CHP, İş Bankası ve Avrupa Birliği…
Başlıkta yer alan üç farklı kurum, CHP, İş Bankası ve Avrupa Birliği (AB), nasıl bir araya gelir?
AKP iktidarı söz konusu olunca, bu mümkün.
Bakın nasıl?
Dış politikada ABD ile rahip Brunson'un salıverilmesinden sonra bile istediği yakınlığı bir türlü yakalayamayan, Suriye'de gittikçe sıkışan AKP hükümeti, son dönemde Avrupa Birliği ipine sarılmış durumda.
Brüksel'de sadece geçen hafta birbiri ardına yapılan toplantılar bunun bir kanıtı…
Aynı hafta içinde hem AB-Türkiye ortaklık komitesi toplandı, hem AB'nin Türkiye'ye Suriyeli sığınmacılar için vereceği ikinci 3 milyar Euro'luk hibenin nasıl kullanılacağına ilişkin ayrıntılı bir toplantı yapıldı, hem de vizesiz Avrupa için şartlardan biri olan Europol işbirliği anlaşması için masaya oturuldu.
Neredeyse üç yıldır toplanmayan, bakan düzeyindeki Türkiye-AB Ortaklık Konseyi için ise önümüzdeki yılın ilk yarısı için tarih belirlemeye çalışmaya başladı Avrupalı ve Türk yetkililer.
Hemen her dış politika adımını bir “zafer hissiyatı” ile süslemeye bayılan AKP hükümeti, bu çerçevede, Türk vatandaşlarına vizesiz Avrupa yolunu açacak olan anlaşmanın peşine düşmüş durumda.
Vizesiz Avrupa için Türkiye, şu ana kadar 72 kriterden kolay olan çoğunluğu tamamladı.
Geriye, deyim yerindeyse, “yutulması daha zor lokma” olan 6 kriter kaldı.
AKP hükümetinin vizesiz Avrupa için “ev ödevi” niteliğindeki yapması gerekenlerin toplandığı altı kriter şöyle;
● Europol ile işbirliği anlaşmasının imzalanması: Bu konudaki görüşmeler Brüksel'de geçen hafta yapıldı. Uzlaşma yakın.
● Kişisel verilerin korunması kanunu ve kurumunun yapısında değişiklik: AKP bu konuyu hızlıca Meclis'e getirmekte kararlı. En büyük sorunlardan biri Avrupa'daki Türk vatandaşlarına ilişkin bilgilerin paylaşımı konusunda ise AKP'de yumuşama havası hakim. (Burada, bu kriterin özellikle Avrupa'da yaşayan Türk vatandaşlarını yakından ilgilendirdiğinden de bahsetmek lazım. Gurbetçilerin Türkiye'deki mal varlıklarına ilişkin bilgiler AB ile paylaşılınca, Avrupa'daki pek çok Türk'ün bulunduğu ülkedeki statüsü değiştirilebilecek.)
● Geri kabul anlaşması: Şu anda Türkiye AB ile geri kabul anlaşmasını kısmen de olsa uyguluyor. Türkiye'den Yunanistan'a geçen 3. ülke vatandaşları “bire bir” sistemi çerçevesinde geri kabul ediliyor. Ancak bu Türkiye'nin kendi inisiyatifi ile yapılıyor. AB işi resmiyete dökmek istiyor.
Türkiye, resmi anlaşma konusunu zaten vize serbestisinin yerine getirilmesine bağlamıştı. Yani diğer kriterler yerine gelip de AB, Türk vatanndaşlarına vizesiz seyahat için yeşil ışık yaktığında bu konu eş zamanlı halledilecek.
● AB ile adli yardımlaşma sisteminin kurulması: Buradaki en büyük sıkıntı, sisteme tüm AB üyelerinin, dolayısıyla Türkiye'nin tanımadığı Kıbrıs Rum Kesimi'nin de dahil edilmesi. Ancak Türk tarafı bu konuda “Kosova modeli” gibi bir formül arayışına girmiş durumda. 5 AB ülkesinin tanımadığı Kosova ile AB arasında kurulan adli yardımlaşma sisteminin bir benzeri için Türk tarafı çalışmakta olsa da AB yetkilileri bu konuda henüz kendilerine Ankara'dan bilgi ulaşmadığını söylüyorlar.
● Terörle Mücadele Yasası'nın değiştirilmesi: AKP hükümetinin en çok zorlanacağı konu bu olacak; AB Türkiye'den terör konusunda yasalarında yaptığı tanımı Avrupa'daki ile yakınlaştırmasını istiyor. Üstelik bir AB yetkilisinin söylediğine göre, sadece yasada değişiklik de yetmeyecek. AB, aynı zamanda Avrupa ile uyumlaştırılacak olan yeni terör yasasının tam olarak uygulanmasını da bekleyecek.
CHP-İŞ BANKASI BAĞLANTISINI KESME BAHANESİ EN SON KRİTER
● Yolsuzlukla mücadele kriteri: Bu konuda AKP hükümetinin önünde AB tarafından koyulmuş somut bir yol haritası var. Buna göre:
– TBMM'de siyasi etik yasası kabul edilecek
– Yolsuzlukla mücadele eylem planı yapılacak (Türkiye'de parlamenter sistemden, AKP-MHP'nin birlikte hazırladıkları yeni yönetim sistemine geçişte hâlâ büyük sıkıntılar mevcut. Bunlardan biri de yolsuzlukla mücadele eylem planını kimin yazacağı konusu. Eskiden bu konuda Başbakanlık Teftiş Kurulu yetkiliydi. Başbakanlık'ın ortadan kaldırılmasının ardından yetkinin kime verildiği hâlâ belli değil. Cumhurbaşkanlığı devlet denetleme kurulu mu, yoksa Adalet Bakanlığı mı yetkilendirilecek konusu Ankara'da yanıt bulmamış bir soru)
– Siyasi partilerin finansmanı ile ilgili yasada değişiklik yapılacak. AB, siyasi partilerin finansmanı konusunda daha fazla şeffaflık sunacak bir yasa hazırlanmasını istiyor.
Ancak AKP'nin “daha fazla şeffaflık” konusunu CHP-İş Bankası ilişkisinin sonlandırılmasına bahane olarak sunması mümkün.
AKP hükümeti 17 yıllık iktidarı boyunca hep aynı şeyi yaptı:
Zor ve sıkıntılı adımlar atmak zorunda kaldığı anlarda gündemi değiştirip, ana muhalefet partisi CHP'ye bir şekilde yüklenme yolunu seçti.
Terörle mücadele yasasında değişiklik, yolsuzlukla ciddi mücadele gibi zor ve sıkıntılı konularda adım atma gereği geldiğinde de AKP'nin yine aynı yolu seçip, CHP-İş Bankası bağlantısını gündem yapması büyük olasılık.
Üstelik AKP hükümetinin bunu yaparken, elindeki o muazzam yandaş medyayı da kullanarak, “AB istedi, biz o yüzden yaptık” söylemini ortaya dökmesi de mümkün.
Tarihe şimdiden not düşelim…
Brüksel'de geçen hafta yaptığım temaslar sırasında somut olarak bu soruyu da sorma imkanı buldum AB yetkililerine.
Atatürk'ün mirasına karşı gelerek, CHP'nin elindeki İş Bankası hisselerinin alınması, AB'nin şart koştuğu değişiklik içinde yer almıyor…
Zeynep GÜRCANLI, 3 Aralık 2018
zgurcanli@sozcu.com.tr