16-21 ŞUBAT 1999 TARİHLERİ ARASINDA ÖCALAN'IN SORUŞTURMA KOMİSYONUNA VERDİĞİ İFADESİNE İLİŞKİN TUTANAK’TAN ALINTILAR
300 sayfayı aşkın tutanaktan çok küçük bir alıntı aşağıdaki fakat yeterli anlatmaya. Unutmayın bunlar 1999’da söylenmiş; ortada “Çözüm Süreci”nin adı bile yokken.
Örgütü ne kadar kontrol edebildiğini, insanları ne rahatlıkla öldürttüğünü, “Siyasi Çözüm” ve “Dönüştürme Politikasını” 1999’dan önce planladığını, sıkıştığı zaman “şu anda pişmanım” diyebilmesini, muhalefet partisinin iktidardaki parti puan kazanmasın diye, Öcalan’a yapılacak suikastı haber verip onu uyarmasını, TSK’nin Öcalan’la görüşmeye 1999’dan önce hazır olduğunu ve Öcalan'ın şimdi 40 bini bulan can kaybından sorumluluğu kabullenmesini bu küçük alıntıda bulacaksınız.
Kalınlaştırılmış sözcüklere ve cümlelere dikkatle bakın ve tahmin edin bu sürecin nerede sonuçlanacağını.
Bakalım Başbakan Öcalan'a da, "ARTİSTLİK YAPMA LAN" diyebilecek mi?
http://www.youtube.com/watch?v=5FiYmRkgr90
“PKK'nin uyuşturucu ticaretinden para sağladığı gerçek dışıdır. Uyuşturucu ticareti yapılmasını tamamen yasakladım. Sınırlarda kaçakçılardan vergi adı altında para alınmaktadır. Bunun haricinde İran/Makü bölgesinden uyuşturucu ticaretinin iyi para getirdiği bildirilmesine rağmen kabul etmedim. Eğer uyuşturucu ticareti yapıldığı konusunda bir bilgi olursa bu örgütü ortadan kaldırırım. Çünkü uyuşturucuya karşıyım. Buna rağmen başta kardeşim olmak üzere bazı kadroların İran, Zağros ve Romanya üzerinden Avrupa'ya uyuşturucu sevk ettiğini öğrendim. Bu işlerle uğraşmamalarını tembih ettim. Ancak belli bir noktada örgütü tam kontrol edemediğim aşikârdır.”
…
“Örgüt içerisinde oluşan rant çetesinin varlığı mevcuttur. Üzerine gitmek için çok uğraştım. Tam anlamıyla başaramadım. Eğer Suriye'den çıkmam söz konusu olmasıydı üzerine gidecektim.”
…
“Şahin Baliç'in öldürülmesi emrini ben verdim. Ülkede sıradan halktan çok kişiyi kampta da birçok kadroyu öldürdü. Ayrıca benim köylüm olan Hasan Aktaş'ı kampta öldürdü. Bunu eğitim esnasında kasayla oldu dedi. Ancak yaptığımız araştırmada bunun kaza olamayacağını, kasten yapılmış olduğunu anlayınca hemen öldürülmesi emrini verdim.”
…
SORULDU- Yakalanmanızın sonucunda örgüt içerisinde dağılmaya neden olup olmayacağı konusunu açıklayınız?
CEVAP- Dağılma olacağını sanmıyorum. Dağılmayı beklemeden ziyade "Siyasi Çözüm" ile "Dönüştürme" politikaları izlenebilir. Siyasi çözüm olarak kültür, Kürtçe eğitim yapan okulların kurulması, Kürt kimliğinin tanınması önemlidir.
Benden sonra örgüt içerisinde kolektif bir yönetim olur. İçlerinden birinin sivrilip lider olacağını sanmıyorum. Herhalde yine bana bağlı kalırlar. Cuma (K) Cemil Bayık'ın lider olabileceği konusunda spekülasyonlar yapılıyor. Mustafa Karasu kendisini geliştiremedi. Parmaksız Zeki (K) Şemdin Sakık örgüt içerisinde kalsaydı PKK Vejin'e kayacaktı. PKK'dan kim koparsa kopsun tek başına gider. Arkasından kimse gitmez. Ben son iki yıldır örgütle Türkiye arasında ilişkiyi işledim. Örgütte şu anda bu zihniyet bulunmaktadır.”
…
“PKK'nın şiddet anlayışında şimdi bahsettiğimiz olay gibi sivil vatandaşlara doğrudan yapılan saldırılarda çok olmuştur Bilhassa 1987 yılından sonra bu yoğunlaşmıştır. Ben bu saldırıları tasvip etmiyorum yarı çete anlayışıdır önüne geçmek için büyük mücadele verdim ancak başarılı olamadım.”
…
SORULDU- Yine bir talimatınızda dün kendi cephenizin örgütlemenin kendi tavrınızla ve doğru bulduğunuz içinde savaşmanın günüdür..... halkımızın büyük bir kısmı metropollerdedir. Antalya'da İzmir ve İstanbul'dadır. Fakat gelsin parti büyük eylem yapsın diyorlar peki sizler orada yüz binler varsınız bir kibrit kıvılcımı sıkıp orman yakmak zor mudur bir küçük patlayıcı fabrikaya atmak zor mudur dediğiniz bu talimatınızdan sonra Türkiye'nin hemen hemen her bölgesinde İstanbul, İzmir ve Antalya'da Orman yakmalarının çoğaldığı anlaşılmıştır.
CEVABEN- Bu talimatımı inkâr etmiyorum. Bu talimatı verdiğim doğrudur. Ancak özel olarak orman yakma yönünde verilmiş talimatım yoktur. Bu talimatı ferdi olarak verdiğimden şu anda pişman olduğumu söyleyebilirim.
…
SORULDU- 6 Mayıs 1996 tarihinde Suriye'de evinizin yakınına patlayıcı madde dolu bir kamyonun bırakılmasından ve patlamanın meydana gelmesinden evvel Yalçın KÜÇÜK'ün bu girişimi size haber verdiği iddiası var. Yalçın KÜÇÜK Ankara DGM'de bir yargılaması nedeniyle verdiği ifadesinde bir siyasi parti liderinin bu durumu kendisine haber verdiğini, kendisinin de kaçması için size haber verdiğini söylemiştir.
CEVABEN- Yalçın KÜÇÜK'ün bana telefonla -bugünlerde Size karşı bir saldırı gerçekleştirilecek hazırlıklı olun- dediği doğrudur. Ancak herhangi bir siyasi parti mensubu veya lideri bunu haber verdi diye bir şey söylemedi. Ancak normal olarak muhalefetteki siyasi partilerin bu haber vermesi normaldir. Çünkü bu saldırı gerçekleşseydi iktidardaki parti puan kazanacaktı. Ancak dediğim gibi isim vermemiştir. Ayrıca ben Yalçın KÜÇÜK'ün HABER vermesi nedeniyle özel bir tedbir almadım zaten her zaman tedbirli idim. …
...
Bu ateşkes konusunu biraz açmak istiyorum.... Ben de bu konuda anlaşma yapmak istiyordum. Önerileri doğru olarak kabul etmek durumundaydım. Yine sanırım Genelkurmayın Toplumsal İlişkiler Başkanlığında çalışan bir Albay Brüksel'deki temsilciliğimize kadar gelmiş ve aynı önerileri getirmiş. Ben önerilerin ciddiyetine inandım, 1993'tede Özal'ın bu çeşit düşünceleri vardı ancak o zaman ordu bu konuya hazır değildi. Bana getirilen önerilerde artık ordunun da bu konuya hazırlandığı belirtiliyordu. Bu sebeple ben ateşkesi tek taraflı olarak ilan ettim. Bana söylenen resmen olmasa bile fiilen ateşkes şartlarına bağlı kalınacağı ve aşama aşama önerilerin gerçekleştirileceği idi.
…
SORULDU- Eylemlere dönük olarak verdiğiniz emir ve talimatlardan birkaçı seçilerek bize okunmuştur. Dosyamızda bunun gibi verdiğiniz yüzlerce emir ve talimat ve bunların kasetleri mevcuttur. Ancak verilen bu eylem talimatları sonunda toplam 5346 güvenlik görevlisinin şehit olduğu 10730 güvenlik görevlisinin yaralandığı ve birçoğunun sakat kaldığı. 4471 vatandaşımızın hayatlarını kaybettikleri, 5816 vatandaşımızın yaralandıkları ve bir kısmının sakat kaldığı, ayrıca yine Türk vatandaşı olan 18073 militanın öldürüldüğü 50146 kişisinin de tutuklandıkları veya mahkûm oldukları anlaşılmıştır. Bütün bu olayların nedeni verdiğiniz emir ve talimatlardır.
CEVABEN- Bilanço doğrudur. Belki ölü ve yaralı sayısı şimdi bana okuduğunuz rakamlardan da fazladır. Bu olayların benim eğilimlerime göre gerçekleşip gerçekleşmediği münakaşa edilir ancak bu olayların sorumlusu benim doğrudur. Şunu da belirteyim ben silah kullanmadım. Emri ben verdim sorumluluk bana aittir dedi.