesinden sonra CHP'de çok ciddi kırılmaların olacağını biliyor ve bekliyorduk. Zira, Deniz Baykal operasyonunu AKP'yi süpürmeyip kullananların CHP'yi de aynı çizgiye getirmek için yaptıklarını en başında tahmin etmiştik ve geçen zaman bizi yanıltmadı. Kılıçdaroğlu kendisinden beklentileri bugüne kadar fazlasıyla yerine getirdi. Bir taraftan planlı ve devamlı biçimde AKP'yi besledi, diğer taraftan CHP'yi Cumhuriyetin kurucusu kimliğinden uzaklaştırıp, BDP ile aynı kulvara soktu.

AKP'nin kötü kopyası

Türk solunun geçmişinde bu tür tutarsızlıklar, yalpalamalar ve hatta devlet ve milletle kavgalar her zaman olmuştur. 80 öncesinde yaşananları bir kenara bırakacak olsak bile, Erdal İnönü'nün SHP'sinin terör ve bölücülüğün bugünlere gelmesindeki etkisi ve rolüne bütün Türk milleti şahittir. Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP'nin giderek bu SHP çizgisine kayması tehlikesi vardı. Daha da kötüsü oldu.

CHP bugün ideolojisi, yönü, hedefi belirsiz, duruma göre vaziyet alan, milletten ve milletin beklentilerinden uzak bir hal almış ve kötü bir AKP taklitçine dönüşmüştür. Kılıçdaroğlu iktidar yolunu AKP'yi takip ve taklit etmekte bulmuş, ancak her taklit aslını yaşatacağı için bu durum iktidar partisini beslemekten ve büyütmekten başka bir sonuç doğurmamıştır. 2010 referandumu sırasında da, son genel seçimler sırasında da AKP ve Erdoğan'ın en güçlü ve geçerli argümanı CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanlışları ve tutarsızlıkları olmuştur. Milleti CHP ile korkutmuş, kendi yanlışlarını ve teslimiyetlerini Kılıçdaroğlu'nun yalpalamalarının arkasına saklamışlardır. Zaten Erdoğan ve AKP sözcüleri çeşitli defalar bunu itiraf etmekte bir sakınca görmemiş, Kılıçdaroğlu'dan duydukları memnuniyeti dile getirmişlerdir.

En vahim icraat

Terör ve bölücülüğü "Kürt sorunu" diye nitelendirip, "çözümü buldum" diye ortaya çıkmak, Kılıçdaroğlu CHP'sinin son ve belki de en vahim icraatıdır. Hiç ayrıntılara gerek kalmadan meseleye "Kürt sorunu" diye bakmak ve bunun üzerinden gitmek, gerisinin nasıl geleceğini anlamaya da, anlatmaya da fazlasıyla yeterlidir. Kılıçdaroğlu bu çıkışıyla CHP'yi tam olarak Erdal İnönü SHP'sine dönüştürürken, o zamanlar AKP diye bir partinin olmadığını unutuyor.

AKP yoktu ve ihanet yolcuları çok rahatlıkla SHP içinde yer alabiliyorlardı. Leyla Zanalar bunun sonucunda meclise taşınmıştı. Ancak bugün Oslo görüşmelerini yapan, İmralı ile pazarlık yürüten, Habur rezaletlerine imza atan bir AKP var. Eldeki bir kuş, daldaki beş kuştan daha kıymetli olduğu için de SHP'ye de dönüşse CHP'nin AKP ile aynı kulvarda yarışmasının ne imkanı, ne de izahı var.

Yeni yol ayrımları

Bizim asıl merak ettiğimiz CHP'nin AKP ve BDP ile birlikte bir yıkım triyosu oluşturmasına parti içinden ve tabanından hangi tepkilerin geleceğidir. Sezgin Tanrıkulu'nun Kemal Kılıçdaroğlu ile kolkola girip partiyi yönetmesine ilave olarak, birebir PKK taleplerini "çözüm" diye kabul ettirmesi belki kendi misyonuna uygundur, ama koca CHP için normal bir durum mudur? Eğer bugün yapılan doğru ise, bugüne kadar söylenenler ve AKP'nin yıkım projesine gösterilen direnç nereye konulacak? Bu direnç doğru ise bugün çözüm olarak sunulan PKK talepleri nasıl izah edilecek?

Bu soruları biz sorarız, ama asıl üzerinde düşünmesi gerekenler hiç kuşkusuz CHP'yi yönetenler ve gönül verenlerdir. Kılıçdaroğlu-Erdoğan görüşmesinin sonu nasıl gelirse gelsin, bu sorular mutlaka sorulacak ve CHP kendi durumun bir defa daha gözden geçirmek zorunda kalacaktır. Bu gözden geçirmenin yeni siyasi sonuçlar doğurması, partide yeni yol ayrımları yaşanması da artık kuvvetle muhtemeldir.


Destekleyenlere bakmak yeter Başka hiçbir ölçüye, hiçbir sonuca ihtiyaç kalmadan, çöküş planını kimlerin alkışladığına, kimlerin destek verdiğine bakmak yeterlidir. Bugüne kadar CHP ile alay edenlerin, Kılıçdaroğlu'na türlü yakıştırmalar yapanların, akla hayale gelmeyecek suçlamalarla birlikte en ağır hakareti sıralayanların şimdi övgü düzmelerini ibretle izliyoruz. Bu çerçevede BDP'den gelen açıklamaları, PKK'dan gelecek memnuniyet beyanlarının izleyeceğini söylemek kehanet olmayacaktır. Bu hallerine bakmadan bir de MHP'yi işin içine çekmek için gösterilen çabalar ve akıl vermeye kalkışmalar çok trajikomik durumlar ortaya çıkarıyor.

Orhan KARATAŞ, 7 Haziran 2012
Ortadoğu
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: CHP'DE DERİN TASFİYE Milliyetçilik oku kırılıyor

İletigönderen Başkomutan » Cum Haz 08, 2012 2:11

Müzakerecilerin dayattığı proje

CHP’nin terörle ortak mücadele teklifi, Türkiye’ye PKK ile müzakereyi dayatan DPI, Ekopolitik ve Sorosçu TESEV’in yanı sıra tescilli bölücü Finlandiyalı Martin Ahtisaari’nin gündeme getirdiği fikirlerle örtüşüyor.

Teklifin fikir babaları Soros, Ahtisaari, Volkan

Haber: Salim Yavaşoğlu

CHP’nin masaya getirdiği teklif, Türkiye’yi PKK ile müzakere masasına oturtanların projeleriyle birebir örtüşüyor.

PKK’nın paravan kuruluşu Democratic Progres, Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Derneği, Sorosçu TESEV ve başkanlığını Eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Marti Ahtisaari’nin yaptığı Bağımsız Türkiye Komisyonu’nun geliştirdiği Kürt sorununa çözüm yolları, PKK, BDP ve AKP’den sonra CHP tarafından da benimsendi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, daha önce töröristbaşı Abdullah Öcalan tarafından dillendirilen “Akil adamlar Grubu” kurulması ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi önerileri içeren çözüm paketini Başbakan Tayyip Erdoğan ile paylaştı. DPI’nın Galatasaray Üniversitesi’nde 28 Nisan 2012’de düzenlemeyi planladığı toplantı, PKK’nın paravan kuruluşu olduğu ortaya çıkınca iptal edilmişti. DPI’nın deşifre olması üzerine Galatasaray Üniversitesi’nin iptal ettiği bölücü toplantıyı bir başka adreste gerçekleştirdiği ortaya çıktı.

Volkan, Gül’e sunmuştu

CHP tarafından da benimsenen öneriler, 19 Aralık 2010’da Ekopolitik Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Derneği adına Prof. Dr. Vamık Volkan tarafından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sunulmuştu. Volkan’ın Köşk’e sunduğu 70 farklı görüşün yeraldığı dosyada, “ortak vatan vurgusunun” geliştirilmesi, Doğu ve Güneydoğu’da dağlara yazılan “Ne mutlu Türküm diyene” yazılarının silinmesi, Andımız’ın kaldırılması ve özerklik sisteminin tartışmaya açılması, Kürtçenin seçmeli ders olması gibi radikal öneriler yer alıyordu.

Anadilde eğitim

Volkan’ın Gül’e sunduğu dosyada PKK’nın dönüşümü için siyasal ve sosyal koşulların hazırlanması vurgusu yapılıyor. İşte, dosyada yer alan çarpıcı görüşler: “Hükümet, açılım sürecinden geri adım atmamalı, cesur olmalı. Ana muhalefet partisi CHP, bu sürece katkı sunacak politikalar üretmeli. PKK’nın eylemsizlik kararı doğru okunmalı, kalıcı barış için askeri operasyonlar durdurulmalı.

PKK’nın dağdan indirilmesi için sosyal-siyasal zemin hazırlanmalı. Türkiye koşullarına uygun gerçekçi çözümler üretilmeli. Anadilde eğitim konusu tartışmaya açılmalı. Kürtçe, Türkiye genelinde olmazsa bile bazı bölgelerde seçmeli ders olmalı.

Demokratik açılım sürecinden geri adım atılmamalı. Toplumun tüm kesimlerinin süreci anlayabileceği adımlar atılmalı. Ortak vatan vurgusu geliştirilerek, atılan adımlar kamuoyuna doğru bir şekilde aktarılmalı.Yerel yönetimler güçlendirilmeli.”


Milliyetçi Hareket Partisi süreci baltalamasın!

CHP’ye adı anılarak görev verilirken MHP’nin ise adı anılmadan şu mesaj verildi: “Kuzey İrlanda, IRA sorununu çözerken muhafazakâr muhalefet süreci baltalamadı, istismar etmedi. Siyasi parti liderleri bu süreçte siyasi söylemlerinde dikkatli olmalı. İnsan hakları başta olmak üzere demokratik adımlar kesintiye uğramamalı.” CHP’nin önerisi uygulamaya konulursa, TBMM’de tüm partilerden üyelerin yer alacağı Uzlaşma Komisyonu kurulacak. Meclis dışında ise “Akil Adamlar” arabuluculuk yapacak.

Akil Adamlar önerisini ortaya attığında teröristbaşı Abdullah Öcalan, Finlandiya’nın eski Cumhurbaşkanı Marti Ahtisaari’yi örnek vermişti. 1999 yılında, dönemin Başbakanı merhum Bülent Ecevit’i, “Avrupa Birliği üyeliği için Kıbrıs şart olmayacak” diye aldatan Ahtisaari, akil adam sıfatıyla Kosova’nın Yugoslavya’dan ayrılmasında belirleyici rol oynadı. Ahtisaari’nin girişimleri Kosova’nın da parçalanma sürecini başlattı. Ahtisaari, Ayrılıkçı Özgür Açe Hareketi’yle Endenozya arasındaki görüşmelerde arabuluculuk yaptı.

YENİÇAĞ - 8 Haziran 2012,


Kimdir bu Vamık Volkan!
CIA görevlisi Prof. Dr. Vamık Volkan'dan Abdullah Gül’e açılım raporu
Bölücü Ahtisaari ve Karayılan hemfikir: Katalonya Modeli
Erdoğan, Kürdistan için çırpınıyor! / Türkiye’yi bu komisyon bölecek!
Açılım sürüyor...
Soros’un yeni gözdesi Kılıçdaroğlu
Yeni Turuncu CHP Genel Başkanı: "Türk Değil Türkiye Yurttaşlığı"
AKP YCHP gibi düşünüyor:Türklük tanımını kaldıracağız. Yoksa demokratikleşmeyi yapamayız
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: CHP'DE DERİN TASFİYE Milliyetçilik oku kırılıyor

İletigönderen Başkomutan » Sal Ara 03, 2013 15:25

YCHP ABD’de Geleceğini Arıyor

Kılıçdaroğlu’ndan şoke eden ifade:

Türkiye ve halkımızın geleceği için gidiyoruz


Geleceğini ABD’de aramak!..

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD’ye hareketinden önce Atatürk Havalimanı VIP Salonu’nda basın toplantısı düzenledi. CHP’nin iktidara talip olduğunu, bölgeyi ve dünyayı ilgilendiren planlarını, heyetlerle paylaşacaklarını belirten Kılıçdaroğlu’nun “Türkiye için, halkımız için ve halkımızın geleceği için gidiyoruz” ifadesi şaşkınlık yarattı.

Kelin ilacı olsa başına sürer

ABD temaslarından yüksek beklentiler uman ve bu amaçla ziyaret gerçekleştirdiğini açıklayan Kılıçdaroğlu’na kötü haberi, CIA’nın Orta Doğu eski Şefi Graham Fuller verdi: Washington’u artık kimse umursamıyor. İşler giderek kötüye gidiyor. ABD’nin çöküşte olduğuna, güçten düştüğüne, etkisizleştiği ve tutarsızlaştığına dair yürek sızlatan duygu var.

Dünya ABD’den nefret ediyor

ABD’nin yüz binlerce Müslüman öldürdüğünü itiraf eden Fuller şöyle devam etti: Böylelikle nefret uyandırdık ve sürekli bir terörist üretimi kaynağına, kalıcı bir El-Kaide’ye yol açtık. Suriye krizini çözemedik. Türkiye ve Suudi Arabistan’a destek vermemeliydik. Dostlar birbirlerinin sarhoş araba sürmesine izin vermez. ABD’nin durumu kötüye gidiyor.

CIA’nın derin kulağı

ABD’nin çöküş içinde olduğunu açıklayan Graham Fuller, SSCB’ye karşı oluşturulan “Yeşil Kuşak” projesinin fikir babası. CIA Orta Doğu Şefi olarak da görev yapan Fuller, AKP hükümetinin yürüttüğü PKK açılımının mimarları arasında yer aldı. İktidarı PKK üzerinden yürüttüğü müzakereler Fuller’ın Türkiye uzmanı Prof. Henri Barkey’le birlikte hazırladığı rapor üzerinden yürüyor.

CHP’nin Genel Başkanı olarak ilk kez ABD’yi ziyaret edeceğini açıklayan Kemal Kıçıldaroğlu, davetin Amerikan Kongresi ve 3 düşünce kuruluşu tarafından geldiğini söyledi.

Halkımızın geleceği için ABD’ye gidiyoruz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Amerika’ya giderken havaalanında söylediği bu sözler şaşkınlığa yol açtı.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çeşitli temaslarda bulunmak üzere ABD’yi gitti. CHP liderinin, havaalanında söylediği “Türkiye için, halkımız için ve halkımızın geleceği için gidiyoruz” sözleri ise şaşkınlıkla karşılandı. Kılıçdaroğlu, ABD’ye hareketinden önce Atatürk Havalimanı VIP Salonu’nda düzenlediği basın toplantısında, CHP’nin Genel Başkanı olarak ilk kez ABD’yi ziyaret edeceğini söyledi. Washington’a, Amerikan Kongresi ve 3 düşünce kuruluşunun daveti üzerine gittiğini belirten Kılıçdaroğlu, ziyareti kapsamında, ABD Başkanı Barack Obama’nın Ofisi, ABD Dışişleri yetkilileri ve Pentagon ile de temaslarının olacağını ifade etti.

Anamuhalefet Partisi olarak yapacakları ziyaret sırasında herhangi bir konuda müzakere yapmayacaklarını ve müzakerenin de gündemlerinde olmadığını aktaran Kılıçdaroğlu, “Ziyaretimizin amacı CHP’nin görüşlerini, düşüncelerini, ilke ve değerlerini Amerikalı muhataplarımızla paylaşmaktır” dedi.

İktidara talibiz

Temel mesajlarının tam demokrasi, temel özgürlükler, barış, refah ve istikrar olacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin sadece iktidar partisinden ibaret olmadığını ve iktidara talip olan CHP’nin, Türkiye’yi, bölgesini ve dünyayı ilgilendiren bütün konularda gelişmiş değerlendirmeleri ve planları olduğunu anlatmaktır. Tıpkı Paris, Londra, Brüksel, Pekin, Bağdat ve Mısır’da yaptığımız gibi... Bu bağlamda tam demokrasi ve özgürlükler, sorumlu ve istikrar üreten bir dış politikayla, güçlü bir ekonomiyle CHP iktidarında nasıl ulaşılacağını ayrıntılarıyla ifade edeceğiz” diye konuştu.

Temaslarının ağırlığını kongre üyeleriyle yapacakları görüşmelerin oluşturacağını anlatan Kılıçdaroğlu, şu bilgileri verdi: “Ziyaret kapsamında 3 ayrı düşünce kuruluşu ve John Hopkins Üniversitesi’nde konuşmalarım olacak. Türk ve Amerikan iş çevreleri, Amerika’daki Türk toplumu ve Türk-Amerikan bilim insanlarıyla ayrıca bir araya geleceğiz. Amerikan siyasetinde ve toplumsal hayatında önemli bir yer tutan Yahudi kuruluşlarıyla da toplantımız olacaktır. Bu süreçte Wall Street Journal ve Washington Post gazetelerinin yönetimleriyle de bir araya geleceğim.”

Karşılıklı çıkar

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ziyaret esnasında partisinin hedef ve vizyonunu anlatacaklarını ifade ederek, “CHP olarak karşılıklı saygı, ortak değer ve çıkarlara dayalı eşitlik temelinde sürdürülebilir, sağlam ve sağlıklı bir ilişki istediğimizi kendilerine anlatacağız. Bugüne kadar gerek Avrupa gerek komşu ülkelere hangi amaçla gittiysek, Amarika’ya da aynı amaçla gidiyoruz. Türkiye için, halkımız için ve halkımızın geleceği için gidiyoruz” ifadelerini kullandı.

Washington’ı kimse artık ciddiye almıyor

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Türkiye için, halkımız için ve halkımızın geleceği için gidiyoruz” diyerek medet umduğu Amerika’da işler pek yolunda değil... Fethullah Gülen’in Amerika’da Yeşil Kart almasına da referans olan CIA eski istasyon şefi Fuller, ülkesindeki işlerin kötü olduğunu yazdı. The Christian Science Monitor’da’daki makalesinde Fuller şunları kaydetti: “İşler kötüye gidiyor. Bir zamanlar üzerinde kabaca uzlaşma olan Amerikan dış politikası şimdi bir mikrobun yayılmasına benzer şekilde dağılıyor. Gerçekliğin birbirine ters iki ayrı görüntüsü var. İkisi de ürkütücü. Bir yanda her şeyin elden kayıp gittiğine, ABD’nin çöküşte olduğuna, güçten düştüğüne, etkisizleştiği ve tutarsızlaştığına dair yürek sızlatan duygu var.

Kararsızız, şüphelerle doluyuz, müttefiklere sırt çeviriyoruz, kenara çekiliyoruz, işlerin hallini başkalarına bırakıyoruz, şeytanla iş tutuyoruz, ahlaki sorumluluklarımızdan kaçıyoruz, küresel demokrasi vizyonumuzu terk ediyoruz, küresel güvenliği sağlayamıyoruz, ordumuzu iğdiş ediyoruz, herkesin görebileceği temkinli, kararsız, ürkek ve tutarsız bir portre çiziyoruz.

Irak’tan işimizi bitirmeden erken ayrıldık, Afganistan’da da öyle. Suriye’de kimyasal silahlar kırmızı hattımızdır dedik, sonra geri adım attık, Orta Doğu’daki menfur rejimlere karşı duruşumuzu kundaklayan aç Ruslar tarafından kandırıldık.

Suriye’deki tutarsız tavrımızla Esed rejimine karşı mücadelelerinde onları yalnız bırakarak İsrail, Türkiye, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri gibi sağlam müttefiklerimizi zor duruma soktuk. Tahran’da güler yüzlü din adamına tuzağına düşerek göz kırptık, ilkeye dayalı yaptırımları azaltmaya, nükleer programlarını durdurma kararlılığımızı müzakereyle değiştirmeye ve tehlikeli rejimlerini dünyaya tekrar kabul ettirmeye giriştik. Suudileri ortada bıraktık ve güvenilmez ve saf olarak algılanır olduk. Kimse artık Washington’ı ciddiye almıyor.

Binlerce Müslüman öldürdük

Şimdi de aynanın öbür yüzüne bakalım. Yabancı ülkelerde yüz binlerce Müslüman öldürdük, böylelikle nefret uyandırdık ve sürekli bir terörist üretimi kaynağına, kalıcı bir el-Kaide’ye yol açtık. Suriye krizini çözemedik, fakat vicdanımızı tatmin etmek için füzeleri gönderseydik muhtemelen kargaşa büyüyecek, radikal cihatçılar sahneye hâkim olacaktı. Kötü tasarlanmış Suriye politikalarında Türkiye ve Suudi Arabistan’a destek vermemeliydik. Dostlar birbirlerinin sarhoş araba sürmesine izin vermez. ABD’nin durumu kötüye gidiyor. Ve biz henüz bunun farkında değiliz.”

YENİÇAĞ, 1 Aralık 2013


Kürdistan Sorun Değil

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD'de bir tv programında soruları yanıtladı.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları:

Bundan önceki Londra, Brüksel, Paris, Pekin ziyaretlerimde ABD'ye ne zaman gideceğim soruluyordu. Kongreden ve üç düşünce kuruluşundan aldığımız davetler üzerine ABD'ye geldik.

CHP Amerika'da kendini nasıl anlatıyor?

ABD'de CHP'nin ismi biliyor; fakat ilkeleri, hedefleri çok bilinmiyor. CHP'nin iç ve dış politikası, ekonomi hedefleri merak ediliyor. Bunların hepsini Türkiye'de anlattığımız çerçevede burada da anlatıyoruz. Dış politika ülkelerin çıkarları üzerine inşa edilmeli ve bir denge söz konusu olmalı.

ABD yönetimi CHP'den ne bekliyor?

Ekonomi politikamız ve bu konudaki hedeflerimiz soruluyor. CHP'nin dış politikası, Suriye, Irak, İran, İsrail politikaları soruluyor. Yine Şangay Beşlisi ve Avrupa Birliği konularına bakışımız soruluyor. Haklı olarak da soruluyor. Biz de bunları anlatıyoruz.

ABD'de CHP Temsilciliği açtık; partiden arkadaşlarımız burayı daha sık ziyaret edecek. Benim genel başkan olarak gelmem daha seyrek olacak.

CHP'nin Yahudi Lobisi ile bir araya geldiği görüşmede neler konuşuldu?


Onlar gerçekten CHP'yi merak ediyorlar. Anamuhalefet partisinin dış politikaya bakışını merak ediyorlar. Yahudi Lobisi ile CHP'nin Ortadoğu'ya, İran'ın nükleer silah üretimine bakışı konuşuldu.

Herhangi bir eleştiri gelmedi. CHP'nin İsrail'e bakışı nedir diye merak ediyorlar. CHP'nin İsrail'e bakış açısını anlattık. Türkiye-İsrail ilişkilerinin düzelmesi, Filistin-İsrail sorununun sonlanması gerektiği konuşuldu.

Toplantıda Türkiye'nin Suriye politikasının bizim açımızdan yanlış olduğunu ifade ettik.

Komşularımızın nükleer silaha sahip olmalarını istemiyoruz; bu durum Ortadoğu'da dengeleri bozar.

ABD ziyareti CHP'nin anti-emperyalist söyleminde bir değişiklik oluşturur mu? CHP tabanı nasıl karşılar?

CHP, anti-emperyalist bir parti. Halkların kardeşliğini savunuyorsanız, çatışma kültürünü besleyecek emellerden vazgeçmeniz gerekiyor. Arap halkı ile Türkiye halkı kardeş; ortak kültür ve inançlara sahibiz.

ABD ile ilişkilerin eşitlik temelinde, denge içinde gelişmesini istiyoruz.

Türkiye'nin geçmişte Ortadoğu'da sözü dinlenirdi; şimdi sözü dinlenmeyen bir ülke konumunda.

"CHP OLARAK İKTİDARA HAZIRIZ"

CHP olarak kadromuzla, programımızla; enerji, eğitim ve dış politikalarımızla iktidara hazırız. CHP, kadroları, bilgi ve birikimiyle ülke sağlıklı şekilde yönetecek olan partidir. Ne olursa olsun, ülkeyi AK Parti'den çok daha güzel yönetiriz.

"OBAMA İLE AYNI DOKUDANIZ"

Bireyin kendi ülkesine hizmet edeceğine inanırsanız, o bireye destek verirsiniz. Obama da böyle. Türkiye'de halktan bir gelip, siyasete zenginleşmeden ilkeli bir şekilde halka hizmet edebilir. Bu ilkeden yola çıktım.

"DİNLENDİĞİMİ BİLİYORUM"

Amerika'da gizlice dinlendim mi bilmiyorum; ama Türkiye'de dinlendiğimi biliyorum.
Sadece beni değil, eşimi, çocuklarımı, milletvekillerini de gizlice dinliyorlar. Hatta fişliyorlar.

CHP'nin ekonomi politikalarını kurma konusunda Kemal Derviş'e nasıl bir rol düşüyor?

İktidarın izlediği ekonomik politikayı çizen kişi Kemal Derviş'ti. Kemal Derviş'in çizdiği politika krizden çıkış programıydı; yeni bir programa ihtiyaç var.


CHP'NİN EKONOMİ POLİTİKASI

CHP'nin ekonomi politikalarını kurma konusunda Kemal Derviş'e nasıl bir rol düşüyor?

İktidarın izlediği ekonomik politikayı çizen kişi Kemal Derviş'ti. Kemal Derviş'in çizdiği politika krizden çıkış programıydı; yeni bir programa ihtiyaç var.

Biz Türkiye Cumhuriyet'inde yapılmamış bir olay yapacağız.

8-9 Aralık'ta İstanbul'da olacak. Türkiye ve dünyadan hocaları, Türkiye'nin ekonomisini tahlil etmek üzere İstanbul'a getiriyoruz. Biz bunları kitap haline getireceğiz.

Kemal Derviş CHP saflarında aktif siyaset yapacak mı?

O kendi kararı, aktif olarak göreve yapacak mı şuanda bilmiyorum.

CHP'nin gündeminde Fethullah Gülen ile görüşme varmıydı?

Gündemimizde Fethullah Gülen ile görüşme yok.

DERSHANE TARTIŞMASI

Yasal düzenleme TBMM gündemine geldiğinde CHP nasıl bir tavır sergileyecek?

Öncelikle Bakanlar Kurulu'ndan gelecek olan tasarıyı görmeliyiz. Eğer bu tasarı milli eğitim sistemini düzenliyor ve dershaneye ihtiyaç olmayan bir model sunuyorsa destekleriz. Eğer "ben sadece dershaneleri kapatıyorum" diye gelirse biz buna karşı çıkarız.

Dershane bu sistemin sonucudur. Bu sistem zorunlu kılıyor; kapatılırsa merdiven altına, kayıt dışına iner.

Yapıyı değiştirelim. Hiçbir anne-baba gönüllü olarak çocuğunu dershaneye göndermez. Üniversiteyi kazanmak için başka bir seçenek yok. Diploma için okula bir şeyler öğrensin diye dershaneye gönderiyor.

Eğitim sistemi, dershaneye ihtiyaç duyulmayacak şekilde değişmeli.

"BAŞBAKAN MGK KARARININ GEREKÇESİNİ AÇIKLAMALI"

Bu düzenleme, Gülen Cemaati'ne karşı MGK'da alınan kararın uygulamalarından biri.

Söz konusu MGK kararları, 28 Şubat sürecinin bir başka versiyonu. Aslında yapılan bir hesaplaşmadır. Dershanelerin kapanınca 100 bin kişi işsiz kalacak.

Dershaneleri kapatacaksanız, Milli eğitim sistemini düzeltin.

Kavganın çıkış nedeni ne onu bilmiyoruz. Başbakan'dan açıklama bekliyoruz. MGK'da o kararlar neden alındı. Başbakan'ın MGK kararının gerekçesini açıklaması gerekiyor.


ANAYASA TARTIŞMALARI

Masadan CHP kalkmadı, MHP ve BDP de kalkmadı. Masadan AK Parti kalktı. Dört siyasal partinin oluşturduğu bir uzlaşma komisyonunda 6 maddede uzlaşmak çok önemlidir.

AK Parti neden Başkanlık sistemini komisyona getirdi? Başkanlık sistemi masaya getirildiğinde CHP'nin masadan kalkması beklendi; masayı terk etmedik.

Başlangıçta uzlaşılan madde 20'ydi, 40 oldu sonra 60 oldu. AK Parti masaya oturmaya devam ederse madde sayısı 70-75'i bulacak.

Cemil Çiçek'e Uzlaşma Komisyonu'na son vermenin doğru olmadığını söyleyeceğim.


Uzlaşma masasında tekrar buluşulmazsa, CHP Anayasa değişikliğini gündeme getirecek mi?

Özel olarak bir Anayasa değişikliği teklifimiz olmayacak.

12 Eylül Darbecilerinin hukuku değişmezse, Anayasayı değiştirseniz de sonuç çıkmaz.

Evrensel hukuk özümsenmişse, temiz bir siyaset yapılıyorsa, o ülkeye demokrasi gelmiş demektir.

Sayın Başbakan çıkıp "Yasama ve Yargı ayak bağıdır" dedi. Güçler Ayrılığı ilkesi, 3 güç var; Yürütme, Yasama ve Yargı. Yürütme organının başı kim; Başbakan. Yani diyor ki diğer iki ana güç benim ayağıma prangadır. Bunu diyen bir insan demokrat olamaz.

Başbakan yeri geldiğin savcıya, hakime talimat verdik diyor. Siz bunu dediğiniz andan itibaren o ülkede demokrasi rafa kaltmış demektir. Bu anlayışta biri anayasayı değiştirecek. Kendisine uygun bir başkanlık sistemi getirmeye çalışacak. Amerika'daki gibi mi hayır. Sayın Burhan Kuzu "Zavallı Obama, o başkanlık sisteminden neler çekiyor" demişti. Türkiye'ye özgü bir başkanlık sistemini getireceğiz. Yarı padişah yani onu aşan bir modeli getirecekler. Bunlar doğru değil.

YEREL SEÇİMLER

CHP kimlere çatısı altında buluşma çağrısı yapıyor?

Cumhuriyetten, demokratik-laik-sosyal devletinden yana olanlar CHP'ye gelsin. Türkiye'nin AB'ye girmesi gerektiğini, kadın erkek eşitliğini savunanlar CHP'ye gelsin.

Sağ-sol kavramı önemlidir. Biz bunları biliyoruz. Şu gerçeği unutmayalım; geçmişte iktidar kavgası yapılırdı, şimdi bir rejim sorunu var.

Bugün geldiğimiz süreç, Türkiye'de bir rejim kayması var. Raydan çıkan bir tren var o treni rayına oturtmamız gerekiyor.

CHP'nin Ankara için yaptırdığı anketten hangi sonuçlar çıktı?

Yaptırdığımız anketler sonucunda en çok oyu alan kişiyle yola çıkmayı hedefliyoruz.

CHP Ankara Çankaya'dan bir kadın aday çıkaracak mı?

Henüz karar vermedik; ama Çankaya'ya bir kadın yakışır.

CHP İzmir'de kimi aday göstercek?

Aziz Kocaoğlu istediği sürece, kendisiyle yola devam edeceğiz.

CHP başörtülü aday gösterecek mi?

Afyon'da başörtülü bir aday adayımız var seçimlere girecek.

CHP bir başka siyasi parti ile ittifak kuracak mı?

Herhangi bir parti ile ittifak kurmayacağız; kendi kimliğimizle, adaylarımızla seçime gireceğiz. Başka partilerden kişiler adayımızı beğenip oy verirse, bundan mutluluk duyarız.

Mustafa Sarıgül'ün İstanbul için adaylık süreci

İstanbul'da Sarıgül dahil aday adaylarımız için anket yapacağız; en çok oy alanla yola çıkacağız.

Sarıgül ile birlikte, İstanbul'da oylarımızın artacağını düşünüyorum. Sarıgül'ün aday adaylığını açıklamasının ardından anket yaptıracağız.

"SABRİ ERBAKAN PARTİMİZİN ÜYESİ OLDU"

Sabri Erbakan, partimizin üyesi oldu. önümüzdeki günlerde farklı isimler de gelecek.
Netleştikten sonra isim verebilirim.

CHP'nin yerel seçimlerdeki oy potansiyeli

Bu konuda bir anket yapmadık. Yerel seçimler genel seçimlerden daha farklı. Adaylar önemli.

Bu seçimlerde kadın ve gençlere daha ağırlık vereceğiz. CHP'nin %33 cinsiyet kotası, gençlik kotası var.

BAKANLARIN ADAYLIKLARI

Her yurttaş gibi, bakanlar da aday olabilir; adaylığı açıklandığında Bakanlık'tan çekilmeli.

Tunceli'yi alacak mısınız?

Tunceli'yi alabiliriz, neden olmasın hemşehrilerime güveniyorum.

ŞİVAN PERWER'İN SÖZLERİ

İnsanı etnik kimliğiyle görürseniz, farklı kimlikten insanları 2. sınıf yurttaş yaparsnız. Ben buna sıcak bakmak.

Herkesin kimliği kendi şerefidir ama hepimiz Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyız.

Kişinin etnik kimliğine, inançlarına saygı gösteririz; ama bunlar siyaset konusu olmaz.

Siyasetçi ahlakı üzerinden siyaset yapar, topluma vereceği hizmet üzerinden siyaset yapar. Sanatçının da böyle olması lazım.

Sanatçı, 34 yurttaşın kanı kurumadan Erdoğan'a övgüler düzüyorsa, ben ona sanatçı demem. Benim eleştirim bu. Beni istediği gibi eleştirebilir ben bir şey söylemem. Sanatçı ile tartışmanın içine girmek istemem.

YASİN OKTAY'IN "TÜRK DİYE BİR IRK YOKTUR" SÖZLERİ

Cahil ile neyi konuşacaksınız. Cehalet farklı bir şeydir. Sentezden neyi kast ediyorsunuz.

DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ

İçeriğini görmemiz lazım. Paketin içeriğine göre tavır alırız. Örneğin Başbakan sürpriz yapıp seçim barajını 10'ın altına düşürdüyse destekleriz.

ÇÖZÜM SÜRECİ

Çözüm süresinin ne olduğunu içeriğini bilmiyorum. Kanın akmaması, çatışmaların olmaması güzel.

KÜRDİSTAN' İFADESİ

Irak Anayasası'nda Kuzey Irak 'Kürdistan' olarak tanımlanıyorsa, Kürdistan demekte sorun yok.
Ama Türkiye ilgili özel bir tanımla yapmak doğru değildir. Türkiye Cumhuriyeti bir bütündür, parçalanamaz.

KDP'nin sitesinde Türkiye'den 22 ilin Kürdistan toprağı olarak gözükmesini doğru bulmuyoruz.

CHP'DEN BİR GRUP ÖCALAN İLE GÖRÜŞECEK Mİ?

CHP'den bir ekibi Öcalan'ı ziyarete neden gönderilim? Diğer partiler istiyorsa, gidebilirler.

Terörün çözümü toplumsal uzlaşma ile olur; parlamento dışarıda bırakılırsa sorun çözülmez. CHP'nin 17 maddelik Özgürlük ve Demokrasi Manifestosu İzmir için de, Hakkari için de geçerli.

Haber61, 2 Aralık 2013

Kılıçdaroğlu, Brookıngs Enstitüsü'nde

CHP'ye Amerikancı tuzak / Soros’un yeni gözdesi Kılıçdaroğlu
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: CHP'DE DERİN TASFİYE Milliyetçilik oku kırılıyor

İletigönderen Balkan1908 » Cmt Ara 07, 2013 1:01

CHP'de Atatürk sonrası dönemde, kısmen Ecevit hariç, hiç Kemalist bir yönetim olmadığını zaten biliyoruz. Şu anki CHP'nin Kemalizm'in ana hatlarına zaman zaman ihanet ettiğini de biliyoruz. Lakin ne yapmalı? Önümüzde yerel seçimler var, sonrasında genel seçimler... Kime oy vereceğiz? Çıkış yolunu CHP içindeki birinden mi beklemek gerek yoksa CHP teşiklatlarına yığılarak çıkış yolu yaratmak mı gerekir? Bana öyle geliyor ki çıkış yolunu biz açmazsak daha çok bekleriz. CHP mutlaka ulusalcıların üye olup tek söz sahibi olması gereken bir teşkilattır. İşte orada duruyor. Biz niye duruyoruz peki?
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini, yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?" Namık Kemal
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini, bulunur kurtaracak bahtı kara maderini." Mustafa Kemal Atatürk
Kullanıcı küçük betizi
Balkan1908
Üye
Üye
 
İletiler: 7
Kayıt: Pzt Şub 11, 2013 22:36
Konum: Selanik, Güney Makedonya

Re: CHP'DE DERİN TASFİYE Milliyetçilik oku kırılıyor

İletigönderen Başkomutan » Pzr Ağu 24, 2014 2:59

''Hem ulusalcı, hem solcu olunmaz''

CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, CHP ideolojisinin değiştirilmesini savundu. "Hem ulusalcı hem solcu olunmaz" diyen Türmen, yeni CHP'nin tablosunu çizdi.

CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, CHP'nin parti ideolojisinin değişmesi gerektiğini söyledi. Birgün Gazetesi'ne konuşan Türmen, "Hem Ulusalcı, hem Solcu olunmaz" dedi, yeni CHP'nin kodlarını verdi.

Türmen, "CHP’nin hedefi çağdaş sosyal demokrasi olmalı. Hem ulusalcı hem solcu olamazsınız. CHP bu yönde önemli adımlar attı. Aradaki sıkıntılar geçiş döneminin sıkıntıları. CHP değişti ve değişmeye devam edecek. Bu yaşadıklarımız doğum sancıları. Bu tartışmaları da olumlu buluyorum." dedi.


CHP'nin ulusalcılıktan kopup, sosyal demokrasiye yönelmesini isteyen Türmen, partide değişim isteyen kuvvetli bir damar olduğunu da söyledi.

Türmen, "Yeni bir siyaset anlayışı ve vizyonu getirmek lazım. Onun için yeni kadrolara da ihtiyaç var. Kurultay ile birlikte yeni bir yapılanma ile seçime girmek iyi olur. CHP’de değişim isteyen çok kuvvetli bir damar var. Şimdiye kadar yapılandan daha radikal söylem ve vizyon ortaya çıkarması lazım. İdeoloji ile uygulamalar paralel olmalı." dedi.

Türmen, geçen hafta da CHP'nin HDP söylemlerini benimsemesi gerektiğini söylemişti.

Ulusal Kanal, 20 Ağustos 2014


Ulusalcılık CHP'nin liberal solcularının hedef tahtasında

Türmen'in ardından şimdi de Binnaz Toprak "Ulusalcı çizginin solda yeri yok" dedi.

CHP'de liberal-sol kesimden ulusalcılığı hedef alan söylemler giderek artmaya başladı.

Aydınlık'tan Şenol Çarık'ın haberine göre, CHP İzmir Milletvekili ve AİHM eski yargıcı Rıza Türmen'in, "Hem ulusalcı hem solcu olunmaz" sözlerinin ardından İstanbul Milletvekil Binnaz Toprak da "Ulusalcı çizginin solda yeri yok" açıklaması yaptı.



5-6 Eylül'de gerçekleştirilecek Olağanüstü Kurultay öncesi CHP içindeki tartışma büyüyor. Kemal Kılıçdaroğlu'nun Mustafa Sarıgül desteğiyle yönetim kademelerinden ulusalcıları tasfiye etme girişimi büyük tepki topladı. Kılıçdaroğlu, "Kimseyi tasfiye etme gibi bir hedefimiz yok" dedi.

Ancak, CHP içerisindeki liberal solcu vekillerden ulusalcı-cumhuriyetçi kesimi hedef alan söylemler gelmeye başladı.

Dün "Hem ulusalcı hem solcu olunmaz" açıklamasında bulunan BDP/HDP'nin Cumhurbaşkanı adaylığı teklif ettiği Rıza Türmen'in ardından Binnaz Toprak da "ulusalcı çizginin solda yeri yok" dedi.

Birgün'de "CHP nereye" başlıklı yazı dizisinde görüşlerini belirten CHP İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak, "Türkiye’de bugün solun bir kesiminin konumu da değişti. Sol siyasette pek de yeri olmayan ulusalcı çizgiye kayanlar oldu. CHP sadece bu kesime hitap ettiği sürece muhalefette kalmaya mahkûm. Oysa CHP bir kitle partisi. Tüm kitle partileri gibi toplumun değişik kesimlerini kucaklayabilmesi gerek. Bu, CHP’nin laiklik vurgusundan vazgeçtiği ya da vazgeçeceği anlamına gelmez" şeklinde konuştu.

Toprak, CHP'nin Avrupa sosyal demokrat partilerinin rotasını benimsemesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Ulusal Kanal, 22 Ağustos 2014




Şu ulusalcılık!

HDP’nin de övgüler düzdüğü “CHP’li” Rıza Türmen, “Hem ulusalcı hem solcu olunmaz” buyurdular... CHP’li Binnaz Toprak da ona katıldı:

“Ulusalcı çizginin solda yeri yok” diye konuştu...

Sol dedikleri hangi sol? CHP mi? Sosyalizm mi? Komünizm mi?

Ayrıca bu muhteremler ulusalcılıktan ne anlıyorlar?

Twitter’da Yasemin Tunaboylu şu mesajı geçmiş kendilerine:

“Her işiniz bitti, solculuğun gerektirdiği her şeyi yaptınız, ulusalcılığa taktınız kafayı!”

Ulusalcılar iktidarda mı? İlgisi yok... Muhalefette bile azınlıktalar.

Peki neden böylesine gündemde ve hedefteler?

Çünkü ulusalcılık ülkenin bölünmesine, emperyalizmin oyuncağı yapılmasına, sömürülmesine karşıdır.

Halkın ulusal çıkarlarını ve ülkenin ulusal değerlerini savunur.

Ulusalcılık ayakta durdukça ülkenin bir bölümünü PKK’ye teslim edemezsiniz... Laikliğin içini boşaltamazsınız... Ülkeyi şeriata teslim edemezsiniz.

Sömürtemezsiniz. Dış politikada ulusal onuru çiğneyen çözümlere yönelemezsiniz.

Ulusalcılık o yüzden ateş altındadır. Ulusalcının PKK’ye karşı durması Kürt düşmanlığı, laikliğe sahip çıkması din düşmanlığı, AB’ye başımız dik girelim demesi AB düşmanlığı diye tercüme ediliyor. Kimileri kavramı ırkçılıkla, şovenizmle sarmalayıp karalamaya çabalıyor.


Ulusalcılık, ulusal bağımsızlık,anti emperyalizm, sosyalizm, fikir özgürlüğü, laiklik, demokrasi, ulusculuk...

Bunlar birbirini bütünleyen kavramlardır.

Ulusalcılık hepsini içerir.

Yozlaşmış düzen ise o kavramların hepsiyle kavgalıdır.



ABD memnuniyeti

Ünlü Wikileaks belgelerinde Ahmet Davutoğlu hakkında epey kayıt var. 20 Ocak 2010 tarihli ve ABD Ankara Büyükelçiliği kaynaklı belgede, Ahmet Davutoğlu’nun “komşularla sıfır sorun” politikası için şunlar söyleniyor: “...Takip edilen komşularla sıfır sorun politikası Kıbrıs, Ermenistan, Kürtler, Kuzey Irak gibi konularda aynı zamanda ABD çıkarlarına da hizmet etmektedir.”

Türkiye’nin Orta Doğu politikası da zaten bu yüzden, yani ABD çıkarlarına hizmet ettiği için fiyaskoya uğramadı mı?

Davutoğlu’nun geçmişteki icraatı ABD’yi memnun ettiğine göre, Washington onun başbakanlığından da memnun olmalıdır.

Ahmet Bey’in 2009’da “Obama ile uyum içindeyiz” diye bir demeci de hatırlardadır.

Milliyet, 23 Ağustos 2014
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: CHP'DE DERİN TASFİYE Milliyetçilik oku kırılıyor

İletigönderen Başkomutan » Pzr Ağu 24, 2014 3:03

Ulusalcılar iktidarda mı? İlgisi yok... Muhalefette bile azınlıktalar.

Böyle ise bu korku niye?..Öyle değil. Azınlıkta falan değiliz.

Fikirlerimiz "iktidardan" güçlü... Sayın Melih Aşık ulusalcılığa karşı olanların hedeflerini sıralamış... Fikirlerimiz,karakterimiz bu kanserli hücrelere karşı güçlü.Teşkilatsız olmamıza rağmen emellerine ulaşabilmiş değiller...Fikirlerimiz bu süreçte kan kaybetmiş olabilir.Teşkilatsız,örgütsüz bu korkuyu yaşatıyorsak bu manda kılıklı Sorosçulara.. Düşünün teşkilatlı olduğumuzu.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Önceki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x