CIA'nın Çetecileri! (2)
MİLLENNİUM CHALLENGE- 2002!
Bin Yılın Meydan Okuması!.
ABD, 24 Temmuz 2002 tarihinde Nevada Çölü'nde 15 Ağustos'a kadar süren ve 250 milyon dolara mal olan bir askeri tatbikat düzenlemiştir. Tatbikatın yapılmasından sonra Amerika'nın yarı resmi haber ajansı ASSOCIATED PRES, tatbikatın "Türkiye'nin İşgal Planı Olduğunu" açıklamıştır.
Tatbikat için yazılan senaryo son derece ilginçtir. 2020 yılında Türkiye'de bir deprem olacak ve emperyalizmin çalı süpürgesi olan işbirlikçi iktidar duruma hükmedemeyecektir. Çıkan kaos ve depremin yarattığı korkudan faydalanan TSK yönetime el koyacaktır.
Bu durumda sırtını "İkiz Yasalar"a dayayan bir işbirlikçi, mensup olduğu etnik kökenin "can güvenliği" kalmadığını ileri sürerek Türkiye'yi BM ve ABD'ye şikayet edecektir. Bu şikayet ve İkiz Yasalar'ın müdahale hakkını saklı tutan ilgili maddesi gereğince ABD duruma el koyacaktır.
2020 yılında olası bir deprem... Bu senaryo ne kadar gerçektir? Birileri zamanımızdan sekiz, tatbikatın yapıldığı tarihten tam on sekiz sene sonra olacağı öngörülen bir deprem üzerine bu senaryoyu neden kurgulamıştır? Deprem olasılığı hesaplanmış ve/veya ellerinin altında hazır mıdır?
H.A.A.R.P Projesi?.. (High Frequenncy Active Auraoral Pesearch Program)
H.A.A.R.P, merkezi Alaska-Gakona'da olan bir askeri üste konuşlanmış son derece tehlikeli ve insanların, dünyanın geleceğiyle oynayabilecek projedir. İyonosferin özelliklerini inceleyen ve bu özellikleri istediği gibi değiştirme gücünü elinde tutan bu proje ABD-İsrail destekli Pentagon'un denetiminde yürütülmektedir.
Bu projenin ağa babası, Sırp kökenli Nicola Tesla adlı bir Amerikalıdır. İyonosfer, mor ötesi (ultraviyole) ışınlarının molekülleri parçalayarak elektrik yüklü iyonlar haline getirdiği atmosfer katmanıdır. İyonların parçalanması ile müthiş bir elektrik enerjisi oluşmakta ve büyük felaketler oluşturabilecek güce sahip bu enerji, ultraviyole dalgalarla dünyanın istenilen yerine gönderilebilmektedir.
48 dev antenin görev yaptığı bu felaket merkezi ile iklimi değiştirebilir, okyanuslarda dev dalgalar oluşturabilir ve kaç kişinin öleceği hiç hesaplanmaksızın büyük depremler oluşturabilirsiniz.
Küresel çetelerin gayrı meşru çocuğu Amerika, efendilerine hizmette sınır tanımamaktadır. Hattâ bu antenler sayesinde oluşturulan radyo dalgaları ile de insanların beynine hükmedildiği de var sayılmaktadır.
Bu varsayım doğru ise AKP'ye oy veren % 50'nin, Kılıçdaroğlu'na kayıtsız biat eden CHP'lilerin, her şeye rağmen Bahçeli'nin karşısında "Hazır Ol"da duran MHP'lilerin şifresi belli olmuştur. Şifre H.A.A.R.P'dir. Şifrenin kırılması ise milli bilincin oluşması ile mümkündür.
Senaryoya göre, 2020 yılında Türkiye'de bir deprem olmuş ve ABD Silahlı Kuvvetleri Kıbrıs'ı kuşatmış ve Türkiye'yi 96 saat içinde işgal etmiştir. Neden 96 saat? Bu 96 saat Türk ordusunun böyle bir saldırıya hazırlanması ve karşı çıkması için gerekli olan zaman dilimidir ve "KOZMİK" bir sırdır.
Bu kozmik sır(!) da ele geçirilmiştir. Gene bu senaryoya göre H.A.A.R.P, 2020 yılında Türkiye'de büyük bir deprem hazırlığı içindedir.
Oldukça dikkat çekici bir nokta da bu tatbikatı takiben Gül-Powel gizli görüşmesinin yapılması ve bir mutabakat (teslimiyet) metninin, zamanın Dışişleri Bakanına imzalatılmasıdır.
Bu metnin 1. Maddesi'ne göre, Türk askeri 4 ay içinde Irak'tan çekilecektir.
Türk askeri Irak'tan çekilmiştir.
***********
Yazı canlıdır, adeta nefes alır. Yüzlerini görmediğiniz gönül dostlarınızın yüreklerinden gelen iletiler, sizin beyninize ulaşır ve sizi yönlendirir. Bazen gördüğünüz bir fotoğraf karesindeki kırmızı kazaklı küçük bir kızın yüreğindeki isyan, sizin kaleminizin efendisi olur ve yazarsınız.
O kırmızı kazaklı kızın Türk bayrakları ile örtülü Amerikan malı tabutun içinde Hakk'a yürüyen "BABA"sına doğru koşması ve sarılması beyninize çakılı kalacaktır. "Baba gitme" diye isyan eden bir çocuk sesi ise kulaklarınızda çınlayacaktır.
Tarih 2 Ekim 1992... Ege'de NATO çerçevesinde "Kararlılık Tatbikatı" (Display Determination) yapılmış ve tatbikat sona ermiştir. Bu tatbikatta "FİİLİ ATIŞ BÖLÜMÜ" olmamıştır.
Birden bire Amerikan gemisi SAROTOGA'da bir hareketlilik gözlenmiş ve kendi deyimleriyle Yeşil Grup'a en üst düzey alarma geçilmiştir. Ve birbiri ardına iki adet Sea Spparrow SAM (Hava Savunma Füzesi), Türk muhribi MUAVENET'i vurmuştur.
Başta gemi komutanı olmak üzere beş askerimiz ABD tarafından şehit edilmiştir.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Lawrence Eagleburger, Washington Büyükelçisi Nüzhet Kandemir'e sadece ve sadece "Geminizi batırdık, özür dileriz" demiştir.
Zamanın iktidarı DYP-SHP Koalisyonu ise durumu "Muavenet'in bilinmeyen bir hedef" olarak saptandığını söylemiştir.
Bilinmeyen bir hedef?...
Sea Sparow SAM füzeleri son derece geliştirilmiş bir sistemdir. Tek bir kişi tarafından emir ve kumanda edilemez. Birden fazla personel ayrı odalarda bu sistemin ateşlenmesi için çalışmak zorundadır. Saptanan hedef için koordinatlar tespit edilmeli, füze kilidi açılmalı ve füzeler hedefe yollanmalıdır. Öyle yapılmış ve iki füze hedefe yani Muavenet'e yollanmış, muhrip batırılmıştır.
Milyonda bir dahi kaza ihtimali yoktur. Bilerek ve isteyerek Türk muhribi hedef seçilmiş ve beş askerimiz şehit edilmiştir. Cenazeleri gene Made-in-USA yapımı al bayrağa sarılı tabutlarla Türkiye'ye teslim edilmiştir.
Tabutlarda katilin parmak izi saptanmıştır. Katil Amerika'dır.
1991 yılında "Operasyonlardaki başarılarından ötürü" ödüllendirilen ve mürettebatı ABD'nin en iyi yedi savaş gemisi arasında yer alan Sarotaga'nın Komutanı James M. Drager ve diğer yedi personeline "disiplin cezası" verilerek olayın üstü örtülmüştür.
Türkiye'ye "SUS PAYI" olarak üç fırkateyn hibe edildiği söylenmişse de, bu gemilerin "KİRALIK" olduğu kısa zamanda ortaya çıkmıştır.
Afganistan... Orada görev yapan bütün uçak ve helikopterlerimizin göğsüne, gözden kaçmayacak büyüklükte Türk bayrağı resmedilmiştir. Afganlı vurmaz Türk bayrağını..
Taliban mı vurdu? Sanmıyorum... Geriye tek bir şüpheli kalıyor... Türk Silahlı Kuvvetleri'ne düşmanlığını Muavenet'ten sonra askerinin başına çuval geçirerek ilan etmiş Amerika..
Sn. Başbakan buyurmuşlar... "Türkiye butik devlet değildir." diye. Doğrudur, saye-i alinizde Türkiye CIA'nın ve onun çetecilerinin ablukasında yörünge bir devlet olmuştur.
Şehit Teğmen'in eşinin feryadı kulaklarda çınlamaktadır. "Benim kocamın Afganistan'da işi ne?"
"Türkiye'nin en iyi ihraç malı askeridir." George Soros'un bu söylemi Türk askerinin başka ülkelerde ne amaçla kullanıldığının açık göstergesidir.
Türkiye, 1950 yıl itibariyle Kore'ye yaklaşık 4500 asker göndermiştir. Yabancı topraklarda Amerika'nın çıkarları için hayatlarını kaybeden askerlerimiz ve gazilerimiz, NATO'ya giriş biletidir.
Zamanın ABD Dışişleri Bakanı Dulles "Bir Türk askeri bize 23 sente mal oluyor." diyerek Türk askerinin "en iyi ihraç malı" olmakla birlikte, kendilerine maliyet fiyatının da son derece ucuz olduğunu ifade etmiştir.
Çöken Büyük Orta Doğu Projesi'nin yerine işleve geçirilen Genişletilmiş Büyük Orta Doğu Projesi'nin eşbaşkanlığını yürütmekle görevlendirilenler, Türk askerinin kanı üzerinden siyaset yaparak, efendilerine yaranmak için, küresel çetelerin çıkarlarına Türk'ün evladını kurban vermektedirler.
Kurban!.. Bugün Cizre'de yapılan operasyonda dört özel kuvvetler polisimiz şehit olmuştur. "Kürt Açılımı"nın yarattığı ortamın yeni kurbanları... Terörist başı ile masaya oturan devletin -bugünkü iktidar, devletin başı olduğunu söylemektedir- aczi daha ne kadar cana mal olacak, daha kaç çocuk al bayraklı tabutların ardından "Baba gitme" diye bağıracak?
David Howel Petraeus, eşbaşkanın sırtını sıvazlayarak emperyalizme karşı savaş veren Suriye halkının karşısına Türk askerini çıkarmanın hesapları içindedir. Tüm dünyada milyonlarca Müslüman'ın ABD tarafından katledilmesine ses çıkarmayanlar dinden, ahlaktan ve insani değerlerden oluşan bir maskenin altında, Ortadoğu'nun cellatlığına soyunan ABD'nin yamaklığına soyunmak istemektedirler.
Türk askeri yerine, onların "ihraç" edilme zamanıdır. Türkye'nin bütünlüğü CIA'nın çetecileri tarafından pazarlık konusu edilmiştir.
Çeteci başı Amerika ve CIA Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk ordusunun onursal Baş Komutanı Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk'ün düşmanıdır.
Türk milletinin birleşerek göstereceği azim ve karar, düşmanı ve işbirlikçileri yenecek güçtedir.
Figen ÖZEN, 21 Mart 2012