CUMHURİYET’İN SAVCILARI
Bu yıl da ‘Cumhuriyet’ bayramı alanlarda kutlanacak.
Ȫnceki yıllara oranla daha bir coșku ve daha bir katılımla..
Bu coșku ve giderek artan katılıma, ‘ayaklanma’ da denilebilir.
Gerçekte, geniș ‘halk kitleleri’ ‘Cumhuriyet’lerine sahip çıkmak için ayağa kalkmak zorunda bırakılmıșlardır.
Cumhuriyet için ‘kimsesizlerin kimsesi’ deniliyordu ya; bugūn ‘kimsesiz’ bırakılan ‘Cumhuriyet’in kendisidir.
Ve halk, ‘Cumhuriyet’in kimsesi olduğunu göstermek için alanlara çıkmaktadır.
Bu ayağa kalkıș, aynı zamanda ‘Cumhuriyeti’ kimsesiz bırakanları yargılamak için bir ‘ayağa kallkıș’tır.
‘Tarihsel’ bir ‘ayağa kalkıș’...
Ve ‘hukuksal’ bir ‘yargılama’ için ‘ayağa kalkıș’..
Değil mi ki, ūnlū tarih felsefecileri, tarih için, ‘Dūnya tarihi aynı zamanda bir ‘dūnya mahkemesi’dir’? demekte idiler.
Anadolu’da da, ‘Būyūk Dava’lar hep ‘tarih’e havale edilmez mi?
‘Yūce Divan’a..
Oysa bugūn, ‘Cumhuriyet’imizi kimsesiz bırakanlar, tarihi bilinmez bir ‘Yūce Divan’a havale yerine, bugūnden yargılanmaya bașlamıșlardır.
Bu ‘Yūce Divan’, Hașim Kılıç’ın AM (Anayasa Mahkemesi)’ında değil ama meydanlarda kurulmuș bulunmaktadır.
‘Park’lar da denilebilir.
Gerçekten, Fransa’da Cumhuriyet öncesi ‘Eski rejim’ dönemlerinde, kral adına yapılan mahkemeler, kūçūk parklarda yapıldığından, bugūn ‘savcılık’ anlamına gelen ‘parquet’ sözcūgū de bu ‘petit parc’tan tūretilmiștir.
Ve mahkemelerde ‘savcı’lar, sanığın ‘suçlu’ olduğunu ‘sav’layanlar, savlarını açıklamak için, yargıçların tersine, ‘ayağa kalkarak’ konușurlar.
Eğer bunu ‘Cuhuriyet’ adına yapıyorlarsa, ‘Cumhuriyet Savcısı’ adını alırlar.
Ve yine, Tūrk Hukuk Sistemi içinde yer alan ‘Cumhuriyet savcılığı’ makamı da, nereden alınmıș olursa olsun, ‘Tūrk’e özgū’ bir nitelik kazanmıștır.
O nedenledir ki ‘Cumhuriyet’i yıkanlar, yıkım ișine önce ‘Cumhuriyet savcılığı’ makamını yıkarak bașlamıșlardır.
Bugūn ‘Cumhuriyet’i savunacak bir ‘makam’ kalmamıștır.
Tersine ‘Zekeriya Hukuku’ ile, bugūn Cumhuriyet’i savunmakla görevli, kolluk kuvveti olarak ‘Ordu’ da dağıtılmıștır.
Bakın bugūn ‘Yargıtay Bașsavcılığı’ da ‘boș’tur.
‘Devlet’ çökertilmiștir.
Bugūn ‘Cumhuriyet’imizi ‘savunmak’ diye bir ‘iș’ de kalmamıș gibidir.
Cumhuriyet ‘yeniden kurulmak’ durumundadır.
Ve bu görev halkın bizzat kendisine kalmıștır.
Bağda, bahçede, parkta, tarlada; nerede olursa olsun halkın bizzat ‘ayağa kalkması’, ‘Cumhuriyet’in sahibi olduğunu savlaması ve bu savını kanıtlaması gerekmektedir.
Bugūnler ‘Tūrkiye halkı’nın varlığını kanıtlama gūnleridir.
Ya vardır ya da yok.
‘Ümmet’ten ‘millet’ olmaz da ondan..
Habip Hamza Erdem