ÇÖZÜM UZAK DEĞİL
Ülkemizin sorunları var, tüm dünyanın olduğu gibi.
Kuzguna yavrusu șahin mi görünürmüș ne?
Biz de sorunlarımızı gözümüzde büyütüp duruyoruz hep.
Yok parti kapatılmıș da; yok insanlar biribirlerine silah çekmișler de; yok birkaç yurttașımız ölmüșmüș de; yok nöbetteki askerlerimiz vurulmuș da..
Düșündüğünüz șeylere bakın.
Sondan bașlanacak olursa; bu askerler çeyrek yüzyıldır vurulmuyorlar mı?
Vuruldukları karakolun komutanı görevden alındı mı hiç?
Onun da komutanına bir yaptırım uygulandı mı?
Genel Kurmay Bașkanı golf mu bezik mi ne oynamasına devam etmedi mi?
Asker tarafını geçin öyleyse..
Olayların olduğu illerin emniyet müdürleri onurlandırılıp vali-mali yapılmadı mı?
İstihbaratçılar kendi kendileriyle uğrașmaktan ya da ‘üzerlerine vazife olmayan’ ișlerle uğrașmaktan doğru ve etkin bir çalıșma sergilediler mi?
Valisi, müdürü ve memurunda ‘devlet memurluğu’ bilgi ve bilinci bırakıldı mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi diyecektim az kalsın, parlamento ne durumda?
Kaç bakan ya da milletvekili hakkında, yalandan vazgeçtik doğru söylediklerine tanık olunmadı hiç çünkü, dolan ve görevi kötüye kullanma suçundan dosya hazırlanmıș acaba?
Tek tek yapılanlardan öte, grup olarak muhalefet grubunu da dolandırarak yasa çıkarmadı mı bunlar?
Hukuka aykırı yasa çıkarmada bunların üstüne parti grubu görüp duydunuz mu tanrı așkınıza..
Bunlar egemenlik ile hegemonyayı biribirinden ayırd edemeyecek denli aymaz ve hatta ‘art niyetli’ değiller mi?
Bu gruplardan birinin grubunu dağıtmıș Anyasa Mahkemesi.
Peh peh peh olsun. Tüm grupları dağıtsa daha iyi olmaz mı idi?
Șimdi Türkiye’nin sorunlarını bu gruplar çözecekmiș de, çözememiș de, çözmeye niyetlenmișler de, çözüm bulacaklarmıș da, falan da filan..
Bunlardan bir çözüm-mözüm bekleyenlere acırım ben.
Çözümü ben diyeyim ulus, siz deyin millet bulacak sonunda.
Türkiye halkı bulacak. Türk-Kürt-Çerkez-merkez deniyor ya bunlar bulacak yani.
En iyi çözümü bulacak hem de.
Tarihte bütün ‘en iyi’ çözümler ‘en kötü’ koșullarda bulunmuștur.
Demek ki çözüme giden yolda kan da var gözyașı da.
Hem analar ağlayacaktır hem de babalar.
Bu kan ve gözyașını durdurmak istiyormuș gibi görünen her kim ise ya tarih bilmemekte ya da ‘doğru’ söylememektedir.
‘Tarihsel fırsat’ta ‘iyi șeyler olacak’ diye avuçlarını oğușturanlar tarihin nasıl acımasız bir ‘bilim’ olduğunu görecekler böylece.
Son bir not olarak da, bütün bu ‘kara günler’in bize özgü olmadığı belirtilmelidir.
Tüm bu gelișmeler moda deyimle küresel niteliktedirler.
1950’de de, 60’ta da, 70’lerde de, 80’lerde de böyle idi, 2010’larda da böyle olacak.
Etkileșim de olacak benzeșim de..
İtalya’da nasıl idiyse Türkiye’de üç așağı olur beș yukarı, o kadar..
Habip Hamza Erdem