CIA'nın "Ergenekon Üssü" / Müyesser YILDIZ

CIA'nın "Ergenekon Üssü" / Müyesser YILDIZ

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Kas 29, 2011 13:51

CIA'nın "Ergenekon Üssü"

Associated Press (AP) haber ajansı ilginç ve önemli bir gerçeği ortaya çıkardı: CIA, 2001’den beri hepimizi resmen izliyormuş.

Virginia eyaletinde gizli bir yerde bulunan Open Source Center’a (Açık Kaynak Merkezi) giren AP’nin aktardığına göre bu birim 11 Eylül 2001’den sonra kurulmuş. Birimin yöneticisi Doun Naquin diye birisi. Neler mi yapıyorlarmış? En sıradan insanların bile Facebook, Twitter hesaplarını; internet sohbet odalarını, yerel radyoları ve gazeteleri takip ederek "dünyanın ruh halini" analiz ediyorlarmış. Birimde Türkçe, Arapça, Çince başta olmak üzere her dili bilen insanlar çalıştırılıyormuş. O kadar ki, çalışanların anadilinin İngilizce olmaması, o dili konuşarak büyümüş biri olması tercih ediliyormuş. Yani mesela Türkçe'ye bir Türk kadar hâkim, belki de bir Türk olması!..

Peki, bu işi niçin yapıyorlarmış: Dünyada yaşanabilecek olayları öngörmek için...

Ayrıca ABD’nin dış politika hamlelerine veya belirli olaylara dünyanın geri kalanının nasıl tepki verdiğini öğrenmek için...

Böylesine büyük bir gözetleme zevk için yapılmayacağına göre, nerede kullanılıyor? Elde edilen bilgiler (buraya lütfen dikkat) "gizlice dinlenmiş telefon kayıtları ile de karşılaştırılıp" raporlar hazırlanıyor, Başkan’a ve Beyaz Saray’ın en üst kademelerine sunuluyor.

Bu resmi bilgilerden sonra ülkemizde 5 yıldır yaşananları düşünelim: izlenmeyen, dinlenmeyen, internet ortamına düşmeyen kalmadı. Kaynak bu CIA üssü olabilir mi?

Bitmedi; herkes izlendiğine, dinlendiğine göre ABD karşıtı en ufak bir görüş beyan edenler hedefe oturtulmuş; dahası bunların e-posta, sohbet vs.si tahrif edilerek, "önleyici" tedbir babından bertaraf yoluna gidilmiş olabilir mi?

Ve "Ergenekon" denilen heyula böyle yaratılmış olabilir mi?

Ilımlı İslâm’da model ülke: Türkiye.

Ortadoğu’daki yeni "demokratikleşme"de de örnek AKP olduğuna ve en başarılı sonuç Türkiye’de alındığına göre;

"Ergenekon" yaratma ve bunu yok etmenin denemesi de ilk kez ülkemizde yapılmış olmasın?!..

Öyleyse "global gladyo" işi çok sıkı tutuyor ve sadece Türkiye’de değil tüm dünyada emperyalizme direnişin önünü en baştan, kanlı operasyonlara gerek kalmadan kesiyor; hatta hiç "elini kirletmeden", Ergenekon yemiyle bir ülkedeki kişi ve kurumları birbirine kırdırarak işgali tamamlıyor demektir.

****

Ahmet Erhan Çelik hatırlayacaktır; Mısır’da askeri darbeyi yaptırdıklarında ve darbecilerin ilk demeci: "Uluslararası antlaşmalara bağlıyız." olduğunda: "Mısır’ın 12 Eylül’ü başladı. 30 yıl sonra onlar da Ergenekon, Balyoz suçlamalarıyla uğraşır artık." demiştim.

Görüyoruz ki Mısır darbecileri kendilerini "güvenceye almadan" yönetimi bırakmak istemiyor. Gerekçe evlere şenlik: "Sonumuzun Türk ordusu gibi olmasını istemiyoruz." diyorlarmış!..

****

Acaba bizimkilerin "Global Gladyo" saldırılarına karşı tedbir alamasa da, olanlardan ders alma imkân ve ihtimali var mıdır? Sanmıyorum; güvenlik modelinde birebir ABD’yi taklit ediyoruz. İş şekli yapılanmada kalsa iyi; hedef ve amaçlarda da ciddi paralellik var. İnternet kontrol altına alınıyor, terörle mücadelede istihbarat tek merkezde: -yabancı uzmanların istihdam edilebileceği- Kamu Güvenliğj Müsteşarlığı'nda toplanıyor.

Bazen: "Muhalefet partileri ne işe yarar?" diye de düşünmeden edemiyorum. Hiç mi bir konuda "fikri takip" yapmaz, başladıkları işi bitirmez; hep iktidarın ellerine verdiği "çelik çomaklarla" mı oynarlar acaba?.. İşte konumuzla ilgili bir örnek:

Bilindiği gibi Anayasa Mahkemesi, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na ilişkin kanunun bazı maddelerini iptal etti. Telefonlarımızı dinleyen bu birim kanuna göre doğrudan Başbakan’a bağlı, sadece ona bilgi veriyor, vs. Mahkeme bu hükümleri iptal etti; ama gerekçeli kararı yayınlamadığı için sistem yıllardır aynı şekilde; yani bir nevi yasadışı çalışmaya devam ediyor.

Muhalefet sadece bu konunun peşine düşse, siyasetten ekonomiye ilgili ilgisiz her konuda durumdan vazife çıkaran Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’a: "Ne oldu gerekçeli karar? Niye işinizi yapmıyorsunuz?" diye hesap sorsa eminim ki Türkiye’ye yaşatılan bu travmada ipin ucunu önemli bir yerden yakalayacaktır.

Hem TİB-MİT hattında önemli transferler de yapılıyor bu aralar... AKP’nin 4 liderinden biri olan eski başbakan yardımcılarından Abdüllatif Şener açıklamıştı: "TİB’in odacısına kadar Başbakan Erdoğan belirledi." diye. İşte o isimlerden Erdoğan’a en yakın olanı -polis kökenli isim- MİT’in dinlemelerinin başına geçirildi. İnsan haliyle merak ediyor; acaba TİB’in işlevi bitti mi? Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararı artık açıklayacak da bundan önce tedbir mi alınıyor?

Veya,

Her konuda ABD’yi örnek aldığımıza göre; yoksa biz de mi CIA’nın Open Source Center benzeri bir merkez kuruyoruz? Sadece kendimiz için değil; Ortadoğu, Kafkaslar, Orta Asya’yı falan izlemek üzere... 'Model Ortak'ız ve dahi Obama "Sevgili kardeşimiz" ya; ABD’nin yükünü birazcık hafifletmek niyetiyle hani!..

Silivri’den kucak dolusu sevgiler...


Müyesser YILDIZ
5 Kasım 2011
Silivri
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: CIA'nın "Ergenekon Üssü" / Müyesser YILDIZ

İletigönderen kosmos » Çrş Kas 30, 2011 7:04

Müyesser Yıldız Hanım çok önemli bir konuyu gündeme getirmiş. Çoğumuzun yaşamımızı kolaylaştırdığına inandırıldığımız hızlı uziletişim (telekomünikasyon) aracı internetin çok önemli bir kusuru var; kendi teknolojimizi ve ölçünümüzü (standart) geliştiremediğimiz ve ulusal ağımız denetimsiz olarak dış dünya internet ağına bağlı olduğu için dünyanın her hangi bir yerinden internet ağımızda taşınan bütün verilere ulaşılabilir, kopyalanabilir.

CIA’nin Virginia’daki veri toplama ve değerlendirme merkezini 2001’den sonra “yeni kurdu” deyimini “geliştirdi” olarak düzeltmek gerekir. Çünkü ABD emperyalizminin haber alma ve değerlendirme faaliyeti çok daha uzun bir geçmişten buyana devam etmektedir. ABD özel yetiştirdiği elemanlarını misyoner olarak diğer ülkelere göndererek başladı bilgi toplama ve toplum mühendisliği faaliyetlerine. Ekonomik, politik ve teknolojik gelişmesine paralel olarak uziletişim araçlarını gereksinimleri doğrultusunda sürekli geliştirdi.

Özellikle de 2. Dünya savaşından sonra elektronik ve bilgisayar teknolojilerinde yaptığı gelişmeler sonucu (tranzistör ve entegre devrenin bulunmasıyla bilgisayar ve elektronik donanım boyutlarının küçülmesi) elektronik uziletişim araçlarının gelişmesinin önü açıldı. 1970’li yıllardan sonra sabit elektronik telefon santrallarının geliştirilip yaygınlaşmasından sonra kitlesel iletişimin merkezi olarak dinlenmesi dönemi başladı.

1980’li yılların başından itibaren askeri, yeraltı-yerüstü kaynaklarını belirleme ve sivil iletişim uydularının geliştirilmesiyle de tüm dünyayı izleme, dinleme ve tüm dünyadaki yeraltı-yerüstü kaynaklarının belirlenmesi olanağına kavuştu. Ronald Reagan’ın başkan olmasıyla Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’daki sosyalist yönetimlerin yıkılması operasyonu başladı (Bu süreç ayrıntılı olarak Mustafa Yıldırım’ın ‘Sivil Örümceğin Ağında’ adlı kitabında anlatılmaktadır). Bu operasyonların ve sonrasında oluşturulacak yapılanmanın daha kolay ve ucuz yoldan denetlenmesi ve yönlendirilmesi için yeni uziletişim teknolojilerine gereksinimi vardı. Bunlar internet ve mobil (GSM) uziletişim teknolojileriydi.

ABD emperyalizmi bir taraftan tüm dünyadan daha güvenli, kolay ve ucuz bilgi elde etme araçlarını ve ölçünlerini kendisi için geliştirirken, diğer taraftan da bu geliştirdiği araçları dünya ülkelerine satarak hem para kazanmakta ve hem de kendi teknolojik alt yapısına uygun oldukları için onlara kolayca erişip bilgi toplayabilmektedir. İnternet teknolojisinin alt yapı taşlarından kişisel ve kurumsal bilgisayar işletim sistemi Microsoft tüm dünyadaki bilgisayarların % 85’inden fazlasında kullanılmaktadır. Ancak, kaynak kodu kullanıcılara verilmediği için Microsoft işletim sistemleri güvenilir değildir ! Cisco, Lucent, HP ve IBM tüm dünyada kullanılan internet ağ ve iletim araçlarının yaklaşık % 90’ını üretmektedirler.

Mobil (GSM) uziletişim sistemi 1980’li yılların sonundan itibaren geliştirilmeye başlandı ve halen 4. nesil sistem geliştirilmektedir. İlk kullanılmaya başlandığı zamanlarda mobil uziletişim teknolojisinin konuşma bilgilerini her kullanıcı için farklı “şifreleme” yaparak gönderdiğinden dinleme olanağının “olmadığı” şeklinde toplumlar yanlış yönlendirilmiş ve kandırılmışlardır. Tüm dünyada sabit yada mobil telefon sistemlerini işleten operatör şirketlerin (ülkemizde Türk Telekom, AVEA, Turkcell ve Vodafone) “gerektiğinde” konuşmaların yetkililer tarafından merkezi olarak dinlenebilmesi için gerekli donanımı sisteme eklemesi yasal zorunluluktur.

Ülkemizde bir ara cep telefonlarının özel olarak yurt dışından getirilmiş 20 – 25 adet (rakamı yanlış anımsamış olabilirim, bu civarda) mobil ortam dinleme aracıyla dinlendiği haberi toplumu yanlış yönlendirmek için basında özellikle çıkarılmış yalan haberdir ! Ülkemizde yaklaşık 55 milyon cep telefonu aboneliği vardır (aboneliği dedim çünkü bir kişinin birden fazla mobil hattı olabilir). 55 milyon mobil hat konuşmaları 20 – 25 mobil ortam dinleme aracıyla dinlenemez. Yukarıda değindiğim gibi, kitlesel olarak telefon dinlemesi belli merkezlerden sisteme eklenmiş özel dinleme donanımıyla yapılır !

Mobil uziletişim sistemleri cep telefonu açık olduğu sürece kullanıcının hangi zaman aralığında nerede olduğu bilgisini sürekli olarak kaydetmektedir. Yetkililer istediğinde bu bilgilere ulaşabilmektedir. Ayrıca, mobil uziletişim sistemleri cep telefonu açık olduğu sürece kullanıcının bulunduğu yerin belirlenmesine olanak sağlamaktadır.

Son zamanlarda tarafsız araştırma kurumları tarafından yapılan bilimsel araştırmalarda, mobil uziletişim sistemlerinin (cep telefonu ve baz istasyonu) yaydığı elektromanyetik dalgaların özellikle çocuklarda ve hamile kadınlarda kansere neden olduğu kesin olarak kanıtlanmıştır. Buna rağmen mobil uziletişim sistemlerinin kitlelerden veri toplama ve kolayca izleme olanağı sağlaması gibi nedenlerden dolayı yönetimler bu sistemlere önlemler getirmek yerine, daha da yaygınlaştırmaya çalışmaktadırlar.

Yahoo, Google, Hotmail, Mail, Facebook, Twitter ve Linkedin, vb. Amerikan şirketlerinin kişisel “ileti” (e-mail), “sosyal paylaşım” ağı ve sınırlı büyüklükte veri saklama hizmetlerini neden tüm dünyada parasız verdiklerini hiç düşündünüz mü ? Yanıtı çok basit; ABD emperyalizmi eskiden kullandığı uzun eğitim zamanı gerektiren, çok daha pahalı ve riskli misyonerlik faaliyeti yerine, oturduğu yerden çok daha güvenli, hızlı ve ucuz bilgi toplama olanağını elde ediyor. Emperyalizmin bize sunduğu “bedava” internet hizmetlerini kullanmanın, bağımlılığımızı pekiştirdiğini hiç aklımızdan çıkarmamalıyız ! Ülkemizdeki her sorunun kaynağında olduğu gibi, bu konuda da asıl sorumlular bizleri emperyalizmin kucağına atan “yöneticilerimizdir”.

Müyesser Hanım ABD emperyalizminin önleyici tedbir olarak e-posta, sohbet vs. içeriklerini değiştirebileceğini söylüyor. Böyle araya girmeler kısa zamanda anlaşılır ve insanların kuşku duymasına neden olur. Bu nedenle ortam sadece dinlenir, verilerin içeriği değiştirilmeden alıcısına ulaşır. Ancak, ortamdan kaydedilen verilerde değişiklik yapılabilir.

Aşağıdaki linkte bulunan harita ve tablodaki veriler dünya yörüngesindeki Amerikan uydularının önemi ve ne için kullanıldığına çarpıcı bir örnektir. Bu veriler 14 Haziran 2010 tarihinde The New York Times’ın “U.S. Identifies Vast Riches of Minerals in Afghanistan” başlığıyla yayınladığı haberden alınmıştır. Haber kısaca USGS olarak adlandırılan Amerikan doğal kaynakları araştırma kurumunun Afganistan’da toplam değeri yaklaşık 1 trilyon Amerikan doları olan maden rezervi bulduğunu yazıyor. Maden rezervlerinin bulunduğu bölgeler ve miktarı doğal kaynakları araştıran uydularca belirleniyor.

Evet, bu harita ve tablodaki veriler neden 1980’li yıllarda Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgal ettiğini, neden ABD emperyalizminin Afganistan’daki Sovyet işgaline son vermek için savaştığını ve neden Sovyetler Birliği’nin çekilmesinden sonra Afganistan’ı işgal ettiğini çok çarpıcı olarak özetliyor. Afganistan’da yaşayan insanların kaç tanesi ülkelerinde bulunan bu maden rezervlerinin farkındadır acaba ? İşbirlikçiler dışında hiç kimse !

http://www.nytimes.com/imagepages/2010/ ... l?ref=asia

Kozmoz
Kullanıcı küçük betizi
kosmos
Üye
Üye
 
İletiler: 24
Kayıt: Sal Eki 25, 2011 5:21


Şu dizine dön: Müyesser YILDIZ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x