13 Mayıs 2009
ÇOĞU GİTMİŞ AZI KALMIŞ
İrfan Tuna
ABD ve AB görevlileri, doğu ve güneydoğudaki insanlarımızın arasına nifak sokmak için sayısız ''fitne ziyaretleri'' yaptılar bugüne kadar.
Aşağıdaki örnek bunlardan biri. Ama bir tek bu örnek bile, ulusal birliğimizi ve toprak bütünlüğümüzü tehdit eden etnik ayrılıkçılığı kimlerin teşvik ettiğini gösteriyor.
Tarih, 6 Şubat 2005...
Yer, Batman Atatürk Parkı
... O dönemde adı DEHAP olan partinin, Batman İl Başkanı Mehdi Öztüzün, bir grup yurttaşla birlikte çok önemli bir basın açıklaması yapıyor.
Mehdi Öztüzün, bu basın açıklamasında, ABD heyetlerinin kendilerine ve bölgedeki çeşitli kitle örgütlerine gelerek ''milliyetçi ve ayrılıkçı yanınızı öne çıkarın, etnik kimliklerinizi tartıştırın. Ayrılıkçı olursanız size destek veririz
'' dediğini açıklıyor.
Bu açıklama o dönemde bazı gazetelerde de yer alıyor.
13 Şubat 2005 tarihli 917'inci sayısında bu konuyu kapak yapan ve konuyu ayrıntılı biçimde gündeme taşıyan Aydınlık Dergisi, DEHAP İl Başkanlığı'na gelerek DEHAP yöneticilerini ayrılıkçı olmaya teşvik eden ABD heyetinin içinde o dönemki ABD Adana Konsolosu Scoot W. Reid'in de bulunduğunu saptıyor...
Peki, sonra ne oluyor?
Bölgedeki DEHAP yöneticilerini ve diğer kitle örgütlerini ziyaret ederek ayrılıkçılığa kışkırttığı ortaya çıkan ABD heyetiyle ilgili herhangi bir işlem yapılıyor mu?
Elbette hayır.
Tam tersine, yaptığı açıklamayla ABD Adana Konsolosluğu yetkililerinin bölgedeki insanları ayrılıkçı olmaya teşvik ettiğini ortaya çıkaran Mehdi Öztüsün, DEHAP Genel Merkezi tarafından görevden alınıyor ve hakkında 'bölücülük' davası açılıyor.
Daha sonra Mehdi Öztüzün bu davadan beraat ediyor ve olay ''kapanıyor
''.
PKK itirafçılarının, Türk Ordusu'nu bir faili meçhul suç örgütü gibi karalamak için attığı iftiralarla derhal harekete geçip bölgede kemik arayanlar; ABD ve AB yetkililerinin insanlarımızı birbirine düşürmek için yaptıkları ’’fitne ziyaretleri’’ karşısında nedense kıllarını bile kıpırdatmıyorlar.
Ne ilginç değil mi?
* * *
Aynı olayın bir benzerini de Karen Fogg olayında yaşamadık mı?
Ülkemizde görevli olarak bulunan AB Temsilcisi Karen Fogg'un, ulusal birliğimize karşı yürüttüğü yıkıcı faaliyetler elektronik posta yazışmalarıyla belgelendiğinde de; bu faaliyetleri yürüten Karen Fogg'u derhal sınır dışı etmek ve Karen Fogg'la işbirliği yaptığı belgelenenleri yargılamak yerine, bu belgeleri kamuoyuna açıklayan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek yargılanmadı mı?
Hem de 'haberleşme hürriyetini kısıtlama' suçuyla.
* * *
Oyunu oynayanlar belli. Oynanan oyun son derece açık ve net.
ABD emperyalizmi, geçtiğimiz yüzyılda Sevr'i paçavra gibi tarihin çöplüğüne atan bu coğrafyada, çöpe atılacağı baştan belli olan BOP'tan bir projeyle yeni bir maceraya atılıyor.
Bu BOP'tan proje kapsamında, ABD'nin emperyalist çıkarlarına uygun olarak aralarında ülkemizin de bulunduğu 24 ülkenin sınırlarının ve rejimlerinin değiştirileceği ilan ediliyor.
Bu amaç doğrultusunda bölgemizdeki milliyetler ve mezhepler birbirine düşürülmeye çalışılıyor.
Bu nedenle hem ayrılıkçı terör örgütleri, hem de ayrılıkçı siyaset destekleniyor, teşvik ediliyor.
Şunu çok iyi bilmeliyiz dostlar, ayrılıkçı terör de, ayrılıkçı siyaset de ABD emperyalizmi tarafından emperyalist proje kapsamında kullanılan araçlardır. ABD, bölgemizi ve ülkemizi emperyalist çıkarlarına uygun olarak yeniden biçimlendirme amacı için bazen ayrılıkçı terörü, bazen ayrılıkçı siyaseti kullanıyor. Bazen de her ikisini aynı anda harekete geçiriyor.
Bir yandan PKK terör örgütünü silahlandıran, eğiten, destekleyen, himaye eden ABD; gerekli gördüğünde PKK'nın düğmesine basıp ülkemize saldırtıyor; gerekli gördüğünde PKK'ya karşı Türkiye'yle işbirliği yapıyor görüntüsü verip ayrılıkçı siyasetin önünü açmaya çalışıyor.
Bu arada Irak'ın kuzeyinde kurdurttuğu kukla devletin; Türkiye, İran ve Suriye'ye doğru genişletilmesi planını adım adım uyguluyor.
Avrupa Birliği de, ABD emperyalizminin bu BOP'tan projesine hizmet ediyor.
ABD ile birlikte ülkemizdeki ve bölgemizdeki etnik ayrımcılığı kışkırtıyor.
Karşı karşıya olduğumuz durumun özeti budur.
* * *
Tayyip Erdoğan, 10 Mayıs 2009 Pazar günü Malatya'da yaptığı konuşmada, ''30 yıl tartıştığımız bütün meseleleri halen tartışıyoruz ama çoğu gitti, azı kaldı
'' dedi.
İnsan sormadan edemiyor, acaba hangi yolun çoğu gitti, azı kaldı?