CIA'nın "Ergenekon Üssü"
Associated Press (AP) haber ajansı ilginç ve önemli bir gerçeği ortaya çıkardı: CIA, 2001’den beri hepimizi resmen izliyormuş.
Virginia eyaletinde gizli bir yerde bulunan Open Source Center’a (Açık Kaynak Merkezi) giren AP’nin aktardığına göre bu birim 11 Eylül 2001’den sonra kurulmuş. Birimin yöneticisi Doun Naquin diye birisi. Neler mi yapıyorlarmış? En sıradan insanların bile Facebook, Twitter hesaplarını; internet sohbet odalarını, yerel radyoları ve gazeteleri takip ederek "dünyanın ruh halini" analiz ediyorlarmış. Birimde Türkçe, Arapça, Çince başta olmak üzere her dili bilen insanlar çalıştırılıyormuş. O kadar ki, çalışanların anadilinin İngilizce olmaması, o dili konuşarak büyümüş biri olması tercih ediliyormuş. Yani mesela Türkçe'ye bir Türk kadar hâkim, belki de bir Türk olması!..
Peki, bu işi niçin yapıyorlarmış: Dünyada yaşanabilecek olayları öngörmek için...
Ayrıca ABD’nin dış politika hamlelerine veya belirli olaylara dünyanın geri kalanının nasıl tepki verdiğini öğrenmek için...
Böylesine büyük bir gözetleme zevk için yapılmayacağına göre, nerede kullanılıyor? Elde edilen bilgiler (buraya lütfen dikkat) "gizlice dinlenmiş telefon kayıtları ile de karşılaştırılıp" raporlar hazırlanıyor, Başkan’a ve Beyaz Saray’ın en üst kademelerine sunuluyor.
Bu resmi bilgilerden sonra ülkemizde 5 yıldır yaşananları düşünelim: izlenmeyen, dinlenmeyen, internet ortamına düşmeyen kalmadı. Kaynak bu CIA üssü olabilir mi?
Bitmedi; herkes izlendiğine, dinlendiğine göre ABD karşıtı en ufak bir görüş beyan edenler hedefe oturtulmuş; dahası bunların e-posta, sohbet vs.si tahrif edilerek, "önleyici" tedbir babından bertaraf yoluna gidilmiş olabilir mi?
Ve "Ergenekon" denilen heyula böyle yaratılmış olabilir mi?
Ilımlı İslâm’da model ülke: Türkiye.
Ortadoğu’daki yeni "demokratikleşme"de de örnek AKP olduğuna ve en başarılı sonuç Türkiye’de alındığına göre;
"Ergenekon" yaratma ve bunu yok etmenin denemesi de ilk kez ülkemizde yapılmış olmasın?!..
Öyleyse "global gladyo" işi çok sıkı tutuyor ve sadece Türkiye’de değil tüm dünyada emperyalizme direnişin önünü en baştan, kanlı operasyonlara gerek kalmadan kesiyor; hatta hiç "elini kirletmeden", Ergenekon yemiyle bir ülkedeki kişi ve kurumları birbirine kırdırarak işgali tamamlıyor demektir.
****
Ahmet Erhan Çelik hatırlayacaktır; Mısır’da askeri darbeyi yaptırdıklarında ve darbecilerin ilk demeci: "Uluslararası antlaşmalara bağlıyız." olduğunda: "Mısır’ın 12 Eylül’ü başladı. 30 yıl sonra onlar da Ergenekon, Balyoz suçlamalarıyla uğraşır artık." demiştim.
Görüyoruz ki Mısır darbecileri kendilerini "güvenceye almadan" yönetimi bırakmak istemiyor. Gerekçe evlere şenlik: "Sonumuzun Türk ordusu gibi olmasını istemiyoruz." diyorlarmış!..
****
Acaba bizimkilerin "Global Gladyo" saldırılarına karşı tedbir alamasa da, olanlardan ders alma imkân ve ihtimali var mıdır? Sanmıyorum; güvenlik modelinde birebir ABD’yi taklit ediyoruz. İş şekli yapılanmada kalsa iyi; hedef ve amaçlarda da ciddi paralellik var. İnternet kontrol altına alınıyor, terörle mücadelede istihbarat tek merkezde: -yabancı uzmanların istihdam edilebileceği- Kamu Güvenliğj Müsteşarlığı'nda toplanıyor.
Bazen: "Muhalefet partileri ne işe yarar?" diye de düşünmeden edemiyorum. Hiç mi bir konuda "fikri takip" yapmaz, başladıkları işi bitirmez; hep iktidarın ellerine verdiği "çelik çomaklarla" mı oynarlar acaba?.. İşte konumuzla ilgili bir örnek:
Bilindiği gibi Anayasa Mahkemesi, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na ilişkin kanunun bazı maddelerini iptal etti. Telefonlarımızı dinleyen bu birim kanuna göre doğrudan Başbakan’a bağlı, sadece ona bilgi veriyor, vs. Mahkeme bu hükümleri iptal etti; ama gerekçeli kararı yayınlamadığı için sistem yıllardır aynı şekilde; yani bir nevi yasadışı çalışmaya devam ediyor.
Muhalefet sadece bu konunun peşine düşse, siyasetten ekonomiye ilgili ilgisiz her konuda durumdan vazife çıkaran Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’a: "Ne oldu gerekçeli karar? Niye işinizi yapmıyorsunuz?" diye hesap sorsa eminim ki Türkiye’ye yaşatılan bu travmada ipin ucunu önemli bir yerden yakalayacaktır.
Hem TİB-MİT hattında önemli transferler de yapılıyor bu aralar... AKP’nin 4 liderinden biri olan eski başbakan yardımcılarından Abdüllatif Şener açıklamıştı: "TİB’in odacısına kadar Başbakan Erdoğan belirledi." diye. İşte o isimlerden Erdoğan’a en yakın olanı -polis kökenli isim- MİT’in dinlemelerinin başına geçirildi. İnsan haliyle merak ediyor; acaba TİB’in işlevi bitti mi? Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararı artık açıklayacak da bundan önce tedbir mi alınıyor?
Veya,
Her konuda ABD’yi örnek aldığımıza göre; yoksa biz de mi CIA’nın Open Source Center benzeri bir merkez kuruyoruz? Sadece kendimiz için değil; Ortadoğu, Kafkaslar, Orta Asya’yı falan izlemek üzere... 'Model Ortak'ız ve dahi Obama "Sevgili kardeşimiz" ya; ABD’nin yükünü birazcık hafifletmek niyetiyle hani!..
Silivri’den kucak dolusu sevgiler...
Müyesser YILDIZ
5 Kasım 2011
Silivri