CHP'yi kim kapatacak?
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, hakkında verilen gensoru üzerinde konuşurken, özellikle CHP sıralarına dönerek, “Meclis olarak böyle bir ciddi konuda insaflı olalım. Buna engel oluyorsunuz. Şu anda AK Parti bunu çözüyor diye rahatsız oluyorsunuz. Türkiye’de kardeşlik kurulacak ve sizler gelecekte yargılanacaksınız. Terörün çözülmesinde katkı sağlamadığınız gibi buna engel oldunuz diye yakında çağ dışı statükonun temsilcisi olan görüşleriniz rafa kalkacak. Yakında öyle bir parti ve görüş olmayacak” dedi.
Ne demek şimdi bu?
CHP’yi nasıl yargılayacaklar? Anayasa Mahkemesi’nin üye yapısını değiştirdikten sonra mı?
Belirli bir dönemden sonra CHP diye bir parti olmayacak mı? CHP’nin görüşleri de olmayacak mı?
Peki ne olacak?
Tek parti dönemi mi başlayacak?
* * *
Bir başka örtülü mesajı da Tayyip Erdoğan verdi ve şöyle dedi:
“Kurumlar kendi içinde adeta bir temizliğe tabi tutuluyorsa bundan kimsenin rahatsız olmaması lazım ve bunun gerçekleştirilmesi lâzım.”
Mesela TSK, kendi içinde temizlik mi yapıyor? Herhalde Tayyip Erdoğan ve İlker Başbuğ, bu sorunun cevabını bizden iyi biliyordur. Ben sadece meselenin bu yönüne dikkat çekmek istedim. Bu konuda kamuoyunu aydınlatmaları gerekir.
Erdoğan devam ediyor:
“Şu anda yargı istediği şekilde yürütmeye müdahale edebiliyor. Ama bakıyorsunuz ki bir taraftan da parlamentonun yüzde 65’ine sahip bir siyasi parti veya en küçüğü fark etmez, bir siyasi partinin kapatılması noktasında iki dudak arasından çıkacak bir sesle bu, bu ülkede konuşulabiliyor. Bunu kabullenmek mümkün mü? İşte bunu biz milletimize giderek çözmek istiyoruz ve milletimizle de bunun çözüleceğine inanıyoruz.
Yargı reformu aynı şekilde. Yargıya sorarsanız yargı diyor ki ’her şeyi biz yapacağız.’ Ben de diyorum ki nasıl ki yargı kendi içinde herhangi bir mensubunun yargılanmasına başkanlar kurulundan müsaade ediyorsa bırakın da siyasetçinin yargılanmasına da parlamento müsaade etsin. Bir siyasi partinin kapatılıp kapatılmaması için müsaadeyi parlamento versin.”
Peki parlamentoda güçlü bir grubu bulunan siyasi parti kendisinin kapatılmasını engellemez mi? Bir davada hem sanık, hem hakim olunur mu?
Ayrıca yargı mensuplarının yargılanması ile bir siyasi parti hakkındaki kapatma davası kıyaslanamaz. Birinde gerçek kişi, diğerinde tüzel kişi vardır. Yargı mensubu yargılanırken kendisi oy kullanmıyor ki!
* * *
Demek ki başta Tayyip Erdoğan ve Beşir Atalay olmak üzere siyasi iktidar mensuplarının bu açıklananların daha ötesinde gizli bir gündemi var. Erdoğan’ın köşe yazarlarını hedef almasının arkasında da ortaya atacakları bu garip düşüncelerin tartışılmamasını sağlamak hedefi yatıyor.
Demokrasinin tamamen rafa kaldırılması demek olan bu düşünceler yasa haline dönüştürülebilir mi?
Siyasetin diğer unsurları ve basın seyrederse elbette dönüştürülür.
Fakat bu düşünceler şimdilik bir balondan ibaret gibi duruyor!
Hani Kapadokya Platformu üyeleri, Göreme’de havalandırdıkları balondan, “Parola: Adam gibi adam, İşareti: Başbakan, Yürekli adam, sonuna kadar seninleyiz” yazılı dev pankart açması gibi.
Elbette, Erdoğan hakkında bir nöbet çizelgesinde kullanılan ifade çok çirkindir ama uygulanmak istediği siyaset, Türkiye’yi tam bir diktatörlüğe götürür.
Arslan BULUT, 28 Şubat 2010