ÇİN İZLENİMLERİ (VIII): KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE ÇİN GİRİŞİMLERİ-ŞİÖ…
Dr. Noyan UMRUK
Çin, kurumsal uyum sürecini ulusal düzeyde kendine özü biçimde sürdürürken(1), bölgesel ve küresel boyutlarda da yine kendine özgü ve ulusal çıkarları doğrultusundaki atılımlarını hızlandırdı. Bunlardan en önemlisi Şanghay İşbirliği Örgütü(ŞİÖ) oldu. ŞİÖ’nün oluşmasında Çin’in girişimleri büyük rol oynamıştır.1990'lı yılların başında Çin'i böyle bir tercihe iten etmenler şunlardı: (2)
Sınır güvenliği ve Soğuk Savaş sonrası stratejik ortam: 1989 yılından beri Sovyetlerle sınır anlaşmazlıkları görüşmelerini sürdüren Çin, Sovyetler ‘in dağılması üzerine sınır bölgelerinde istikrarı sağlama amacıyla yeni kurulan cumhuriyetler ile de diyaloglarına devam etmişti.
Soğuk savaşın ardından ABD'nin tek süper güç olarak sahnede yerini alması Çin’i yeni dengeler aramaya, stratejik ortaklık arayışlarına girişti. 1992'de "iyi komşuluk" politikasıyla başlayan diyalog, Nisan 1996'da Şanghay görüşmelerinde "Rus-Çin stratejik ortaklığının" ilanı ile devam etmiş, 1997'de Jiang Zemin'in Moskova ziyareti sırasında ortak bir bildiri ile "dünyada çok kutupluluğun desteklenmesi" amacının vurgulanması ile perçinlenmiştir.
Büyüyen Çin’in devasa enerji ihtiyacı: Ekonomisinin hızla büyümesi Çin’in enerji ve özellikle petrole olan bağımlılığını iyice artırmış; Körfez’e bağımlılığı azaltma arayışları, özellikle Rusya ve Kazakistan ile petrol boru hattı konusunda bir dizi anlaşmayla sonuçlanmıştı. Nitekim 2014 yılına gelindiğinde Çin, Rusya ile gelmiş geçmiş en ciddi ve büyük (100 milyar dolarlık) bir enerji anlaşmasını imzalayarak tüm dünyanın dikkat ve ilgisini üzerine çekmiştir.
Batı Çin’in gelişmesi: Deng 'in belirlediği reform ve dışa açılma projeksiyonu ile 1978'ten itibaren ülkenin doğu sahillerinde görülür bir gelişme kaydedilmesine rağmen, Sincan Uygur Özerk Bölgesi, İç Moğolistan, Tibet Özerk Bölgesi gibi batı bölgelerinde kayda değer bir gelişme hızına ulaşılamamıştır. Çin Orta Asya ve Rusya ile karayolu, demiryolu ağını geliştirerek, bölge ticaretini ve ekonomik gelişimini bu bölgelere de yayma çabasına girişti. 2000 yılında Devlet Konseyi tarafından resmen onaylanan Batı açılım projesi de bu doğrultuda hazırlandı.
Örgütün Gelişme Süreci ve Misyonu:
ŞİÖ adını örgütün ilk toplandığı Şangay kentinden alır. Çin Halk Cumhuriyeti(ÇHC), Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'ın 1996'da yılında oluşturdukları yapılanma Şanghay Beşlisi olarak anılıyordu.
26 Nisan 1996'da Şanghay'da toplanan beş ülkenin Sınır Bölgelerinde Askeri Güvenin Derinleştirilmesi Anlaşmasını imzalamasıyla Şanghay Beşlisi kurulmuş oldu.
Şanghay Beşlisi yıllık görüşmeleri sırasıyla 1998'de Almaata'da, 1999'da Bişkek'te, 2000'de ise Duşanbe'de yapıldı.
2001 yılında ise görüşmeler ŞİÖ’nün kuruluşu ile sonuçlandı. Rusya, Çin, Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan kurucu üyelikleriyle oluşan örgüt, aynı yıl Özbekistan'ın katılımıyla üye sayısını altıya çıkarttı.
Haziran 2001'de üye devletler Saint Petersburg Zirvesinde örgütün amaç, prensip, yapı ve işleyişini belirleyen ŞİÖ Beyannamesini imzaladı. Ayrıca zirvede bir "anti-terör ajansı"nın kurulmasını öngören bir anlaşma daha imzalandı.[3]
ABD karşıtı ilk ciddi adım, 2005’te atıldı. ŞİÖ zirve toplantısında, ABD’ye Orta Asya’daki askeri varlığına son verme çağrısı yapıldı. Bunun üzerine, Özbekistan’daki ABD askerleri ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
2007 Bişkek Zirvesi’nde, Putin’in “Tek kutuplu dünya kabul edilemez.” açıklaması örgütün misyonunu özetlemektedir.
Ağustos 2007'de ŞİÖ'ye üye altı ülke, Rusya'nın Ural Dağları'nda 'Barış Misyonu 2007' adıyla ortak bir askeri tatbikat gerçekleştirdi.
Hindistan, İran, Moğolistan ve Pakistan'ın gözlemci olarak bulunduğu örgüt, ilk başvurusunda üyeliğine pek sıcak bakmadı ise de Türkiye’yi 2012'de Şangay İşbirliği Örgütüne (ŞİÖ) “Diyalog Ortağı” olarak kabul etti. Katılım sonrası kararı değerlendiren Çin akademisyenleri ve Rus analistleri bu kararın hem ŞİÖ, hem de Türkiye açısından bir devrim niteliğinde olduğunu belirttiler. Doğal olarak bundan sonraki süreç, Türkiye’nin tavrına ve uluslararası arenadaki konum ve tutumuna bağlı…
(1)Umruk; “Çin izlenimleri(vıı): 21 yy. da Çin-ideolojik dönüşümden kurumsal uyuma…” Aydınlık G.; 06.07.2014
(2) Prof. Dr. Turgut Turhan, “Parlayan Küresel Güç Çin ve Kıbrıs”, Gazimağusa 2009, 37 s.
* Büyük, güzel ve anlamlı bir buluşma var bugün, Alpaslan IŞIKLI Hocamızın başucunda… Bir yıldır o sıcacık gülümseyişlerinin, tatlı şakalarının özlemi içindeyiz hocam.
“KEMALİST DEVRİMİN SOSYALİZME AÇILAN UFKUNDA koskocaman bir ışık…”. Kadim dostları onu böyle tanımlar.
Bu koskocaman ışık, kadim dostum Atilla Özsever’ in köşesinde altını çizdiği gibi yaşamı boyunca “sınıfsız ve sömürüsüz bir başka dünyanın mümkün olduğunun” arayışında idi.
Şu sözleri ilginç ve dramatiktir: ““Bir şeyin hayalini sürekli olarak yaşamaktayım: dünyanın, insanlığın karşı karşıya bulunduğu sorunları ele alan ufuk açıcı, sıradan olmayan bir kitap yazmak; umarım yaşım elverir de yazarım. Bugünlerde henüz onun birikimi ve hazırlığı içinde görmüyorum kendimi. Bu birikim ve hazırlığa sahip olduğumda, umarım hayatta olurum. Sağlığım iyi ama yaşım yetmiş.”
İlahi hocam sen yazacağını yazdın. Tabii anlamak isteyenlere… Ama üzülme anlamak isteyenler, anlayanlar giderek çoğalıyor… Bizleri öksüz bıraktın ama sen ışıklar içinde yat…
AYDINLIK G; 13.07.2014